bilmediğim, görmediğim, göreslediğim

dün ağlarken gördüm seni, çok bilmediğim bir şehirde, bir sokağın köşesinde, yıllar sonra. içim sızladı, tam gelir gibi oldum sonra durdum -bir an düşündüm yapabilir miyim diye-. sanki birlikte geçen yıllar bir anda, birkaç saniyede gözümün önüne geldi gitti gibi oldu. sonra yürüdüm devam ettim istiklal’de. sonra yürüye yürüye gelmişim, birlikte gittiğimiz, beni ilk defa götürdüğün yere, yemek kulübü’ne -çok özlemişim o zamanları-. önüme iki damla gözyaşım düştü, geri döndüm. tam ters istikamet yürümeye başladım seni gördüğüm yere doğru. geldim, gitmiştin. şimdi de ne numaran var, ne de adresin. ne de bir tanıdık. ne başka bir şey, o tren kazasından sonra, kimsen de kalmadı -en çok da bu yakıyor içimi-. otelime döndüm ben de, bütün gece uyuyamadım. sanırım vicdanımla hesaplaştım uyumak yerine. beş sıfır geride başlamıştım zaten bu vicdan hesabına. ben sıfırda kaldım ama, vicdanımın attıklarını bir söylesen hele. nolursun gel, yalvarırım -çok yoruldum düşünmekten-. dün öyle ağlıyordun ya. ben seni ağlarken görmeye dayanamam. nolursun, ben saracağım ne yaran varsa, kim ne yaptıysa sana. o ay yüzünden yaşlar süzülmeye görsün; benden mutlusu olmaz zaten. sanki aradan geçen yıllarda bensiz çok mutluymuşsun gibi hissettim, hiç aklıma mutsuz olabileceğin gelmedi -yalan-. birkaç defa o eski, görüşmediğim, ortak arkadaşlarımızla karşılaştım -nefret ediyorum hepsinden-. çok da yüzüme bakmak istemediler aslında, ama ben zorla kollarından tutup seni sordum, denk geldikçe. iyi olduğunu, çok mutlu olduğunu söylemişlerdi. ben de mutluluğunu bozmak istemedim -kendimi kandırıyorum-. ben o zamandan beri gerçekten kimseyi sevemedim. sevdiğimi sandım, sanmışım, dün fark ettim. dedim ya vicdan -insan bulamadığı her kelimenin yerine vicdanı koyabiliyor kolayca-.. vicdan hesaplaşması diye. tam da orada işte. her şeyi bırakır gelirim, nereye istiyorsan gelirim, her şeyimi bırakırım. bu arada bilmen gereken tek bir şey var, ben evlendim. iki tane de çocuğum var, istersen, yani istersen değil, sen iste, iste de değil, yeter ki, yeter ki bir kere gül yüzüme, bunu söylemesi çok güç biliyorum ama, hepsini, her şeyi bırakır gelirim -gerçekten gelirim-, ben seni hala çok seviyorum, ay yüzlüm. şerefsizin tekiyim ben -nefret ediyorum kendimden, her hareketimden-, unut bu dediklerimi, unut.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir