Borçların Kaynakları

Borçların kaynaklarından maksat, bir borcun meydana gelmesine, doğmasına sebep olan olgulardır (vakıalardır). Borç kaynakları iki ana gruba ayrılır;

-Borç ilişkisinin doğumunun iradeye bağlı olduğu haller

-Borç ilişkisinin doğumunun iradeye bağlı olmadığı haller

Her iki grup da kendi içinde iki alt gruba ayrılmaktadır;

1) Borcun doğumunun iradeye dayanması halinde doğan borç

a) Ya bu iradenin arzu ettiği sonucun meydana gelmesi şeklinde olur ki, buna hukuki işlemden (hukuki muameleden) doğan borçlar denir.

Tek taraflı hukuki muamelelerden doğan borçlar varsa da bu açıdan en önemli borç kaynağı sözleşmelerdir. (Alım satım, kira, hizmet sözleşmesi vs.)

b) Veya borç, iradenin kusurlu olması dolayısıyla başkasına verilen zararı tazmin borcu doğurması şeklinde olur ki buna da haksız fiilden doğan borçlar denir. Ve bu borcu doğuran kaynak “haksız fiil”dir. Kusurlu olarak bir şahsı yaralama veya bir şahsın malını tahrip etme böyledir. Fakat hemen belirtelim ki, başkasına verilen zararı tazmin hususunda kusur aranmayan sorumluluk halleri de bugün haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde yer almaktadır.

2) Borcun doğumunun iradeye dayanmaması halinde doğan borç

a) Ya bir şahsın malvarlığının diğer bir şahsın malvarlığı aleyhine haklı bir sebep olmaksızın zenginleşmesi yüzünden doğar ve bu sebepsiz zenginleşmenin bertaraf edilmesi gayesini güder ki, buna sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar ve bunun kaynağına da “sebepsiz zenginleşme” denir.

b) Yahut borç doğrudan doğruya kanunun yüklediği bir yükümlülük (mükellefiyet) şeklinde doğar. Aile Hukukunda nafaka borcu böyledir. Bu borçlara ise kanundan doğan borçlar denmekte ve kaynağı da kanun olarak gösterilmektedir.

Gerçi derhal işaret edelim ki, bu ifade tarzı insanı yanıltabilir. Sanki yukarıda üç gruptan yer alan (Hukuki işlemden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden doğan) borçların kanuna dayanmadığı fikrini uyandırabilir. Halbuki bütün borç ilişkileri dayanaklarını kanun hükümlerinde bulur. Her biri, borcun doğumu için kanunun öngördüğü vakıayı (olguyu) teşkil etmektedir. Son gruptaki borçların özelliği kanunun öngördüğü vakıaların diğer üç gruptan hiçbirine girmemesidir. Örneğin, Borçlar Kanununun özel kısmında düzenlenen vekaletsiz iş görme (TBK m. 526-531) böyledir. Bazı yazarlar bu borçlara “diğer sebeplerden dolayı doğan borçlar” demektedirler. Bazıları ise bu son kaynakta yer alan borçlar için, bir kısmını hukuki işlemden doğan borçlara benzeterek “akit benzeri kaynaklardan doğan borçlar” ve bir kısmını da haksız fiillerden doğan borçlara benzeterek “haksız fiil benzeri kaynaklardan doğan borçlar” tarzında bir gruplandırma yapmışlardır. Her ne şekilde isimlendirilirse isimlendirilsin, borcun doğumu açısından bu dört grup kaynak söz konusu olmakta ve bunlardan ilk üçü Borçlar Kanunumuzun genel hükümleri kısmında düzenlenmiş bulunmaktadır.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir