kül rengi bir masal

vücudunda eski mahlep dövmeleri

gelir bir dalgın cambaz

ve çocukluk zamanı uyuklamalarıyla

ve ankara’da bir sürü sözlerimiz kaldı

kumsalda kocaman izlerini siliyor deniz

 

masada eski bir şişe şarap

gelir şu derin taçlı şiir

ve boylu poslu bir mutsuzluğu geçirmiş ele

ve şimdiye değin ölünmeyen kentimizin üzerinden

görünen dağlar gibi bir yalnızlık

 

yakasında bir eylül ormanı

gelir iplere dizili çiçekler ve çocuklar, gül kurusu

ve sen gizlersin menekşe gözlerini bir kahkahayla

ve kıvançlı majörden bir tını daha

yer altında basılan bir derginin pazartesi kapağı

 

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir