Aralı(k)ın Yirmisekizi

tutunmak nasıl da güçleşti

uçuşup dururken yerle birleştim

çarşamba gecesi her yer alev

sokak harlı

bense soğuk beyaz şarap tadı

ah aklımda silik düşler

geriye geriye dönüşler var

devrimimin ortasından ta en başa kaçışlar, var,

tütün sarmaya yorgun ellerim seni nasıl sarar

boğazımda o bozuk tat,

otomatik sigaralar.

her şeyden düşüp gitmek bambaşka bir uyanışa

ama şimdi bu ev var, sen varsın…

sen varsın…

bir elimde telefon üstünde adın yazar

düşünürüm seni,

zaman gelir, o resmini.

kışın biriydi o kaç parçaya bölünmüştük

yalnızlıklarımıza sarılıp nasıl da üşümüştük

ama şimdi aralık var,

aralık var.

kar taneleri etrafı kaplar

hüzün aralar kapısını ocağın

çatılardaki kar eridikçe

hüzün de erir mi karlar erdikçe

her eriyiş bir başlangıç mıdır

veya küllerinden tekrar doğabilir mi

kar taneleri

uçurumlardan zamansız atlamak mı bütün mesele

veya tam düştüğün anda tekrardan tutunabilmek mi

?

seni özledim

her saniye gibi

özlem aralıyor penceresini diğer ayların

her ay gibi bu ay da en güzeli

belki en özeli değil

veya en büyük düşüşü bu değil

bir dakika gibi geçerken saatler

insan ömrünün farkına ne zaman varır

tozunu süpürür mü başkasının rüzgarı

masallar uydurur mu inanması güç

her geçen gün biraz daha acı bırakır

aralığın son yarısı

ocaktan çalınmış bir gün gibi

yaşlanıyoruz

yaşlandık

belki de çok genciz

gitgide gençleşiyor da olabiliriz

bir sona doğru

bir koşu

bir gün

bin adım

her gün

özlem

hasret

neşe

hüzün

kovan

kuş

narin

ince

düşün taşın

halim yine belirsiz

sebepsiz düştü içim dışım

sensiz bu odalar renksiz

sessiz

kasvetli

.

hiçbir sebep ağlamaya itemez

hiçbir sebep yükleyemez bedellerini

yapmadıklarımın

yapamadıklarımın

.

alıştım kokun sinmişken vücuduma

çarpışır yokluğun

huzursuz

kırılgan varlığıma

.

seni çok özledim

belki itiraf edemesem de

ne kendime

ne başkasına

belki de her gün dillendirdiğim

bir gerçeği

söylemek için

hiçbir sebep yok

kendimi savurmaya

. . .

la la la

la la la

la la la

la la la

. . .

üzerimde bir ağırlık

dün hafif miydim

mutsuzluğum yapışmış

nasıl çıkartabilirim?

bugün de görsem seni

kavuşsam yine

huzur

huzur

ve

huzur

.

belki de sensin

beni böyle yapan

iki gün nasıl geçmiş

görmeden seni

iki soğuk gece

yüzün güzelmiş yüzüme değmese de

ama her zaman yüzümde olsun

çok mu ?

. . .

ellerim tenine değmeliydi

bence sensin

bence sendin

.

ve mutluluk bir kibrit çöpü.

artık ne kadar yanarsa.

. . .

hiç bitmeyeninden istiyorum

.

tekrarı yoktur bazı şeylerin

bir adet prömiyer

bir adet jübile

hayat gibi

aşk gibi

ömür gibi

aralığı uzun olanından istiyorum

başlangıç ve bitiş

“ve” olmak istiyorum

hep orada kalmak

aralığın 28i

 

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir