Borçlar Hukuku Ders Notları / Temsil / 20 Aralık 2016

TEMSİL

 

Temsille, temsil olunanın hukuki alanında sonuçlar meydana getirilir. Temsilci, kendi iradesini kullanarak, bir başkasının hukuki alanında hukuki sonuçlar yaratır. Nitekim, A’ya ait olan işlem bir temsilci aracılığıyla yapılır, fakat bunun hukuki sonuçları doğrudan doğruya A’nın hukuki alanında meydana gelir. Böyle bir yetkinin tanınmış olması, temsil olunanın iktidar alanını genişletir.

 

Temsilcinin üçüncü bir kişi ile yaptığı hukuki işlemin hukuki sonuçları doğrudan doğruya temsil olunanın hukuki alanında meydana gelir. Temsil yetkisinin tanınmış olması, kural olarak temsil olunanın hukuki iktidar alanının genişlemesi, aynı zamanda onun irade özerkliğini kullanmış olması anlamına gelir. Temsilci, temsil aracılığıyla; temsil olunan hukuki ilişkilerini geniş, rahat bir şekilde düzenleyebilme imkanına kavuşur. O nedenle kural olarak ilişki, temsil olunana hizmet eder; temsilci onun menfaatine işlem yapar. Temsil ilişkisinde temsilcinin de menfaatinin korunduğu haller olabilir, onlarda dahil aslolan temsil olunanın menfaatinin korunmasıdır. Örneğin; bir borçlu, alacaklısına bir paket verecektir. Tapuya gidip ipoteği tesis edecektir. Onun yerine bir vekaletname, yetki belgesi düzenleyerek alacaklısını temsilci tayin eder ve o kişi kendi menfaatine, ama borçlusu adına işlem yapar. Burada temsilci, hem temsil olunanın hesabına, hem de kendi hesabına işlem yapmış olur.

Temsil, kural olarak hukuki işlemler alanında geçerlidir.

Haksız fiil alanında temsil geçerli olur mu? Olmaz.

Temsil hangi alanlarda geçerli olmaz?

Kullanımı doğrudan doğruya kişinin taktirine bırakılmış alanlarda geçerli olmaz (evlenme gibi).

Temsil tek taraflı bir irade beyanıdır. Vekalet, bir işin görülmesi. İster istemez karşımıza temsil ile vekalet ilişkisi çıkıyor. Vekaletteki işin görülebilmesi için verilen yetkinin adı temsil yetkisidir. Temsil ve vekalet birbirinden farklı kavramlardır. Vekalet bir sözleşmedir ve bir işin görülmesini tasavvur eder. İş, hukuki olabileceği gibi maddi bir fiil de olur. Vekalet bir sözleşmedir ve iki taraflıdır. Buna mukabil, temsil tek taraflı bir irade beyanıdır. Vekaletin konusu hukuki işlemler, maddi fiiller olabilir ama temsilin konusu mutlaka hukuki işlemlerdir. Vekalet sözleşmesinde, vekil işi görecek kişidir ve borç altına girer. Fakat temsil yetkisinde temsil verdiğiniz kişinin muhakkak işi yapma yükümlülüğü yoktur, borç altına sokmaz. Borç altına sokan nedir? Vekalet sözleşmesidir.

Bunu daha iyi açıklayabilmek için iç ilişki ile dış ilişkiyi ayırmak gerekir.

Temsil olunan = Müvekkil

Temsilci = Vekil

Temsil olunan ile temsilci arasında bir ilişki var. Biz buna iç ilişki adını veriyoruz. Bir de temsilci ile üçüncü kişi arasında bir ilişki var. Buna da dış ilişki adını veriyoruz.

Buradaki iç ilişki; vekalet, hizmet akdi, ortaklık sözleşmesi vs.

( ! Vekalet sözleşmesi olmadan da bir temsil yetkisi olabilir. ! )

Vekalet sözleşmesi yapıldığında mutlaka bir temsil yetkisi gerekmeyebilir. O halde vekaletin bulunduğu her halde temsil yetkisi de vardır gibi bir yargıya varamayız.

 

Temsilin çeşitleri

  • Yasal temsilci
  • İradi temsilci

Esasında, yasal temsilci-iradi temsilci ayrımında, ayrımın kaynağı; temsil kudretinin nereden meydana geldiğidir. İradi temsilde, temsil yetkisi, temsili verenin iradi yetkisinden kaynaklanmaktadır. Buna mukabil, yasal temsilde, temsil yetkisi, kanundan kaynaklanır. İradi temsilde, temsil olunan temsilciye rağmen, temsilcinin yapmasını istediği işi bizzat kendisi yapabilir. Çünkü temsil vermiş olmak, sizin işlem yapabilme ehliyetinizi sınırlamaz. Fakat yasal temsilde böyle değildir, çünkü zaten ehliyet sınırlandırılmıştır.

Tüzel kişilerde temsilci, tüzel kişinin iradesini açıklayan bir unsurdur. Tabii, paradoksal bir durum olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Organ, kendi iradesini açıklar. Organda görev yapan kişi tüzel kişinin iradesini açıklar. Tüzel kişinin organında görev yapanlar, tüzel kişinin iradesini açıklarlar. Tabii iradesini açıklarken, kendi iradelerini açıklamış olurlar. Bu yüzden tüzel kişilerin organlarda temsil yetkisi kafalarda karışıklığa yol açar. Böylece tüzel kişiliklerde de temsil hükümlerini bazı hallerde kıyasen uygulamak durumunda kalıyoruz.

Bir şirketten ipotek alacak banka. Şirketin yetkili genel müdürü işlemi yapmaya gidiyor. Hem şirketin genel müdürü, hem de kendisi ayrı bir kişilik. Şayet temsilci olarak giderse, Türk hukukundaki düzenlemeye göre resmi bir belge götürmesi gerek; noterden yapılan vekaletname götürmesi gerek. Buna mukabil, şirketin adına hareket ediyorsa, sadece genel müdür olduğunu kanıtlayan bir belgeyle gitmesi yeterli. Çünkü o sıfatla giderken zaten şirketin iradesini açıklıyordur.

 

Doğrudan ve Dolaylı Temsil

  • Temsil olunan
  • Temsilci
  • Üçüncü Kişi

Doğrudan temsilde; sözleşme B ile C arasında gerçekleşiyor. Fakat sözleşmenin sonuçları (bir takım hak ve borçlar) C sözleşmeyi A ile yapmış gibi; A ve C’nin üzerinde meydana gelir, başka herhangi bir işlem yapmasına gerek yoktur. Biz buna doğrudan temsil adını veriyoruz.

BK 40; “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.

Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur.

Diğer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır.

 

Dolaylı temsilde; sözleşme temsilci ile üçüncü kişi arasında yapılıyor. Sözleşmenin hüküm ve sonuçları temsilci ile üçüncü kişi arasında meydana geliyor. Temsilci, bir alacak hakkı elde etmişse alacağın temliki, borç altına girmişse borcun nakli yoluyla temsil olunan kişiye geçiriyor.

Doğrudan temsilde üçüncü kişi bu işlemin bir temsilci tarafından yapıldığını bildiği için biz doğrudan temsil diyoruz. Üçüncü kişi bilerek temsil olunan ile sözleşme yapmak istiyor ve temsilci ile sözleşme yaparak doğrudan temsil olunan ile bir işlem yapmış oluyor.

Dolaylı temsilde ise temsilci, temsilci olduğunu bilmiyor. Temsilcinin kendi başına hareket eden biri olduğunu tasavvur ediyor. Sonradan yapılan başka işlemlerle temsilci doğan alacak haklarını ve borçlarını temsil olunana geçiriyor.

Dolaylı temsilde dış ilişki yoktur (temsil olunan ile üçüncü kişi arasında bir ilişki yoktur). Temsil olunan ile temsilci arasında bir iç ilişki olmadığı için, haklar ve alacaklar temsil olunana devredilir. Buna karşılık, doğrudan temsilde hem iç ilişki hem dış ilişki mevcuttur. Dolaylı temsilde B ve A arasında vekalet ilişkisi gene var. O vekalet sözleşmesi, temsilciye temsil olunan adına hareket imkanını veriyor.

 

Aktif Temsil – Pasif Temsil

Aktif temsilde, temsilci eylemli olarak temsil olunan adına hareket eder. Onun iradesini açıklar.

Pasif temsilde, irade açıklaması söz konusu değil, bir iradeye muhatap olunması söz konusudur. Mesela tebligatları almak konusunda birisi yetkili olabilir. O, pasif bir temsilci olur.

Aktif temsil yetkisine haiz olan, aynı zamanda pasif temsil yetkisine de haizdir.

Haberci, hiçbir zaman kendi iradesini açıklamaz, başkasının iradesini taşır.

“Git bana şuradan bir gazoz al” derken bu bir temsil yetkisi vermedir. “Git ona bir daha gelmeyeceğimi söyle” derken burada haberci bir başkasının iradesini taşımaktadır.

 

Temsil Yetkisinin Özellikleri

  • Temsil yetkisi tek taraflı bir irade beyanıdır.
  • Temsil yetkisinin bir kimseye verilmesi, temsil yetkisini veren kimsenin o işlemi yapmasını engellemez. Kendisi de o işlemi bizzat yapabilir. (Esasında buradaki sorun, işlemin hem temsilci hem de teslimi veren tarafından yapılmış olmasıdır. Esasında burada hemen borçlandırıcı işlem-tasarrufi işlem ayrımı yapmamız lazım. Aynı konuda birden çok borçlandırıcı işlem yapılması mümkündür. Ama aynı konuda aynı nesneye ilişkin olarak iki tane tasarrufi işlem yapılamaz. Şu halde, sorunun çözümünün şöyle olması gerekiyor; yapılan bir borçlandırıcı işlem ise gerek temsilcinin gerek temsil olunanın yapmış oldukları işlemlerden ikisi de geçerlidir. Ancak bir tanesi geçerli olabileceği için diğeri için tazminat ödemek zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Tasarrufi işleme gelince; aynı konuda iki tane tasarrufi işlem yapılamaz. Çünkü bir tanesi yapıldıktan sonra artık o konuya ilişkin ikinci bir tasarrufi işlem yapılamaz, zira tasarruf yetkisi kalmamıştır.

 

Temsil Yetkisi Nasıl Verilir?

İç temsil yetkisi – Dış temsil yetkisi

İç temsil yetkisi; doğrudan doğruya yetkinin temsilci olacak kişiye verilmesidir. Bizzat temsilciye “seni temsilci tayin ettim, benim nam ve hesabıma şu işlemi yap…” bu bir iç temsil yetkisidir.

Dış temsil yetkisi; üçüncü bir kişiye bildirilerek yapılan bir yetkilendirmedir. Örnek vermek gerekirse; B’ye diyorum ki “A’yı kendime vekil tayin ettim, seninle işlemi o yapacak.” Demek ki dış temsil yetkisi üçüncü kişiye verilen yetkidir.

Bizim borçlar hukukumuzda esas düzenlenen iç temsil yetkisidir, dış temsil yetkisi düzenlenmemiştir. Ancak bir maddede kısmen dış temsil yetkisinin de düzenlendiğini görüyoruz;

BK 41; “Başkası adına ve hesabına temsil kamu hukukundan doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere; temsil hukuksal bir işlemden doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi o hukuksal işleme göre belirlenir.

 Temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse temsil yetkisinin içeriği ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir.”

Yalnızca BK 41/2’de geçmektedir. Bu hüküm oldukça önemli bir hükümdür. Bu hüküm, güven sorumluluğunda karşımıza çıkacak. Esas itibariyle üçüncü kişiye “şunu kendime tayin ettim” diyerek bildiriliyor.

 

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir