Yargı Görevlileri

Hakim

Hakim, yargılamayı yürüten kişidir. Hakim, yargılamayı sevk ve idare etme yetkisine sahiptir (m. 32).

Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar (Anayasa m. 138). Hakimler Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hakim, Anayasaya aykırı gördüğü bir kanun hükmünü uygulamamakla ödevlidir (Anayasa Mahkemesi’ne bildirmeli).

Birleşmiş Milletler Bangalore Yargı Etiği İlkeleri’ne göre; hakimlerin taşıması gereken özellikler şu noktalarda toplanmaktadır: bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat.

Hakimlerin Bağımsızlığı Tarafsızlığı ve Teminatı

Hakimlerin Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı

Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa m. 9). Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler (Anayasa m. 138/1).

Hakimlerin yürütme ve yasama organları karşısında bağımsızlığını koruyabilmek ve hiçbir baskı ve etki altında kalmadan, hukuka ve vicdanlarına göre karar vermelerini sağlayabilmek amacıyla, bazı ilkeler bizzat Anayasa’da öngörülmüştür.

Hakimlerin idari bakımdan Adalet Bakanlığı’na bağlı bulunmasının da hakim bağımsızlığı ilkesine aykırı olduğu kanısındayız.

Hakimlerin bağımsız karar verebilmeleri için yasama, yürütme, yargı dışında kalan diğer etkenlere karşı da korunmaları gerekir.

Hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hakimin her türlü etki, baskı veya yönlendirmeden uzak, yani bağımsız ve tarafsız olarak görev yapabilmesini ifade etmektedir. Bağımsızlık, bu sayılan güçlere karşı öngörülmüş olmakla birlikte, tarafsızlık, hakimin davanın taraflarına eşit uzaklıkta ve objektif olmasını gerektirir.

Hakimlik Teminatı

Hakimlik teminatının unsurları şu şekilde belirtilebilir;

*Hakimler azlolunamaz (AY m. 139)

*Hakimler istekleri dışında, 65 yaşından önce emekliye sevk edilemezler (AY m. 139)

*Hakimler bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık ve ödeneklerden ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar (AY m. 139)

Hakimlerin coğrafi (yer) teminatı yoktur, kendi istemleri olmasa bile görev yaptıkları yerden başka bir yere atanmaları mümkündür.

Hakimin Yasaklılığı ve Reddi

Kanun koyucu, hakimin, mevcut dava veya iş bakımından tarafsız kalamayacağına kesin gözüyle baktığı hallerde, hakimin o davaya bakmasını yasaklamıştır. Buna karşılık, önceden ve kesin olarak tespit edilememekle birlikte, hakimin tarafsız kalamayabileceği hallerde de, hakimin o davaya bakamayabileceği ve bu nedenle reddedilebileceğini öngörmüştür.

Bu iki kurum birbirinden birçok bakımdan farklıdır. Her şeyden önce, yasaklılık sebepleri sınırlı iken; ret sebepleri örnek niteliğinde sayılmıştır. Yasaklı bir hakimin davaya bakması, her aşamada, hatta hükmün kesinleşmesinden sonra dahi dikkate alınabilirler; hakimin reddinin ileri sürülebileceği zaman sınırlıdır. Yine, hakimin yasaklılığı sebepleri, üst ve yükske mahkeme tarafından denetlenirken; hakimin reddi sebeplerinin var olup olmadığı ve hakimin o davaya bakıp bakamayacağına, bir başka hakim karar verecektir. Son olarak, yasaklı hakim yaptığı işlemler ve verdiği kararların akıbeti ile reddi istenen hakimin işlem ve kararlarının sonuçları birbirinden farklıdır.

Hakimin Yasaklılığı

Hakimin yasaklı olduğu durumlar Kanunda sınırlı (numerus clausus) olarak sayılmıştır (m. 34). Bu sebeplerin genişletilmesi mümkün değildir. Bu hallerin varlığı halinde, hakimin tarafsız kalamayacağı kesin olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, hakim, bu hallerde davaya bakamaz; talep olmasa bile çekinmek zorundadır.

Hakim ile taraflardan birisinin vekili arasındaki bağ, hakimin yasaklılığını gerektirmez; aksine avukatın o davaya vekalet ehliyeti olmaz.

Hakimin yasaklı olduğu bir davaya bakmaması ve o davadan çekinmesi gerekir (m. 34/1). Taraflar da, böyle bir çekinme sebebinin varlığını öğrendikleri zaman, yargılamanın her aşamasında, bu hususu ileri sürebilirler.

Hakimin Reddi

Kanun, hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde, taraflardan birisinin hakimi reddedebileceğini; aynı zamanda hakimin de bizzat çekilebileceğini öngörmektedir. Taraflar ve hakim bakımından zorlayıcı bir durum bulunmayıp, taraflardan birisi veya hakim, bizzat kendisi isterse, davadan çekilebilmektedir. Kanun, yasaklılık halinde hakimin çekinmesinden söz ederken; ret halinde, hakimin çekilmesi kavramını kullanmaktadır.

Hakimin yasaklılığının tersine, ret sebepleri sınırlı olarak sayılmamıştır, örnek niteliğinde sayılmıştır. Bu ret sebepleri m. 36’da sayılmıştır.

Hakimin herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde, o davaya ilişkin görüşünü açıklamış olması, onun objektif ve tarafsız olamayacağını gösterir; çünkü hakim, ön yargısıyla veya yüzeysel bir değerlendirmeyle hareket etmiş, ihsası reyde bulunmuş olur.

Kararı üst mahkeme tarafından bozulan bir hakimin önüne dosyanın tekrar gelmesi halinde, hakimin, görüşünü bildirdiği gerekçesiyle reddi mümkün değildir. Çünkü hakim, burada kanunen gerekli olduğu için bir karar vermiştir. Aynı şekilde, hakimin direnme kararı vermesi de bir ret sebebi oluşturmaz.

RET USULÜ (m. 38)

Hakimin reddini gerektiren bir sebep varsa, taraflardan birisi hakimi reddedebilir. Aynı şekilde, hakim de davadan bizzat çekilebilir. Hakim, reddini gerektiren sebeplerden biri varken bizzat çekilmezse, iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir.

  1. Taraflardan birinin hakimi reddetmesi
    HMK m. 38’de açıkça düzenlenmiştir.
  2. Hakimin kendisinin çekilmesi
    HMK m. 37’de açıkça düzenlenmiştir.
  3. Ret sebeplerini inceleyecek merci
    HMK m. 40’da açıkça düzenlenmiştir, m. 41’e de bakılmalıdır.
  4. Ret sebeplerinin incelenmesi ve karar verilmesi usulü
    HMK m. 42’de açıkça düzenlenmiştir.
  5. Merci kararına karşı kanun yolları
    HMK m. 43 ve 44’te açıkça düzenlenmiştir.
  6. Ret talebinin kabulü
    HMK m. 43 ve 44’te açıkça düzenlenmiştir.

Burada yasaklı hakimin işlemlerinin sonucundan iki bakımdan farklılık vardır. İlk olarak, reddedilen hakimin tüm işlemleri değil, ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen ve esasa ilişkin işlemler iptal edilir. İkinci fark ise, bu işlemleri iptale yetkili merci bakımındandır. Yasaklı hakimin işlemleri kanun yolunda iptal edilmekteyken, reddedilen hakimin işlemlerini, davaya daha sonra bakacak hakim iptal eder.

Hakimlerin Sorumluluğu

Hakimlerin bütün hatalı kararlarından ötürü sorumlu olmaları, onların serbestçe işlem yapıp vicdani kanaatlerine göre karar vermesine engel olup, çekingen veya ürkek davranmalarına neden olabilir. Öte yandan, hakimlerin hiçbir şekilde sorumlu tutulmamaları da, keyfiliğe yol açabilir.

Türk hukukunda ortalama bir yol izlenmiş, hakimlerin sorumlulukları belirli sebeplerle ve ikincil olarak kabul edilmiş; bu konuda Devlet doğrudan muhatap olarak alınmıştır.

Medeni yargıda görev yapan hukuk hakimleri için sorumluluk sebepleri ve diğer hususlar münhasıran HMK m. 46’da yer almaktadır. Ve bu sistem ilk derece ve yüksek mahkeme hakimleri için de geçerlidir. Hakimler HMK’da sayılan sebeplerle sorumlu olacaklar; ancak, tazminat davası doğrudan doğruya kendilerine değil, Devlete karşı açılabilecektir. Devletin sorumluluğu, yalnızca HMK’da sayılan sebepler ve durumlar için geçerli olup, hakimlerin yargı yetkisinin kullanılması sırasında kişisel kusur veya haksız fiilleriyle verdikleri zararlardan ötürü ayrıca kişisel sorumlulukları mevcuttur. Örneğin, hakimin duruşma sırasında taraflardan birisine hakaret etmesi halinde, sorumluluk HMK m. 46 vd. hükümlerine tabi değildir.

Cumhuriyet Savcısı

Cumhuriyet savcılarının asıl görevi, ceza muhakemesi alanındadır. Ancak istisnaen hukuk davalarında da savcıya bir kısım görevler verilmiştir.

Medeni usul hukukunda, hak ve dava birbirine bağlı olduğu için, kural olarak, ancak hak sahibi, davacı sıfatına sahiptir. Ancak bu kuralın önemli istisnalarından birisi, Cumhuriyet savcısının hukuk davası açması veya açılan davada taraf olarak yer alabilmesidir (m. 70).

Cumhuriyet savcısının dava açabilmesi veya mahkemeden talepte bulunabilmesi, kanunlarda bu konuda açık bir düzenleme bulunmasına bağlıdır (m. 70).

Tarafların kanun yoluna götürmediği bir kararın üst mahkeme incelemesine tabi tutulması söz konusu olmaz. Ancak istisnai olarak HMK m. 363 gereği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kararı, kanun yararına temyiz eder.

Zabıt Katibi

Yargılamanın resmi tanığı konumunda olan görevli kişi zabıt katibidir.

Kanun, hem duruşmada yapılan işlemlerin tutanağa bağlanmasında hem de duruşma dışında hakim huzurunda gerçekleşen keşif gibi işlemlerde zabıt katibi bulunmasını şart koşmaktadır (m.157).

Zabıt katipleri, hakimin yasaklılığı ve reddi sebeplerine dayanarak reddedilebilir (m.45).

Avukat

Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.

Avukatlığın amacı; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki sorun ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını, her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.

Barolar ve Türkiye Barolar Birliği

Bölgesi içinde en az otuz avukat bulunan her il merkezinde bir baro kurulur. Barolar, tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

Her avukat, bölgesi içinde sürekli olarak avukatlık edeceği yerin baro levhasına yazılmakla yükümlüdür.

Baro levhasında yazılı bulunmayan avukat unvanını taşıyamaz ve avukatlara ait yetkileri kullanamazlar; buna aykırı eylemde bulunanlar cezalandırılır.

Baroda yazılı avukat olmayan kişiler, vekil sıfatıyla mahkemeye kabul olunmaz.

Bira baro levhasına yazılmış olan avukat, sürekli olmamak şartıyla, Türkiye’nin her yerinde avukatlık yapmaya yetkilidir.

Bütün baroların katıldığı Türkiye Barolar Birliği (TBB), tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.

Avukatların Ödevleri

Avukatlar, kural olarak aylık, ücret ve kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev veya mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan hiçbir iş yapamazlar (AK m. 11).

Bir hakim veya savcının eşi, kan ve dünür hısımlığı itibariyle alt ve üstsoyundan veya ikinci dereceye kadar hısımlarından olan avukat, o hakim veya savcının baktığı dava ve işlerde avukatlık edemez.

Avukat kendisine yapılan iş teklifini yolsuz veya haksız görür veya sonradan işin yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa, teklifi reddetmek zorunluluğundadır.

Avukatın Hakları

Avukatlar, vekaleten iş (dava) takip etmek için bir çeşit tekele sahiptirler.

Müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler.

Avukatlar, yaptıkları hukuki yardıma karşılık iş sahiplerinden bir ücret istemek hakkına sahiptirler.

Avukatlar savunma dokunulmazlığından yararlanırlar.

Avukatlar, mesleki çalışmalarını, aynı büroda birlikte veya avukatlık ortaklığı şeklinde de yürütebilirler. Aynı büroda yürütülen birlikteliğin tüzel kişiliği olmamasına karşılık, avukatlık ortaklığının tüzel kişiliği vardır.

Noter

Notlerler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirilirler.

Her asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yerde (il veya ilçede), o mahkemenin yargı çevresindeki noterlik işlerini görmeye yetkili olmak üzere bir noterlik kurulur. Her noterliğin başında bir noter bulunur.

Noterlik bir kamu hizmetidir. Fakat noterler Devlet memuru değildir ve Devletten bir aylık almazlar. Noterler, gördükleri hizmete karşılık iş sahiplerinden Noterlik Ücret Tarifesine göre belli bir ücret alırlar.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir