Eşya Hukuku 9 Ekim 2017 Ders Notu

Zilyet yardımcılığı

Eşya üzerinde fiili hakimiyeti bir başkası için onun evinde veya bir başka yerinde benzer bir ilişki içinde onun talimatında kullanmak durumunda olan kimse. (tanımı ezberlemeyin, tanımda önemli olan; zilyet yardımcısı eşyayı sırf başkasının işini görmek için elinde tutuyor.) Zilyetin emir ve talimatı altında, ona bağımlı olarak elinde eşyayı tutuyor. Eşyayı elinde bulundurma konusunda herhangi bir hakkı yok. Örneğin evimizde bulundurduğumuz aşçımız. Ya da hizmetinizi gören ev hizmetçisi, hizmetliniz. Örneğin evin süpürgesini alıp evi süpürüyor. İş yerinde çalışan bir kişi, iş yerinin bilgisayarını kullanıyor, bu durumda o kişi zilyet yardımcısı. Okulda oturduğumuz sıraların zilyet yardımcısıyız. Lokantada oturduğunuz iskemlenin, çatal-bıçağın zilyet yardımcısısınız. Tiyatroda oturduğunuz koltuğun zilyet yardımcısısınız. Zilyet yardımcısı, zilyedin emir ve talimatına göre fiil hakimiyetini kullanıyor.

Bazen öyle birşey olabilir ki, bundan daha öte bir yetkiye sahip olabilir zilyet yardımcısı. Mesela hizmetliye anahtar verilmiş olabilir. O zaman, artık zilyet yardımcısı artık kendi inisiyatifiyle hareket edebilecek duruma geliyor ve hocaya göre artık zilyet oluyor. O ev benim adıma onun tarafından korunmakta, sahip çıkılmaktadır. Bu durumda artık o zilyettir diyoruz.

Mesela bir vekalet sözleşmesi içerisinde yer alan bir temsil ilişkisi düşünelim; avukatınıza teslim etmesi için bir kıymetli evrak verdiniz. Bu kıymetli evrak üzerinde artık avukatın zilyet olduğu kabul edilir.

Tüzel kişinin organı, tüzel kişinin malı üzerinde fiili hakimiyet kuruyor, kullanıyor ise bunu tüzel kişi adına yapıyor. (Aslında zilyet olan tüzel kişidir) Fakat organ, yetkilerini aşarak malı bir başkasına devrettiği zaman sanki zilyetmiş gibi iyi niyetli kişi bu malın mülkiyetini kazanabilir. Fakat bu malı organ kendi adına devretmişse, irade dışı elden çıkmış olacaktır.

Zilyet olma ve zilyet yardımcısı olma arasındaki farklar

Zilyet yardımcısı asla zilyet değil, zilyet olmadığı için de zilyetliğin ortaya çıkardığı hukuki sonuçlardan yararlanamıyor. Mesela zilyetlik karinelerinden yararlanamıyor. Zilyet yardımcısı, malı bir üçüncü kişiye devretme girişiminde bulunduğu zaman üçüncü kişi iyiniyetli dahi olsa iyiniyeti korunmaz. Zilyetliğin korunmasına ilişkin bir takım yollardan zilyet yardımcısı yararlanamaz. Örneğin zilyet yardımcısı zilyetlik davası açamaz. Zilyet yardımcıları zilyetlik karinelerinden yararlanamazlar. Zilyetler zilyetliklerini kuvvet kullanmak suretiyle korurken, zilyet yardımcıları borçlar kanunu hükümleri çerçevesindeki genel hükümlerden yararlanacaktır. TBK 64. Ceza hukuku bakımından da; zilyet malı bir başkasına devrettiği zaman güveni kötüye kullanma suçu işlemiş olur, zilyet yardımcısı bir başkasına devrettiği zaman hırsızlık suçu işlemiş olur.

Zilyetliğin Kazanılması

ayni sözleşme = ayni hak üzerinde anlaşma + zilyetliğin devri

(Zilyetliğin devri bize göre kurucu olgudur.)

Zilyetliğin kazanılması üç gruba ayrılıyor;

1) Zilyetliğin aslen kazanılması: Zilyetlik, eşya üzerinde daha önce mevcut olan zilyetliğe dayanmaksızın, ondan bağımsız olarak kazanılan zilyetlik aslen kazanılmış olur. Mesela sahiplenmede aslen kazanma söz konusudur. Aslen kazanma haklı olabilir, haksız da olabilir. Hırsızın, malikin evinden çalması da aslen kazanmadır (haksız kazanmadır). Ayırt etme gücü olmayan kişiden (onun rızası da olsa) zilyetliği kazanırsanız bu da daima aslen ve haksız kazanmadır. (Siz ayırt etme gücü olmayan kişiye zilyetliği verirseniz, farazi irade önemlidir. Korunmaya değer menfaati varsa; durumu bilseydi, bu zilyetliği kazanmak isteyecekseydi onu zilyet kılacağız. Ve bu da zilyetliğin devren kazanılmasına girer.) Zilyetliğin aslen kazanılması için, kazanan bakımından da önemli bir husus var; eşya üzerinde zilyetliği kazanabilmesi için fiili hakimiyeti kurma iradesiyle hareket etmiş olması gerekir.

2) Zilyetliğin miras yoluyla kazanılması: TMK 599/2 gereğince, mirasçılar mirasın açılmasıyla miras bırakanın zilyetliğindeki eşyanın zilyetliğini kanundan ötürü kazanırlar. Daha önce de belirtildiği gibi, mirasçıların bu yolla zilyetliği kazanmalarında ne fiili hakimiyeti ele geçirmeleri, ne de zilyetlik iradesi aranmaktadır. Bu bakımdan, mirasçılar miras bırakanın ölüm anından itibaren zilyetliğe bağlı sonuçlardan ve zilyetliğe ilişkin davalardan yararlanırlar.

3) Zilyetliğin devren kazanılması: Aslen kazanmanın tersine, eşya üzerinde daha önceden mevcut olan zilyetliğe dayanılarak ve ona bağımlı olarak kazanılan zilyetlik devren kazanılmış olan zilyetliktir. Devren kazanmada ya da eski zilyedin dolaylı veya dolaysız zilyetliği olduğu gibi yeni zilyede geçer ya da eski zilyet, kendisi de zilyet kalmak üzere bir başka kişiye zilyetlik tanır. Her iki durumda da zilyetliğin kazanılabilmesi için, onun, zilyetliği kazanacak olana devredilmesi gerekir.

Zilyetliğin devri

Teslim: Zilyetliği kazanan dolaysız bir zilyetlik kazanıyor. Bu nedenle teslimde eşyanın kazanacak olan kişinin fiili hakimiyetine sokulması gerekiyor. TMK 977; “Zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi hâlinde devredilmiş olur.”

Teslim üç şekilde olur.

Eşyanın teslimi kolaydır. Ancak bir gözlük gibi arabayı teslim edemezsiniz. Orda teslimi sağlayabilmek için, fiili hakimiyeti sağlayacak araçların teslimi gerekir. Evin teslimi aynı şekilde, araçların teslimi gerekir, yani anahtarların teslimi. Siz eğer bu araçları verdiğiniz halde gene de fiili hakimiyeti kurması engelleniyor ise zilyetliği geçirmiş sayılmazsınız. Bununla ilgili olarak hoca istanbuldaki iki hanla ilgili bir örnek verdi, adam oda kiralamış ama geçitten geçemiyor.

Teslim yoluyal zilyetliğin devredilmesinin hukuki niteliği nedir? Tarafların iradelerinin birleşmiş olması gerekir. Her iki tarafın iradesini (birinin iradesi vermeye, fiili hakimiyetinden çıkarmaya, birinin iradesi almaya, fiili hakimiyetine sokmaya yönelmiş) içeren bir maddi fiil. Eğer teslim alan ayırt etme gücüne sahip değilse onun farazi iradesine bakılacak. Ama ayırt etme gücüne sahip olmayan kişi verme eylemine yönelmiş ise her anlamda bu irade dışı elden çıkmış bir mal sayılacak. Teslimde en az iki kişinin ayırt etme gücüne sahip olması gerekir.

Örneğin; 16 yaşındaki çocuk bisikletinin maliki. Bisikletini Ü’ye sattı. Ebeveynleri buna onay vermedi. Satış işlemi var, teslim var. Tarafların ayırt etme gücü ve iradesi de var; teslim geçerli fakat satış işlemi ve anlaşma geçersiz. Tasarruf işlemi ister illi olsun ister olmasın. Tasarruf işlemi ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz. Fakat zilyetlik (bal gibi) devren geçerli olarak geçti. Ü malik olmadı fakat yalnızca zilyet. Haksız zilyet. Ama emin sıfatıyla zilyet. Emin sıfatıyla zilyet olduğu için ondan bir başkası iyiniyetle kazanırsa bisikletin maliki olur.

Bu bir maddi fiil olduğu için, hukuki işlem olmadığı için, devredenin iradesi hata, hile, korkutma nedeniyle sakatlanmış olsa dahi zilyetliğin geçmesi geçerlidir (Sadece maddi cebir varsa zilyetlik geçmez). (Burada mülkiyet ve zilyetliğin farkına değiniyoruz, ikisi çok çok farklı şeyler.)

Teslim yerine geçen sözleşme: Zilyetlik sözleşmesi deriz, teknik anlamda zilyetlik sözleşmesi yerine geçen şey budur. Teslim yerine geçen sözleşme nedir? Teslim yerine geçen sözleşme, TMK 977’de geçen cümlenin ikinci kısmında geçiyor; “…edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi hâlinde devredilmiş olur.” Teslim yerine geçen sözleşme ile zilyetliğin devredilebilmesi için gerçek anlamda hukuki işlem mevcut olmalıdır, iradelerin uyuşması gerekir, hukuki sonuca yönelmiş taraf hukuki beyanlarının uyuşmuş olması gerekir. Bir de edinene eşya üzerinde zilyetlik ya da hakimiyet kurma imkanı da sağlanmış olmalıdır. Kanun neden teslim yerine geçen sözleşmeye ihtiyaç duymuştur? Taşınmazı nasıl devredeceksiniz? Her zaman taşınmazın üzerinde yapı yok ki, tarlanızı bu yolla devredeceksiniz. Tarlanızı ancak sözleşmeyle devredeceksiniz. Bu sözleşmenin geçerli olması için;

1) Zilyetliği devredecek olan kimsenin kendisinin dolaysız zilyet olması gerekir, çünkü dolaysız zilyetlik sağlayacak.

2) Zilyetliği kazanacak olan kimse eşya üzerinde fiili hakimiyeti kullanabilecek duruma gelmiş olması gerekir. Yani ona fiili hakimiyeti kullanma imkanının sağlanmış olması gerekir.

3) Borçlar hukuku anlamında bir sözleşmenin varlığı söz konusudur. Yani her iki taraf sözleşme yapma ehliyetine sahip bir biçimde iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun bir biçimde açıklamış olmaları gerekir. Böylelilikle bir hukuki işlem için aranan tüm şartlar bu sözleşme içinde aranacaktır. Ancak burada sözleşmenin önemi nereye kadardır? Eşya üzerinde fiili hakimiyet sağladığınız ana kadar önem taşır. Ondan sonra sözleşmenin geçerli olması, olmaması önem taşımaz. Siz, o eşya üzerinde fiili hakimiyeti kurduğunuz andan itibaren artık siz teslim almış gibi o eşyada dolaysız zilyetlik kazanırsınız. O arada, eğer teslim yerine geçen sözleşme için tam bir fiil ehliyetine sahip değilseniz ya da hukuki sebep geçerli değilse bile siz eşyayı devren teslim almış sayılırsınız. Neden bu önemli? Devren kazanmasının önemi hakkı olağanüstü zamanaşımıyla kazanmış olması. Hakkı kazanamasa dahi hakkı kazanabilecek olağanüstü zamanaşımından yararlanabilecek. Ancak siz zilyetliği devren kazandığınız taktirde birbirine eklenerek zamanaşımından yararlanabilirsiniz.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir