Vergi Mükellefi Kavramı / Kimler vergi mükellefidir?

Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir (VUK. mad. 8). Vergi hukuku, bağımsız bir hukuk disiplini olması dolayısıyla, bu konuda kendine özgü bazı değişik kurallar ortaya koymuştur. Yani, bazı tüzel kişiler vergi mükellefi olarak sayılmamış ve tüzel kişiliği olmamasına rağmen bazı kuruluşların da vergi mükellefi olabileceği kabul edilmiştir. Bu düzenlemeler TMK’daki kişi kavramı ile bağdaşmayan hükümlerdir. Bunu vergi hukukunun özelliği dolayısıyla olağan kabul etmek gerekir. Örneğin, dernek ve vakıflar, tüzel kişiliğe sahip olmalarına rağmen kurumlar vergisi mükellefi değildir. ancak, sözü edilen kuruluşların iktisadi işletmeleri, elde ettikleri gelirler dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, dernek ve vakıflara bağlı iktisadi işletmelerin tüzel kişiliklerinin olmayabileceğidir. Kolektif ve adi komandit şirketler de tüzel kişilikleri olmasına rağmen kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamıştır. Yani, bu şirketler, kurumlar vergisi mükellefi değildir. Ancak, söz konusu şirketleri meydana getiren şahıslar elde ettikleri gelirler nedeniyle gelir vergisine tabi kılınmıştır.

Sözü edilen bu durumlar istisnai durumlardır. Bu ve buna benzer durumlar dışında vergi hukukunda gerçek ve tüzel kişi kavramı, TMK ile paralellik göstermektedir.

Vergi hukukunda mükellef olabilmek için, hak ehliyetine sahip olmak yeterlidir. Bu konuda ayrıca fiil ehliyetine sahip olmayı aramaya gerek yoktur. Anne karnında bulunan bir cenin dahi tam ve sağ olarak doğmak şartıyla vergi mükellefi olabilir. Aynı biçimde temyiz kudreti olmayan kişiler de vergi mükellefi olarak kabul edilir.

Vergi mükellefi olma kavramını geniş bir şekilde anlamak gerekir. Gerçek veya tüzel kişiler vergi mükellefi olabildiği gibi, Türk tabiiyetinde olanlar ve yabancı kişiler de vergi mükellefi olabilir. Kimlerin vergi mükellefi olduğu, ilgili vergi kanunlarında açık bir biçimde ifade edilmektedir. Vergi mükellefi olmak için, yapılan işin hukuka aykırı bir iş olup olmaması da önemli değildir. Örneğin, kumarhane işletmek hukuka aykırı bir faaliyet türü olmasına rağmen, böyle bir işletmeden kazanç elde eden kişiler vergi mükellefi olarak kabul edilir.

Tüzel kişiler ile küçüklerin, kısıtlıların ve cemaat gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef olmaları halinde, bunlara düşen ödevler kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve bunların kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir. Örneğin, küçük bir kişiye bir işletmenin miras olarak kalması halinde, o işletme ile ilgili kanuni ödevlet veli veya vasi tarafından yerine getirilir. Tüzel kişilere ait mükellefiyetlerde bu tür ödevlet, kanunen kendilerine yetki verilmiş olan kişiler tarafından yapılır.

Ancak burada ifade edilen kanuni mükelleftir. Yukarıda açıklandığı üzere kanuni mükellef, kendisine kanunen vergi borcu yüklenen ve bu borç ile ilgili bazı ödevleri yerine getirmesi gereken kişidir. Kanuni mükellef her zaman vergi yüklenicisi veya taşıyıcı olmayabilir. Ekonomik yaşam veya ilgili mevzuat gereği kanuni mükellef, ödediği vergiyi yansıtma imkanına sahip olabilir. Böyle durumlarda, vergi yükünü gerçek anlamda taşıyan kişiye vergi yüklenicisi veya taşıyıcısı denir. Bu kavram, hukuki olmayıp ekonomik bir kavramdır. Katma değer vergisi, kanuni mükellef ile vergi yüklenicisini açık bir şekilde birbirinden ayırmaktadır. Satıcı veya hizmet sunan kişi vergi mükellefi, fiyatın içinde kendisine verginin de yansıtılmış olması nedeniyle mal ve hizmet satın alan kişi vergi yüklenicisidir. Kanuni durumdan doğmaksızın aynı mekanizmanın arz ve talep dolayısıyla da işlemesi mümkündür. Yani satıcı, fiyat mekanizmasıyla vergiyi yansıtma olanağına sahip olabilir.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir