Sigorta Sözleşmesinin Tarafları ve İlgililer

1. Sözleşmenin Tarafları
1.1. Sigortacı
Sigortacı, sigorta sözleşmesinin sigorta himayesini taahhüt eden tarafıdır. Türk hukukunda sadece sigortacılık yapmak üzere kurulmuş anonim şirketler ile kooperatif şirket esasına göre kurulmuş karşılıklı şirketler sigortacılık yapma izni (ruhsatname) almış olmaları koşuluyla sigorta himayesi taahhüdünde bulunabilirler.

Yabancı sigorta şirketleri de gerekli koşulları yerine getirmek ve faaliyet izni almak şartı ile Türkiye’de şube şeklinde faaliyet gösterebilir ve sigorta sözleşmeleri akdedebilir. Türkiye’de yerleşik olmayan sigorta şirketleri ile yapılan sigorta sözleşmeleri hariç, ruhsatname almamış sigorta şirketleri ile ruhsatname almamış olduğunu bilerek yapılan sözleşmeler, sigorta sözleşmesi olarak nitelenmez; bu sözleşmeler hakkında TBK m. 604 ve 605 hükümleri uygulanır (TTK m. 1401 / 2).

Bir sigorta sözleşmesi ile birden fazla sigortacı sigorta himayesi taahhüdünde bulunabilir. Sigortacılardan her biri sigorta ettirenle rizikonun belirli bir oranı için aynı koşullarla sigorta sözleşmeleri de akdedebilir. Bu durum, ya sigortacıların bir veya birden fazla sigorta türünde sigorta değerinin belirli bir miktar üzerinde olduğu hâllerde üstlenecekleri rizikoları aralarında paylaşacakları hususunda önceden yaptıkları bir anlaşmadan (consortium) ya da aralarında önceden yapılmış böyle bir anlaşma olmaksızın, somut bir sözleşme ile üstlenilecek rizikonun yüksekliği sebebiyle birden fazla sigortacının bir araya gelmesinden kaynaklanabilir. Birden fazla sigortacının sigorta himayesi taahhüdünde bulunduğu hâllerde bunlardan biri jeran konumundadır. Jeran aralarındaki anlaşma gereği sözleşmenin akdedilmesi ve ifası aşamalarında diğer sigortacıları temsil eder.

1.2. Sigorta ettiren
Sigorta ettiren, sigortacı ile sigorta sözleşmesi akdeden veya bir temsilci vasıtasıyla adına ve hesabına sigorta sözleşmesi akdedilen taraftır. Gerçek veya tüzel kişidir. Sözleşmeden doğan prim ödeme borcu sigorta ettirene aittir. Sigorta ettiren, sigorta sözleşmesi ile kendi menfaatini ya da üçüncü bir şahsın menfaatini sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınan menfaat sigorta ettirene ait ise, “kendi hesabına sigorta”, sigorta ettirenden başka bir şahsa ait ise “başkası hesabına sigorta” söz konusudur. Bir sigorta sözleşmesi, kısmen kendi hesabına, kısmen başkası hesabına sigorta şeklinde de yapılabilir. Kendi hesabına sigortada sigorta ettiren aynı zamanda sigortalıdır.

Üçüncü kişi lehine sözleşme niteliğindeki başkası hesabına sigortada sözleşmeden doğan haklar, menfaati sigortalanan şahsa (sigortalı) aittir; fakat prim borcunun borçlusu, sigorta sözleşmesinin tarafı olarak sigorta ettirendir.

2. İlgililer

2.1. Hayat sigortalarında
2.1.1. Sigortalı (riziko şahsı)
Hayat sigortası, ya sigorta ettirenin ya da üçüncü bir şahsın hayatı üzerine yapılabilir. Hayatı sigorta edilen şahıs, “sigortalı” olarak anılmaktadır. Ancak, hayatı sigorta edilen şahsın belirli bir tarihte hayatta olması ya da ölümü rizikoyu oluşturduğundan, bu şahsa “riziko şahsı” da denmektedir.

Hayat sigortalarındaki sigortalı kavramı, zarar sigortalarındaki sigortalı kavramından farklıdır. Zarar sigortalarında sigortalı, sigortadan yararlanan şahsı, hayat sigortalarında ise hayatı sigorta edilen şahsı ifade eder. Başkasının hayatı üzerine yapılan hayat sigortalarında sigortadan doğan haklar sigorta ettirene ya da sigorta ettirenin tayin ettiği şahsa (lehtara) aittir.

Başkasının hayatının sigorta edilmesi halinde, sigorta ettirenin sigortalının hayatının devamında menfaatinin bulunması sözleşmenin geçerlilik koşuludur (TTK m. 1490 / 2). Riziko şahsının (sigortalının), hayatının sigorta ettirilmesine muvafakat etmesi ya da hayatının sigorta ettirildiğinden haberdar olması kural olarak geçerlilik şartı değildir. Ancak ölüm ihtimaline karşı yapılan ve sigorta bedeli mutat cenaze giderlerini aşan hayat sigortalarında durum farklıdır; zira TTK m. 1490 / 2 hükmünde “ölüm ihtimaline karşı yapılan sigortalarda, sigorta bedelinin mutat cenaze giderlerini aşması hâlinde sigortalının (riziko şahsının) veya varsa kanuni temsilcisinin yazılı izni gerekli olduğu; sigortalı onbeş yaşından büyükse kanuni temsilcinin dışında ayrıca onun da izni alınacağı; izin alınmadan yapılan sözleşmenin, icazet verilmediği takdirde geçersiz olduğu” öngörülmüştür. Buna göre sigortalının (riziko şahsının) veya varsa kanuni temsilcisinin, sigortalı 15 yaşından büyükse sigortalı ve kanuni temsilcisinin izni, sözleşmenin geçerlilik şartıdır; izin alınmadan yapılan sözleşmeye icazet verilmediği takdirde sözleşme geçersizdir. Kanuni temsilcinin lehtar olarak atandığı veya kendisinin sigorta ettiren olduğu durumlarda, kanuni temsilcinin iznin verilmesinde sigortalıyı (riziko şahsını) temsil yetkisi yoktur.

2.1.2. Lehtar (sigortadan yararlanacak şahıs)
Hayat sigortalarında lehtar, sigortadan yararlanacak olan şahıstır. Sigorta edilen rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacıdan sigorta bedelini talep ve tahsil yetkisi aksi kararlaştırılmış olmadıkça lehtara aittir (TTK m. 1493 / 7). TTK m. 1493 / 1 hükmü uyarınca lehtar gerçek ya da tüzel kişi olabilir. Lehtar, sigorta ettiren tarafından sözleşme yapılırken veya daha sonra tayin edilebilir. Ölüm rizikosuna karşı yapılan sigortalarda lehtar belirtilmemişse, sözleşmenin sigorta ettirenin mirasçıları lehine; yaşama ihtimaline karşı yapılmış sigortalarda ise, sigortalı (riziko şahsı) lehine yapıldığı kabul edilir.
Ölüm rizikosuna karşı yapılmış hayat sigortalarında birden fazla kişi payları belirtilmeksizin lehtar olarak atanmış ise, sigorta bedeli üzerinde hepsi eşit oranda pay sahibidir (TTK m. 1494 / 1). Hak sahiplerinden biri tarafından alınmayan pay, diğerlerinin payına eklenir. Mirasın reddi veya mirastan vazgeçmenin, lehtarın sigorta bedelini talep hakkına etkisi yoktur.
Sigorta ettiren atadığı lehtarı sigortacıya bildirir. Lehtar sigortacıya bildirilmemiş ise, sigortacı iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur. Sigorta ettiren sözleşme yapılırken veya daha sonra atadığı lehtarı değiştirebilir. Lehtar atanması ve değiştirilmesi sigortacının iznine bağlı değildir (TTK m. 1493 / 5). Ancak sigorta ettiren lehtarı değiştirme hakkından vazgeçtiğini sigorta poliçesine yazdırmış ve sigorta poliçesini lehtara teslim etmiş ise, lehtarı değiştiremez. Tereddüt halinde sigorta ettirenin lehtarı değiştirme hakkını saklı tuttuğu kabul edilir. Sigorta ettirenin lehtarı değiştirme hakkından açıkça vazgeçtiği ve poliçeyi lehtara verdiği hallerde dahi, mirasçılıktan çıkarma veya hibeden rücu halleri gerçekleşmiş ise ya da ilgililer arasında o kişinin lehtar olarak atanmasına ilişkin sebep ortadan kalkmış ise, (örneğin sigorta ettiren ile lehtar arasındaki evlilik birliği sona ermiş ise) değiştirilebilir. Lehtarın değiştirilemeyeceği durumlarda, sigorta ettiren tarafından ayrılma ve ödünç hakları kullanıldığı takdirde, ödenecek tutar üzerinde ve aksi kararlaştırılmamış ise sigortacının iflası sonucu ödenecek tutar üzerinde lehtar hak sahibidir.

2.2. Zarar sigortalarında

2.2.1. Sigortalı
Sigortalı, başkası hesabına sigorta ya da kimin olacaksa onun hesabına sigorta şeklinde menfaati sigortalanan ve sigortadan faydalanacak olan şahıstır. Sigorta ettiren tarafından akdedilen sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir.

2.2.2. İpotekli alacaklı
Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesine göre muaccel olan sigorta tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızasıyla ödenebilir. TTK m. 901 hükmünde de “geminin maliki veya onun hesabına bir başkası tarafından (malik menfaatinin) sigorta ettirilmiş olması halinde, gemi ipoteğinin, riziko gerçekleşmeden önce tesis edilmiş olması şartıyla, sigorta tazminatını da kapsadığı” öngörülmüştür. Rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacı sigorta tazminatını ipotekli alacaklı ya da gemi malikinden birine diğerinin onayı olmaksızın ödeyemez; bunlar anlaşamadıkları takdirde sigortacı sigorta tazminatını tevdi etmekle yükümlüdür. Ancak sigorta tazminatının sigorta konusu malın eski haline getirilmesi için harcanacak olması ve bu hususta malik tarafından yeterli güvence verilmesi halinde (TMK m. 879 / 2; TTK m. 1023), sigortacının malike yapacağı ödeme ipotekli alacaklıya karşı da geçerli olur.

Gemi ipoteğinde sigortacının, sigorta ettiren kimse ya da sigortalının fiili yüzünden bunlara karşı sigorta tazminatı ödemekten kurtulsa bile, ipotekli alacaklıya karşı ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmayacağı; ancak sigorta priminin zamanında ödenmediği, geminin denize veya yola elverişsiz halde yola çıktığı ya da geminin bildirilen ya da mutat olan rotadan ayrıldığı hallerde ipotekli alacaklıya karşı da sigorta tazminatı ödeme borcundan kurtulacağı hüküm altına alınmıştır (TTK m. 1027).

2.2.3. Zarar gören
Sorumluluk sigortaları hakkındaki TTK m. 1478 hükmünde “zarar görenin, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla sigortacıdan talep edebileceği” öngörülmüştür. Bu hükümle tüm sorumluluk sigortalarında zarar görene doğrudan dava hakkı tanınmıştır. TTK m. 1478 hükmünden başka KTK m. 97 ve 100 hükümleri uyarınca da zorunlu trafik sigortasında olduğu gibi ihtiyari trafik sigortasında da zarar gören doğrudan sigortacıya karşı talep ve dava hakkına sahiptir.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir