Çift Meclis Sistemi

Yasama organının yapısal konumu ile ilgili önemli bir soru, bu organın, tek meclisten mi, yoksa çift meclisten mi oluşacağıdır. Gerçekten, bazı ülkelerde (şu anda bizde olduğu gibi) yasama organı tek bir meclisten oluştuğu halde (uni-cameralism); sayıları hiç de az olmayan bazı başka ülkelerde, yasama organı, kural olarak birbirlerinden ayrı toplanıp karar alan, seyrek durumlarda birlikte toplanan iki ayrı meclisten, bilinen adıyla “çift meclis”ten oluşmaktadır (bicameralism).

 

Çift meclis sistemi” denilen bu yapılanmaya gidilmesinin nedenlerine baktığımızda, bunları üç başlık altında toplayabiliriz.

i- Devletin federal yapılı bir devlet olması: İki hafta sonraki derslerde görüleceği gibi, devletler, tek devlet [=üniter devlet, =basit devlet] ve karma devlet olarak ikiye ayrılmaktadır. En yaygın görülen karma devlet türü federal devlet, yani federasyondur. Federal yapılı bir devlette, biri o federal devlette yaşayan vatandaşların, diğeri federal devleti oluşturan federe devletlerin olmak üzere, iki farklı temsil olgusu dikkat çeker. Bu iki farklı temsil edilme gereksinimi karşılayabilmek için de, ABD’de, Federal Almanya’da, Rusya Federasyonu’nda, Avustralya’da, Kanada’da vs. olduğu gibi iki ayrı meclis bulunmaktadır.

ii-  Tarihsel nedenler: Bazı ülkelerde, çift meclisli bir yapılanma, tarihsel nedenlere, bir başka deyişle geleneklere dayanmaktadır ve bunun en gözel örneği İngiltere’dir (=Kuzey İrlanda ve Büyük Britanya İmpartorluğu). Gerçekten anılan ülke parlamentosunun Avam Kamarası (House of Commons) ve Lortlar Kamarası (House of Lords) olarak ikiye ayrılışının kökleri 14. yüzyılın ortalarına kadar dayanır. Önceleri yalnızca soyluların temsilcilerinin toplanmasıyla oluşan yasama meclisi (bugünlük Lortlar Kamarası), zaman içinde vergi alınabilecek diğer sosyal sınıfların temsilcilerinin de çağrılması üzerine ve soyluların temsilcilerinin bir bakıma düşük düzeyde gördükleri bu yeni temsilciler ile (bugünlük Avam Kamarası) toplanmak istememesi üzerine, bu farklı sınıfların temsilcilerinin iki ayrı meclis halinde toplanmaları söz konusu olmuştu. Günümüzde artık böylesi bir değerlendirme önemini yitirdiği halde, bu ülkede eski başka bazı kurumların korunuyor olmasında görüldüğü gibi, İngiliz Parlamentosundaki bu ayrım da hala varlığını sürdürmektedir.

iii-  Devlet kudretinin sınırlandırılması: Bazı ülkelerde, tek devlet olduğu ve tarihsel nedenlere de dayanmadığı halde, çift meclis sisteminin tercih edilmesindeki neden, devlet kudretini sınırlandırmak arzusudur. Bu bağlamda, yasama organını, yürütme organı ve özellikle anayasa yargısının söz konusu olduğu ülkelerde yargı organı eliyle denetleyebilmek ve bu doğrultuda yasama işlevini (kuvvetini) sınırlandırabilmek mümkün ise de; böyle bir sınırlandırmayı yasama organını ikiye ayırıp, bir organ içi denetim yoluyla yapmak da düşünülmüştür. Özellikle ikinci meclis üyelerinin daha ileri yaşta olmaları ve daha üst eğitim düzeyine sahip bulunmaları gibi durumlarda, bir bilge insanlar=âkil adamlar (wisemen) meclisinin varolacağı düşünülmekte ve bu bilge kişilerden oluşan ikinci meclisin, birinci meclis üzerinde denetimi daha sağlıklı bir biçimde yürüteceği savunulmaktadır. Ne var ki, günümüzde, parlamentoların siyasal partilerin listelerinde yer alan adaylar arasından seçilen üyelerden oluştuğunu dikkate aldığımızda (=partiler demokrasisi), aynı tarihte ve aynı seçim sistemi uyarınca yapılan iki ayrı seçimle ortaya çıkan iki mecliste de, çok büyük bir olasılıkla çoğunluğu aynı siyasal parti elde edecektir ve parti disiplini nedeniyle, böyle bir durumda ikinci meclisin birincisini denetlemesi, sadece teorik bir beklenti olacaktır. İki meclisin seçimlerinin farklı tarihte yapılması, ya da farklı seçim sisteminin uygulanması nedeniyle değişik çoğunlukların oluşacağı savunulabilirse de, böyle bir durumda da, sistem, asimetrik bir çift meclis ise, farklı çoğunluğa sahip olan ikinci meclis, birinci meclisin kabul ettiği bir kanun teklifi veya tasarısını reddetse dahi, sonuç pek değişmeyecektir; çünkü, son sözü söyleyecek olan ilk meclis, ikincisinden dönen kanun tasarı veya teklifini yine kabul ederek onun kanunlaşmasını sağlayacaktır. Simetrik bir çift meclisin varlığı halinde ise, farklı çoğunluğa sahip olan meclislerdeki kilitlenmenin nasıl aşılacağı, çözümlenmesi zor (hatta uzlaşma kültürüne sahip olmayan toplumlarda imkânsız) bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Bütün bu nedenlerle, günümüzde. özellikle anayasa yargısının varlığı da dikkate alındığında, tek (=üniter) devletlerde çift meclis sistemine gerek olup olmadığı genellikle sorgulanmaktadır. Bu doğrultuda, 1982 Anayasası, 1961 Anayasasındaki çift meclis sistemini benimsememiştir. Benzer şekilde 1953 yılında Danimarka’da, 1970 yılında da İsveç’te yapılan anayasa değişiklikleriyle çift meclis sisteminden tek meclis sistemine geçilmişti.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir