Borçlunun Yardımcı Kişilerden Dolayı Sorumluluğu

Genel Bilgi

TBK m. 116, yardımcı kişilerin fiillerinden dolayı borçlunun sorumluluğunu düzenlemiştir. Borç ilişkisinden borçlu için bazı borçlar, alacaklı için de bazı haklar doğar. TBK’ya göre, borçlu borç ilişkisinden doğan borçlarını şahsen ifa etmek zorunda olmadığı gibi (TBK m. 83), alacaklı da hakkını şahsen kullanmak zorunda değildir. Hatta borçlu çoğu zaman borçlarını şahsen ifaya muktedir veya yeterli de olmayabilir. Aynı şekilde alacaklının borç ilişkisinden doğan hakları bizzat kullanması da her zaman mümkün değildir. Çağdaş toplum hayatının karmaşık yapısı, işletmelerin örgütlenme biçimi ve nihayet iş bölümü, günümüzde borçluyu, borç ilişkisinden doğan borçlarının ifasında, alacaklıyı da haklarının kullanılmasında yardımcı kişilerden yararlanmaya zorlamaktadır. Kaldı ki, TBK m. 83’e göre borçlu yüklenmiş olduğu bazı kişisel edimleri bizzat ifa zorunda olsa bile, yine de işin niteliği elverdiği ölçüde bazı ifa fiillerinde üçüncü kişilerin hizmet ve yardımına ihtiyaç duyabilir.

Örneğin bir inşaat işini üstlenen yüklenicinin, bütün inşaatı şahsen yapması mümkün değildir. keza, bir bakım ve tamir yeri açan kişinin de yanında bazı yardımcı kişileri çalıştırması zorunludur.

Bu söylenenlere uygun olarak TBK m. 116 bir yandan borçlunun, diğer yandan alacaklının kullandıkları yardımcı kişilerin fiilleriyle borç ilişkisinin karşı tarafına verdikleri zarardan sorumluluklarını düzenlemiştir. Borçlunun borcun ifasında kullandığı yardımcı kişi “ifa yardımcısı“; alacaklının da hakkını kullanırken çalıştırdığı üçüncü kişiye “kullanma yardımcısı” denir.

Borçlunun hizmet ve yardımlarından yararlandığı yardımcı kişilerle alacaklı arasında doğrudan doğruya herhangi bir borç ilişkisi mevcut değildir.

TBK m. 116 bir yandan borçluya yardımcı kişi kullanma yetkisi verirken, diğer yandan da bu kişilerin kendilerine verilen işi gördükleri sırada fiilleriyle alacaklıya verdikleri zarardan borçluyu sorumlu tutmuştur. “Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk” başlığını taşıyan TBK m. 116’ya göre, bir borcun yerine getirilmesini veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişilere veya yanında çalışanlar gibi yardımcılarına bırakan borçlu, bu bırakma kanuna uygun olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.

 

Borçlunun yardımcı kişilerden dolayı sorumluluğunun şartları

  1. Borçlu ile zarar gören alacaklı arasında bir borç ilişkisi bulunmalıdır.
    Bu borç ilişkisi sözleşmeden doğabileceği gibi, kanundan, özellikle haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden de doğabilir.
  2. Borçlu, borç ilişkisinden doğan borcun ifasını veya bir hakkın kullanılmasını yardımcı kişiye bırakmış olmalıdır.
    Üçüncü kişinin ifa yardımcısı olarak tanımlanabilmesi için, önce borçlunun, borcun bu kişi tarafından yerine getirilmesine izin vermesi sonra da onun ifaya fiilen katılması gerekir.
  3. Borcun ifasının, hakkın kullanılmasının yardımcı kişiye bırakılması caiz olmalıdır.
    Borcun ifasının veya hakkın kullanılmasının yardımcı kişi tarafından yaptırılması caiz değilse, borçlu veya alacaklı, TBK m. 116’ya göre değil, TBK m. 112’ye göre sorumlu olur. Borçlunun şahsına bağlı edimlerin ifasının yardımcı kişiye bırakılması caiz değildir.
  4. Yardımcı kişi, alacaklıya kendisine verilen işi yürüttüğü sırada zarar vermiş olmalıdır.
    Borç ilişkisinden doğan borcun, edim yükümlülükleriyle yan yükümlülüklerin ifası veya hakkın kullanılması ile meydana gelen zarar arasında işlevsel bir bağ bulunmalıdır.
  5. Yardımcı kişinin davranışı, borçluya farazi bir kusur olarak yükletilebilmelidir.
    Borçlunun, yardımcı kişinin alacaklıya verdiği zarardan sorumlu olması için, kendisinin veya yardımcısının kusurunun gerekli olup olmadığı doktrinde tartışmalıdır. Bu konuda başlıca üç görüş vardır; Bizim de katıldığımız ve doktrinde hakim olan görüşe göre, borçlunun sorumlu olması için yardımcı kişinin kusuru aranmaz.
  6. Zarar
    Alacaklı, yardımcı kişinin borca aykırı davranışı sonunda bir zarara uğramış olmalıdır. alacaklının uğramış olduğu zarar maddi bir zarar olabileceği gibi, manevi bir zarar da olabilir. Şeye, şahsa veya diğer ekonomik değerlere verilen maddi zarar da fiili zarar veya yoksun kalınan kar şeklinde ortaya çıkabilir.
  7. Uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
    Borçlunun sorumlu olması için yardımcı kişinin davranışı (fiili) ile gerçekleşen zarar arasında önce tabii, sonra da uygun illiyet bağı bulunmalıdır.

 

Hüküm ve sonuçları

Yukarıdaki şartlar gerçekleşince borçlu, yardımcı kişinin alacaklıya vermiş olduğu zarardan dolayı bu zararı kendi fiiliyle vermiş gibi sorumlu olur. TBK m. 116, TBK m. 66’nın aksine olarak, borçluya kurtuluş kanıtı getirme imkanı tanımış değildir. Bu nedenle borçlu, yardımcı kişiyi seçmede, ona talimat ve bilgi vermede, onu denetleme ve gözetlemede kusurlu olmadığını, her türlü özen ve dikkati gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan kurtulamaz. Buna karşılık, zarar umulmayan hal ve mücbir sebepten meydana gelmişse, borçlu bunları ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulabilir.

Borçlunun yardımcı kişiye rücu hakkı: Yardımcı kişinin alacaklıya vermiş olduğu zararı tazmin eden borçlu, bu suretle bir zarara uğramıştır. Bu zararın tazmininin yardımcıdan istenmesinin mümkün olması halinde borçlu, yardımcıya rücu edebilir.

Yardımcı kişiden dolayı sorumluluğun kaldırılması veya sınırlandırılması: TBK m. 116’2’ye göre borçlu, alacaklı ile önceden yapmış olduğu bir sorumsuzluk sözleşmesi ile yardımcı kişilerinin sebep olacağı zarardan dolayı sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan kaldırabilir. Bu taktirde sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan bir sorumsuzluk sözleşmesi söz konusu olur. Ancak böyle bir sözleşmenin yapılabilmesi için önce, sözleşmeye ve işin niteliğine göre borçlanılan edimin ifasında yardımcı kişi kullanmak mümkün olmalı, sonra da borçlunun işletme organizasyonu eksiksiz ve kusursuz bulunmalıdır.

TBK m. 116/2’ye göre borçlunun, yardımcılarının sözleşmeye aykırı bir davranışla verecekleri zarardan dolayı alacaklı ile yapacağı sorumsuzluk sözleşmesi TBK m. 115’e oranla önemli bir fark göstermektedir. Gerçekten TBK m. 116/2’ye göre borçlu, alacaklı ile önceden yaptığı sorumsuzluk sözleşmesinde, yardımcı kişilerinin kasıtlı veya ağır kusurlu davranışlarıyla borca aykırılıktan doğan zararlardan tamamen ya da kısmen sorumsuz olacağını kararlaştırabilir.

Oysa TBK m. 115’e göre kasıt ve ağır ihmal ile verilecek zarar hakkında yapılacak sorumsuzluk anlaşması kesin olarak hükümsüz, yani batıldır. Ancak, bu kural mutlak olmayıp bunun bazı istisnaları vardır. Nitekim TBK m. 116/3’e göre uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun, yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir