hasrette kalakalanlar
sanki geçmemiş zaman da
hasrette kalakalmışız
adım attıkça yeni dudaklara
hasretle savrulmuşuz
hiç doğmamış da güneş
yalnızlığımızın orta yerine
karanlıkta oturmuşuz
arandıkça daha da kaybolmuşsun
seni yaşatmak demek, arttırmak acıları
kimseler görmeden
yapayalnızılığımın en güzel köşesine yerleştirdim
biraz sırıtıyor, bu tenhalarda bir başına
ütüsüz ama özenli katlanmış, dolabın orta rafında
aldım elime, büyüttüm günlerce
sanki geçmemiş zaman da
hiç yırtılmamış gibi elbisen
içim henüz daha yeteri kadar dolmadan
çiçek’te oturup da doldurmak bir kadehi
karabiber kokusu savruluyor her yere ellerimden
gözledim seni kapısından içeri pasajın
sanki gözlerimi kapatıp da yine de korkmadan
fark ettim tüm ağrılarımın sebebini
aynıydı birebir yüzümde gördüğümle
tüm acılarımın müsebbibi