Ceza Hukukunun Türleri

Ceza hukukunun tarihi, pek çok yönden, insanlık tarihinin özel bir görünümünden ibarettir. Zira söz konusu tarih insanlık tarihinin adaletsizliklerini olduğu kadar, daha onurlu, daha insani bir sosyal hayat biçimine yönelik gelişmelerini de ortaya koymaktadır. Ceza hukukunun bir yandan teşkilatlanmış her toplumda birlikte yaşamanın temel şartlarını koruma işlevini yerine getirirken, diğer yandan da çok defa bir baskı ve ayrıcalıkları koruma işlevi gördüğünü yine ceza hukuku tarihinden çıkarmak mümkündür. Ceza hukuku tarihine bu açıdan bakıldığında üç ayrı ceza hukuku anlayışından söz edilebilir. Bunlar; baskıcı ceza hukuku, ayrıcalıkçı ceza hukuku ve özgürlükçü ceza hukuku anlayışıdır.

Baskıcı Ceza Hukuku

Baskıcı ceza hukuku, mutlakiyetçi düzenlerdeki ceza hukukudur. Bu tip düzenlerde ceza hukuku, hükümdarın despotizminin, aşırı iktidarının bir aracı olarak işlev görüyordu. Bu tür ceza hukuku, modern zamanlarda da, daha az mutlakiyetçi olmayan totaliter tipteki düzenlerde ortaya çıkmaktadır.

Baskıcı ceza hukukunun temel özelliklerinin başında, suç tanımlamalarının meşru olanla olmayanı ayırmaya imkan verecek şekilde açık olmaması, hükümdarın ve onun memuru olan yargıcın kanuni tanıma dahil olmayan fiilleri cezalandırmak konusunda geniş yetkilere sahip bulunması geliyordu. Bir başka özelliği ise, suçlunun kişiliği ile ilgili anlayışının son derece katı olmasıydı. Nitekim bu ceza hukuku, suçluyu başkalarının maddi ve manevi varlıklarına saldıran bir vahşi olarak değerlendiriyor ve onun acımasızca cezalandırılmasını, çoğu zaman da ortadan kaldırılmasını öngörüyordu. Baskıcı ceza hukukunun üçüncü temel özelliği ise cezai sonuçlarla ilgiliydi. Öyle ki, cezai sonuçlar konusunda korkutma ve acı verme esas alındığından cezalar, gerek özü gerek infazı yönünden, fiilin ağırlığı ile herhangi bir orandan söz edilmesini imkansız kılacak derecede sert ve zalimceydi. Ölüm ve müebbet hapis cezalarından cismani cezalara (uzuv kesme, kırbaçlama, damgalama gibi) kadar her türlü cezaya yer veriliyordu.

Ayrıcalıkçı Ceza Hukuku

Ayrıcalıkçı ceza hukuku, sosyal sınıflar arasındaki derin fiili veya hukuki farklılıklar üzerine dayandırılan ve bireyci-liberal tipteki demokrasilerin hakim olduğu toplumlara özgü bir ceza hukukudur.

Fransız ihtilalinin etkisiyle mutlakiyetçi devletten, yegane gerçeklik olarak bireyi kabul eden ve sosyal grupları sadece bireylerin toplamı olarak anlayan liberal devlete geçiş, baskıcı ceza hukukundan ayrıcalıkçı ceza hukukuna geçişin de başlangıcı olmuştur.

Nitekim liberal devlet, bir yandan “hak” kavramını yeni sistemin temeline yerleştiriyor; öte yandan özgürlük, eşitlik, mülkiyet haklarını, bunların garantisi olan “kuvvetler ayrılığı”nı ve “kanun hakimiyeti”ni ilan etmek suretiyle birey ile devlet arasındaki ilişkisinin yeni ve modern sınırlarını oluşturuyor; böylece insanın onur ve değerini, insan olmanın tabii hakları olarak insana iade ediyordu. Ancak özgürlüğün sadece “devlete karşı özgür olma”, eşitliğin de sadece “kanun önünde eşit olma” biçiminde anlaşılması, aynı şekilde mülkiyetin de ihlal edilemez ve tamamen bireyin hizmetinde olduğunun kabul edilmesi ve devletin üretim ve ticaret alanlarında herkes yönünden en geniş hareket özgürlüğünü garanti altına alarak kendisine sadece birey özgürlüklerine inkar edici müdahalelerden kaçınma şeklindeki negatif bir görevi tanıması sonucu liberal devlet, özel teşebbüslerin serbest rekabeti yönünden üretim araçlarından yoksun olanları tamamen ihmal ediyordu. Başka bir deyişle liberal devlet, zengin sınıfların ayrıcalıklarını “tehlikeli sınıflar” diye nitelendirilen yoksul sınıflara karşı savunma işlevini yerine getiriyordu.

Dolayısıyla ayrıcalıkçı ceza hukuku, mutlakiyetçi devletin baskıcı tipinden uzaklamış ve ilan edilen işlevinin özgürlükleri korumak olmasına rağmen, karşıt sosyal çıkarların çatıştığı durumlarda ekonomik yönden daha güçlü olanın çıkarını, güçsüz olanın zararına, korumaya hizmet etmektedir. Başka bir deyişle, bu ceza hukuku, eşit olmayanlar arasındaki eşitliği ve özgürlüğü sağlamaktan çok, eşitler arasındaki eşitliği ve özgürlüğü garanti altına almaktadır.

Özgürlükçü Ceza Hukuku

Özgürlükçü ceza hukuku, günümüz özgürlük anlayışının oluşturmayı hedeflediği ceza hukukudur. Gerçek özgürlüğün, ancak bugünkünden tamamen farklı bir doğaya sahip insanlar yönünden artık anlamsız veya yararsız hale gelecek olan devletin, hukukun ve tüm yasaklamaların ortadan kalkmasıyla sağlanabileceği bir kehanet olarak söylenebilir. Oysa tarihi-gerçekçi bir açıdan bakıldığında özgürlük, sadece insanın kültürel ve antropolojik gelişiminin halen ulaştığı düzeye göre kavranılabilenden ibarettir ve insanın günümüzdeki gelişim düzeyine göre ceza hukuku vazgeçilmesi imkansız bir gerçeklik olarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir.

Yasaklamaların vazgeçilmez oluşu karşısında çağımızın problemi, yasaklamaları özgürlüğe hizmet edecek biçimde anlamak ve oluşturmaktır. Aydınlanma döneminin liberal düşüncesindenden miras kalan özgürlük idesinden vazgeçmeyen ancak özgürlüğü küçük bir azınlığın ayrıcalığı olmaktan kurtarmak için öze ilişkin (maddi) bir eşitlik arayan Batı uygarlığında, özgürlüğü güvence altına alan bireysel unsur ile eşitliği güvence altına alan sosyal unsur arasında uzlaşma sağlama çabaları devam etmektedir. Zira öze ilişkin, yani gerçek bir adalet ve daha eksiksiz bir hümanizm ancak bu iki unsurun sentezinden doğabilir.

Bu itibarla özgürlükçü ceza hukuku, mağdura ve suçluya, sosyal savunmaya ve özgürlüklere ilişkin şartların dengeli bir sentezini sağlayarak, bir yandan özel ve kamusal süjelerin saldırılarına karşı vatandaşların temel haklarını, sosyal menfaatleri, demokratik kurumları, yani uygar bir biçimde birlikte yaşamak için gerekli olan şartların bütününü koruyan, öte yandan da bireylere hukuki kesinlik ve eşitlik sağlayarak, tarafların aleti haline gelmeyecek ve adli keyfilikleri önleyecek şekilde oluşturulan bir ceza hukukudur.

Böyle bir ceza hukuku, özgürlükleri, belli bir tarihi dönemdeki insan düşüncesinin idrak edebildiği kadarıyla koruyan ve insanın kurtuluşu gibi, tam olarak gerçekleştirilemeyen, ancak takip edilmesi, arkasından koşulması gereken bir idealdir.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir