Gyula Hay – At
AT
GYULA HAY
BİRİNCİ PERDE
SAHNE: I
(Meyhane Gece.
Arka tarafla dans eden, şarkı söyleyen, Flüt ve ut çalan kadınlar, önde Pyrallis ile Eris. En önde acı bir oyun sürüp gitmektedir. Ortada, tanınmamak için ipleri görünen bir sakal takmış olan biri, avucundaki zarı sallamaktadır. Arkadaşı dehşetli görünüşü olan bir bıyık takmıştır. Bu iki kafadarın arasında iri yarı, yakışıklı ve iyi giyinmiş bir genç oturmaktadır. Adı Selanus’tur; görünüşe göre uzun bir yoldan gelmiştir. Bu topluluğun içine yeni düştüğü anlaşılmaktadır. Bu topluluğun içinde Roma’nın üç aslanı Lentulus, Veranius ve Fabullus üstleri başlan yırtık gündelikçilerin, Fakir hamalların ve denizcilerin arasında kendilerine güvenen bir pozda oturmaktadırlar. Gazinocu oradakilere hizmet etmekte, yapabildiği kadar düzeni korumaya çalışmaktadır. Kocaman sakal takmış olan adam oradakilere kötü davranmakta, herkese yüksekten bakmaktadır. Makyajını başarılı bir yoldan yaptığına ve böylece tanınmadığına inanmıştır. Selanııs bu topluluğun içinde bir yabancıdır, kimseyi tanımadığı gibi, hiç kimse tarafından da tanınmak isteği duymaz. Selanus oyunda bütün parasını kaybetmiş durumdadır. Şimdi üstündeki son para eden süs eşyasını da masanın üzerine koymuştur. Zarı atar ve yine kaybeder.)
ORADAKİLER Kaybetti yine her şeyini kaybetti.
SELANUS Bir atım var daha.
SAKALLI At mı? Atı ne yapayım? Sen onu ver de sucuk yapsınlar!
SELANUS Arkadaşlar! Bir atım var! İzin verin de son eli atıma oynayayım! Bakla kırı bir at, paha biçilmez bir at…
DENİZCİ Git de sen onu sucuk yaptır.
SELANUS Bir kez atımı görün. Hiç olmazsa bir kez. Şurada direğe bağlı… Böylesini görmemişsinizdir!İnanın bana, böyle bir at bulunmaz.
DENİZCİ Ve… ve… ver de sssucuk yapsınlar. ..
SAKALLI
BIYIKLI (Birlikte) Ver de sucuk yapsınlar.(Herkes gürültülü bir şekilde güler, kimse atı görmeye yanaşmaz.)
SELANUS Dostlarım! Roma’da henüz bir yabancıyım. Bütün paramı aldınız. Üstümde ne varsa, yüzüklerimi, bileziklerimi kaybettim. Elbiselik bir kumaşım vardı, onu bile verdim. Şimdi elimde son kalan malımla neden oynayamayacakmışım?(Ayaklarını kızgınlıkla yere vurur) Oynayacağım! Oynayacağım ve kazanacağım. Son el için kır atımı ortaya koyuyorum.
MEYHANECİ Bunların sana acıyacaklarını mı sanıyorsun? Bu yol kesenler mi sana acıyacak? Şu sakallı bıyıklı haydutlar mı? Şaşarım sana. (kahkahalar. Sakallı kendine yapılan hakareti hazmetmeye çalışır. Meyhaneci sözlerini onlara bakarak ve onlara alaylı bir biçimde eğilip selam vererek söyler.)
SELANUS Bakla kırı bir at! Damızlık bir at! Roma surlarına bu değerde bir at girmedi!
MEYHANECİ Şu kalpsiz, kıllı gorillere etki edeceğini mi sanıyorsun?
LENTULUS Forumdaki taşlar daha duyguludur.
VERANIUS Sahranın kumlan daha anlayışlıdır.
FABULUS Etna’nın lavları daha merhametlidir.
MEYHANECİ (Yerlere kadar eğilerek) Tanrısal Majesteleri İmparator Caligula’nın uçsuz bucaksız zengin ülkesi içinde (sakallı ve bıyıklıya doğru bir adım atar) bunlar kadar alçak haydutlar bulamazsınız. Bunlar kadar kötü eşkiya, bunlar kadar adi yankesici….
LENTULUS …. iğrenç vampir!
VERANIUS .. duygusuz cani!
FABULUS …yoktur!
BIYIKLI Hayır, delikanlım, merhamet, iyi kalplilik gibi şeyler arkadaşımın erdemleri içinde bulunmaz.
SELANUS Merhametinize falan ihtiyacım yok benim! İyiliğinize de, size de…! Ben oynamak istiyorum. ..! Zarların yuvarlandığını göreceğim! Bir fırsat daha istiyorum. Benden aldıklarını şunlardan geri alacağını.
SELANUS Hepinizin cam cehenneme. Anlayın artık; Biricik atımı, biricik zenginliğim olan paha biçilmez atımı, sizin pis paranıza, o incik boncuğunuza karşılık ortaya koyuyorum. Atımı…
SAKALLI Sıska beygirin senin olsun.
SELANUS Ne dedin? Atıma laf mı ediyorsun?
MEYHANECİ Hop delikanlı! Mekanımda kabalığa izin var, hatta istenir bile, ama itişip kakışma yasaktır.
SAKALLI (Bıyıklıya) Yeter! Gidelim artık. Kazandıklarımızı toparla bakalım.
BIYIKLI İyi uykular yolunmuş horoz!
SELANUS (Kendini toplar.) Kimsenin yanına gitmeye niyetim yoktu. Kimseye hakaret etmeye de… adım Selanus, babamın adı da Marcus. Taşrada, şerefli bir ailedenim. Roma’ya talihimi denemek için geldim. Babamın yedinci oğluyum… Evde sıkılıp duruyordum. Sizler de gördünüz, cebim delik gelmedim buralara. Artık önemi yok! Kendimi kaybedip İtalya’nın en iyi atını bir zar oyunu için ortaya koyduğuma şimdi utanıyorum. En gerçek dostumu, benim bakla kın atımı… Adı İncitatus… İncitatus daha anasının karnındayken, onun geleceğinin çok parlak olacağı içime doğmuştu. Bir falcı da aynı şeyi söyledi: Incitatus’um hiçbir atın ulaşamayacağı basanlara erişecek. Ama ondan sonra da fazla yaşamayacak. ..
DENİZCİ Onu sssu-cuk yap, sonra hhham hum şarrralop…
SELANUS Ona kendi ellerimle baktım, yulaflı balla besledim, ona yalnızca ben bindim. Bugüne kadar kimse elini sürmedi benim..
BIYIKLI (Keser) Cebi delik delikanlı, senin at sıkmaya başladı artık.
ASLANLAR Hepimizi sıktı.
SELANUS – Tanrılar adına atımdan, benim en yakın dostumdan özür dilerim… Katırı deveden ayırt edemeyen bu insanlar arasında onun adını söylediğim için özür dilerim. Kaldı ki Incitatus’um her yerde görülen atlardan üstündür.
SAKALLI Ey Roma işitiyor musun? Germanya, Britanya, işitiyor musunuz? Ben, ben… Gördüğünüz şu tanınmayan, sakallı yolcu… ben attan anlamıyor muşum?
SELANUS – (Dışarıya seslenir.) Hey, atım, benim güzel kır atım, İncitatus! Bağışla beni. Seni, en yakın dostumu tamahkârlık edip bir zar oyununa feda edecektim. Zavallı sahibini bağışlıyor musun, İncitatus?
(Dışarıdan damızlık bir alın güzel, güçlü ve melodik kişnemesi gelir. Birden herkes kulak kesilir.)
SELANUS Sana minnettarım, İncitatus.
MEYHANECİ (Şaşkın) Vay canına… Ne ses var değil mi?
PYRALLİS – (Büyülenmiş) Kişnemeye bak!
SELANUS – İşte! Roma’nın kısrakları!
SAKALLI – (Hayretle) Böyle kişneyebilen bir aygır nasıl bir at ki… vay canına…
(Gazinonun kapısına atı görmek için gider, oradakiler de kapıya koşarlar.)
SAKALLI – (Şaşkın) Bu bir at mı? Bu at ha? Ben attan anlarım, beyler! Bu at filan değil, bu bir serap! Bu bir mucize! Bir düş…!
BIYIKLI – Böyle bir at daha Roma surlarından içeri girmedi.(Bu sırada, dişi bir merkebin iç gıcıklayın, duygulu anırması duyulur.}
MEYHANECİ Hah, bir bu eksikti! Bizim yaşlı eşek de bir katır fırlatmak için alesta.
DENİZCİ – Heh heh heh… Hepiniz delirmişsiniz be! Öyle bir atı daha analar doğurmadı be… Hepiniz düş görüyorsunuz.
SELANUS – (Seslenir) Hey, oğlum atı şöyle bir dolaş bakalım. (Sessizlik. Mermer zemin üzerinde nal sesleri işitilir.)
LENTULUS – Şu yürüyüşe bakın!
VERANİUS – Ya şu kalçalarını oynatışı…!
FABULUS – Kafasını dik tutuşuna ne dersiniz…
MEYHANECİ Bayım, neden böyle bir atınız vardı da bize söylemediniz?
SELANUS – Hepiniz sağır olmalısınız. Deminden beri hep ondan bahsediyordum.
ERİA – Anacığım, ben bu kadar heyecan verici bir şey daha görmedim.
PYRALLİS – O kadar heyecanlanma. Böyle bir şey ancak düşte görünür insana.
SAKALLI – Peki, kabul! Teklifini kabul ediyorum. Atına karşı şu bir torba altını koyuyorum.
SELANUS – Hayır, istemiyorum artık. Böyle bir şeyi teklif ettiğim için kendimden utanıyorum
BIYIKLI – Peki, bir torba da benden.
SELANUS – Hayır.
SAKALLI – (Oyun masasının üzerine para, mücevher, kumaş hepsini atar.) Al bütün eşyalarını, param… her şeyi geri veriyorum.
SELANUS – Hayır.
SAKALLI – (Aceleyle üzerindeki bütün mücevheratı çıkarır) Bütün her şeyimi veririm.
SELANUS – Hayır! Hayır! Hayır!
SAKALLI – (Arkadaşının üzerindeki bütün her şeyi çıkarır) Al bütün hepsi senin olsun.
SAKALLI – (Aslanların üzerindeki değerli taşlan, yüzükleri, kolyeleri de çıkarır.) İşte! Bunları da al! Haydi! Bir tek ata daha ne istiyorsun?
SELANUS – Hiçbir şey. Oynamıyorum.
SAKALLI – (Üstleri çok değerli taşlarla kaplı sandal tokalarını kopartır, bütün ceplerini masanın üzerine boşaltır.) Öyleyse, al bunları da veriyorum! Eğer yanımda daha olsaydı onları da verirdim. (Selanus, hayır anlamında başını sallar.)
SAKALLI – Buraya gel, gazinocu! Para sandığını buraya getir. Burada bulunan herkes son kuruşuna kadar ceplerini masanın üzerine boşaltsın!. Karşı koyan ölür.
DENİZCİ – Sen kafayı iyice tüt… tütsülemişsin!
(Sakallı denizcinin kulaklarındaki altın küpeleri çıkartır. Denizci homurdanır. Oradaki herkes korkmuştur, neleri varsa masanın üzerine koyarlar.)
SAKALLI – Hey pasaklılar! Siz de şu incik boncuğunuzu verin bakalım!
(Kadınlar üzerindekileri vermek üzere harekete geçerler. Bu arada her biri bir parça saklar, ötekileri masaya koyarlar.)
SAKALLI – Başka bir şey kaldı mı? Bütün hepsi atına karşı! (Selanus cevap vermeyince, sakallı kostümünün altında sakladığı, göz kamaştırıcı çok değerli bir taşı çıkarır, ışıkta gösterir, taş pırıl pırıl parlar. Onu da öbürkülerin yanına, masanın üzerine atar. Herkes taşa hayranlıkla bakar.) Şimdi oldu mu? (Sessizlik)
SELANUS – (Dışarıya seslenir) Incitatus,benim değerli atım, bu riske girelim mi, ne dersin? (Kısa bir kişneme.) Peki öyleyse! (Birden neşelenerek) Oynarım bir şartla: Masaya koyacak bir şeyin daha kaldı.
SAKALLI – Ne Kaldı?
SELANUS – Şu güve çuvalına benzeyen sakalın. (Genel bir heyecan)
BIYIKLI – İşte bu imkansız!
SELANUS – Sen de şu yapıştırdığın kaytan bıyığı çıkart bakalım.
MEYHANECİ – Bırak şimdi bunu delikanlı… bırak!
SELANUS – (Diretir) Öyleyse oynamam. (Sakallıya) Herhalde, senin de kim olduğunu gösterme zamanın geldi. Eğer önemli biri olmasaydın yüzünü şu kıl yığını ile saklamazdın. Bir insan bir yabancıyla karşılaştığı zaman karşısındakinin kim olduğunu bilmek ister. Ben de kör talihin beni kiminle karşılaştırdığını anlamak isterim.
SAKALLI – (Patlarcasına) Madem istedin, al bakalım!
(Takma sakalı çıkartır, arkadaşı da bıyığını söker: İmparator Caligula ve muhafız kuvvetleri komutanı Macro ortaya çıkarlar.)
ERİA – (Çığlık atar) İmparator…!
HEPSİ (Hayret etmiş gibi yaparlar, ama korkuları gerçektir.) İmparator….! Tanrısal İmparator! (Yere kapanırlar. Yalnızca Selanus korkmadan ayakta durur.)
SELANUS – İmparator…?
CALİGULA – Beni tanrısallaştırmanın sırası değil şimdi. Boş zamanımda tanrısallaştırın beni. (Ölüm sessizliği Önce İmparator sonra da Selanus oynar. Delikanlı kazanır. Hafif hayret sesleri, sonra koyu bir sessizlik.)
DENİZCİ -Kaz… kazandığını al… almalı.
SELANUS (Kendine gelir) Kazandım… Kazandım… Kazandım… Kazandım… İncitatus, bütün bunların hepsi bizim artık! (Kısa bir kişneme. Selanus kazandıklarını aceleyle toplar.)
MACRO – (Dışarıya) Muhafızlar! Tahtırevan!
(Dışarıdan boru seslen gelir.) Gidiyor muyuz, majesteleri?
CALİGULA – (Hasta gibidir, derinden ağlamaklı bir sesle). Hastayım ben… Macro, muhafız kıtalarının değerli komutanı…. Karını çağırsınlar,. .Bana baksın…
MACRO – Karıma bu şerefi bahşettiğiniz için önünüzde diz çökecektir tanrısal imparator. Ben de…
CALİGULA -Beni tut Macro…
(Caligula. Macro ve Roma Aslanları Çıkarlar.)
SELANUS -(Hâlâ olanlara aldırmaz, kazandıkları büyük bir bohça olmuş kolunun altındadır.) Gerçekten imparator muydu?
GAZİNOCU- Hay salak delikanlı, hay! Roma’da takma sakalıyla imparatoru tanımayan yoktur. O kaytan bıyığın altında da Macro’nun olduğunu herkes bilir. Ama imparator hoşlandığı için biz her akşam sanki onu tanımamış gibi davranırız.
SELANUS – Peki, ben şimdi ne olacağım?
MEYHANECİ – Ne bileyim!
SAHNE II
(Sokak. Bir yandan Ameana girer, öbür yandan arkadaşları Clodia, Julia ve Tullia girerler.)
AMEANA – Nihayet! Nihayet gelebildiniz. Artık sizden umudumu kesmiştim.
CLODİA – Ameana, o kadar da acele ettik ki…
JULİA – Soluksuz bile kaldık…
TULLİA – Yürümekten ayaklarımız sızladı…
AMEANA – Peki, hadi koşun artık. Ne öğrendiniz, çabuk söyleyin!. Heyecandan öleceğim.
CLODİA – Her şeyi öğrendik!
AMEANA – Anladık, ama ne? Haydi!
TULLİA – Buradan değil. Taşradan gelmiş.
AMEANA – Sağlıklı köy hayatından daha güzel ne var.
JULİA – Ama artık Roma’da oturacakmış.
AMEANA – Ey, güzel kent! Roma dünyanın merkezidir.
CLODİA – Çok büyük bir ev almış. Diyorlar ki, denizde kum onda para.
AMEANA – Fakirliğe tahammülüm yoktur
JULIA -Ama oyunun esiriymiş.
AMEANA -Boş oturmaktan daha iyi.
CLODİA -Sık sık parasını son meteliğine kadar kaybedermiş.
AMEANA -Derler ki, cebi boş olanın kalbi doludur.
CLODİA -Biliyor musun, başka bir şeyi daha var?
AMEANA -Şeyi mi? Ne demek istediğini anlamıyorum.
ÜÇÜ BİRDEN-Bi at!
AMEANA -At mı? Herkesin atı var.
TULLIA -Ameana, ben attan anlamam,ama anlayanlar…
JULIA -Erkek kardeşim atlardan çok iyi anlar, Ameana… O dedi ki.!
CLODIA -Erkeklerin aralarında ne konuştuğunu işittim…
ÜÇÜ BİRDEN-Bu at öyle bir atmış ki, böyle…
(Selanus girer, yerlere kadar eğilerek kızları selamlar.)
SELANUS -Güzel bayanları selamlarım…(Kızlar hafif, kesik çığlıklar atarlar ve onu selamlarlar. Sonra kız arkadaşları Ameana’yı onunla yalnız bırakmak için çıkarlar.) Büyüleyici güzel bayan… Sabahtan beri bu kentin sokaklarında adım adım sizi takip ediyorum.
AMEANA -Sahi mi? Ben hiç hissetmedim.
SELANUS -Sonra sizi gözden kaybettiğim sırada, arkadaşlarınızı gördüm. Bir çok kimseyle konuştular..hep benim hakkımda.
AMEANA -Nasıl olur? Benim arkadaşlarım? Sizin hakkınızda ne öğrenmek isteyebilirler?
SELANUS -Sonra size koştular; öğrendiklerini size anlatmak için.
AMEANA -Anlatmak için mi? Hiç farkında değilim.
SELANUS -Ama ben sizin çok yakınınızdaydım.
AMEANA -Peki yabancı, arkadaşlarımdan biri hoşunuza mı gitti?
SELANUS -Sayın bayan, onlar dünya kraliçesi, Roma’nın mücevherleridirler. Ama gözlerim onların hiçbirim görmüyor; çünkü büyüleyici bir incinin parlaklığı onlarınkini gölgeliyor…
AMEANA Kim o? Söyleyin…
SELANUS -Sayın bayan, ben bu kentin yabancısıyım…
AMEANA -Bu kötü işte, değerli yabancı. Beybabam ve hanımannem kimseyle konuşmamı istemezler. Ben ancak onların seçtikleriyle konuşabilirim.
SELANUS -Babanız önemli bir kişi mi? Bankacı. Ayrıca zengin ve tanınmıştır. (İki pencere aynı anda açılır. Fuficius ile Valeria sokağa seslenirler.)
-Ameana!
SELANUS -(Hayran, kızın adını tekrarlar.) Ameana…!
AMEANA -Duydunuz mu? (Yüksek sesle) Geliyorum beybabacığım, geliyorum hanımanneciğim.
SELANUS -Gitmeden bir şey daha sormama izin verin. (Fısıldar) Yüksek sesle söyleyin ki, konuştuğumuzun bu olduğunu sansınlar. (Yüksek sesle) Sayın bayan, Sayın Konsül Ekselans Egnatius hangi evde oturuyor, acaba?
AMEANA – (Yüksek sesle) Şuradaki kapıyı vurun, yabancı. (Ameana çıkar. Selanus Egnatius’un kapısına vurur.)
EGNATIUS – (Evinin terasında görünür) Kim o? Kim
vuruyor? Kapımı vuranlar kimler, gösterin kendinizi…
SELANUS – Yalnız ben varım, sayın bayım.
EGNATİUS – Yalnız sen mi? Sen kimsin delikanlı. Seni kim gönderdi? Ne işle gönderildin?
SELANUS – Ekselansları bay Egnatius’u arıyorum.
EGNATİUS – Egnatius benim.
SELANUS – Babam Marcus Selanus’tan çok selam…
EGNATİUS – Tanrım! Marcus, benim eski dostum…
SELANUS – Ben onun yedinci oğluyum.
EGNATİUS – Yakına gel, delikanlı? Dur dur, orada kal. Ben geliyorum. Orada, ağaç olmayan, çalılık olmayan, pencere, direk olmayan bir yerde bekle beni. (İçeri girer.)
SELANUS – Garip bir ihtiyar. Ağaçsız, çalılıksız, penceresiz, direksiz bir yer… Ama neden? (Egnatius gelir.) Sayın Konsül, Ekselans…
EGNATİUS – Bana anıca diyebilirsin. Marcus benim kardeşim sayılır. Yaşadığım sürece senin amcan sayılırım. Daha ne kadar Konsül ve Ekselans olacağım su götürür… Babacığın ne alemde? Yaşıyor mu? Hala dinç mi?
SELANUS – Yaşıyor, amca.
EGNATİUS – Zamanımızda seyrek duyduğumuz bir haber.
SELANUS – Amca, Roma’ya daha dün geldim ve bir felakete uğradım.
EGNATİUS – Sık sık olan bir şey. Ne oldu?
SELANUS – İmparatorun nesi varsa hepsini aldım.
EGNATİUS – Ha…?
SELANUS – Tanrısal majesteleri Roma İmparatoru Caligula’yı soydum.
EGNATİUS O yağmacının sen olduğunu kimse bilmiyor mu?
SELANUS – Nasıl bilmesinler anıca? Takma sakalı olan
oydu. ben değildim.
EGNATİUS – Peki nasıl yaptın bu işi? Yolunu mu kestin?
Çarptın mı? Çuvala mı koydun? Muhafızlarını mı öldürdün? Yoksa ona vurdun mu?
SELANUS – Nelerde düşünüyorsun amca!
İmparatora!..oyun oynadık, ben kazandım.
EGNATİUS – Ha o sen misin? Bu sabah olanları duydum. Ne diye korkuyorsun? Majesteleri kendilerinin üstünde bir tek güç tanır; O da oyun talihidir. Bugüne kadar zarlar ona ihanet etmemişti. Onun için, onu kumarda yenen majestelerinin öç almasını da beklemeli.
SELANUS – Yarama tuz basıyorsun, amca. Korkmam gerekirdi, buralardan kaçmam gerekirdi. Ama gidemedim buradan, gönlüm başka şeyde.
EGNATİUS – Ne de, delikanlı?
SELANUS – Amca, Ekselans! Sayın Konsül! Roma’dan
gitmeden talihimi denemek isterim… söz
gelişi, hiç olmazsa burada evlenmeliyim.
Kiminle mi? Diyelim ki, tanınmış, zengin bir bankacının kızıyla…
EGNATİUS – (Gülümser) Yani… Amenea gibi biriyle mi? Puficius Ameanus’un kızı.
SELANUS – Ameana mı? Tanımıyorum…Demek Roma’da Ameana adında bir kız var.
EGNATİUS – (Kısa bir süre düşündükten sonra) Dinle beni, fevkalade bir attan söz edip duruyorlar; o da senin gibi dün gelmiş…
SELANUS – Bakla kırı bir attan mı? Benim atım o. Incitatus’um.
EGNATİUS – Hımmm… Öyleyse b ir fikrim var… Gel evime, ye, iç… İş at konusuna geldi mi, belki Roma Konsül’ünün de hiçbir şeyden korkmaması gerekir… Gel içeriye… (Her ikisi de eve girerler.)
SAHNE III
(İmparatorun Sarayı)
CALİGULA – (Yalnız] Ben İmparatorum. Ben Tanrıyım! Kendime yakarırım! Kendi çevremde dönen bir dünyayım ben. Ne? Neden dönüyorum? Ben, İmparatorum. Tanrıyım ben. Ben olmayınca ben kimim? Zavallı insanların tapması mı beni tanrısallaştırıyor? Hayır, tanrısal varlık bana yaklaşıyor. Tek Tanrı… Bütün kuşkuların üstünde olan tek Tanrı, benim. Evet, ben, tek değerli olan benim… öbür yanda, hep yalnız olan da benim. Evet! Hayır! Buraya kadar her şey açık ve seçik anlaşılıyor… Buraya, tahtıma çıktığım zaman (tahtına çıkar.) —Buradan insancıkları kabul ettiğim zaman… Lütufkârlıkla… bütün gücümle… yok edici tanrısal kızgınlığımla kabul ettiğim zaman… onlar da bana olan bağlılıklarını… bana olan saygılarını sürünerek ışığa dönen pervaneler gibi göstermeye çalışırlar… Kendi kendilerini yok edici bir saygıyla yaklaşırlar… – Sonra ben tahtımın önüne inerim (iner). Ve yukarı kendi tanrısal benliğime bakaran… Sonra kendi doğaüstü gücümün önünde yere kapanırım (kapanır) ve kendime saygılarımı sunarım… kendime yalvarırım… kendi önümde inler, sızlanırım… ahlayıp oflarım… Ama yine de kendi sınırsız büyüklüğümün görünüşüne ulaşamam… Görünüşüne mi? Hiç bir şey görmem ki… Hayır! Kalk! Ayağa Kalk! (Ayağa kalkar.) Biraz önce, orada yukarda Tanrı’nın tahtta oturduğunu gördüm. Büyüklüğü, Parlaklığı ve Hikmeti emsalsizdi. Kimdi o? Ben mi? Nereye gitti? Ben nereye gittim? Ben olan o nereye gitti? Yoksa Tanrı kullarını yalnız mı bıraktı? Ben beni yalnız mı bıraktım? Ben olan o beni yalnız mı bıraktı? Hayır! (Bağırır.) Hey kim var orada? Macro!
MACRO – (Gelir ve kapanır) Yüce Tanrım?!
CALİGULA Ben Gaius, Tanrısal İmparator, namı diğer Caligula, en yeni tanrısal bulgumu bildiriyorum…
MACRO – Yeni bir tanrısal bulgu mu…?
CALİGULA Hayır, yeni bir bulgu değil! Yeni bulgular tehlikelidir. Yeni bir eski bulgu bu! Ölü İmparator Augustus’un tanrısal bir bulgusu bu. Ne Augustus mu! Kral Romulus’un! Evet, geçmişin ve geleceğin toplamı, bu toplamın Tanrısı, İmparator Caligula’dan kullarına… Dinleyin…
MACRO – Dinliyorum Yüce Tanrı!
CALİGULA Ben ben değilim, ben de ben değilim, öyleyse ben benim. Ben olmaya yalnızca ben layığım, çünkü ben olmak için beni var eden benim ya da bunun tersi… Benim varlığım ikiz! Tamam işte şimdi her şey apaçık anlaşılıyor! Bir anda her şey aydınlığa çıktı! Ben kendimin ikiz kardeşiyim. Pollux’da bir Castor, ya da bunun tersi Castor ‘da bir Pollux’um (sır verirmişçesine fısıldar.) Bunu dünya bilmiyor daha! Ben benle aynı anadan olmuşuz… aynı babadan olmuş olmamız da bir ihtimal… (Buyurur.) Komutan!
MACRO – Emredin. Tanrı!
CALİGULA – Castor ve Pollux tapınağında…
MACRO – Evet. Tanrı…
CALİGULA – Tanrısal ikizlerin heykelleri var…
MACRO – Evet. Tanrı…
CALİGULA – Praxiteles’in şaheseri…
MACRO – Evet. Ölümsüz Tanrı…
CALİGULA – İkizlerin başını uçuracaksın!
MACRO – (Şaşırmış) Yüce Tanrım
CALİGULA – Sonra ikizlerin boyunları üzerine benim
kafamı yapıştırmalarını sağlayacaksın.
MACRO – Ee… evet tanrısal Tanrı…
CALİGULA – Buyruğum bu. Anladın mı?
MACRO – Gözlerindeki pırıltıyı anladığım kadar, ey hikmetler Tanrısı!
CALİGULA – Koş! Söylediklerimi ilan et!
MACRO – Koşuyorum, Tanrı tanrısallığı
(Macro çıkar)
CALİGULA – (Yalnız) Şimdi oldu işte… Evet, evet iyi olacak… Hayır, hayır, yine olmadı.Kudretli Tanrı! Yüce Tanrı Ben! Yine Kendimle yalnız kaldım. Hem yalvaran hem yalvarılan ben yapayalnız kaldım. (Ağlamak üzeredir.) Sınırsız İmparatorluğum içinde benim ayaklarımın tozunu öpmeye layık kimse kalmadı mı? (Seslenir) Lollia! (Lollia gelir.)
LOLLİA – Tanrıcık! Ne oldu bakayım?
CALİGULA – Ayaklarımın tozunu öp.
LOLLİA – Üstümde yeni elbiselerim var.
CALİGULA – Hiç olmazsa eğil önümde.
LOLLİA – Ah benim Tanrıcığım, gücümü neden boşuna harcayayım!
CALİGULA Önümde eğilmeyi göze alamıyor musun? Senin gibi dünya kadınları bu işi yapmaya zaten layık değildir.
LOLLİA – Bir çok dünya kadını Tanrıların işlerini görmeye pekâlâ da layık bulunmuş.Sen de beni layık bulmadın mı?
CALİGULA (Fısıldar Castor ile Pollux’un kafalarının uçurulmasını emrettim. Ne korkunç değil mi?
LOLLİA – (Esner) Hiç de korkunç değil.
CALİGULA – Korkunç değil mi! Çabuk kocanı çağır,geri gelsin. Tanrılığım kılı kırk yarmalı!
LOLLİA – (Sıkıntılı bir sesle dışarıya) Komutanı geri çağırın! Karısı ve Tanrı onu geri çağırıyor!
CALİGULA (Ağlamaklı) Yine hiçbir şey yok. Bana yakarmaya layık hiç kimse bulamadım.
LOLLİA – Tanrıcık, senin tanrısal aşkın beni olağan kadınların üstüne çıkarttı. (Esner) Eğer akıllıca bir şey bulamazsan ben senin kulağına yine yakarırım.
CALLİGULA İyi, iyi, yakar öyleyse! Artık ben Tanrı kareyim. Hem Castor’un hem Pollux’un kafasını taşıyorum. Her iki kafamla da akıllıca bir şey düşünmeliyim. Öyle bir şey bulmalıyım ki dünya döndükçe unutulmamalı.(Macro girer ve kapanır).
MACRO – Sınırsız tanrısal hikmet, buyur…?
LOLLİA – Sınırsız tanrısal hikmet daha ince eleyip sık dokuyacak. Git kocacığım, emret bu akşam için küçük sunağı süslesinler. Tanrıcığa bir şeyler fısıldayacağım.
MARCO – Konsül, Senatörlerle birlikte bekliyor.
LOLLİA – Bırak beklesinler. (Macro çıkar)
CALİGULA – Öd ağacı da olacak mı?
LOLLİA – Ne zaman? Nerede?
CALİGULA – Bu akşam küçük sunakta.
LOLLİA – Çok istiyor musun?
CALİGULA – Evet.
LOLLİA – Hayır. Öd ağacı filan istemez. Kokusundan bahçemdeki bülbüller hep kaçıyorlar, uykusuz gecelerimde beni yatıştıran tek şey bülbüllerin şakıması. (Bülbül şakıması taklidi yapar).
CALİGULA – (Ağlamaktı) Ben öd ağacı istiyorum.
LOLLIA Öyleyse, Konsül Egnatius’un bahçesini bana ver. Orada o kadar çok bülbül var ki.
CALİGULA – Peki, Egnatius ne olacak?
LOLLIA- Heykellerin başını uçuracağına onunkini uçur
CALİGULA – Kim Konsül olacak?
LOLLIA Tanrısal isteğin kimi Konsül yaparsa, o Roma Konsülü olacak.
CALİGULA Olmaz öyle şey! Devlet kasasında para azaldıkça, Konsül’ün de daha akıllı olması gerekir. Egnatius Roma’nın en akıllı adamıdır.
LOLLIA- Sen ona sınırsız tanrısal aklınla yardım edersen her Konsül’ün kafası iyi işler. Öd ağacı istiyor musun, istemiyor musun?
CALİGULA – İstiyorum.
LOLLIA Ben de Egnatius’un bahçesini istiyorum. (Bülbül şakımasını taklit eder.) (Kafa kesme taklidi) Hoop! (Her ikisi de çıkarlar. Egnatius ve Selanus,girerler.)
EGNATIUS Çevrene iyi bak delikanlı, burası Roma İmparatoru’nun sarayı.
SELANUS – Hıhı! Araba yarışları ne zaman?
EGNATİUS – Dünya buradan yönetilir.
SELANUS İyi. -Lütfen seyisinize söyleyin yulafta pintilik etmesin.
EGNATIUS Burada alınan her soluk insanların alınyazısını tayin eder.
SELANUS Evet… -Benden başka Incitatus’uma kimse dokunamaz.Yabancılardan hoşlanmaz.
EGNATIUS Roma Senatosu buna karar verecek evlat. Senato ve imparator.
SELANUS Kendim ve atım için sabredeceğim. Nerede bekleyeyim?
EGNATIUS Orada, sütunlu koridorun dışında. Şimdi gitsen iyi olur evlat.
SELANUS Uzun sürmesin amca. Ben boşu boşuna dolaşmaktan hiç hoşlanmam.
EGNATIUS Evlat, bu zamanda Roma’da her şeye sabretmesini öğrenmelisin. Sabredilmeyecek gibi gelen bir sürü şeye sabretmesini öğreneceksin… Bizim konsül kalmamız bile bir mucizedir.Ama bu mucize ne kadar sürer orasını bilemem? Hadi şimdi, git dediğim yerde bekle.
SELANUS Bir şey de daha soracağım, amca. Bu yarışlara genç bayanlar da gelirler mi?
EGNATIUS Evet evlat genç bayanlarda gelirse. Kendilerini ilgilendiren hiçbir şeyi kaçırmazlar. İyi öyleyse. (Selanus çıkar.) İyi dostum Marcus! Roma’da senin oğlanı kollamak pek kolay olmayacak… Peki, ama beni kim kollasın? (Suffenus, Thallus ve Cominius adlı senatörler girerler.)
SUFFENUS- (Egnatius’u bir köşeye çeker; öbür yanda Thallus ile Cominius fısıldayarak konuşurlar.) Konsül, haberin olsun: Thallus ile Cominius senin ayağını kaydırmaya and içtiler. Ama ben, yaşlı Suffenus seninleyim.
EGNATİUS – Teşekkür ederim, Suffenus.
THALLUS- (Egnatius’u başka bir köşeye çeker; Cominius ile Suffenus fısıldaşırlar.) Egnatius, dikkatli ol. Suffenus ile Cominius hayatınla oynayacaklar. Sana bağlı tek dostun benim.
EGNATİUS – Minnettarım, Thallus.
COMİNİUS- (Egnatius’u öbürkülerden uzaklaştırır; Thallus ile Suffenus fısıldaşırlar.) Dostum, sana karşı nefret verici bir komplo hazırlanıyor. Thallus ile Suffenus senin zenginliğine göz dikmişler.
Ama ben, Cominius, seni koruyacağım.
EGNATİUS – Çok iyisin, Cominius.
(Caligula, parlak bir şekilde giyinmiş olarak girer. Arkasında Macro ve muhafızları nardır. Egnatius’un omzuna dayanarak tahtına çıkar. Lollia, tahtın basamaklarına oturur. Senatörler onu selamlarlar. Tam sessizlik.)
CALİGULA- (Biraz bekledikten sonra senatörlere bir mektup atar.) Alın! Okuyun bakalım! Hassa alaylarımdan üçü daha gitmiş! İşte! İki birlik daha… bu mektupta dört birlik birden… bu mektupta da bir…! Düşmana karşı giden bu birliklerin hepsi yok olmuş… Neden? İşte durum ortada: para yok, para! Okuyun, para gönderin… Paraya ihtiyaç var… Para! Para! Para! (Daha fazla heyecan. Senato daha çok üzülür.) Sen ne dersin bu işe. Konsül? (Sessizlik. Egnatius öne çıkar, konuşmaz, düşünceye dalmıştır.)
LOLLIA (Bülbül gibi şakır.)
CALIGULA Konsül! Akıllı Egnatius! Namuslu Egnatius! Zengin Egnatius! (Yalvarır) Ne olur, devlet
hazinesini kurtar…!
LOLLIA (Bülbül gibi şakır.)
CALIGULA (Felaketi haber verir tonda) Roma Konsülü! Kutsal tanrılığımın sabrı taşmak üzere… Tanrısal kızgınlığımdan korkuyorsan seni sorumlu
LOLLIA (Bülbül gibi şakır.)
CALIGULA (Böğürür) Sana emrediyorum,bu andan itibaren devlet hazinesini kurtaracaksın!
EGNATİUS – (Bir duraktan sonra] Kudretin Tanrısı, Aklın
Tanrısı, Yiğitliğin Tanrısı olarak insanlık senden bir şey diler. Tanrılığının büyüklüğü içinde zavallı kullarını bir sözünle mutlu kıl…
CALIGULA (Merakla) Neymiş o? Neymiş o?
EGNATIUS Para ve kan sel gibi akıp duruyor.Barış Tanrısı olduğunu da bize göster.
(Genel Heyecan)
CALIGULA (Yumuşamış) Egnatius! Ara sıra zar attığın olur mu?
EGNATIUS Kumar oynamayı hiç sevmem tanrısal imparator.
CALIGULA Öyleyse kumarda kaybettiğin paranın ne kadar acı verdiğini de bilemezsin. Yarından itibaren barış yaparsam, para kaybetmeyeceğim, bu doğru. Ama bir el daha oynamamak yüzünden Britanyanın, Galya’nın bütün zenginliklerini de kaybedeceğim.
LOLLIA (Bülbül gibi şakır)
CALIGULA (Bağırır) Neden kumar da, savaşta da talihim yok? Çünkü bahçemdeki bülbüller kaçıp gidiyor, talihim de onlarla birlikte uçuyor? Ya bu bülbüller kimin bahçesine doluyor? Konsülün bahçesine!
SENATÖRLER Tanrısal İmparator! Kuşkulanıyor!Kuşkulanıyor!
SUFFENUS Tanrısal İmparator! Kulağınıza bir sır sunmak için izin verin.
CALIGULA (Yüzü kararır) Bir imparatorlukta, bilginin tek suyu kesilmeyen kaynağı kulaktaki fısıltılardır. Söyle bakalım!
SUFFENUS (İmparatorun yanına iki büklüm çıkar ve
kulağına söyler) Tanrım, sana karşı bir komplo hazırlanıyor. Egnatius, Thallus ve Cominius ile anlaşmış, bu işi hazırlıyor.
CALIGULA (Kuşkulu) Hımmm!
SUFFENUS (Yerine döner ve alçak sesle Egnatius’a) İmparatora senin lehinde iyi şeyler söyledim, Egnatius.Teşekkür ederim.
THALLUS Yüce Tanrı… Bir sırrım var… Kulağınıza söyleyebilir miyim?
CALIGULA (Daha kuşkulu) Fısılda bakalım!
(Fısıldar) Yüce Tanrı, dikkatli: Suffenus ile Cominius, Egnatius’la birleşmişler..
CALIGULA Hımmm!
THALLUS (Yerine gider, alçak sesle Egnatius’a) Seni kurtardım, Egnatius
EGNATIUS Teşekkür ederim.
COMINIUS Tanrı efendimiz… kulağınıza…
CALIGULA (Çok kuşkulu) Kim kimle?
COMINIUS (Fısıldar) Egnatius, Suffenus ve Thallus’la birleşmiş…
CALIGULA Aha!(Yerine gider, Egnatius’a alçak sesle)
COMINIUS Her şey tamam, Egnatius.
EGNATIUS Teşekkürler.
CALIGULA (Tahtından iner, birden Egnatius’u omuzlarından tutarak sarsar ve bas bas bağırır.) Hain!
CALIGULA Sen bana ihanet ettin, beni sattın! Artık benim konsülüm değilsin…
SENATÖRLER (Aynı anda) Şimdi kim konsül olacak efendimiz?
CALIGULA Bütün malın, mülkün benimdir…!
SENATÖRLER Dilenci! Gözümüze görünme!
CALIGULA Öleceksin!
(Sessizlik. Lollia hafiften bülbül gibi şakır.)
EGNATIUS (Bembeyaz, kırık) İmparatorum, hayatın ve ölümün efendisisin. Devletin iyiliği uğruna ölmek gerekiyorsa öleyim. Bir dileğim var: Hep Roma için çalışmış olan şu vatandaşın ölmeden önce Roma için bir iyilik yapmasına izin ver…Malımı, mülkümü al. Hayatımı bağışla. Herkes bilir, nakit param azdır. Benim malımı, mülkümü, bülbül bahçemi satıncaya kadar ordularımız çoktan bozulmuş olacaklar.
CALIGULA Haa!
SENATÖRLER Haa!
EGNATIUS Efendimiz, beni konsüllükten aldınız. Bir daha konsül olmayı düşünemem. Ama para durumunu düzeltebilmeniz için bir tek öğütte bulunabilmem için,kısa bir süre hayatımı bağışlayın.
CALİGULA Yemin et, hiç kumar oynamadığına!
EGNATİUS – Yemin ederim.
CALİGULA Ne zar oyunu, ne at yarışları?
EGNATİUS – Hiçbiri.
CALİGULA – Böyle bakir bir el şans getirir. Öğüdün nedir?
EGNATİUS – Yalnızca size söyleyebilirim,efendimiz. Ötekileri dışarı çıkarınız.
CALİGULA – Hadi, basın bakalım! (kalmak isleyen Lollia’ya) Sen de! (Macro’ya) sen de! (Daha yakma gelen senatörlere) siz de, hadi bakalım.
(Hepsi çıkarlar, Caligula, Egnatius’la yalnız kalır.)
CALİGULA- Konuş!. Kısa kalan hayatını değerlendir!
EGNATİUS Efendimiz, izin verin de, daha önce tanımış olduğunuz bir genci size getireyim.
CALİGULA O da kim?
EGNATİUS (Dışarıya seslenir) Selanus!(Selanus koşarak gelir.)
SELANUS Amca. kısa olsun, Incitatus’a yemini vermem gerek.
CALİGULA .Bu herifle ne yapacaksın?
EGNATİUS Efendimiz. Marcus’un oğlu genç Selanus’un bugünkü yarışa katılmasına izin verin. Rengi de mavi olsun.
CALİGULA Mavi mi? Sen de bilirsin ben hep yeşili tutarım.
EGNATİUS Bütün Roma da yeşili tutar.Çünkü herkes bilir ki, yarışlarda yalnızca sizin renginiz ka- zanmaya izinlidir. Bunun için de tanrısal kârınız çok az oluyor. İmparator, bugün de yeşile oynayın ve bütün Roma da yeşile oynasın.
CALİGULA – Eee, sonra?
EGNATİUS Kısa hayatımı değerlendirmek için ben de bugün ilk ve son olarak at yarışlarında oynayacağım… Bugün kazanacağım bütün para nasıl olsa sizin olacak. Onun için de, izin verin bu delikanlının rengine oynayayım… maviye…
SELANUS Böylece, Incitatus’un kazanması ile bütün halkın cebini de boşaltmış oluruz!
EGNATİUS Tabii bütün bu paralar sizin,efendimiz.
CALİGULA Haha! Kazanacağına inanıyor musun, delikanlı?
SELANUS- Efendimiz, Incitatus’u siz degördünüz. (Seslenir.) Incitatus! Kazanacak mıyız? (Incilatus kısaca kişner).
CALİGULA- Peki, öyleyse. (Seslenir.) Lollia!
(Lollia koşarak gelir.)
LOLLİA- Yüce Tanrım! (Selanus’u görür.) Aman, bu da kim? Kimsin sen yakışıklı delikanlı
SELANUS Incitatus’un sahibi.
LOLLİA Kimin?
CALİGULA- Elbisenin üzerindeki şu mavi şeridi çıkart.
LOLLİA- Nasıl istersen, iyi yürekli Tanrı.
CALİGULA- O şeridi bu genç yarışçının koluna bağla.
LOLLİA- Maviyi? Nasıl istersen…
CALİGULA- Yanlışların sonuna kadar hayatını bağışlıyorum.Bütün malın, mülkün benimdir. (Seslenir) Senato toplantısı bitmiştir! Borular çalsın! Yarışlar başlıyor! (Borular çalar)
SAHNE: IV
(yarış pistinin yakınında bir yer.
Müzik. Yarışlar bitmek üzeredir. Sııffenus, Thallııs, Cominiııs gelirler.)
SUFFENUS Yerin dibine batsın Mavi! Ne kadar param varsa yeşile yatırmıştım.
THALLUS- Mavi kazandı. Eyvah! Artık kimse bir şey yapamaz.
SUFFENUS- İmparator her zamanki gibi yeşile oynamıştı. Maviye oynamak nerden aklıma gelirdi!
COMİNİUS Egnatius’un bir dolabı bu..Nerden çıktı bu fırtına gibi at…
THALLUS – Bakla kırı bir at!
SUFFENUS- Böyle bir at gören beri gelsin! (Yarışların bittiğini bildirir sesler ve borular. Banker Fuçiciııs, karısı Valeria ve Ameana girerler.)
FİFİCİUS- İmparatora sadık kalmamın armağanı
VALERIA Ben demedim miydi sana…?
FUFICIUS Ne dedin? Önceden hiçbir şey söylemezsin… Ama sonradan ben sana demedim miydi diye tutturursun…?!Döner sermayemizin hepsini kaybettin işte!Hâlâ mı konuşuyorsun? Babandan miras kalanı kaç defa şu yeşile oynama dedim, dinletemedim!
(Gazinodan tanıdığımız kimseler, meyhaneci, denizci, kadınlar ve ötekiler girerler.)
MEYHANECİ Yarış bitti, Mavi kazandı!
DENİZCİ Mavi kazandı… İn… İn… İncitatus kazandı!
AMENEA Baba, çok mu kaybettin?
FUFICIUS Sorma, sevgili yavrum, sorma.
AMENEA Ben senin için biraz kazandım.
FUFICIUS Ne demek istiyorsun?
AMENEA Dikiş paramdan arttırdığımla,kimseyle söylemeden Mavi’yeoynamıştım.
FUFICIUS Yaşasın benim kızım! Benim harika kızım! Peki, ama Mavi’ye oynamak nereden aklına geldi?
AMENEA Şey… Mavi renkteki şeyi görünce… yani atı görünce…
FUFICIUS Tanrılar benim kızımı seviyorlar…!
AMENEA Bizim kaybımız yanında onun kazandığı ne ki!..
(Sevinç gürültüleri Roma’nın üç aslanı girerler,Selanus’u omuzlarında taşımaktadırlar. Ameana’nın kız arkadaşları Selanus’a çiçek atmaktadırlar.)
ASLANLAR (Zafer sesleri) İncitatus! İncitatus! İncitatus!
LENTULUS (Coşkun) Tunikama kadar her şeyimi kaybettim.
VERANİUS Ben de, ama ne önemi var!
FABULLUS Böyle bir atı Roma hiç görmemişti.
KALABALIK İncitatus! İncitatus! İncitatus!
SELANUS Egnatius! Egnatius nerede?
(Egnalius girer. Uşaklar kazandıklarını çuvallarla taşımaktadırlar. Selanus Egnatius’a sarılır.) Amca, kazandık, kazandık…
EGNATİUS Sen kazandın delikanlım, sen ve İmparator. Ama ben bunun dışındayım.
(Caligula, Lollia. Macro, Senatörler ve muhafızlar gelir.) (Sessizlik.)
CALİGULA Dinleyin! Roma Senatosu, Romalılar dinleyin! Ben iki başlı İmparator, kendimin ikiz kardeşi ben, Caslor’un Pollux’u. Polluuuuuuuuux’un Castor’u… buyruğumu…
KALABALIK Anladık! Anladık!
CALİGULA Eski Konsül Egnatius, kafasını ve
KALABALIK Hain!
CALİGULA Egnatius, bugün yarışlarda kazandıklarının tümünü bana devretmiştir…
(Kalabalık onaylar yolda mırıldanır, Egnatius’un bir işaretiyle para torbaları İmparatorun ayaklarının dibine konur. Ayrıca, bütün eşyası, evleri, topraklan ve hayvanları benim olmuştur…
LOLLİA (Bülbül gibi şakır.)
CALİGULA Ve bir de bülbül bahçesi…
(Halk onaylar.)
LOLLİA (Caligula’ya) Ey yüce Tanrı, bu zaferi kazananı da mükâfatlandır. Ne delikanlıymış ama! Büyük bir armağanı hak etti!
CALİGULA (Macro’ya) Boruları öttürsünler! (Macro’nun işareti üzerine boralar öter.} Konsüllükten boşalan yeri…
SUFFENUS, THALLUS,
COMİNİUS (Birbirlerini iterek ve birbirlerinin sesini bastırarak) Efendimiz… İmparatorumuz…Tanrımız… Hizmetlerimizi düşününüz… Sadık hizmetkarınızı unutmayınız… Yalvararak ayaklarınıza kapanırım…
CALİGULA Bugünkü yarışının zaferini borçlu olduğum…
AMEANA Oh, mutluluğumdan öleceğim!
ERİa Ah. Anacığım, böyle yaman bir konsülümüz hiç olmamıştı.
LOLLİA E hadi bakalım, sevgili Tanrı! Çok genç olsa da ne çıkar. Saf ve masum olsa da ne olacak. Ben onu yetiştiririm.
CALİGULA Uzun bir süredir elde edemediğim parayı ve talihi bana getiren… (Lollia’ya yan yan bakar) Nihayet benim tanrısal yüceliğimi bütünleyen, güçlü kuvvetli, güzel, yağız, akıllı, yenilmez varlık…
SENATÖRLER Efendimiz…. İmparatorumuz… Tanrımız…
CALİGULA .Ve bütün insanların üstünde olan Ekselansları, sayın İncitatus’u, sayın bir aygır olan Kır atı Roma İmparatorluğunun konsüllüğüne tayin ettim!
LOLLİA Tanrıcık!
(Şaşkınlık ve susuş.)
SUFFENUS THALLUS
COMİNİUS (Cılız seslerle) Yaşasın Ekselansları, Konsülümüz, Sayın İncitatus! (Sessizlik.)
DENİZCİ Yaşasın efendimiz İncitatus
EGNATIUS (Heyecanlı) Efendimiz, beni öldürün, ama Roma’ya bu utancı vermeyin!
CALIGULA Ekselanslarını otlatmak, kaşağılamak ve tımar etmek, ayrıca üstüne binmek üzere, sarayımın ahırcıbaşılığına, tımarcılığına ve baş yeniciliğine Marcus’un oğlu genç Selanus’u görevlendiriyorum.(Alkışlar ve sevinç çığlıkları.)
EGNATIUS Ey Roma, başının üstündehangi felaket dolaşıyor?
SELANUS Efendimiz, eğer protokol yö nünden bir sakıncası yoksa Ekselansları Incitatus’un bir dileğini size iletmek isterim.
CALİGULA Neymiş dileği?
SELANUS Ekselansları, yem baş uzmanlığına bay Egnatius’un getirilmesini diliyor. Çünkü onun evinde yediği yulafın tadını hiç unutamamış.
LOLLİA (Kısa bir alaylı gülüş)
CALİGULA O kadar mı?
SELANUS Dahası var. Sayın yem başuzmanının konsüllüğünde oturduğu evinde bülbülleriyle birlikte olmasını diliyor. Sonra bu sarayın yanında, büro olarak kullanacağı mermerden bir ahırın yapılmasını istiyor.
LOLLIA (Alaylı bir biçimde kısaca güler.)
CALIGULA (Felaketli bir haber verirmişçesine)
Kim gülmeye cesaret ediyor? imparator ve Tanrı Konsülünün dileğini dinlerken kim gülmeye cesaret etti? Ahırcı başı! Ekselansları konsülün isteklerini İmparatorluk ve Tanrısal buyruklarımın biri olarak kabul ediyorum! Bu buyruğuma karşı gelenin cezası ölümdür!
EGNATİUS (Duygulanmıştır.) Dostum Marcus’un iyi yürekli bir oğlu varmış. .. Ama ben bu rezaleti görecek kadar yaşamayacağım.
CALİGULA (Macro’ya) Borular!
(Borular öter.) Tören başlayabilir! (Müzik.)
SELANUS (Seslenir) Hey, seyis, Ekselansları, sayın Konsülü getirin! (Dışarıdan nal sesleri ve Incitatus’un kişnemesi duyulur. Halkın coşkunluğu. Müzik. Sonra tam bir sessizlik. Dışarda bir şey olduğu hissedilir. Oradakiler hayretle dışarıya bakarlar. Fııficius heyecanını dudaklarını ıslık çalarmış gibi uzatarak gösterir. Suffenus ve Thallus birer süpürge, Cominius da bir gübre küreği alırlar, görevlerine ne düştüğünü anlayarak Törensel adımlarla sayın Konsüle giderler. (Güçlü ve uzun bir kişneme).
PERDE
İKİNCİ PERDE
SAHNE: I
(İmparator Sarayının önü. Macro gelir.)
MACRO- Ekselansları, konsülümüz, sayın İncitatus’un toyton kolcuları geliyor!
(Toyton kolcular uygun adım gelirler. Macro’yu kollarını yukarı kaldırarak selamlarlar. Bunlar yalnızca toytonca konuşurlar.) İyi. iyi, yeter… ee… o kadar da yakına gelmeyin! Toytonlar! Kolcular! Tanrısal imparatorun erleri! Tanrımız ve imparatorumuzun buyruğu üzerine Ekselansları, sayın Konsülü koruyacaksınız. Anladınız mı?
1. TOYTON Pasatosulebeşhastaskayısıhoşafi!
TOYTONLAR (Kollarını kaldırıp selam verirler) Bir! İki! Üç!
MACRO Peki peki anladık!.. Tanrımız ve İmparatorumuzun en yeni eski-bulgusu ile sayın aygır İncitatus kutsal bir varlıktır… Onda İmparatorluğun tanrısallığı varolmaktadır, bunun gibi onun tanrısallığı İmparator tarafından var edilmektedir. Anladınız mı?
2. TOYTON – (İleri çıkar) Keşkekçininkeşkeklenmemişkeşkekkepçesi!
TOYTONLAR (Kollarını kaldırıp selam verirler.) Bir! İki! Üç!
MACRO Yeter, yeter… Toyton kolcular! İmparatorluk sarayı sizin omuzlarınızdadır. Sizin gibi toyton kolcular olmasaydı ne tanrısal imparator ne de kutsal bir varlık olan konsül yaşayabilirdi! Bu kutsal görevi iyi anlamalısınız, toytonlar!
3. TOYTON (İleri çıkar) Şişşişeyişişlemişşişekeşişeçüşdemiş!
TOYTONLAR (Kollanın kaldırıp selam verirler) Bir! İki! Üç!
MACRO Rahat! Marş. marş!
(Toyton müziği. Kolcular giderler]Bir, iki, üç… Disiplin böyle olmalı. Bu bir. Ama daha ikinci, üçüncü, yirminci, otuzuncu iş var yapılacak. Ah, Macro, hayatında hiç bu kadar çok işin olmamıştı.(Bir liste çıkartır.) Tanrısal imparatorun buyruğu: Yunanistan’ın en iyi heykeltıraşı bulunacak, o da Ekselansları konsülümüzün sanal dolu bir heykelini yapacak. Bu buyruk bin adet olarak çoğaltılacak ve her yol kavşağına konulacak… Al bir tane daha! Tanrısal İmparatorun buyruğu: yüksek rahipler kurulu. Konsülümüz sayın İncitatus’un kabul töreni için hazırlık yapacak… Ahırcı-başı sayın Selanus’un buyruğu: Sayın Konsül için Asya’dan özel dallar ve yapraklar getirtilecek… Konsülümüz için Suriye’den at nalı ithal edilecek… Konsülümüze Trakya’dan özel olarak imal edilmiş kaşağı getirtilecek. .. Sevgili karım Lolli-a’nın buyruğu: Konsülün bahçesinden beş çuval bülbül alınıp alışmaları için Saray bahçesine salınacak… Ah, Ah, ah. Macro işin bu kadarla da bitmiyor… Sen hiç bu kadar önemli bir adam olmamıştın, Macro! Tanrısal Majestelerinin bir buyruğu daha: Sokaklara, halkın girdiği yerlere ve binaların önüne toplum polisinin yerleştirilmesi… Ekselansları sayın Konsül aleyhinde konuşanların tutuklanması… Siyasi polis, halkın Mavi’ye oynamasını önleyecek, böylece İmparatorluk hissesine düşen miktar eksilmeyecektir. Son olarak; toplum polislerinin özellikle dikkat edecekleri nokta: Halktan hiç kimse Roma’ya kutsal İncitatus’tan daha iyi bir at sokmayacak! Marş, marş! (İncitatus’un güçlü, huzursuz, ısrarlı kişnemesi duyulur.) Hah, işte! Sayın İncitatus’un tatmin olmayan, bitmez, tükenmez isteği: Hihihihihihi… Yine kısrak bulmalıyım! Kısrak, kısrak, kısrak…! Roma’nın bütün kısrakları ona yetmiyor! Tabii benim görevim, yine en iyi cins kısrakları bulmak olacak… (İncitatus’un kişnemesi bir daha işitilir.) Gidiyorum, gidiyorum.! Zavallı Macro… Hihihihi… (Kişnemeler biterken, üç ayrı yerden senatörler girerler.)
SUFFENUS Hah, Macro: Seninle bir şey
konuşacaktım…
THALLUS Sayın Komutan… Sizinle yalnız konuşmak istiyordum.
COMİNİUS Ah benim değerli dostum, Macro: Bir dakikanı rica edeceğini.
MACRO Sayın senatörler fısıldaşmaya, gevezelik etmeye vaktim yok benim…
SUFFENUS (Macro’yu elinden tutup bir köşeye çekmiştir bile) Dostum, ben de bir kısrak var, saf kan Arab… Sayın İncitatus’u. bu güzide aygın tanıma şerefine nail olduğumdan beri bu işi düşünüyorum… Bunun için hiçbir fedakârlıktan kaçmam. (Macro’ya para verir.)
THALLUS (Macro’yu kendine çeker) Soylu Macro! Sen benim üç güzelimi bilirsin: üç tane kar beyaz kısrak. Bunları ben Kapadokya Kraliçesi’nden satın almıştım.. (Para verir.) Şana da yararlı, ekselansları İncitatus’a da… Anlaşıyoruz değil mi?
COMİNİUS (Macro’yu bir kenara çeker ve hemen eline para tutuşturur.) İşte! Bütün kısraklarımı Roma’ya adıyorum… Ötesini sayın İncitatus’a bırakalım. (Hepsi de işaret parmaklan ağızlarında, sus der gibi ayrı yerlerden dışarı çıkarlar.)
MACRO Marş, marş!… Hihihihihi… (Macro aceleyle çıkar. Neşeli, sesli gülüşen gençlik içeri girer. Bunların arasında Lentulus, Veranius, Fabullus, Clodia, Julia ve Tullia vardır. Bu gençlerin görünüşleri değişmiştir; yürüyüşleri çocukların atçılık oynarken yaptıkları hareketlere benzer, gülerken adeta kişnerler, başlarını sallarlar, bir at gibi ikide bir ayaklarını yere vururlar. Kızlar saçlarını at kuyruğu saç modasına göre taramışlardır.)
LENTULUS Romalı gençler! Nihayet tapılacak birini buldunuz.
VERANIUS Artık bize örnek olacak bir konsülümüz var! Yaşasın İncitatus! Hihihihihi!!
CLODIA Kızlar bakın saçımı at kuyruğu yaptım!
KIZLAR Ben de! Ben de!
TULLIA Sayın İncitatus bunu çok beğenecek.
VERANİUS Roma gençliğinin ilâhı çok yaşasın!
KIZLAR Yaşasın İncitatus!
HEPSİ Hihihihihihi!
FABULLUS Bayanlar, baylar! Mutlu bir an! Romanın bütün gençleri kendilerine öyle bir kahramanı ilâh yaptı ki,böyle bir şerefe bir daha ne Romalılar, ne de Barbarlar erişebilir!
CLODİA Nihayet,. Roma bakireleri düşlerinde kimi görmeleri gerektiğini biliyorlar!
LENTULUS En Romalı Romalı!
TULLİA En erkek Romalı!
HEPSİ Hihihihihihi!
VERANİUS (Boynunu kırıp eşinerek) Güzel kız, benimle gelin…
JULİA Dansa mı?
VERANUS Julia’m, bugünkü günde dans diye bir şey kaldı mı? Atçılık oynayalım. Haydi!
LENTULUS Clodia’m, boynumu senin boynuna dayayıp yulaf ağzımda geviş getirirken seni hayal etmeyi ne kadar isterim bir busen…
VERANİUS Ah, keşke Ekselansları, sayın Konsül kadar yakışıklı olsaydım.
FABULLUS Yarış alanında, Merkür gibi bileklerimde kanatlar bir uçabilseydim…
LENTULUS Sayın İncitatus’un bacak adaleleri ben de olsaydı, ah…
TULLİA Hem de dört tane, hem de dört tane…!
VERANİUS Ve bir de nallarım…
CLODİA Tak tak ses çıkarsalardı yürürken
FABULLUS Nallarımdan kıvılcımlar çıksaydı…!
JULIA Çıplak gövdemin üstünde gümüş koşumlar…! Ah, bir kır at olsaydım!
(Meyhaneci gelir, arkasından kadınlar,denizciler}
MEYHANECİ Bayanlar, baylar! Buyurun bakın son Roma modasına… altından, gümüşten, her türlü ağıza ve her türlü yem torbasına uyan minicik, zarif gemler… İncitatus’un gemlerinden örnek alınmıştır!
HERKES{Hayran} İncitatus’un gemleri mi…!
MEYHANECİ Bundan sonra Roma halkının ağızlarına gem vurulacak! Sabırsızlığa, huzursuzluğa karşı birebir… Gemleri kemirerek mutlu olma sanatını öğrenecek Romalılar! Hihihi! Hihihi! Mutlu musunuz, geminizle oynayın, hayal mı kuracaksınız geminizi yalayın… Cesur ve atak mısınız, geminizi ısırın!
ASLANLAR VE KIZLAR
Bana bir tane ver! Bana da! Bana da bir tane! Bana da İncitatus’un geminden bir tane…Hepsi at adımlarıyla yürürler gemler ağızlarındadır. İmparator sarayının terasında Caligula, ardından Lollia ve Macro görünürler.)
CALIGULA Yoo, buna katlanamam. Buna izin veremem. Artık fazlaya kaçtı.
LOLLIA Bir şey mi oldu, Tanrıcık?
MACRO.- Bir buyruğunuz mu var tanrısal majesteleri? CALIGULA Bütün Roma’nın bir tek boynu olsa da ben de
onu bir vuruşta hop diye uçursam!
LOLLIA.- Ama neden?
CALIGULA.- Bütün Roma’nın İncitatus’a bu kadar tapması hoşuma gitmiyor. Her şey İncitatus için! İncit at us Hihihihi, sonra yine İncitatus ve Hihihihihi…! Son günlerde hiç çok yaşa Caligula sözünü duyan oldu mu? Bütün Roma bu hayvanın çevresinde dönüyor. Şu kaybettiğim savaş yüzünden paraya ihtiyacım olmasaydı ben yapacağımı bilirdim.
MACRO.- Efendimiz, Konsülün adıyla çıkacak yeni vergileri öğrendikten sonra Romalıları göreceğiz.
LOLLİA Saçmalıyorsun, benim Tanrıcığım! Bence İncitatus’u evlendirmen gerekli…
CALİGULA İncitatus’u evlendirmek mi?
LOLLİA Konsülün yanında bir karısı olursa, modası hemen geçiverir.
CALİGULA İncitatus’u evlendirmek! Aferin kadınım, doğru söylüyorsun! Şimdi ben bana akıl vererek düşüneceğim. En yakın hizmetkârım ve danışmanımla, tükrük yalayıcım ve çizme temizleyicimle uzun uzun düşüneceğim bu işi.
MACRO Benimle mi, iyi kalpli Tanrı? .
CALİGULA Seninle mi? Haha! Jüpiter’le! (Hepsi çıkarlar.)
SAHNE: II
(Fuficius’un evinde. Bir yandan Fuficius girer, öbür yandan da Ameana.)
FUFİCİUS Seni arıyordum yavrum. Kiminleydin bakayım?
AMEANA Hiç kimseyle, sevgili babacığım! Ah, son günlerim öyle boş, öyle sıkıcı ki. Kız arkadaşlarım benimle ne top oynamaya geliyorlar, ne de ut çalmaya… Neden, bilmiyorum… Yeni yeni garip oyunlar oynuyorlar…
FUFİCİUS – Kızım, artık büyüdün, top oynama yaşın geçti. Şimdi evlenmeyi düşünmelisin.
AMEANA Gerçekten mi, babacığım? Beni çok korkutuyorsun…
FUFİCİUS Her evlenme çağına gelen kız gibi sen de evleneceksin. Ben de seninle bunun üzerinde biraz konuşmak istiyordum. Zaten… Neden böyle… Böyle eski moda giyiniyorsun… Şimdikiler gibi hareket etmiyorsun, kızım? Arkadaşlarına katıl, sen de atçılık oyna… Hem sonra saç tuvaletin de modası geçmiş, atkuyruğu da yapmıyorsun saçlarını? Neden gem takmıyorsun? Dışarı çık, çevrene bakın, modaya uy! Değil mi ya! Biliyorsun, şu son sıralarda epeyi para kaybettim… Tabii, senin kazancının biraz yardımı oldu… Amcana! Sevgili kızım! Bir kez bile seni kişilerken görmedim!
AMEANA Yapamıyorum, babacığım,elimden gelmiyor.
FUFİCİUS Öğren! Evde çalış! Kişne, Ameana!
AMEANA Hayır.
FUFİCİUS (Tehditkâr] Amcana, kişneyeceksin!
AMEANA (Dener) Hihaho.
FUFİCİUS Olmadı. Baştan.
AMEANA Hihihi….
FUFİCİUS Daha iyi olmalı! Duygulu olma h! İçten olmalı!
AMEANA Hihihihihi
FUFİCİUS Oluyor, tekrarla! Şöyle gevrek, baştan çıkarıcı, ama aynı zamanda masum bir şekilde olmalı. Hadi bakalım!
AMEANA Yapamıyorum.
FUFİCİUS Yavrum, sevgilim, benim biricik kızım… Babacığın bir kere daha kişnemeni istiyor… Hadi benim kızım. Son bir kere kişne, ama güzel olsun!
AMEANA (Ağlamaklı) Hayır…
FUFİCİUS (Tehditkâr) Ameana….!
AMEANA (Şaşkın) Hihihihihihihi….
(Valeria girer. Son kişnemeyi duymuştur.)
VALERİA Nefis , çok güzel, çok etkileyici… Benim sevgili kızım! Babanın ilk defa olarak akimi başına toplamış olduğuna sevindim. Senin gibi akıllı bir kızım olduğu için de mutluyum.. Yeni haberleri duydunuz mu?
FUFİCİUS Yeni haberleri mi? Hayır.
VALERİA Yine senden önce öğrendim. -Ameana, biraz çıkar mısın?(Ameana çıkmaya davranır, yürür)O nasıl yürümek öyle, kızım? Hop, hop, hop, kısrak gibi yürü, hop, hop.(Ameana, şaşkın, kısrak gibi yürümeye çalışır.Dışarı çıkar
FUFİCİUS Ne oldu? Kötü haber mi?
VALERİA Kötü olan haber, senin budalalılığın! Tanrımız İmparatorun yeni buyruğunu duymadın mı?
FUFİCİUS Duymadım! Eyvah!
VALERİA Eyvahlık bir şey yok! Majesteleri Sayın Konsüle bir eş arıyor.
FUFİCİUS Bana ne? Benim kısraklarımın o kadar iyi olmadığını biliyorsun.
VALERİA Ne kısrağı be adam? Roma konsülünün bir kısrakla evleneceğini aklın alıyor mu?
FUFİCİUS Ya ne?
VALERİA Genç bir kızla! Roma’nın en güzel, en erdemli, en iyi yetişmiş kızıyla. Majesteleri böyle bir kız arıyor Sayın Konsül için. -O arıyor, ama ben buldum bile.
FUFİCİUS Kadın, kimi buldun söylesene?
VALERİA Bulduğum kızın adı…
FUFİCİUS Eeeee?
VALERİA – Ameana!
FUFİCİUS (Dili dönmez) Yok… yok… olmaz öyle şey…
VALERİA (Kabararak) Kutsal gücü olan bir Konsülün kaynanası olabilecek kabiliyeti buluyorum kendimde.
FUFİCİUS Ama kızın… şey kızımız… Kızımız bir insan! Onu bir . bir şeyle. bir hayvanla
evlendiremezsin!
VALERİA Ya ben seninle evlendim, ona ne dersin? Hiç kimse benim fikrimi sordu mu?
FUFİCİUS Minotor! Değerli Konsülümüz belki de kendisine bakireler kurban edeceğimiz bir Minotor’dur. Ne evlilik… Aklıma kötü kötü şeyler geliyor, kızımın o gencecik körpe vücudu…! Düşünsene biraz… (Valeria’nın kulağına bir şey fısıldar.)
VALERİA Ama yine de şeyden daha iyi… (Kocasının kulağına bir şey fısıldar.) Anladın mı! Ben denedim de biliyorum.
(Ameana heyecanla içeriye girer.)
AMEANA Anneciğim… babacığım…! Konuklar geldi! Bay Egnatius’la.. şu… şey., genç bay… Selanus adındaki genç… Neden geldiklerini anlamadım… neden acaba?
VALERİA Konsüllük makamının sayın ahırcıbaşısı mı geldi? Hem de sayın yem baş uzmanıyla birlikte…! Anladım.. Anladım.. Ah, benim sevgili, güzel kızım! Ama saç tuvaletini hâlâ değiştirmemişsin…! Kocacığım güçlü kollarınla beni tut! Bu kadar heyecana dayanamam… (Egnalius ile Selanus girerler. Fııficius ile Valeria, yeri eşeliye-rek ve kişneyerek karşılarlar konukları. Ameana gözleri yerde bir kenarda durur.)
EGNATİUS Saygıdeğer ailenize huzur ve sağlık dilerim.
HEPSİ Hiihiihi
EGNATİUS Anlamadım?
SELANUS Bayan baya, sayın bayana ve güzel genç bayana mutluluklar dilerim, efendim
FUFICIUS VE VALERİA Hihihi.
EGNATİUS Bir şey mi dediniz? -Bu genç, benim yakın dostum Marcus’un oğlu Selanus’tur
FUFICIUS Çok memnun olduk, Hihihi…
VALERİA Pek memnun olduk, hihihi. Kızım, Ameana, yeni dostumuza hoş geldiniz desene.
AMEANA – (Hafifçe, dostlukla selam verir.)
FUFİCİUS Öyle değil! Sana öğrettiğim gibi, değil mi yavrucuğum.
AMEANA – (At gibi başım sallar.
SELANUS Hayatta mutlu olmanızı dilerim, bayan Ameana.
AMEANA (Yere bakarak) Ben de size mutluluklar dilerim, bay Selanus.
FUFİCİUS (Ev sahipliği rolünde) Kadın! Yiyecek! İçecek!
VALERİA İzninizle baylar… Ameana, dört nala arkamdan gel! (Valeria, al gibi küçük adımlarla çıkarken, Ameana tabii bir yürüyüşle odadan çıkar.)
FUFİCİUS Bu yıl ekin bol… Yulaf da fena olmadı
EGNATİUS Hava böyle giderse halk ekmeksiz kalmaz.
FUFİCİUS Buyurun, biraz şu kesilmiş yemlerden kıtırdatın.
EGNATİUS Ne yapalım? Ha, teşekkür ederim.
VALERİA Bunları kızım yaptı: Benim bir tanecik kızım…
SELANUS Bu kadar lezzetlisini hiç yememiştim, bayan
AMEANA Hayatınız boyunca böyle çörekler yemenizi dilerim, Bay Selanus.
(Kısa Susuş.)
EGNATİUS Sevgili komşum, bu gençlerden size geldiğimi belki tahmin etmişsinizdir.
FUFİCİUS İyi haberler getirdiğinize eminiz..
VALERİA Evet, hem iyi, hem de yüceltici haberler…
EGNATİUS Tabii, kendi kendinize sorabilirsiniz; çünkü ben de bunu kendi kendime sordum… hayatının başarısını bir ata borçlu olan bir genç nasıl oluyor da…
FUFİCİUS Hepimiz ekselansları sayın Konsülün birer yaratıkları olduğumuzu içten hissediyoruz!
VALERİA Hihihi! Hihihi!
EGNATİUS Bunu nasıl söylersiniz? Neyse, değerli dostum Marcus’un oğluna yardım için mezarımdan bile kalkarım.
VALERİA Marcus…?
EGNATİUS Genç dostumuz Selanus’un babası…
FUFİCİUS (Valeria’ya} Sayın ahırcıbaşının
babası…
VALERİA Haaa… He.. Hihihi…
EGNATİUS Hayat sürüp gidiyor, gençler evlenmek ister..
VALERİA Çok doğru!
EGNATİUS Yaşlanmaya başlayanlar bir torun sahibi olmak isterler.
FUFİCİUS (Birden) Tabii, değil mi ya! Bir torun! Söyle bakalım, kadın bu durumda torun neye benzeyecek?
VALERİA Beni bu işlere karıştırma. Kudreti olan her şeye muktedirdir. Torun bile yapar.
EGNATİUS Hem neden olmasın? Ameana’nın yapısı ince, ama sağlıklı bir görünüşü var.
VALERİA Her şeye katlanır, benim kızım!Onun için, ben razıyım!
EGNATİUS Dostum Marcus’un bir düzine güçlü kuvvetli oğlu var. Selanus Yedincisidir.
FUFİCİUS Marcus mu?
VALERİA (Fuficius’a) Sayın ahırcı başının babaları.
FUFİCİUS Hihihihi.
VALERİA Yalnız bir şey anlamıyorum, saygıdeğer Egnatius, neden hep Marcus’tan söz ediyorsunuz?
EGNATİUS E burda onu temsil ediyorum,değil mi ya!
VALERİA Ne için?
EGNATİUS Evlenme teklifi için
VALERİA Peki, ama Marcus’un bu işle ilgisi ne?
EGNATİUS Babası canım!
VALERİA Kimin babası?
EGNATİUS Damadın babası tabii.
VALERİA Sayın İncitatus’un mu?
SELANUS Kimin! (Anlık bir susuş. Şaşkın) .) Amca, sandığıma göre, durumda bir yanlışlık var.
AMEANA Eyvah…
EGNATİUS – Siz ne sandınız, kızınızı kimin adına istediğimi sandınız?
VALERİA Ya siz kızımı kime verdiğimi sandınız? Delikanlı, Ekselansları, sayın Konsülümüz evlenmek için Romalı bir bakire aradığı güzide, şerefli bir ailenin kızını baştan çıkartmaya utanmıyor musunuz?
AMEANA Ben artık yaşayamam…
SELANUS Saygıdeğer hanımefendi, değerli beyefendi! Siz de mi Roma’yı kasıp kavuran mantıksızlığın fırtınasına sürüklendiniz? Konsül ne diye bir Romalı kızla evlenmeyi düşünsün! O sizin Konsül dediğiniz yaratık bir attır. Hem de benim atım! Ben ona değil, o bana hizmet eder! Ben onu bir hayvana duyulan hislerle severim. Ama bir gün düşüp bacağını kırarsa, onu sucuk yapmaları için vereceğini. Siz böyle bir hayvanla mı kızınızı evlendirmek istiyorsunuz?
FUFICIUS Delikanlı…benim evimde… benim..
VALERIA Ameana! Gemlerim! Gemlerimi getir! Gemlerimi takmalıyım…!Başka zaman gelsek iyi olacak,galiba?
SELANUS Şu Roma’da aklı başında olan bir tek kişi bile kalmadı mı?
AMEANA Ölmek üzereyim!
FUFİCİUS Anladım, anladım… Kadın bunlar bizi sınıyorlar! Delikanlı, yüreğinize su serpilsin! Biz Tanrımız, imparatorumuzun ayaklarına yüz sürmeye hazır olduğumuz kadar, Ekselansları konsülümüzün nallarını da öperiz.
FUFİCİUS Hihihihihihi!
VALERİA Sen de kişne Ameana!
AMEANA Şu anda bir şimşek çaksa da beni yerin dibine soksa!
SELANUS Ölüm ve Şeytan, beni dinleyin…!
MACRO (Dışarıdan) Selanus! Selaaanus!
SELANUS Bu da kim? (Macro Lop gibi içeriye girer.
MACRO Selanus! Sayın ahırcıbaşı! Sizi her yerde aradım…! İmparator!… Tanrı! Bir uzman olarak, sayın Konsüle bir eş bulman gerekiyor…
SELANUS Cehennemin dibine kadar yolun var!
MACRO Sayın baş yem uzmanı da birlikte gelecek…
EGNATİUS Delikanlı, hemen gidelim.
MACRO Sen de Fuficius kızını süsle,güzelleştir… Yarışma çetin olacak… Hemen imparatorluk sarayına gelin!
EGNATİUS Tanrılar yardımcınız olsun,komşum…
SELANUS Güzel Ameana…(Egnatius ve Selanus giderler.) VALERİA (Fuficius’a) Macro’nun ardından koş, ona para
ver! Bizim kızımız kazanmalı.
FUFİCİUS Hemen gidiyorum! Sen de yavrumuzu güzelce süsle! (Fuficius çıkar.)
VALERİA Gel kızım, koşumlarını takalım.
AMEANA Beni öldür daha iyi!
SAHNE: III
(İmparatorluk Sarayı.Sııffenııs. Thallus ve Cominius, kapalı kapılar ardında yarışma saatini beklemektedirler. Yanlarında kızlar! Clodia, Jıdia ve Tııllia oradadır.)
CLODİA (Suffenus’a) Sayın Konsül beni seçecek öyle değil mi, baba?
SUFFENUS Herhalde, ortalıkta dolaşan herhangi bir dalaverecinin kızını seçecek değil!
JULİA Babacığım, eğer beni seçmezse artık yaşayamam.
THALLUS Bir entrikacının kızına bu fırsatı kaptırırsan senin kemiklerini kırarım, bilmiş ol!
TULLİA Tahtaya vur, babacığım… Ben de elime iğne batırdım.. İç çamaşırlarımı da ters giydim…
COMİNİUS Sakin ol kızım, sakin ol. Birtakım karanlık işler çeviren yalancıların kızı kazanacak değil
FUFİCİUS Çabuk, acele et! Öteki karılar çekilmişken… MACRO Nihayet geldiniz!
AMEANA (Umutlanır) Anacığım, arkadaşlarım ağlayarak gidiyorlardı. Belki de sayın konsül kız mız istemiyordur..?
VALERİA Seni bu şekilde düşünmekten men ederim, Ameana. Sayın Komutanı içinden geldiği gibi selamla, bakalım!
AMEANA (Eşelenir ve boyun kırar, ama kişnemeyi beceremez.)
VALERİA Vah vah vah!
(Birden içeriki odanın kapısı ardına kadar açılır içeri fırtına gibi Caligula girer, arkasında Lollia, Selanus ve Egnatius vardır.)
CALIGULA Roma’nın bütün kadınlarını rafa koyacağım! Yarın sabaha kadar Roma’da yaşayan bir tek kadın bırakmayacağım! Akşam oldu, hâlâ kabul edilecek bir gelin çıkmadı! Benim Konsülüm kutsal bir varlıktır! Öyle alelade birini bulacak değilim ya! Daha olmazsa bir Kapadokya Prensesi getirtirim. Ya da Kıbrıs’tan! Daha olmazsa İbranilerden!
LOLLIA Ayıp ayıp, sevgili Tanrı. Hiç olur mu? Sayın Konsül safkan bir aygır onu ancak cins bir Romalı kızla evlendirmelisin!
CALIGULA Haklısın! ama, bul bakalım o söylediğin Romalı kızı…
FUFICIUS (Öne çıkar) Tanrısal Tanrı, öbür yanda yine Tanrısal Tanrı!
CALIGULA Akıllı bir adam bu! Kimsin sen?
FUFICIUS Adım Fuficius zavallı bir bankerim. Bastığınız yere yüz sürmeye geldim.
CALIGULA Eeee.
FUFICIUS Şurada gördüğünüz-Valeria, Fuficius’un karısı, ama sunmak istediğimiz…(Bir ağızdan) Kızımız Ameana… (Ameana’ya bakar. Hoşlanmış-tır, şaşırır.)
CALIGULA Hım! Güzel. (Daha güçtü) Buraya getirin! (Fuficius Ameana’yı İmparatorun önüne getirir.) Dişlerini göster! (Fuficius ile Valeria, at tüccarlarının yaptıkları gibi kızlarının dişlerini gösterirler.} İyi, iyi. Nihayet, doğru dürüst biri çıktı…
SELANUS (Acele) Mezopotamya’dan bir Prenses getirtmek daha iyi…
CALİGULA Ben kararımı verdim…
MACRO Kusursuz, cins bir Romalı kız… Ben de yalnız bu kızı salık vermiştim. (Lollia’ya gizlice en çok Fuficus’tan para aldığını ima eder.) Sevgili eşim Lollia bu işe ne der?
LOLLİA (Esmer. Caligula’ya) Ah, Tanrı-cık, ötekiler de pekala olurdu.
SELANUS Efendimiz, bir Hindistan prensesi belki daha iyi olurdu!
CALİGULA Bankacı, çeyizini hazırla! Parayı İmparatorluk veznesine yatırabilirsin! Kızın, Konsül karısı olacak!
AMEANA (Birden) Hayır!
VALERİA Sus!
AMEANA Hayır! Hayır, yine hayır! Hiçbir •zaman bir hayvanın karısı olmayacağım!
VALERİA Efendimiz, siz ona kulak asmayınız.
FUFİCİUS Yavrucuğum, sayın Konsülümüz kutsal bir varlıktır!
AMEANA Tanrısal ya da hayvansal, bana ne! İnsan olmadıktan sonra. Beni bağışlayın, benim bu yaptığımı bağışlayın, efendimiz. Ben yalnız bir erkeği seviyorum.
AMAENA (Dizlerinin üzerine çöker) İmparator, bana sevdiğimi ver! Ben başka birini seviyorum!
CALİGULA – Ateşli minik bir gelin! Boynunun güzelliğine bakın! Kafası ne hazin kesilir!
SELANUS Efendimiz! Efendimiz! Konsülümüz için bir prenses bulalım! Bir Çin Prensesi! Tembeller ülkesinden bir kraliçe!
LOI.LİA (Selanus’a fısıldar) Yakışıklı delikanlım, bu kız hoşuna gidiyor galiba? O kadar heyecanlanma! (Yüksek sesle) Bu kız ya o beygirin eşi olur ya da başı kesilir!
AMEANA (Acı içinde) Öyleyse, başı kesilsin daha iyi!
EGNATİUS Tanrısal Majesteleri! Belki bu işi aceleye getirmesek…
LOLLİA [Bülbül şakımasını taklit eder.)
SELANUS (Bir şey hatırlamış gibi birden kafasına vurur.) Evet! Damada daha sormadık ki! Tanrısal Majesteleri, izin verirseniz, sayın Konsüle bu genç kızı tanıştırayım. Hayvan da olsa fikrini almak zorundayız.
CALİGULA Akıllıca bir istek! Bir hayvanı zorlamak doğru değil… Ahırcıbaşı! Tanrısal buyruğum; bu akşam iki genci Bülbül bahçesinde birbirlerine tanıştıracaksın!
SELANUS (Arnena’nın ayağa kalkmasına yardım eder.) Sayın bayan, bu gece bülbül bahçesinde buluşalım (Herkes çıkar.)
SAHNE: IV
(Bülbül Bahçesi’nde. Gece. Bülbüller şakır.)
SELANUS (yalnız) Şu Roma, görülmemiş bir kent! Köyde böyle bir şeyi kimse hayalinden bile geçiremez. Şu Romalıların yaşayışını kısa zamanda öğrendim, ama hâlâ da anlamış değilim. Burada tatmin olmuş gibi davranan hiç kimse içten değil, çünkü kuşkudalar. Sonra hiç kimse kendi kendine karşı doğru değil, tatmin olmamış gibi görünmeleri başkalarını kuşkulandırmak için. Burada, insanlar korkmak için korkuyorlar… Aslında hiçbir şey korku kadar aldatıcı değil! Korkmamak için hep korku içindeler; en kuşkulanacak olanlar da kendilerinden emin olanlar! Biri arkadaş canlısı ve seviliyor mu; hemen bir kuşku: İmparatora karşı bir komplo hazırlıyor… Biri yalnız dolaşıp insanlardan mı kaçıyor-yine bir kuşku: şu herkesten kaçan acaba ne gizliyor? Biri neşeli mi, yine herkes ondan kuşkulanıyor: Yoksa onların bilmediği bir şeyi mi biliyor! Kuşku! Kuşku! Zenginse, parasını imparator çalacaktır! Fakir mi, daha kötü, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan herkesten tehlikelidir! Burada şöyle doğru dürüst, efendi gibi, insan gibi yaşamak imkânsız. İleri fikirlerin mi var, imparatorun gözünde tehlikeli bir toplum düşmanısın. Günah, elbise giydirilen bir yüksek mevkidir! Onun için de o yükseklerden kaçınmak gerekir! Bu ülkede en büyük suç, suçsuz olmak. Erdemli ve dürüst bir insan mısın, olmaz! Hemen Brütüs’ün kamasını alıp, Sezar’ı öldürmelisin! Kuşku! Kuşku! Kuşku! Şşşşşt! Kimse duymasın, şu son zamanlarda Roma’da yatağında ölen biri var. Herkes bir araya geldi fısıl fısıl konuştular; hayret ettiler bu işe. Ne yatağında mı öldü? Demek yatağında öldü? Ha, bir iş var bu işin içinde! Kuşku! Kuşku! Kuşku! (Ameana gelir.)
AMEANA Kimse var mı?
SELANUS Güzel bayan..
AMEANA Kim var orada?
SELANUS Benim…
AMEANA Sen olduğunu biliyorum! Ama sen kimsin? Kim olduğunu bilmiyorum.
SELANUS (Ona yaklaşır) Benim, ben…(Kendini tutar) Size damadı tanıştıracak olan… müstakbel kocanız, atı..
AMEANA (Hafif bir çığlık atar) Bir canavara tanıştıracak ancak başka bir canavar olabilir…!
SELANUS Ameana! Ameana! Ameana!
AMEANA (Elini uzatır, ama ona dokunmaya cesaret edemez) Selanus! Selanus! Selanus!
SELANUS Ameana! Atla evlen!
AMEANA Hayır., hayır..
SELANUS Ben istiyorum!
AMEANA Bana bunu. nasıl söyleyebilirsin? Bana yaklaştığı an kendimi öldürürüm
SELANUS Sana yaklaşmayacak.
AMEANA Peki ben böyle dokunulmadan solacak mıyım?
SELANUS Güzel Ameana… Ne dediğimi biliyorum! Biz erkek varlıklar, bazen aşk anında görünüş değiştiririz.
ÜÇÜNCÜ PERDE
SAHNE: I
(Konsül’ün Sarayı.
Clodia, Tullia ve Jalia Ameana’ya armağanlar getirirler. Ameana da saçlarını at kuyruğu yapmıştır. Sonradan gelecek Aslanlar gibi, kızlar da mekanik olarak, alışmış oldukları at hareketlerini yaparlar: Eşinirler, boyun kırarlar, arada sırada da kişnerler.)
TULLİA Ameana, sevgili dostum…!
AMEANA Hoş geldiniz arkadaşlar!
CLODİA Mutlu musun?
AMEANA Mutluyum.
JULİA Çok mu?
AMEANA Çok!
CLODİA Kocanı seviyor musun?
AMEANA Hem de nasıl!
TULLİA Kocan da seni seviyor mu?
AMEANA Sorulur mu!
TULLİA Ameana..! Biz de yakında evleniyoruz… Neler hissettiğini bize anlat.
CLODİA – Tabii aradaki farkları dikkate alacağız.
JULİA Hadi, anlat…
AMEANA (Korkar) Hayır…!
CLODİA Birbirimizden saklımız hiç olmamıştı…
TULLİA Birbirimize her şeyi anlatacağımıza söz vermiştik hani.
CLODİA Unuttun mu?
AMEANA Sormayın, söylemem!
JULİA Meraktan çatlayacağım
TULLİA Kulağımıza söyle bari!
AMEANA (Ciddi) Hayır, olmaz, bunu söyleyemem! Hepinizi severim, benim eski arkadaşlarımsınız, ama bir tek kelime söylemem. Asla! Yemin ettim. Bu bir sır ve hep öyle kalacak! (Lentulus, Fabullus ve Veranius adındaki Roma Aslanları girerler.)
ASLANLAR Hihihihi, sayın bayan! Nişanlılarımız, hihihihihi!
VERANİUS Ekselansları, sayın Konsül bize başlarını sallayarak selam verdiler.
LENTULUS Büyük bir his bu: Sayın Konsül bizleri kutsal selamlarıyla onurlandırdılar.
FABULLUS Öyle bir baş sallayışları vardı ki: Yakın bir dostmuş sanırsınız.
VERANİUS üyükbaba olunca daha da göğüslerimiz kabaracak. Hihihihi.
(Getirdikleri armağanları masanın Çizerine koyarlar.)
LENTELUS ayın Konsülümüzün eşine en iyi dileklerimizle!
VERANİUS ağlık ve mutluluk dileriz…
FABULLUS Çocuklarınızın bol olmasını dileriz!
TULLİA Hafif bir çığlık atar) Aa! Bak o tarafım’ hiç düşünmemiştim
CLODİA Gerçekten…! Küçük geldiği zaman… şey yani nasıl olacak dersiniz?…
LENTULUS (Bilgiç) Ne mi olacak? Bir kentaros!
VERANİUS Minik kutsal bir kentaroscuk!
LENTULUS Arkası tay, önü bir insan yavrusu!
JULİA (Hayranlıkla) Kentarosların anası olmak, aman ne heyecan verici şey…
TULLİA Şeni kıskanıyorum, Ameana!İçimizde bir sen kentaros doğuracaksın.
FABULLUS Ne güzel değil mi? Birbiri ardından minik kentaroslar!
CLODİA Ah tam yenecek şeyler! Miniklerle oynamama izin verirsin değil mi, Ameana?
TULLİA Ya, o minik kalçalarıyla yürümeye başladı mı, ne tatlı değil mi?
LENTULUS İlkinin bir erkek olmasını yürekten dilerim… şey yani, bir aygırcık demek istedim… Kısacası, bu soylu aile sürüp gitmeli…
FABULLUS Bu öyle bir soy ağacı ki, babası tarafından soylu olduğu kadar annesi tarafından da soylu…
VERANİUS Sayın konsül ve ailesi şerefine,üç kere Hihihi!
HEPSİ Hihihi! Hihihi! Hihihi.
AMEANA (Büyük bir şaşkınlıkla) Evet… evet… hepinize teşekkür ederim… sık sık gelin… Dostluğumuz sürsün… (Farkında olmadan ayağıyla eşinir, sonra birden kendine gelir ve hızla çıkar.)
FABULLUS (Fısıldar) Biliyor musunuz, ne duydum? Sayın Konsülün evliliği pek başarılı değilmiş!
CLODİA Gerçek mi? Beni korkutuyorsun!
VERANİUS Diyorlar ki, sayın Konsül eski sevgilileriyle buluşuyormuş.
TULLİA Yani başkaları mı var?
VERANİUS Hem de kaç tane. Hepsi de kısrak!
JULİA Yazıklar olsun, konsüle!
CLODİA (Lentııluıs’a) Böyle bir şey bizim evliliğimizde olmamalı!
LENTULUS Söz veriyorum olmayacak!
JULİA Zavallı Ameana!
TULLİA Ama bunun için de sayın Konsülün eşi!
JULİA Olsun, yine de acıdım ona!
(Hepsi çıkarlar. Bir yandan Selanııs, öbür yandan Lollia girerler.)
LOLLİA Nereye böyle, yakışıklı delikanlı?
SELANUS Bir buyruğunuz mu var? Bir torba dolusu bülbül mü yoksa? Yoksa on torba dolusu mu?
LOLLİA Hepsi boşuna. İmparatorluk sarayının bahçesinde aynı sessizlik. Bülbüller, öd ağacı kokusuna dayanamıyorlar. Ya tamamen susuyorlar, ya da kaçıp gidiyorlar.
SELANUS Peki, şimdi ne yapmamı istiyorsunuz
LOLLİA Artık akıllanmanı istiyorum, yakışıklı delikanlı.
SELANUS Güzel Romalı, hiç akılsızlık ettiğimi sanmıyorum.
LOLLİA Kıratın karısına hâlâ vurgun musun?
SELANUS Ben sayın Kırata hizmet ediyorum.
LOLLİA Roma’nın bir numaralı kadını senin olabilir.
SELANUS Roma’nın bir numaralı kadını Tanrı’ya adanmıştır!
LOLLİA Bir Tanrı’yla birlikte olmak, sen bundan hoşlanmıyorsun, değil mi? Bunun için de bir hayvanla birlikte oluyorsun. Ne de zevkin varmış? Oysa bu kız benim tanrıcığımın zevkine daha yakışır.
SELANUS Ne demek istiyorsun?
LOLLİA Hahahaha! Yeni olanlardan haberin yok galiba! İmparator, bankacının kızını kıratla evlendirdiğinden beri, bir beygir kanadının altına sığınmış bu kız için deli oluyor! Onu bu kızdan bir türlü uzaklaştıramadım…
SELANUS Ama ona engel olabilirsin…! Sana yalvarıyorum..! Tanrılar adına sana yalvarıyorum…
LOLLİA Bana aşk tanrısı adına yalvar!
SELANUS Olimpin bütün zenginliği adına, Orkusun ırmakları adına sana yalvarıyorum.
LOLLİA İster Olimp olsun ister Orkus, imparator istediği şeyi alır.
SELANUS İmparatoru bu işten uzak, tutyoksa çok kötü şeyler olur.
LOLLİA Senin için, bayan Kırat’ın, kocası kıratı aldatması bu kadar önemli mi?
SELANUS Hiçbir şey bu kadar önemli değil.
LOLLİA Yok canım! Neden?
SELANUS (Kendini loplar) Neden mi?Çünkü İncitatus’um bu acıya dayanamaz ve bundan sonraki yarışları hep kaybeder de ondan!
LOLLİA Haha! Aralarındaki aşk bu kadar büyük mü?
SELANUS Kör geceler bu kadar büyük bir aşk, bu kadar ateşli bir aşkı hiç görmemiştir.
LOLLİA Öyleyse, yakışıklı delikanlı, bütün bu düşlerine veda et! Ameana önce İmparatorun sevgilisi olacak, sonra da kafası uçurulacak!
SELANUS Kadın! Böyle bir şey…!
LOLLİA Vay vay vay, bir de gövde gösterisi ha! İmparator, bayan kırata çekici görünmek için ona hangi kılıkta gitmesi gerektiğine kafa patlatıp duruyor. Castor ile Pollux ikizinin kafasıyla mı gitsin, ebemkuşağının renkleri ile mi kendini donatsın, yoksa olgun bir armış gibi ayaklarına mı kapansın? Evet, İmparator bu işe el koydu bile. Ama şimdi İmparatorun kıza nasıl gitmesi gerektiğini biliyo rum. Senin güzelin bu gece başka birinin kanadı altında olacak!
SELANUS Gece?
LOLLİA Bu gece?
SELANUS Geceleri ben bütün dünyayla boy ölçüşebilirim! (Lollia çıkar.}
Geceleri bütün dünyayla boy ölçüşebilirim…! Geceleri aşkımız önünde hiçbir engel kalmaz… Geceleri herkesten uzak bir çift mutludur… Ama gündüzleri? Gündüzleri ben neyim ki? Sabahtan akşama kadar o kimi sever? Gece, ayışığı altında seviştiği kimsenin gündüz de aynı olduğunu bilse acaba yine beni sever miydi? Ya bu gece… İmparator gerçekten gelirse ne olacak? Benden binlerce kez büyük olan tanrı gelecek…! Ey Roma, Roma, benim gibi bir köy delikanlısının çözemeyeceği kadar büyük bir problem verdin bana…! (meyhaneci gelir.)
MEYHANECİ Efendim! Bay Selanus!
SELANUS (Kendine gelir) Kim o?
MEYHANECİ Talihinizin parladığı gazinonun sahibiyim ben. Size büyük saygım vardır. Ama bunu engelleyen bir durum var… Belki hatırlarsınız, benim yaşlı eşek sizin aygırın kişnemesini duyduğundan beri huzursuz oldu… Hatırlıyor musunuz..?
SELANUS (Düşünceli) Olabilir… Belki…
MEYHANECİ Onun için de kendi kendime düşündüm. Dedim ki, önce git bay Selanus’u bul! Ekselansları, sayın İncitatus, her ne kadar bugün yüksek bir mevkidelerse de, biz gazinocular, hangi mevkide olurlarsa olsunlar böyle aygırların alışkanlıklarını çok iyi biliriz. Bunlar ister bekar ister evli olsunlar, bir kişiye bağlı kalmazlar, onlar için önemli olan çeşitliliktir… Onun için, benim yaşlı eşeğin çok tecrübeli olduğunu düşünerek, sayın aygırınız için yeni bir tat vereceğini düşündüm…
SELANUS (Düşünceli) Ne demek istiyorsun…? Tabii bu kadar mı? Anlıyorum.. Ben sana haber veririm…
MEYHANECİ Ama bizim eşeğin tam vakti geldi… Acaba ekselanslarıyla konuşamaz mısınız?
SELANUS Merak etme söylerim ona… tabii…
MEYHANECİ Size minnettar olduğum için efendim, bir şey söyleyeceğim.. Ama çok gizli… Sayın Konsül’e göz kulak olunuz! Senato’da çok düşmanı var… Sonra özel muhafızları toytonlar. Toyton-lar öyle köpektir ki, önlerine bir kemik attınız mı kendi efendilerini dahi ısırırlar. Kendi çıkarları için her şeyi yapar bunlar. Atınızın hayatın koruyunuz, efendim… Eşeğimin adı Milonia’dır. Milonia. Bu sevdalı çalışkan eşeğimin” bir gecesini cennet edin, efendim! Milonia, sayın İncitatus’un aşk elçiliğini sabırsızlıkla bekleyecektir! (Çıkar)
SELANUS (Yalnız) Milonia sabırsızlıkla bekliyor demek… Milonia’dan bana söz eden kimdi?… Nereye gidecektim…? Ha evet, yem deposuna gidecektim… (Selanus çıkar).
AMEANA (Yalnız) Söyledikleri gerçek miydi? Tanrılar bunu bana yakıştırırlar mı? Geceleyin beni saran kollar insan kolları… Beni öpen insan dudakları… Bana güzel şeyler söyleyen bir insan… ama gündüzün! Onun sabahtan akşama kadar dört ayaklı olması ne kadar üzücü…! Kentaros-lar..? Hayır, bu hiç de imkânsız değil.,. Bir günah işlemedim ki ben, kentaros doğurayım? Bana doğrusunu söyleyecek kimse yok mu? .. .Anneme gitsem…! Yok, hayır… nerede! Zavallıcık! Bana gerçeği söyleyebilecek bir tek varlık var. Ruhumun derinlerinden ona inanıyorum, her söylediğine kapalı gözle inanırım… Ama o da insan değil.. Olsun, derdim olunca onu çağırmak en iyisi. Aşkım,neredesin? Bana yardım et! (Seslenir) İncitatus…! İncitatus..!(Selanus koşarak gelir.)
SELANUS (Kollarını açar) Ameana!
AMEANA (Ona koşar) İncita… (durur) Genç Selanus..
SELANUS (Kendini toplar) Ekselanslarının bir buyruğu mu var, efendim?
AMEANA Ekselansları kocamı nasıl bulabilirim?
SELANUS Ekselansları, yem yerken kimseyi görmek istemez. Ekselansları, şimdi kişniyerek yulafını yemekle meşgul.
AMEANA Hayır, bir defacık, ekselansları bana izin versinler…
SELANUS Belki kaşağılanırken konuşsanız ya da koşumlarını takarken? Karı-koca birlikte atla gezmek istemez misiniz?
AMEANA Bay Selanus… Şöyle yalnız,gözgöze… Bay Selanus… Sevgili Selanus.. sen bilemezsin… İkimiz de sana ne kadar teşekkür etsek azdır… gizli bir minnet duygusu bu… Biz yani kocam ve ben… Değerli Selanus… ama bunun seninle hiç ilgisi yok…
SELANUS Doğru, bunun benimle hiç ilgisi yok…
AMEANA Belki daha iyi olurdu bay Selanus…burada anlatamayacağım sebeplerden… belki çok daha iyi olurdu… Kocam gündüzün bana olan aşkını senin ağzından söylemeseydi keşke… Yok, hayır, bu söylediğim doğru de ğil! Bana ondan daha sık haber getirin… Sabahın grisinden akşamın kızılına kadar bana ondan yüzlerce, binlerce haber getirin… Beni seviyor mu! Beni düşünüyor mu? Her saat, her dakika, her saniye.. Bana hepsini, hepsini söyleyin!
SELANUS (İyice yakınlaşır) Diyor ki: Bütün bedeni ve ruhuyla size olan aşkıyla yanıp tutuşuyor. Sabahın grisinden akşamın kızılına kadar seni bir saniye bile unutmuyor.
AMEANA Mutlu olduğunu da söylüyor mu?
SELANUS Mutlu olduğunu da…
AMEANA Bana sadık mı?
SELANUS Hem de nasıl.
AMEANA Aşkımız hiç tükenmeyecek, diyor mu?
SELANUS (Coşkun) Hayır, hayır, aşkımız hiç son bulmayacak… İsterse binlerce tiran bizim bu aşkımıza karşı anlaşmış olsun, sonunda yine bizim sevgimiz üstün gelecek… Bunları söylememi istedi…
AMEANA (Coşkun) Sen de ona söyle: Ne olursa olsu n, isterse ona kanto-ras bile doğururum…! Ne olacak sanki…! Bekliyorum… Onu beni kollarıyla sarmasını bekliyorum..
SELANUS O da sana diyor ki: Senin için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Senin için öldürür de ölür de… seni başkasına bırakmaktansa sırtladığı gibi dünyanın öbür ucuna kadar gider… (Coşkun) hihihi…
AMEANA Sen ona söyle: (Kısa) hihihi…! (Her ikisi de aceleyle ayrı taraflardan çıkarlar.)
SAHNE: II
(Bülbül Bahçesi. Ay ışığı. Bülbüller şakımaktadır. Selanus ile Egnatius gelirler)
EGNATİUS Bana açıkladığın bu sır hayret verici bir şey, delikanlı. Demek bu iş böyle sürüp gidiyor ha? Görüyorsun ya Roma ne durumlara düştü..? Tiranın onlara bir zararı olmasın diye bütün Romalılar güzel ve insanca olanı, heyecanlı ve mutlu olanı birer maske altında
SELANUS Bana akıl ver, amca. Ne olur bir akıl ver!
EGNATİUS Senin yazgın Roma’nın yazgısıdır, senin mutluluğun Roma’nın mutluluğudur. Roma gülerken sen de güldün…
SELANUS Şşşş! Birileri geliyor!
(Caligula, arkasında Lollia ve Macro girerler. Caligula bir kır at kostümünün yarısını giymiştir. Kostümün öbür yarısını Lol lia ve Macro taşırlar. Aynca, Macro’ım elinde bir Lir, Lollia’nın elinde de bir flüt vardır. Kısık sesle konuşurlar.
MACRO İşte geldik. Şu pencere; Ameana’nın yatak odası…
LOLLİA Işık yanıyor: Kocası atı bekliyor.
CALİGULA Yani beni! Hadi çabuk giydirin beni! Tanrısal buyruğum: Beni tıpatıp kır ata benzeteceksiniz! (Caligula’yı giydirirler.)
LOLLİA Kafan, sevgili Tanrı! Tanrısal kafanı geçir şuna!
CALİGULA Dikkatli olun! Kafama dikkat edin, içindekiler o kadar zengin ve büyük ki nasıl sığdıracağım onu…
LOLLİA Biliyoruz, biliyoruz. Tanrıcık çok konuşma, gevezelik etme! Bir aygır ağır başlı olmalı.
SELANUS (Kısık sesle Egnatus’a) Amca, ne oluyor burada?
EGNATİUS (Hafifçe) Dur, dinleyelim bakalım!
CALİGULA Jüpiter, Amphitriyon’un karısıyla yatmak için Amphitriyon’un görünüşünü almıştı. Ben dört ayaklı bir Amphitriyon’un görünüşünü alıyorum!
MACRO Yüce Tanrı, siz iki ayaklı Jüpiter’e benziyorsunuz!
LOLLİA Kapa artık çeneni!
CALİGULA Truva’yı kalbinden vurmak için Ulis bir tahta at yapmıştı. İşte burada da içinde bir tek kişi bulunan bir at
LOLLİA Tamam!
MACRO Sanki İncitatus’un burnundandüşmüş!
CALİGULA Aaa! İki elim dışarda kalmış!
MACRO Onlardan yararlanabilirsiniz, efendimiz!
LOLLİA Gizleyin ellerinizi! Gizleyin! İşte şöyle!
CALİGULA Yelelerimi tarayın biraz… Kuyruğumu da… Taranmadan karımın yanına gidemem.
LOLLİA Tamam, şimdi aşağı yukarı bir dolaşın bakalım… Başınız gururlu ve dik olsun! Kuyruğunuzu ve kalçalarınızı daha emin sallayın! Nallarınızı yere hafif vurun!
MACRO Mükemmel! Tanrısal! Hayvansal! Bravo!
CALİGULA Hihihihihihi!
LOLLİA Daha kalınca! Erkekçe!
CALİGULA Dayanılmaz oldun mu?
LOLLİA Oldun, oldun!
MACRO (Hafifçe karısına) Amma da yaptın, kadın? Roma’da onu tanımayacak bir tek kimse var mı?
LOLLİA (Hafifçe) Roma’da onu tanımaya cesaret edecek bir tek kişi de yok!
MARCO Peki’bu hazırlıklar neden?
LOLLİA Böylece, bütün Roma o köy delikanlısına ve bayan Kırat’a gülecek de ondan.
CALİGULA (Birden kişner) Hihihihihihi! Hihihihihi!
LOLLİA Mükemmel, Tanrıcık! Mükemmel Bir Süper İncitatus!
SELANUS Amca, ben bu maskaralığı anlamaya başladım, sen?
EGNATİUS Galiba, ben de!(Lollia ve Macro çalgılarını alırlar, çalmaya başlarlar. Caligula, Lollia ve Macro arada şarkı da söylerler.
Caligula, Lollia ve Macro: (Ey Ameana’m, bir tanem Aç kapını. Söndür lambanı Plim plim plim tülülü Sadık atım döndü eve Böyle bir aşk görmedi kimse Tülülü tülülü plim Ey Ameana, Ameana Hihihihihiaaa!)
SELANUS Amca, şimdi hemen benim dediğimi yap.
EGNATIUS Nedir o?
SELANUS Sen işi bana bırak! Uşakların arasından en hızlı koşanı ile bir haber göndereceksin…
EGNATIUS Nereye?
(Egnatius’un kulağına fısıldar)
EGNATIUS Peki ne isteyecek oraya gidince?
(Kulağına fısıldar)
EGNATIUS Hiçbir şey anlamadım, ama yapacağım!
SELANUS Çabuk!
EGNATIUS Bir daha söyle adı neydi?
SELANUS Milonia.
EGNATIUS Milonia… hemen gidiyorum…(Çıkar)
[İpek yatak örtüsünü Fırlatırım dört ayağımla Ey Ameana, Ameana Plim plim plim tülülü Tülülü tülülü plim Yatağını satarım Kıratın kalçasıyla Ey Ameana, Ameana Kıratın sadık karısı bekler gece yarısı Ameana Amean Kıratın geldi sana Böylesini görmedi Dünya Ey Ameana, Ameana.}
SELANUS (Gelir} Bazı kişnemeler duydum Ekselans, sayın Konsül, siz misiniz?
CALIGULA Hihihihi!
SELANUS Hizmetinizdeyim, ekselans!
CALIGULA (Başından savarcasına hihihi!
SELANUS Sayın Konsül, ahırdan kaçtınız galiba? Galiba, seni tekrar yalağına bağlamak iyi olacak.
CALIGULA (Hayır anlamında kafasını sallar.) Hihihi hia!
SELANUS Duyulmamış şey! Çok sayın dört ayaklı bir konsül böylece gece yarısı kaçsın! Çok şükür,ben İncitatus’umu nerede olsa bulurum. Onun kişnemesini çok iyi tanırım..
CALIGULA Hihihihihihü.
SELANUS Nallarının sesini bilirim…
CALIGULA (Nallarının sesini tıkırdatır)
SELANUS Kalçasının hareketlerini…
CALIGULA (Kalçasını sallar.)
SELANUS Kuyruğuyla yelpazelenişini, herşeyini tanırım. CALİGULA (Yelpazelenir.)
SELANUS Tamam, bu benim İncitatus’um. Al, Ekselans, tıkın bakalım: ballı yulaf…
CALİGULA (Geri kaçar.)
SELANUS Ne oldu sana? Elimden yemek istemiyor musun, kalp eşek! Büyüdüğünden beri böyle bir şey yapmamıştın! Artık seni tanıyamaz oldum!
CALİGULA (Hemen Selanus’un yanına gider ve onun elinden yemi yer) Hihihihi
SELANUS Hah işte böyle! Sensin tabikerata seni! (Yelesini ve kalçasını okşar.) Yazık, Tanrısal İmparatorumuzun buyruğu ile sonunda sucuk olacaksın…
CALİGULA (Korkarak geri çekilir.)
SELANUS Dur, dur bakalım, genç evliler için daha çok erken!
CALİGULA (Rahatlamıştır) Hihihi…
SELANUS Ama Ekselans böyle ay ışığında bülbüllerin ötüşünü dinleyeceksiniz. Oysa sevgili karınızın yanında olmanız gerekirdi…
CALİGULA Hihihi hia! Hihihi hia! (Hafifçe zıplar).
SELANUS Anlıyorum! Anlıyorum! Kaçamak ha! Başka birine mi?
CALİGULA (Hayır anlamında başını sallar) Hihihi!
SELANUS Çekinme canım, ne de olsa biz yakın arkadaşız. (Sesler yaklaşır.)
CALİGULA Hihihihi ha?
SELANUS Senin yeni sevgilini getiriyorlar(Seslenir.) Milonia! Milonia! (Uzun, duygulu bir anırma duyulur.)
CALIGULA (Korku içinde kulaklarını diker.) Hihihi ha? ha? ha? ha?
SELANUS (Caligula’nın sırtını sıvazlar, tokat patlatır) Milonia! Gazinocunun yaşlı katın! Milonia.(Meyhaneci elinde bir yularla gelir. Ardandan gazinodakiler, denizci kırbaçlar, ince, kalım sopalarla girerler.)
MEYHANECİ Geldik efendim! Sağ olun! Katırımı kabul ettiğiniz için minnettarım!
SELANUS Yardımcı da getirdin demek? Ekselansları bir süreden beri biraz huzursuz. İyi, kırbaç, sopa, değnek!’ Bazen ekselanslarıyla konuşmak gerekiyor.
DENİZCİ Ha… hadi bakalım Ekselans… ha… hadi…!
CALIGULA (Dehşet içinde kaçmaya yellenir.) Hihihi ha?! Rahat dur. Kalp eşekleri nasıl yola getirirler bilirsin… Vurun yuları!
(Gazinocu yuları Caligııla’ya takar, dışardan özlemli bir anırma duyulur.)
SELANUS Duyuyor musun, Ekselans. Senin için anırıyor.
MEYHANECİ Ha… di bakalım! (dışardan anırma)
CALIGULA Hihihihih! (Yuları çıkarmak için, eğilir doğrulur, zıplar.)
SELANUS Eeee sıktın artık be hayvan!Kırbaçlayın!
(Kalabalık sabırsızlanmıştır: “Vurun. Kafasına vurun!” sesleri duyulur.)
CALIGULA Hihihi ha hiey hiiah!
MEYHANECİ Ne o Milona’mı beğenmiyor musun? (Tekmeler) Başımıza diktatör mü kesildin be! Anamızı ağlattın, vergileri yükselttin, fakirlerin hakkını alıp zenginlere yedirdin. (Tekmeler.) Zavallı halkı eşek yerine koydun!
DENİZCİ (O da tekmelere katılmıştır, arada da vurur)
Hır çıkarırsın… K… kan dökersin… ama Milona’ya gelince inat edersin. (Ameana’m. penceresi açılır.)
AMEANA Ne bu gürültü? Ne oluyor orada? Korkuyorum.. Neredesin İncitatus?
SELANUS Sakin olun, Ameana’m!
MEYHANECİ Milonia’m! Milonia’m. Vurun! Kırbaçlayın keratayı! (Oradakiler At kılığındaki Caligula’yı döverlerken, dışardan Milonia’nın anırışı duyulur, araya at kişnemeleri de karışır. Kalabalık vururken Selanus kahkahadan kırılır. Amcana sertçe pencereyi kapar. Caligula, nihayet kendini kurtarır ve boynunda yularla koşmaya başlar.)
MEYHANECİ -Kaçıyor! Durdurun onu! Tutun!
DENİZCİ Arkasından K. .koşun!İncitatus’u yakalayın(Kalabalık, yalancı İncitatus’un ardından koşar. Egnatius, karanlıkta Selanus’un yanına gelir. Üç senatör de gelir.
SENATÖR Ne oldu? Konsül mü kaçtı? Hah fırsatı çıktı işte! Şimdi bineriz tepesine! Hey, Toytonlar! (Toytonlar gelirler. Senatörler onların başlarıyla konuşur, sonra kalabalığın ardından giderler.)
TOYTONLAR Yakalayın! Tutun! Astığıastıkkestiğikestik!
Bir, iki, üç! (Toytonların başı, onları ikiye ayırır, bunların bir bölümü kalabalığın ardından öbürleri ters yönden çıkarlar. Fujiciııs ve Valeria gelirler.
VALERIA Damadım ipini mi koparmış? Tutun onu.
FUFICIUS Yakalayın! Kaçırmayın!
(Eria ile Pyrallis gelirler.)
ERIA Anacığım, ipini kim koparmış.
PYRALLIS Bir aygır! Herkes arkasından gitti!
(Koşanlar. Aslanlar gelir.)
ASLANLAR Konsül kaçmış, koydunsa bul! Neyle? Devlet Hazinesiyle mi? İpini koparanı tutun! Yakalayın! (onlar da koşup çıkarlar
Caligula sahneye girer, kaçacak delik aramaktadır. Bir ara durur, seyirciye hitap eder,) Kurtarın beni! Saklayın beni! Ne suçum var bilmem ki? Ben bir İmparator gibi davranıyor muyum? (Henüz gözükmeyen takipçileri) Sizin kabahatiniz! Her toplum layık olduğu imparatora sahip olur! (Seyircilere) Sen daha iyi bir imparator olabilir miydin? Ya sen daha iyi bir imparatoriçe…? (Onu takip edenlere] Ama siz durun hele, ben bir tahtıma oturayım da, o zaman görürsünüz! (Takipçilerin gürültüleri) Hihihihihihi!(Caligula koşarak çıkar arkadan gürültülü bir biçimde kalabalık gelir ve çıkar.)
EGNATIUS Bunun nasıl sona ereceğini bilmem, ama uzun bir süredir ilk kez bu kadar içten gülüyorum!
SELANUS (Güler) Bu iş de bitti. Amca, iyi geceler. Ameana’m beni bekliyor… (Denizci yalpalanarak girer.)
DENİZCİ … arkadaşlar! Ey A… Ahali!İmp.. imparatoru öldürdüler!
MEYHANECİ Bu kadar çabuk mu? (gazinocu, top gibi girer.)
DENİZCİ Devenin pabucu be, sarhoş İmparatoru değil! Öbür atı öl dürdüler, gerçek İncitatus’u!
SELANUS (Haykırır) Ne İncitatus’u mu?
MEYHANECİ Evet… Toytonlar, onu ahırda öldürdüler! (Milonia’nın hıçkırıktı, yaslı anırışı duyulur.)
SELANUS (Kendini kaybedercesine kızgın) Katiller! Zavallı hayvandan ne istediniz be…? (Herkes kaçar.)
SAHNE: III
(İmparatorluk Sarayı.
Caligula inleyerek gelir. Orası burası sanlıdır. Yüzündemor çürükler vardır. Başında bir sargı, kolu askıdadır. Lollia ile Marco ona destek olurlar. Lollia tahtın oturulacak yerine yumuşak bir yastık koyar. Senatörler ve Egnatius gelirler.)
CALİGULA Ben Cajus, tanrısal impara-tor… ay!… Namı diğer Caligula… Bir dakika! Borular ötsün! MACRO – Borular Ötsün! (Borular öter.)
CALİGULA Of aman! …Evet, namı diğer Caligula… Ben imparator en yeni eski tanrısal bulgularımı bildiriyorum…
SENATÖRLER Sizi dinliyoruz, ey tanrısal Tanrı!
CALİGULA Birincisi: Ben, Caligula, tanrısal Tanrı… ay aman! nihayet bana karşı olan Tanrılarla savaşmak imkanını buldum… Jüpiterle savaştım… Of! Onun silah arkadaşlarıyla savaştım. İşte bu kahramanlıktan aldığım yaralar… Ay!… Ben kazandım… Kısacası, ben kazandım…
SENATÖRLER Yaşasın imparatorumuz, yaşasın
CALIGULA Jüpiterin serserilerine boyun eğdirdim! Bundan sonra gecegündüz bana tapınacaksınız!Çok yerinde, açık göz Tanrı!İkincisi: Bu zaferi halkım da onaylayacak… ancak bunların bir bölümü dışında…Yani Judeler; onların zaten Jüpiterle alıp veremediği yok.Bundan böyle Judeleri son ferdine kadar çürümeye bırakıyorum…
SENATÖRLER Kahrolsunlar!
CALIGULA Ve onlardan kalacak parayla kendi anıtım yapılacaktır.
ASLANLAR Sana minnettarız!
HALK Sana minnettarız!
CALIGULA Üçüncüsü: Bahçemdeki bülbüller öd ağacı kokusunu sevmedikleri için inatçılık ediyor,ötmüyorlar… Bundan böyle,Roma’nın bütün bülbüllerinden bülbül unvanını kaldırdım.Bülbüller kahrolsun!
..Ve bahçemdeki bütün serçelere bülbül unvanını veriyorum!
HALK Yaşasın Roma’nın yeni bülbülleri!
Yaşasın!
CALIGULA Dördüncüsü: Ekselansları, sayın konsül ruhunu teslim etti.Yeni bir konsül seçmem gerekiyor… Ama artık neşem yok…Bundan böyle eski konsülüm sabık ve sadık Egnatius’u yeniden konsül yaptım.
HALK Yaşasın sadık ve sabık konsülümüz!
CALIGULA Nihayet beşincisi: Tutukluyu getirin!
(Toyton müziği. Toyton kolcular Selanus’u getirirler.)
LOLLIA (Alçak sesle) Eee ne haber, yakışıklı köy delikanlısı, kim kazandı?
CALIGULA Marcus oğlu Selanus! Konsül seni kutsal varlığıyla korumuyor artık. Ekselanslarının hayatını layığıyla korumadan. Benim tanrısal öfkem seni yedi kat yerin dibine sokacak! Kahrolsun!
EGNATIUS Efendimiz, neden onu öldürenleri cezalandırmıyorsunuz da, göz kulak olmadığı için bu genci cezalandırıyorsunuz?
CALIGULA (Kısa bir süre verecek cevap bulamaz) Çünkü ben Tanrı’yım da ondan!
(Valeria ile Fuficius, yas elbiselerini giymiş Ameana ile gelirler.)
VALERIA Efendimiz, İmparatorumuz! Tanrımız! Yaslı ailemize yardım ediniz!
FUFICIUS Kızımız dul kaldı… Bir attan dul kaldı..
CALİGULA Hımm… of!.. Yüreğimde bir şey doğuyor…
VALERİA Bir attan sonra kızım kiminle evlenecek?
AMEANA Efendimiz, annemi, babamı dinlemeyiniz… İzin verin ölünceye kadar bu yas elbiselerini giyeyim ve kocama sadık kalayım! Ben başka hiç kimseyi sevmedim ve dünya durdukça da sevmeyeceğim…!
SELANUS (Öne çıkar) Efendimiz, ölen değerli atımın ardından duyduğum acı hiçbir şeye benzemez. Zaten bir falcı bunu daha doğarken haber vermişti… İzin verin efendimiz, dikkatsizliğimin bedelini ödeyeyim.
CALİGULA Nasıl?
SELANUS Beni cezalandır ve İncitatus’un yaslı eşi ile evlendir.
AMEANA (Acıyla} Hayır! Her şeye razıyım ama buna hayır! asla! Bu aklımdan hiç gitmeyen anılar…! Hayır onunla evlenemem efendimiz.
SELANUS Evet, hem de evet!
AMEANA O da ne demek?
SELANUS Gel kulağına söyleyeyim güzel dul…
AMEANA Hiçbir şey değiştirmez. Hadi söyle bakalım.
SELANUS (Kulağına fısıldar.)
AMEANA (Bir çığlık atar) Doğru değil bu! Yalan söylüyorsun! Dolandırıcı! O sen değildin!
SELANUS İspat edeyim mi? Hatırlıyor musun, güzel Ameana… (gerisini kulağına fısıldar.) (Yüzünü saklar) Hayır! Hayır! Nasıl cüret ediyorsun…?-Evet!
AMEANA Ahlâksız! Ah sevgili Tanrım, ne kadar ahlâksız bir adam bu!
LOLLIA Eeee yeter artık! Kesin kafasını!
CALIGULA Marcus oğlu Selanus, ölüme mahkûm edildin… Kesin kafasını!Ancak… Bu çöplükte tek Tanrı ben olduğum için, benden başka hiçbir güç tanımıyorum… Bir güç dışında, o da talihin. Gördüğüm en talihli el sende. Onun için karar veremiyorum. Son bir kez oyun oynayalım. Kaybedersen kafan gider. Kazanırsan, hem hayatın hem de şu dul senin olur.
SELANUS Öyleyse, kazanırsam bir dileğim var kabul mu?
CALIGULA Kazanırsan o dileği de kabul ediyorum. (Heyecan)
AMEANA Efendimiz, bizi affedin! Aşk da kazandığına göre…
SELANUS Benim için kaygılanma, Ameana! (Caligula her zaman yanında taşıdığı oyun kutusunu alır, çalkalar ve atar. Herkes dikkat kesilmiş Selanus’un oyununu beklemektedir.)
SELANUS (Bir an sessiz durur, sonra derin bir iç çekmeyle seslenir) İncitatus, bana yardım et! (Yukardan çok güzel, ilahi bir kişneme gelir. Selanus kutuyu sallar. Herkesin soluğu kesilmiştir. Zarı atar.)
CALIGULA Kazandın! Dul senindir, kafan da,Fuficius düğün hediyesini İmparatorluk özel veznesine yatır!
SELANUS Bir dakika! Hani bir dileğimi daha kabul edecektiniz?Doğru. Tanrısal kulaklarım dileğini dinliyor. (Meraklı bekleyiş.)
LOLLIA (Birden korkuyla) Öç alma, yakışıklı delikanlı, öç alma!
SENATÖRLER Sana yalvarıyorum! Bize acı! Bizi bağışla!
TOYTONLAR (Göğüslerine vurarak) Abekuruyınekurusarıdarıbudanabed ayı, bir, iki, üç!
(Herkes, Sela-nus’un ayaklarına kapanır. Ama Selanus Ameana’ya kollarıyla sarmış İmparatora doğru yaklaşır.)
SELANUS Dileğim şu: İncitatus’un kaybına karşılık Roma’ya yüzlerce İncatitus yetiştireceğim.
CALIGULA Yani?
SELANUS Taşrada bir haranın başına at yetiştiricisi olarak geçeceğim. CALIGULA (Rahat soluk alır.) Kabul ediyorum.
SELANUS Ameana’yı da birlikte götürüyorum.
CALIGULA Evet, evet, götür onu… Onu bir daha görmek istemiyorum… ay aman!… Fuficius, İmparatorluk özel veznesine veda vergisini de öde! Yaşasın! Yaşasın! (Müzik.bu oyunun bütün kişileri gelir. Koskocaman bir çorba kasesi taşımaktadırlar.)
PYRALLIS Ekselansları, sayın Konsül İncitatus’un vücudundan yapılmış sucukları kabul buyurun!(Çorba tenceresinden sucukları çıkartıp oradakilere pay eder.)
CALIGULA (Elinde bir sucuk, duygulanmıştır.) Çok büyük bir attı o…
MACRO Anısı dünya durdukça yaşayacaktır.
MEYHANECİ Yanına birer bayır turpu da ister misiniz?
CALIGULA İstemez? Turpsuz da ağlıyoruz ya işte!
HERKES (Kişner) Hihihihihihihihihihihi-