Mahkemeler
Mahkeme, “hüküm verilen yer” anlamına gelir.
Mahkemeleri ilk olarak, yargı sisteminde bulundukları yere göre, ilk derece mahkemeleri ve yüksek mahkemeler biçiminde bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.
İlk Derece Mahkemeleri
Bir davayı ilk defa ele alan, inceleyen ve karar veren mahkeme, ilk derece mahkemesidir.
*Bir mahkemenin üst veya yüksek mahkeme olması, onun baz hallerde ilk derece mahkemesi olarak hareket etmesine engel değildir.
*Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmek için öncelikle bir ilk derece mahkemesine gitmek zorunlu değildir.
Üst Derece ve Yüksek Mahkemeler
Üst derece mahkemesi veya Yüksek Mahkeme bir davanın sonuçlanmasından sonra, o davada verilen kararın hukuka uygunluğunu denetleyen bir mahkeme olabileceği gibi, bizzat yeniden yargılama yaparak, vakıaların doğru değerlendirilip değerlendirilmediğini ve kararın hukuka uygun olup olmadığını inceleyen mahkeme de olabilir. Bunun dışında, bir kararın hukuka uygunluğunu denetlemek üzere faaliyet yapan bir mahkeme de yüksek mahkeme sayılır. O nedenle yüksek mahkeme ve üst derece mahkemesi kavramları her zaman eş anlamlı değildir.
Yüksek mahkemelerin neler olduğu Anayasa m. 146-158’de düzenlenmiştir. Buna göre, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi yüksek mahkemelerdir. Yüksek mahkeme, mutlaka bir ilk derece mahkemesinin varlığını gerektirmez. Nitekim Anayasa Mahkemesi ve Sayıştayın altında bir ilk derece mahkemesi bulunmamaktadır.
Buna karşılık bir üst derece mahkemesinden söz edildiğinde, dereceli bir yargılama gündeme gelmektedir.
Adil yargılanma hakkı bakımından, medeni yargı alanında, ceza yargısından farklı olarak, dereceli bir yargılama zorunlu görülmemektedir. Hukukumuzda bölge adliye (istinaf) mahkemelerinin göreve başlamasıyla (20.07.2016)’dan itibaren hukuken üç dereceli bir yargılama sistemine geçilmiştir.
Denetim mekanizmalarını artırmak bireyler için güvencedir. Ancak her denetim seviyesi, aynı zamanda hukuki himayenin gecikmesine de yol açmakta; bu kez makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilebilmektedir. O halde, önemli olan güven veren yargılamayı makul sürede ve usul ekonomisi ilkesini de gözetecek şekilde yapmaktadır.
İstinaf (Bölge Adliye) Mahkemeleri
Adli yargı ikinci derece mahkemeleri, istinaf (bölge adliye) mahkemeleridir. Bu mahkemelerin asıl görevleri, ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları incelemektir.
İstinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinin üzerinde Yargıtayın bugüne kadar bilinen yapısına benzer bir modelle kurulmuştur.
İstinaf mahkemelerinin görevleri genel olarak şunlardır;
1) Adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamak
2) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak
İstinaf Mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararları, talep çerçevesinde ve bazı hallerde yeniden inceleyip, yargılama yapıp bir karar verebilir. İstinaf mahkemesi, bunu bizzat yeniden tahkikat ve yargılama yaparak gerçekleştirir. Burada ilk derece mahkemesinin somut olayda (davada) verdiği kararın isabetli olup olmadığı bu şekilde ortaya çıkar. İstinaf mahkemesinin bu faaliyeti hem somut olaya uygunluk hem de hukuka uygunluk denetimini ifade eder.
Yargıtay
Yargıtay, istinaf mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulan bir yüksek mahkemedir.
Yargıtay, yargılama değil, hukuka uygunluk denetimi yapan bir yüksek mahkemedir. Yargıtay, önüne gelen mahkeme kararının hukuka uygun olup olmadığını inceler. Yargıtay da talep üzerine bir karar verir; ancak Yargıtay, hukuka uygunluk denetimi yaptığı için, kural olarak tarafların gösterdiği sebeplerle bağlı olmaksızın inceleme yapar.
Yargıtay, bir ilk derece mahkemesi kararını doğru bulursa, onama; yanlış görürse bozma kararı verir. Yargıtayın bir de düzelterek onama yetkisi vardır ki, bu da yine bir onama kararıdır (m. 370, 371).
İçtihatların Birleştirilmesi: Mahkemelerin bozulan kararlarında ısrar etme (direnme) hakları da vardır. Nitekim, Yargıtay bozma kararına karşı mahkemeler direnme kararı verebilir. Ancak sonuçta kanun yollarının tüketilmesi üzerine karar, taraflar için bağlayıcı olmakta; kesin hüküm oluşturmaktadır (m. 303). Yargıtay dairelerinin aynı konuya ilişkin olarak hukuk kuralını farklı yorumlamaları ve kararların bu şekilde kesinleşmesi de mümkündür. Bu durumda bireyler için farklı sonuçlar doğmakta, hukuk birliği zedelenmektedir. Mahkemelerin benzer olaylar hakkında verdikleri kararlar arasında çelişki bulunması, kanun önünde eşitlik ilkesini (Anayasa m. 10) zedeleyeceği gibi, adalet duygusunu incitici ve yerine göre temelden sarsıcı bir etki de yapabilir. İşte sosyal bakımdan çok ağır olan bu sakıncayı önlemek üzere Anayasa, Yargıtaya, adli yargı alanında hukuk uygulamalarında birliği sağlamak görevini dahi vermiştir.
İçtihatların birleştirilmesi yoluna, aynı nitelikteki hukuki konular hakkında birbirine aykırı en az iki Yargıtay kararı bulunması halinde gidilir.
İçtihadı birleştirme kararı, “belli bir olaya uygulanacak yasanın veya nesnel nitelikte olan tüzük ve yönetmelik kuralları gibi öbür kurallardan hangisinin, hangi anlamda uygulanacağını saptamak için verilir”.
İçtihat uyuşmazlığının niteliğine göre, içtihatların birleştirilmesine karar verecek kurul, HGK veya Yargıtay Büyük Genel Kurulu (BGK)’dur.
İçtihadı birleştirme kararları ilke kararlarıdır ve benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
Yargıtayın kararları, yalnızca o davanın taraflarını bağlar. Buna karşılık, içtihadı birleştirme kararları, hem Yargıtayın ilgili kurul ve dairelerini hem de adli yargı alanındaki tüm mahkemeleri bağlayıcı niteliktedir. Bu kararlar adeta kanun gücündedir.
İçtihadı birleştirme kararı, belli bir olay için yeni bir hukuk kuralı koymak ereği ile değil, ancak ve ancak belli bir olaya uygulanacak yasanın veya nesnel nitelikte olan tüzük ve yönetmelik kuralları gibi öbür hukuk kurallarından hangisinin, hangi anlamda uygulanacağını saptamak için verilir.
Görevlerine Göre Mahkemeler
Mahkemeler, üstlenmiş oldukları görevler bakımından da bir ayrıma tabi tutulabilir. Baktıkları dava ve işler, konu veya tarafların konumları bakımından sınırlanmamış mahkemeler, genel görevli mahkeme adını alırken; belirli tür dava ve işlere bakan ya da yalnızca belirli sıfatlara sahip kişileri ilgilendiren dava ve işlere bakan mahkemelere özel görevli mahkemeler adı verilmektedir.
Genel Görevli Mahkemeler
HMK m. 2/1’e göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesidir.
Sulh hukuk mahkemeleri, kural olarak HMK ile diğer kanunlarda belirtilen görevleri yerine getirir (HMK m.4).
Asıl olan, bir davanın genel görevli mahkemelerde görülmesidir. Yani özel görevli mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava, genel mahkemelerde görülür (m.2).
Asliye Ticaret Mahkemelerinin Durumu
Hukuk davalarında asıl görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir (m.2). Ancak TTK’nın 5. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, ticari davalar, asliye ticaret mahkemelerinde görülür.
Hangi davaların ticari dava olduğu TTK m.4’te
sayılmıştır. Bu hükümlerde sayılan ticari davalar, mutlak ticari davalar ve
nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır;
a) mutlak ticari davalar: şu davalar[1],
tarafların tacir ve uyuşmazlığın bir ticari işletme ile ilgili olup
olmadıklarına bakılmaksızın mutlak olarak ticari dava sayılır.
b) nispi ticari davalar: burada inceleyeceğimiz davalar, kural olarak hukuk davasıdır, fakat bu davalar bir ticari işletmeyi ilgilendirmekte veya iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmakta iseler, ticari dava sayılırlar. İşte bu nedenle bu davalara nispi ticari davalar denir. Nispi ticari davaları ikiye ayırarak şurada incelemek gerekir[2].
Ticari davalarda, asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Ancak, ülkemizde ticari uyuşmazlıkların çok olduğu yerlerde, asliye hukuk mahkemelerinin daireleri durumunda olmak üzere, ayrı asliye ticaret mahkemeleri kurulmuştur.
Ayrı Asliye Ticaret
Mahkemesi Bulunan Yerler
Ankara,
İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin, Bursa, Adana ve Konya gibi ticari
uyuşmazlıkların yoğun olduğu bazı yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin yanı sıra
ayrı asliye ticaret mahkemesi kurulmuştur. Ayrı asliye ticaret mahkemesi olan
yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ticari davalara o
yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bakılır (TTK m. 5/2).
Ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi Bulunmayan Yerler
Ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye ticaret mahkemesinin görevine giren ticari davalara da (diğer hukuk davaları gibi) asliye hukuk mahkemesinde bakılır (TTK m. 5/1).
Özel Görevli Mahkemeler (Uzmanlık Mahkemeleri)
Genel görevli mahkeme deyiminin karşıtı olarak, belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli çeşit uyuşmazlıklara bakmak için kurulmuş olan mahkemelere, özel görevli mahkemeler denir.
Bu yolla mahkemelerin belirli konularda uzmanlaşması (ihtisaslaşması) sağlanarak daha isabetli ve tatmin edici kararlara ulaşılması amaçlanmaktadır. O nedenle bu mahkemelere ihtisas veya uzmanlık mahkemeleri de denilmektedir.
Özel görevli mahkemelerin kuruluşu, mutlaka ayrı bir kanun hükmü ile düzenlenir (Anayasa m. 142). Ancak bu şekilde, özel görevli mahkemelerin kuruluşu, tabii hakim ilkesine aykırı düşmez.
Aile mahkemesi, icra mahkemesi, tüketici mahkemesi, iş mahkemesi ve kadastro mahkemesi ile fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi medeni yargıda yer alan özel görevli mahkemelerdir.
Genel ve özel görevli mahkemeler arasındaki ilişki bir görev ilişkisidir.
Gerek iş, gerekse hakim yetersizliği nedeniyle ayrı özel görevli mahkemenin kurulamaması ve ilgili kanunda özel bir düzenleme bulunamaması halinde, o özel görevli mahkemenin işlerine de kapsamlı ve geniş görevli genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi, özel görevli mahkeme sıfatıyla (m.297/1/a) bakar.
Özel görevli mahkemede uygulanacak yargılama usulü hakkında ilgili kanunlar ile bazı özel usul hükümleri konulmuştur; bu özel usul hükümleri dışında, HMK hükümleri özel görevli mahkemelerde de uygulanır.
Kuruluş ve Örgütlenme Bakımından Mahkemeler
Mahkemeler, kuruluş ve örgütlenme bakımından tek hakimli mahkeme veya toplu (çok hakimli) mahkeme biçiminde bir ayrıma tabi tutulmaktadır.
İlk derece mahkemeleri, asliye ticaret mahkemesi dışında,
tek hakimli iken; üst ve yüksek mahkemeler (istinaf mahkemeleri ve Yargıtay)
toplu mahkeme biçiminde kurulmuştur.
[1] Sy 101.
[2] Sy 102.