Jean Tardieu – Oswald ile Zenaide ya da Dış Sözler
OSWALD İLE ZENAIDE YA DA DIŞ SÖZLER *
(Tiyatroda oyuncunun yalnız seyircinin duyabileceği şekilde söylediği sözler, “aparte.”)
KİŞİLER
OSWALD: Yirmi yaşında, Zenaide’in nişanlısı.
ZENAIDE: Yirmi yaşında, Oswald’ın nişanlısı.
BAY POMMECHON: Altmış yaşında, Zenaide’nin babası.
SUNUCU
SUNUCU – (Kapalı perdenin önünde) Eskiden yürürlükte olan bir tiyatro yönetiminin bile bile abartıldığı bu küçük oyunla güdülen amaç, yüksek sesle söylenen sözlerin zavallılığı ile alçak sesle öteki oyuncular duymuyormuş gibi bol bol kullanılan sözler arasındaki gülünç karşıtlığı belirlemektedir.
(Sunucu uzaklaşır. Perde açılır. 1830’lardaki bir köy zengini evinin salonun gösterir. Zenaide yalnızdır. Vazoya çiçek yerleştirirken hüzünlü hayal kurmaktadır. sağ taraftaki kapı vurulur.)
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Kim var orada? (Dışa) İnşallah nişanlım Oswald değildir. Üzerimde beğendiği giysim yok. Zaten ne işe yarar. Aramızda olup bitenlerden sonra!
OSWALD – (dışarıdan sesi gelir.) Benim, Oswald.
ZENAIDE – (Dışa.) Ne yazık ki o, Oswald. (Yüksek sesle) Girin Oswald. (Dışa.) Benim şansım da böyle. Ona ne söyleyebilirim ki? Hain gerçeği ona duyurabilecek yürekliliği hiçbir zaman gösteremeyeceğim.
(Oswald girer. Bir süre eşikte durup hayranlıkla Zenaide’i seyreder.)
OSWALD – (Yüksek sesle) Siz, siz. (Dışa) Ona başka ne söylemeli? Haberi olmaksızın alınan acımasız kararı itiraf etmek hainliğini gösteremeyeceğim.
ZENAIDE – (Ona doğru yürür ve öpmesi için elini uzatır, yüksek sesle) Günaydın Oswald. (Oswald önünde diz çökmüş heyecanla elini öperken dışa) Her şey bitmiş olmasın? Tanrım, o elimi almış öperken benim çektiğim eziyete bir son verin; bana bir yüzyıl gibi gelen bu bir dakika Alcyon’un denizi aşması kadar çabuk geçsin.
OSWALD – (Doğrulur, Zenaide incelikle elini çekerken derinden yüksek sesle) Günaydın Zenaide. (Dışa) Bu çabuk ve zarif hareketleri yok mu, en uzun nutuktan bile daha anlamlı. Çevresine yaydığı bu sessizliği her zaman sevdim. O sessizlik, kulağın duymadığı, ama ruhun hemen anladığı sözlerde yapılmıştır.
ZENAIDE – (Yüksek sesle, yumuşak.) Oturunuz Oswald. (Dış söz) Zavallı susuyor. Benimki ile aynı duyarlılıkta olan yüreğinin hızlı hızlı çarptığını duyuyorum sanki. Oysa hiçbir şeyden haberi yok ve birleşmemizin hala olabileceğine inanmakta.
(Zenaide oturur.)
OSWALD – (Biraz uzağa oturarak) Teşekkür ederim Zenaide. (Dış söz) Bu iskemle kuşkusuz benim için hazırlanmıştı. Zavallı kız beni bekliyordu ve gelişimin nedeninden habersizdi.
(Köy kilisesinin çanını saat 5’i vurduğu duyulur.)
ZENAIDE – (Yüksek sesle ve üzünçle) Saat 5. (Dışa) Ama yüreğimin içinde gece oldu bile.
OSWALD – (Yüksek sesle ve rahat görünmeye çalışarak) Öyle, saat 5. (Dışa) Benim için kurşuna dizileceklerin saati!
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Gün daha batmadı. (Aptal bir ifade ile ve bir gramer ödevi okur gibi dışa) Çan çiçekleri taçlarını kapatıyor, anne, annem kokulu bezelyeleri sever ve bahçıvan gereçlerini kutusuna koydu.
OSWALD – (Yüksek sesle iç çekerek) İlkyaz geldi Zenaide. (Üzgün ve nerede ise çılgınca, dışa) kutuplarda mevsim kıştır, Kongo’da Loponlar buzulların üzerinde toplanmışlardır. Çin’de Bavyeralılar tavernalarda içki içmeye gidiyorlar, Kanada’da İspanyollar segida dansı yapıyorlar.
ZENAIDE – (Yüksek sesle iç çekerek) Evet, gün doğuyor. (Dışa, dağınık bir şekilde) Bu sessizlik öldürüyor beni. Amcamın bastonunun altında bir sapı vardı, Markiz saat beşte çıktı; aklımı şaşırıyorum. Ona her şeyi söylemeli miyim? Yoksa aldırmayayım gitsin mi her şey?
OSWALD – (Yüksek sesle, sevecenlikle) Gün doğuyor, siz de söylediniz Zenaide. (Dışa canlı) İşte zalim oluyorum şimdi. Ateş ve şeytan, kan ve cehennem. Büyücüler dinlenme gününde dallara doğru koşuyor. Sakin olalım! Sakin olalım! Bu giz boğacak beni, söylesem daha iyi.
ZENAIDE – (Dışa) Dayanamayacağım.
OSWALD – (Dışa) Olur şey değil.
ZENAIDE – (Dışa) Ölüyorum.
OSWALD – (Dışa) Çıldırıyorum.
ZENAIDE VE OSWALD – (Umutsuzluğun doruğunda ikisi de dışa) Ailem bizim evlenmemizi istemiyor.
(Uzun bir sessizlik. Çanın saat 6’yı vurduğu duyulur.)
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Ne diyordunuz?
OSWALD – (Yüksek sesle) Ben mi? Hiç.
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Öyle mi? Sanki…
OSWALD – (Yüksek sesle) Yani…
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Bir şey mi var?
OSWALD – (Yüksek sesle) Oh… Pek sayılmaz.
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Yine de söyleyin.
OSWALD – (Yüksek sesle) Önemli değil.
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Sahi mi?
OSWALD – (Yüksek sesle) Gerçekten öyle. En iyisi mektup yazayım size. (Dışa) İnşallah mektubum eline hiç geçmez ve unutulmuşların kuyusunda kaybolur; ben de o sırada Avustralya çöllerimde yitirdiğimden çok daha değersiz bir hazineyi aramakta olurum.
ZENAIDE – (Yüksek sesle) Yanıtlarım ben de belki. (Dışa) Umutsuz gençliğimi manastıra gömmeden dünyada göreceğim son mektup olacak bu.
OSWALD – (Heyecanla) Hoşça kal Zenaide. (Dışa) Ekmekçi hamurunu yoğuruyor, seyis atına biniyor, denizci seferini hazırlıyor, bacalar tütüyor, güneş parıldıyor ve sevdiğim kıza hoşça kal demek zorundayım.
ZENAIDE – (Yüksek sesle ve ağlamaklı) Hoşça kal Oswald. (Dışa) Ne düşüneceğimi bilmiyorum, ne söyleyeceğimi bilmiyorum, gece yarısı gölün üzerine düşen son yaz yaprağı gibiyim.
( O sırada kapı ansızın açılır ve içeri göbekli, kalantor ve güleç bir kentsoylu girer. Bu, Bay Pommechon’dur.)
BAY POMMECHON – Ne var ne yok çocuklar? Nasıl? Yakaladım siz değil mi, yakaladım sizi.
ZENAIDE – (Dışa korku ile) Tanrım babam.
OSWALD – (Dışa) Bu herif benim kayınbabam olacaktı.
BAY POMMECHON – Hadi, hadi. Kendinize gelin. Sizi yiyecek değilim. Sizin yerinizde ve yaşınızda olsam çoktan… öpüşme aşamasına geçmiştim.
ZENAIDE VE OSWALD – (Yüksek sesle, birlikte) Ne demek istiyorsunuz?
BAY POMMECHON – Bu o demek ki benim cilvelerim, tavşanlarım sizi kötü bir oyunun kurbanları oldunuz. Bu o demek ki ben şimdi ben şimdi her şeyi halletmeye geliyorum. Sevgili Zenaide senin annen tarafından, sevgili Oswald senin de baban tarafından. Duygularınızı sınamak kararı almıştık. Siz her şeyi yitirdiğimiz zaman duyduğunuz acı, birbirinize olan eğilimlerinizin, bir saman alevi olmadığını, bunun sürmeyen… fırt… uçup giden bir… ama sesiniz çıkmıyor?.. ve çöp sepetine atılacak duygulardan olmadığını gösterdi bizlere. Sanki şaştınız bu işe?
ZENAIDE – (Dışa) Tanrım, böyle bir mutluluk olası mı?
OSWALD – (Dışa) Tanrım, nişanlım babaannesinin oğlunu dünyaya getirdiği günü kutsal gün ilan et!
BAY POMMECHON – Tamam. Tamam. Heyecanımızın nefesini kestiğini görüyorum. Çöp sepetine atın onları! Sizin yaşınız ve yerinizde olsam şimdi çoktan birbirinizin boynuna atılma aşamasına geçmiştim! Neyse, ısrar etmiyorum. Sizi sevincinize bırakıyorum. Yarın düğün hazırlıklarına başlarız. Bu arada konuşma yeteneğine kavuşabilirseniz. Şimdilik hoşça kalın benim sevgili balıklarım, sevgili güvercinlerim. Çöp sepetine! Çöp sepetine!
(Zenaide’nin yanağını okşar, Oswald’ı dostça omuzlarından sarar ve gülerek çıkar. Sessizlik. Zenaide ve Oswald yan yana ayakta dururlar sonra…)
OSWALD – (Yüksek sesle ateşli) O Primevera. Gioventu dell’anno! O Gioventu Primevera della vita!
ZENAIDE – (Dışa) Ne garip bir konuşma. Ne söylediğini anlamıyorum, ama bunda mutlu, erkeksi bir titreme var. (Yüksek) Oh! Who is me to have seen what I have seen, to see what I see!
OSWALD – (Dışa) Ne diyor? Bu bilinmeyen dil nedir? Sevgilinin sesinin müziği. Sözlerini anlamasak bile melodisi ruhumuzu titretiyor. (Yüksek) Zenaide saat 5!
ZENAIDE – (Dışa) Saatte aldanıyor, ama kocamın söylediklerinin tersini söylemeye kendimi alıştırmalıyım. (Yüksek) Evet öyle, akşam oldu bile Oswald.
OSWALD – (Dışa) Öyle değil, daha gün sürüyor, ama kadınlara sala karşı gelmemeli. (Yüksek) Sonunda benimsiniz meleğim.
ZENAIDE – (Dışa) Gene yanlış, benim olan kendisi, ama önemi yok. ( Yüksek) Evet, işte sonunda birbirimizin olduk, siz ve ben.
OSWALD – (Dışa) Birbirimizin dedi. Birbirimizin. O benim, ben de onun. (Yüksek) Sonsuzluğa dek.
ZENAIDE – (Dışa) Her zaman. (Yüksek) Ömür boyu?
OSWALD – (Dışa) Ölünceye dek.
PERDE