Miras Hukuku Ders Notu 21 Eylül-19 Ekim 2017
21 Eylül 2017
Miras nasıl paylaştırılacak, kanuni-yasal mirasçı ve iradi mirasçı.
Yasal mirasılar yasa koyucu tarafından belirlenir, İradi de ise sadece vasiyetname veya miras akdi vardır, bunun dışında kimse mirasçı olamaz. Yasal mirasçılar zümre denilen bir sisteme göre belirlenir. Zümre sisteminde tamamen mantıki ve matematiksel bir çözüm sunar.
Zümre sistemi hısımlık kavramıyla birebir örtüşmez, mesela kişi ölenin 1. Derecede hısımı iken mirasçılık bakımından 2. Derecede yasal mirasçı olabilir. Yasa koyucu yasal mirasçıları belirlerken 3 zümreye yer verir. Birinci zümre miras bırakanın kendisi ile onun her derece ki alt soydan olan kişilerdir, onun çocukları torunları bunlar hep birinci zümrede yasal mirasçılaradır. İkinci zümrede ise murisin ana babasıdır. 3. Zümre ise büyük ana babalardır.
Zümre ortak asıldan oluşur. Yasal mirasçılıkta kan bağı vardır. Yasal ya da iradi mirasçının bulunmadığı durumlarda devlet devreye girer. Her zümre içinde ayrıca kökler ayırt etmekteyiz. Zümre içinde yer alan kişinin kendisi de ayrıca ortak asıl oluşturuyor ise oda kendi alt soyu bakımından bir kök başı oluşturur. 2. Zümrede kol ayrımı var ana kolu ve baba kolu. Bir kişinin mirasçı olabilmesi için miras bırakanın ölümünde hayatta olması ve buna hakkı olması gerekir. Ölmüş ise kişi muristen önce miras kendi alt soyuna intikal eder.
Bir tüzel kişi hısım olamaz. Her zümre ile beraber mirasçı olabilen tek kişi sağ kalan eştir. Bunun dışında hiçbir zümre mirasçısı başka bir zümrede yer alamaz. Sağ kalan eşin mirastaki payı zümredeki diğer bireylere göre değişkenlik gösterir. 3. Zümrede de hiçbir mirasçı yok ise miras sağ kalan eşe kalır.
Kök içinde eşitlik ilkesi: Aynı kök içinde yer lan tüm mirasçılılar eşit pay alır. Kadın erkek değişmez. Aynı şey kolda da geçerlidir, aynı koldakiler de kol içinde eşit pay alırlar.
Haleifyet ilkesi=temsil ilkesi de denir. Buna göre her zümrede şu geçerlidir, zümrede yer alan bir yasal mirasçı miras bırakandan önce ölmüşse kanun koyucu halefiyet ilkesini kabul eder, ona ait hisse varsa onun alt soyuna geçer.
Artış artma ya da yatay şişme ilkesi
Sağ kalan eşin mirasçılığı: ¼
26 Eylül 2017
Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır. Tenkis davası murisin ölümü halinde açılabilen bir davadır, muris sağ iken bu davanın açılaması söz konusu olamaz.
Saklı pay mirasçıları şudur, miras bırakanın yaptığı tasarruflara karşı miras payları belli oranlarda korunan mirasçılardır. Yani miras bırakanın, müdahale edemeyeceği ya da ya da üzerinde tasarruf edemeyeceği şekilde bir miras hakkına sahip olan mirasçılara ‘’saklı pay sahibi’’ mirasçı denir. Miras bırakanın alt soyu, miras bırakanın anne-babası, miras bırakanın eşi saklı pay mirasçısı olarak kanunda sayılmıştır.
Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı ½ si saklı pay olarak kabule edilir.
Ana ve babanın saklı pay hakkı ise her biri için yasal miras payının dörtte biri.
Sağ kalan eş, altsoy ile birlikte ya da ana-baba ile birlikte mirasçı olursa yasal miras payının tamamı, diğer durumlarda yani tek başına veya 3. Zümre ile birlikte mirasçı olursa burada da yasal miras payının dörtte üçü saklı pay olarak kabul edilmiştir.
Muris ile sağ kalan eş arasında bir evlenmenin yani nikah geçekleştirilmiş olması gerekir. İmam nikahıyla evlenme de miras hakkı doğurmaz. Evlilik birliği mahkeme kararıyla askıya alınmış ise murisin eşi yasal mirasçı olabilir. Evlilik birliğinin askıya alınması o evliliği sona erdirmez.
Evliliğin geçersizliğine ilişkin 159. madde
E. Mirasçıların dava hakkı
Madde 159– Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
F. Yetki ve yargılama usulü
Madde 160– Evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Kişiye sıkıya bağı bir haktır. Evlenmenin iptaline kadar geçersiz bir evlenme kesin geçersizlik nedenleri söz konusu olsa dahi geçerli bir evlenmemin tüm sonuçlarını doğurur. Mutlak butlanda ise hukuki işlem baştan itibaren hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.
Mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler.
TMK 181
VII. Miras hakları
Madde 181– Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. (Değişik ikinci fıkra: 31/3/2011-6217/19 md.) Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Boşanan eşler bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamaz. Ama kan bağı nedeniyle olabilir, teyzesinin kızıyla evlenmiştir mesela ama eş sıfatıyla olamaz.
Aksine anlaşma yok gibi ifadeler buyurucu olmadığını tamamlayıcı yedek hüküm olduğunu gösterir, eğer taraflar kararlaştırmamışsa kanun hükümler uygulanır.
Zinanın tek bir yaptırımı vardır o da boşanma nedeni olmasıdır.
Muris eğer evli ise öncelikle mal rejimini tahsis etmelidir. Mal rejimi tasfiye edilmeden murisin terekesinin mal varlığını tespit edebilmek mümkün değil, taraflardan biri sağ kalan eş diğeri ise mirasçıların tümü tarafından temsil edilen murisin kendisidir.
2002 den sonra ve önce farklı mal rejimi uygulanıyor.
Edinilmiş mallara katılım rejimi söz konusu olduğunda 4 e bölüyoruz, kocanın ve karının her ikisi için kişisel malları ve edinilmiş malları olarak. Sağlıklı bir çözüm içim edinilmiş mallardan yola çıkar, edinilmiş malları ayırdığımız vakit geriye kalan her şey kişisel mallardır.
Bir malın kişisel mal mı edinilmiş mal mı olduğu ispat edilmezse o mal edinilmiş mal sayılır.
Bir malın eşlerden birine ait olduğu ispat edilemezse o mal müşterek maldır.
Edinilmiş mal bir bedel karşılığında elde edilen maldır, maddi ya da manevi şekilde olabilir, önemli olan çalışmaktır.
Miras yoluyla kazanılan yani bedel ödenmeden kazanılan mallar kişisel mallardır.
Eşlerden her birinin diğerinin edinilmiş malının yarısı üzerinde yasadan kaynaklanan bir katılma alacağı vardır, ayni bir talep asla söz konusu değildir.
Katkı payı alacağı: eşlerden biri bir diğerinin herhangi bir malı edinmesine hiçbir karşılık almaksızın katkı da bulunmuşsa o katkıdan dolayı alacağı vardır. Katkı alacağı u surette edinilen maldan artış meydana gelmişse katkı alçağı artar, tam tersi olmuşsa zarar gelmişse azalır.
Her bir eşin edinilmiş malların yarısı üzerinde diğerinin alacak hakkı mevcuttur. Sağ kalan eşe edinilmiş malların yarısını verdikten sonra ayrıca sağ kalan eş murisin mal varlığının tümüne yasal mirasçı olur, alt soyu varsa ¼ olur.
Yasal oran ½ dir ama eşler aksine sözleşme yapabilir, mesela ¾ 4ü adamın falan diyebilirler. Ama miras hukuku bakımından sınırlama var edinilmiş mal ve mal ortaklığı alanında. Biri edinilmiş mallara katılım rejiminde ortak olmayan alt soyun saklı payı ihlal edebilir. Mal ortaklığında ise eşler böyle bir antlaşma ile alt soyunun saklı payını ihlal edemez.
Devletin mirasçılığı: devlette iradi mirasçı olarak atanabilir. Devlet yasal mirasçıdır, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.
Madde 501-
Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer.
Yasal veya iradi hiçbir mirasçı yok ise devlet yasal mirasçıdır. Murisin her borcundan da sorumludur ama devletin murisin borçlarından sorumluluğu sınırlandırılmıştır.
Devlet mirasçı ise murisin mal varlığının terekesinin re sen yazımı gerçekleş iminin tespiti yapılır. Devlette mirası reddedebilir.
Borçlar, kişisel ve ölümünden sonra meydana gelen tereke borçları (cenaze masrafları, murisin ölümünde onunla aynı çatı altında yaşayan kişilerin bakım masrafları ve terekenin yönetiminden kaynaklanan masraflar) Murisin ölümünden sonra mal varlığında meydana gelen tüm artışlar terekeyi artırır, azalmalar ize azaltılır.
‘’Safi net tereke’’
‘’Denkleştirmeye tabi tereke’’
Paylaşmaya esas oluşturan tereke:
Net tereke belirlenirken terekenin aktifleri (mallar, alacaklar, paralar) ve pasifleri (borçlar) bulunur, ve aktiften pasifle çıkarılarak net tereke bulunulur.
28 Eylül 2017
3 tür tereke vardır, paylaşmaya esas oluşturan, denkleştirmeye esas oluşturan, tenkise esas oluşturan tereke.
Murisin mal varlığını tespit edebilmek için eğer evliyse mal rejiminin tasnifi, ya da muris ölmeden önce mirasçı olmuştur yani başka bir mirasçılar topluluğunun üyesidir, o topluluğun içindeki murisin terekesini tespit etmeden murisin geride bıraktığı mal varlığını tespit edebilelim, muris diğer bağlı ticari şirketlerin üyesi de olabilir bu durumda bu şirketlere ilişkin tasfiye işlemleri yapılmalı ki mal varlığını öğrenebilelim.
Murisin ölümle intikali mümkün olan mal varlığı: mal varlıksal değer taşıyan mallar mirasçılara intikal eder, mal varlığı değeri yoksa intikal etmez. Mal varlıksal değeri olmasına rağmen mirasçılara intikal etmeyenler ise intifa hakkı (hak sahibi ölünce son bulur), sükna hakkı da kişiye sıkı sıkıya bağlıdır. Sükna ve intifa hakkı arasında sükna da yalınca kullanma hakkı varken intifada kendisi de kullanabileceği gibi kiraya da verebilir, düzensiz irtifaklar
Aksi kararlaştırılmış ise mirasçılara geçer.
Murisin ölümünde mevcut olan mal varlığına değer biçilmesi taşınmazlar için piyasadaki değeri esas alınır. Ürün getiren bir mal varlığı ise ürün değeri satılır.
Murisin mevcut mal varlığının değerlendirilme anı taksim anıdır, ölüm anı değildir. Bu an denkleştirmeye esas olan an ile tenkise esas olan an olmayıp murisin öldüğü andır.
Denkleşmeye iadeye tabi kazandırmalar:
A. Mirasçılar arasında
Madde 669– Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir.
Denkleştirme de muris daha hayattayken karşılıksız kazandırmalarda bulunmuş olabilir, o zamanda oransal işlem yapılır. Önemli olan eşitliğin bozulmaması, sen murisin sağlığında 7 m tl al, mirası eşit paylaşacaz de eşitliğe aykırı. Önemli olan murisin eşitliği bozmayı istemeyip istemiş olmasıdır, istemişse ona göre karar veririz.
Mirası denkleştirme ayni değildir. Borçlar hukuku maiyeti denkleştirmedir.
Aynen denkleştirmeyi seçerse aldığı mal varlığını rızasıyla iade eder. Taşınmazlar için, bu söz konusu rıza şarttır.
Mirasta denkleştirme tenkisten farklı bir kavramdır ama aynı türden kazandırmalar hem tenkise hem de denkleştirmeye etki eder. Bir kazandırma denkleştirmeden kurtulursa tenkisten kurutulamaz. Tenkisten kurtulursa denkleştirmeden kurtulamaz.
Saklı pay miktarları
II. Saklı pay
Madde 506– Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
1. Altsoy için yasal miras payının yarısı,
2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri
Saklı paylı mirasçılar sınırlıdır, saklı paylı mirasçılar.
- altsoy
- sadece ana ve baba
İradi mirasçılar Saklı paylı mirasçı olamazlar, alt soy için yasal miras payı 4/4 tek çocuk murisin eşi yok, saklı payı ½ sağ kalan eş varsa ¼
Ana baba için ise yasal miras payıın ¼ ü saklı paydır.
Mirasta denkleştirmeye ilişkin bir denkleştirme davası mevcuttur.
Ölüme bağlı tasarrufun iptali davası.
Tenkis davası
Mirasçılık belgesi elde etmeye ilişkin
Miras sebebiyle (istihkak davası)
Murisin değişik mirasçı veya kişlerle sağığında yaptığı işlemlere ilişkin bilgi edinmeye yönelik dava
Miras taksim davası
Mirasın taksimine ilişkin sözleşme yapılmış ise sözleşmeye uyulmamış ise ifa davası
Miras taksim sözleşmesinin iptali davası
Vasiyet alacağını ifa davası
Terekenin yönetimine ilişkin mirasçılar arasında açılacak dava
Terekeye bir mümessil atanmasına ilişkin dava
Tereke mümessilinin eylemine karşı şikâyet davası
Vasiyet yürütüm görevlisinin görevi
3 Ekim 2017
Mirasta denkleştirme, mirasta iade
Tmk 669 ve devamında yer alıyor.
Madde 669– Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir.
Madde 670- Mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçıya ait geri verme yükümlülüğü, onun yerini alan mirasçılara, miras paylarında meydana gelen artış oranında geçer.
Miras bırakan denkleştirmeyi ve iadeyi emretmişse bunların söz konusu olabilir.
Denkleştirme yükümlülükleri ve alacaklıları düzenlemenin esasına göre sadece alt soydur.
Sağ kalan eşin denkleştirme alacaklısı olmaması kabul edilemez. Sağ kalan eş de dahil olmalı, denkleştirme alacaklısı da olabilmeli. İradi mirasçılar burada yasanın lafzına göre buraya dahil olmamalıdırlar. Ancak dahil olmalıdırlar.
Alt soyun 2. Fıkradaki mirasçılığa yasal mirasçılıktır.
Denkleştirmenin esası bozulan eşitliğin düzenlenmesidir.
TMK 670
Mirasçı olmayan denkleştirme yükümlüsü olmaz, denkleştirme yükümlüsü herhangi bir sebeple mirasçılık sıfatından yoksun olursa denkleştirme yükümlüsü olamaz. Mirastan feragat etmiş olabilir, ölmüş olabilir. Bu sebeple denkleştirme yükümlülüğünden muaf olur.
Denkleştirme yükümü ortadan kalacak, ama onun yerini alan mirasçılar denkleştirme yükümlüsü olur. Ama miras payında görülen artış oranında, amaç kaçamağı önlemektir.
Denkleştirmenin biçiminde aynen iade ya da miras payından mahpus yoluyla denkleştirme meydana gelebilir. Seçim hakkı yükümlüye aittir. Yapmazsa hakim onun yerine seçim yapar.
Paylaştırma esnasında denkleştirme yerine getirilmelidir, paylaştırma bittikten sonra bu işlemin hiçbir anlamı kalmaz.
Bir kazandırma denkleştirmeden kurtulursa tenkisten kurtulamaz; ancak denkleştirmeye tabii kazandırmalar her vakit sağlar arası kazandırmadır. Tenkise bağlı kazandırmalar ise hem sağlar arası hem de ölüme bağlı kazandırılmalardır.
Miras bırakan iadenin biçimini önceden belirleyebilir. Aynen iade ya da mahsuben iade isteyebilir.
Denkleştirmeye tabii kazandırmalar: Murisin bir mirasçıya yaptığı kazandırma onun miras payını aşıyor ise o zaman denkleştirmeye tabiidir.
Eşitlik bozulur çünkü.
Ama bu miras payını aşan kazanımda bulu an mirasçı murisin kendisini bundan muaf tuttuğunu ispat ederse bu mirasçı denkleştirmeden kurtulur. Kişi bunu ispat edebilmelidir.
Denkleştirme mirasın taksimine ilişkin bir işlemdir.
Mirasçılar arasında sebepsiz zenginleşe hükümleri uygulanır.
Muris 2013 yılında ölmüştür. Hayattayken kısının hukuk öğrenimi için 30.000 tl tahsil etmiştir, kızı İstanbul hukuk fak öğretim görmüştür. Oğlu için de mühendislik için 20.000 tl tahsil etmiştir. Daha sonra muris kızı hukuk fakültesini bitirince 100.000 tl sarf ederek ona bir büro açmıştır. Oğluna da bir yelkenli hediye etmiştir 20.000 tl değerinde ama bunu miras payına mahsuben tehsisi etmiştir. Murisin mirasındaki borçlar çıktıktan sonra kalan tereke 400. 000 tl dir. Sağ kalan eş yoktur. 1. Zümre mirasçıları iki çocuktan ibarettir.
40.000
Yazıhaneye bakacağız. Bunu 669 un 2. Fıkrasına bakacağız. Hayatta yer edinebilmesi için kendisinde yapılan bir kazandırma söz konus8u denkleştirmeye tabii. Ama muris açık iradesiyle bunu denkleştirmeye hariç tutsaydı denkleştimse tabii olmayacaktı.
20.000 hediye denkleştirmeye tabii çünkü miras payına mahsuben yapılan bir bağışlama söz konusudur.
tereke 520.000 tl oluyor.
Not: Miras payına mahsuben yapıp yapmadığını belitmiş olmalıdır, etmediyse bağışlama olarak düşünülür ve denkleştirmeye tabi olmaz.
İkisi de denkleştirmeye yükümlüdür.
Her isi de 260.00 tl olarak miras payına sahip olup, kız 100.000 tl den yararlandığı için 160.000 tl olarak terekeden pay alır. Erkek ise 240.000 alacak.
Denkleştirmenin koşulları: Miras taksim edilirken denkleştirme, kazandırmanın yapıldığı ana göre belirlenir. Denkleştirme yükümünü ise taksim anında belirliyoruz. Denkleştirme değerine gelince, mirasın açılması anındaki kazandırma değerine göre esas alırız, murisin öldüğü andaki değer. Kazandırma, mirasın açılmasından önce elden çıkarılmışsa elden çıkarma bedeli, satış bedeli esas alınacak.
5 Ekim 2017
Kazandırıcı işlem: miras payına mahsuben bir işlemin yapılmış olması gerekir. Kazandırıcı işlem tek yanlı bir hukuki işlem de olabilir. Feragat bu işleme örnektir, mirasçılardan birine karşı bir irtifak hakkına sahiptir muris, tek yanlı olarak bu hakkından vazgeçer. 2. Koşul ise muris bunu yaparken onu avantajlı konuma getirdiğinin bilincinde olmalıdır, ve kazandırmayı iradi olarak yapmalıdır. Çoluğuma baktım diyemezsiniz, yasal ödevinizindir bu. Eğer yardım nafakası ödemiş iseniz buda yasal bir ödev olduğu için iradi olarak bunu yapmazsınız. Herkes yoksulluğa düşecek olan üst ya da alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Refah içinde olma ifadesi gibi ifadelere belirsiz kavramlar denir. Muris amcasına dayısına yeğenine bakmış ise, dese ki sebepsiz zenginleşme var ben yükümlülüğüm var zannediyordum derse, sonuç şu olacak bu sebepsiz zenginleşme söz konusu değildir.
Muris eğer ahlaki bir ödev için ödeme yapmışsa bu denkleştirmeye tabiidir. Burada murisin çıkarları söz konusu değil; diğer mirasçıların çıkarları söz konusu. Bu sebeple sebepsiz zenginleşme söz konusu değildir.
İvasız kısım denkleştirmeye tabi ivazlı kısım ise denkleştirmeye tabii değildir karma bağışlamada. Olağan hediyeler , sıradan hediyeler ise denkleştirmeye tabi değildir. Ancak olağandışı hediyeler denkleştirmeye tabii değildir. Ama murisin iradesi hep ön plandadır, denkleştirmeye tabii olmayan bir hediyenin de denkleştirmeye tabii tutmak isteyebilir muris. TMK 669.
Muris bağışık tutmak isterse denkleştirmeden bazı şeyleri açık sarih biçimde bunu ifade etmişi olmalıdır. Mesela eczane açtı kızına bunu denkleştirmeye tabii tutturmak istemeyebilir.
Eğitim öğretim murisin yasal görevi ise bunlar yasal ödev olduğu için bir kazandırma sayılamaz ve burada bir denkleştirme söz konusu olmaz. Ama yasal ödev olmadığı halde mastara kadar kabul ediyorlar aslında hatta üniversite bile bir zorlama çünkü ergin kılınmışsınız, ama yabancı ülkeye göndermiş sizi master için bunu bağışık tutabilir denkleştirmeden.
Aile vakfında aile bireylerin eğitimi için donanımı için vakıf muris olamaz, tescil anından itibaren tescili edilen mallar vakfa intikal eder. Tüzel kişi muris olamaz. Dolayısıyla elinden çıkar çıkmaz o mallar vakfın olur, bizde vakfın mal varlığı olarak bu işe bir çözüm getirmeliyiz.
Denkleştirme emri ya da bundan bağışıklık emri maddi anlamda birer ölüme bağlı tasarruftu, dolayısıyla bunlara ilişkin kurallara sahiptir.
Ölüme bağlı tasarruflar tek yanlı ya da iki yanlı olabilirler. Vasiyetnamede ve miras sözleşmesinde ön görülen maddi anlamda tasarruflar bulunabilir.
Denkleştirme ya da bundan muafiyet emri tek yanlı olabilir. Murisin kazandırma yaptığı mirasçı ile kendini bağlamasının manası yoktur. Şu olasılıkta iki yanlı olabilir ama: özellikle denkleştirme alacaklısı olan alacaklılarla iki yanlı sözleşme yapabilir.
TMK 669 Fıkra 1 e göre denkleştirme emri en geç kazandırmanın yapıldığı anda gerçekleştirilmelidir. Eğer hiçbir çekince ileri sürülmeksizin kazandırıcı bir işlem yapmış ise daha sonra ben iadeyi emrediyorum diyememelidir. Y a o anda miras payına mahsuben yapacak ya da etmemişse bunun sonra yapılmasını emredemez. Ama bir çekince içinde bunu yapmışsa kazandırmayı iade isteyebilir. Denkleştirme iradesinden eri sönülebilir, ama iki yanlı ise her sözleşme gibi bağlacıdır.
Murisin denkleştirme iradesini daha sonra ortadan kaldırmamış olmamış felce uğratmamış olması da gerekir.
Muris daha sonra yapacağı bazı hukuki işlemlerde denkleştirme işlemini yine felce uğratabilir.
Denkleştirme borcu, yükümü: Yükümlü olan borçlu olan miras payına mahsuben yapılan kazandırmadan veya 669/2 ye göre yararlanan mirasçıdır. Denkleştirme yükümlüsü mirasçı olmalıdır, ve böyle kalmalıdır. Bu yükümlü herhangi bir nedenle mirastan mahrum olursa mirasçı sıfatını alamazsa onun yerini alanlar mirasçı olur.
Mirastan vazgeçme halinde feragat edenin payı alt soyuna geçmez. Aksi kararlaştırılabilir ama. TMK 495. Alt soy mirasçı olamadığı için denkleştirme yükümlüsü de olmaz. Alt soyuna ivazlı feragat halinde mirasçılık tanıyamayız aksi halde mirastan iki defa pay almış olurlar.
Murisin iradesi denkleştirmede hep ön planda olduğu için başkası yerine denkleştirme yükümlüsünü bundan bağışık tutabilir. Yani ben değilim o geldi yükümlü oldu muris bunu istememiş olabilir.
Borçlu ve alacaklı sıfatları aynı kişi de birleşmişse yada feragat var ise alacaklı denkleştirme alacağından feragat ederse borçtan ibra olur, denkleştirme alacağı sonra erer.
Denkleştirme değeri ile ilgili düzenlemeler emredici değildir, muris bu düzenlemelerden ayrılabilir. Nasıl değer biçileceğini bildirebilir, doğrudan doğruya denkleştirme bedelini de ön görebilir.
Tmk 673.
Muris değer biçmemişse mirasın açıldığı an esas alınır. O an ki an esas alınır.
Ürün getiren bir taşınma söz konusu olursa çiftlik gibi o zanda ürün değeri esas alınmalıdır.
Aksine anlaşma yok ise paranın nominal değeri faizler olmaksızın esas alıır. Kazandırmanın bir kısmı ivazlı bir kısmı ivazsız ise o zamanda kazandırmanın sadece ivazsız kısmını denkleştirmeye tabii tutuyoruz.
Kazandırma miras payını aşarsa miras payını aşan kısım denkleştirmeye tabiidir.
TMK 241
Karı veya koca edinilmiş mallarından 3. Kişilere karşılıksız kazandırmalarda bulunabilir mal kaçırmak için. Katılma alacağını azaltıyor eşinin. Bunun için önlem olarak mal rejimi tasfiye edilirken, karşılıksız kazanmaları bunlardan yararlanan 3. Kişilerden isteyebilir. Bunu eşinin rızası olmadan yapan eş olursa, kanun koyucu doğrudan doruya 3. Kişilere karşı kullanabilir.
10 EKİM 2017
Denkleştirme, miras bırakanın sağlığında, mirasçısının ondan karşılıksız (ivazsız) olarak aldığı malları ve kıymetleri aynen veya karşılığını geri vermesinden ve bunların mirasın taksimi sırasında hesaba katılmasından ibaret olan bir işlemdir.
Denkleştirme borçlusu, kural olarak miras bırakanın ölümü anında yasal mirasçılık sıfatına sahip ve ondan denkleştirmeye tabi kazandırma edinmiş kişidir. Denkleştirme borçlusu olabilmek için mirasın geçişi sırasında yasal mirasçı olmak yeterlidir.
Atanmış mirasçılara, miras bırakanın sağlığında denkleştirmeye tabi bir kazandırmada bulunulmuş ise de, yasal mirasçılara karşı iade borçlusu olamazlar. Ancak atanmış mirasçı aynı zamanda yasal mirasçı sıfatına sahipse, yapılan kazandırma kendi miras payın yapıldığından denkleştirmeye tabi olur.
Yasal denkleştirme yükümlülüğü mirasçılık sıfatını kazanan tüm alt soy için söz konusudur.
Alt soy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmaların denkleştirmeye tabi olabilmesi için, denkleştirmenin miras bırakan tarafından istenmiş olması gerekir.
Miras açıldığında yasal mirasçı olanlar, diğer mirasçılara yapılmış olan denkleştirmeye tabi kazandırmaların denkleştirme alacaklısı olurlar. Miras bırakanın ölümü anında mirastan yoksunluk, ret ya da feragat nedeniyle bu sıfatı kazanamayan kişiler denkleştirme alacaklısı olamazlar.
Miras bırakan tarafından yapılmış bulunan kazandırmanın, denkleştirmeye tabi olabilmesi için:
- Miras bırakanın ivazsız bir kazandırma olmalıdır.
- Kazandırma sağlar arası bir nitelik taşımalıdır.
- Kazandırma miras bırakanın kendi mal varlığından yapılmalıdır.
- Kazandırmanın kazandırmadan yararlanan yasal mirasçının miras payına mahsuben yapıldığı miras bırakanın iradesinden anlaşılmalıdır.
Not: Denkleştirme dışı kazandırmalar: çocukların eğitim ve öğretimi için yapılan giderler, olağan hediyeler ile evlenme sırasında yapılan geleneğe uygun giderler denkleştirmeye tabi değildir.
Denkleştirmenin kapsamı: Miras payına mahsuben yapılan kazandırmanın tümüdür. Değeri mirasın açıldığı an yani murisin ölümü anına göre belirlenir. O anda değer ne ise o değeri esas alırız. İki sınırlama var: 1 . si miras payını aşan kazandırmalar söz konusu olduğunda sınırlamalar var, miras payını aşan kısım denkleştirmeye tabiidir. 2. Si ise mal rejimi tavsiyesinden kaynaklanan sınırlamadır, denkleştirmeye tabii kazandırmayı hesaba katmış isek ikinci kez hesaba katmayız. Mal rejimi tavsiye edilirken hesaba kattıysak ikinci kez hesaba katmayız.
Miras payını aşan kazandırmanın iadesi: Öncelikle miras payını bulacaksınız. Paylaşma anına göre hesap edilecek olan denkleştirme yükümlüsünün miras payı düşüldükten sonra miras paylarını hesap ediyoruz. Fiili tereke bizim miras payımız olacak. Kazandırma miktarı aşarsa payına düşen, sen denkleştirme yükümlüsü olmuş olursun. Yani payından fazla gelen kısmı vermek zorundasın, miras payını aşar çünkü. Tabii ki murisin aksini isteyip istemediği önemli., muaf tutarsa iade edilmesi söz konusu olmaz.
Fiili tereke murisin kişisel ve tereke borçları çıkınca kalan tereke fiilidir, murisin ölümünde elimizde bulunana mal varlığıdır.
Örnek: Muris öldüğünde babası ve annesi hayatta değildirler, kendinden önce ölmüşlerdir. Murisin iki kardeşinden biri hayattadır. Hayatta olan kardeşi C, ölen kardeşi D muristen önce ölmüş. Ana A, baba B dir. D nin hayatta olan iki çocuğu vardır, F ve G. İkisi de hayattadır. Muris hattayken kardeşi C ye miras payına mahsuben 10.000 tl lik kazandırmada bulunmuştur. G ye ise 40.000 tl lik kazandırmada bulunmuştur. Fiili tereke 50.000 tl dir. C denkleştirme borçlusudur, ama ona yapılan 10.000 tl lik kazandırma miras payından açık ça düşüktür azdır, onun için onunla ilgili işlem yapmıyoruz ilk bakışta. G ye yapılan kazandırmayı hesaba katmazsak paylaşılan tereke 50.000 artı 10.000 60.000 tl dir. Bu para C ile F nin miras payı oluşturur. ½ + ¼ eşittir ¾ ,G nin payı da F nin kinin aynı ¼. Fiil tereke 50.000 c ye yapılan kazandırmada dahil edilir 60.000. c terekenin yarısını alır. F ve G ¼ alacak. Kaznaırmadan yaralana G yi hesaba katmazsak ¾ olur, tereke ¾ ün miras payını karşılıyor. 4/4 ise 80.000 tli karşılıyor. F vet G nin tamamının ¼ ü oluyor, 20.000 tl – 20.000 tl olur.
Miras payına mahsuben kazandırma alan C ve G dir.
G terekeye 20.000 tl lik bir denkleştirme miktarı iade etmekle yükümlüdür. G 40.000 tl kazandırma aldığından miras payını aşan kısmıyla iade etmekle yükümlüsü, 20.000 tl yani.
Fiili tereke 50.000 + 10.000 lira + artan 20.000 lira totalde 80.000 lira olacak. Hayatta olan kardeşi 40.000 lira alacak.
A————–B
Muris D
C
F G
Miras payını aşan kazandırma söz konusu ise denkleştirmeye tabiidir.
2. sınırlama, mal rejiminden dolayı.
Tmk 229.-
Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Madde 230– Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir. Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır. Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.
Denkleştirme davası da hiçbir süreye tabii değildir.
Hak sahipleri eğer korunmaya layık bir çıkarlarının olduğunu ispat ederlerse tespit davası da açabilirler, yani denkleştirme alacaklısı mıyım değil miyim? Ya da ne kadarı alacağı mahkemece tespit edilsin isteyebilir.
Murisin borçları, murisin ölümü ile sona ermeyen ve miras yoluyla mirasçılara intikal eden borçlardır.
TMK 370 :
Madde 370– Ana ve baba veya büyük ana ve baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini ya da gelirlerini aileye özgüleyen ergin altsoylar, buna karşılık uygun bir bedel isteyebilirler. Uyuşmazlık hâlinde hâkim, bedelin miktarı, güvence altına alınması ve ödeme şekli hakkında karar verir.
Madde 641– Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır.
Murisin borçlarının mevcut terekeden düşürülmesi gerekir.
Tereke borçları: paylaşılacak terekeyi belirleyebilmek için mirasın açılmasından kaynaklanan bazı borçları da fiili terekeden düşürmek gerekir, defin giderleri gibi tüm giderler bu duruma dahildir. Vasiyeti yürütüm görevlisi atanmışsa ona olan ücret, resmi tasfiye varsa onun giderleri gibi bütün harcamalar fiili terekeden düşürülür.
Tereke borçlarından bazıları 507. Md de belirtiliyor.
Madde 507– Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplanır. Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri terekeden indirilir.
Madde 599– Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.
Terekenin yönetiminden kaynaklanan borçlarda terekenin borcu sayılmadır.
II. Murisin Borçlarından Kim/Kimler Sorumludur? Kanun maddesi açık bir şekilde, TMK. m. 599/II’de “Kanunda öngörü- len ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyedliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borç- larından kişisel olarak sorumlu olurlar” hükmünde belirtilmiştir. Bu hüküm gereğince murisin borçlarından, kanuni mirasçılar ve atanmış mirasçılar sorumlu olacaklardır. Borçlardan sorumluluk açısından kanuni ve atanmış mirasçılar arasında herhangi bir fark öngörülmemiştir11. Ancak atanmış mirasçılar, külli halef olmadıklarından murisin borçlarında da sorumlu olmazlar. Onların sorumluluğu ancak cüz’i halefiyet hükümlerine göre gerçekleşir. A. Mirasçıların Murisin Borçlarından Şahsî Sorumluluğu Türk Medeni Kanunu m. 599/II’ye göre, mirasçılar tereke borçlarından kişisel malvarlıklarıyla sınırsız olarak sorumludurlar. Mirasçıların şahsi sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir. Mirasçılar, murisin sözleşmeden doğan borçlarının yanısıra, sebepsiz zenginleşme ve haksız fiillden doğan borçlarında da şahsen sorumludurlar12. Mirasçıların murisin borçlarından sorumluluğu, tereke ile ilgili defter tutma, terekenin mühürlenmesi, mirasın yönetimi gibi bütün diğer haller için de geçerlidir13. Mirasçıların sorumluluğu, sadece borcun esası ile sınırlı olmayıp işlemiş ve işleyecek faizleri de kapsar14. Mirasçıların kişisel sorumluluğu, ancak mirasın kabulü veya ret süresinin geçmesi, yani mirasçıların mirası kesin olarak kazanmaları ile başlar. Mirası red imkanı olduğu müddetçe mirasçıların kişisel sorumluluğu başlamaz. Alacaklılar bu dönemde, tereke malları üzerinde takip yapabilirler, haciz koydurabilirler; ancak henüz kendi kişisel mallarına dokunulamaz. Çünkü bu arada mirasçılar mirası reddedebilirler veya resmi tasfiye isteyebilirler. Bu süre zarfında mirasçıların şahsi sorumlulukları bulunmamaktadır15. Miras reddedildiğinde geçmişe yönelik sonuç doğurur16. Mirası reddeden mirasçı murisin borçlarından sorumlu olmaktan kurtulur. Miras, reddeden mirasçı sanki muristen evvel ölmüş gibi paylaşılır. Mirası reddeden yasal mirasçı ve alt soyuda bulunmuyorsa, diğer mirasçıların payı, reddeden mirasçının payı oranında artar. Ancak altsoyu bulunuyorsa payına tahsis edilir. Reddedenin yerini alan altsoy miras bırakana göre saklı paylı mirasçı değilse, reddedenin saklı payı, miras bırakanın tasarruf nisabına eklenir. Atanmış mirasçılar mirası reddederlerse, TMK. m. 611/II gereği bundan yasal miras- çılar yararlanır. Atanmış mirasçılara ayrılan paylar yasal mirasçılara tahsis edilir. Bunların yanısıra vasiyet alacaklıları mirası reddederlerse, TMK. m. 616’ya göre, “ Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümllüsü yararlanır”. Buna göre vasiyetin reddi ile birlikte vasiyet borcu sona erer. Vasiyet edilen şey vasiyet borçlusunun olur.
B. Mirasın Reddine Karşı Alacaklıların Korunması 1. Mirasçıların Kişisel Alacaklılarının Korunması Malvarlığının aktifi, borçlarını karşılamaya yetmeyen bir mirasçı, sırf kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddedecek olursa, alacaklıları ya da hakkında iflas açılmışsa iflas masası yeterli güvence verilmemesi halinde mirasın reddini, altı ay içerisinde iptal ettirebilirler (TMK. m. 617/I). Burada öngörülen altı aylık süre hak düşürücü bir süre olup, mirasçının mirası reddettiği andan itibaren işlemeye başlar17. Mahkeme reddi iptal ederse, miras resmen tasfiye edilir (TMK. m. 617/II). Resmi tasfiyeye mahkemenin ayrıca karar vermesi gerekmez. Çünkü verilen kararın içerisinde, resmi tasfiye durumunu halihazırda içermektedir18. Tasfiye sonunda, reddeden mirasçının payına bir şey düşerse, bu önce itiraz eden alacaklılara tahsis edilir. Geriye bir şey kalırsa, redde itiraz etmeyen alacaklıların alacakları ödenir. Bundan sonra da bir şey kalırsa, o da reddeden mirasçının yerini alan miras- çılara verilir (TMK. m. 617/III). Mirasın reddinin iptali ancak, dava yoluyla alacaklılar tarafından talep edilir. Yargıtayın uygulamalarına göre bu dava Asliye Hukuk mahkemesinde açılır19. Mirasın reddinin iptalinin kime karşı açılacağı tartışmalıdır. Bazı yazarlar davayı reddedene, bazıları ise, reddedenin yerini alan mirasçılara karşı açılacağını savunmaktadırlar20. Bazı yazarlar da, mirası reddetmiş mirasçıya karşı açılması gerektiği düşüncesindedirler21. Mirasın reddinin iptali için, mirasçının kendi alacaklılarına zarar verme kasdı aranır. Böyle bir durum sözkonusu olmadığı hallerde, mirasçı kendi alacaklılarını tatmin edemese bile, alacaklılar reddin iptali davası açamazlar.
2. Mirasbırakanın Alacaklılarının Korunması Terekenin alktifleri pasiflerini karşılamaya yetmiyorsa tereke alacaklıları, mirasbırakanın ölümünden önceki son beş yıl içinde iadeye tabi bir kazandırma almış olup sonradan mirası reddeden mirasçıyı takip edebilirler22. İadeye tabi bir kazandırma almış olma şartı arandığına göre, maddede sözü edilen mirasçı ancak kanuni bir mirasçı olmalıdır. Mansup mirasçılar bu hükmün dışında kalırlar23. Aktifi borçlarını karşılamaya yetmeyen bir mirası reddeden mirasçı, eğer murisin ölümünden beş yıl evvel denkleştirmeye tabi bir kazandırma almışsa bu miktardan, tereke alacaklılarına paylaşmada geri vermekle yükümlü olduğu değerle sorumlu olur (TMK. m. 618/I). Mirasçı- lar, muristen aldıkları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle mükellef oldukları değer ölçüsünde sorumludurlar. Bu şekilde daha evvel alınan bağı- şı vermemek için mirası reddetme yoluna gidilerek kanunun dolanılması yolu kapatılmış olur. Tüm denkleştirmeye tabi alacaklar, istisnasız alacaklı- lara özgülenir24.
Mirası reddeden mirasbırakanın borçlarından dolayı sorumluluğu, ikinci dereceden bir sorumluluktur. Çünkü miras bütün mirasçılar tarafından reddedildiği için MK. m. 552 ( TMK. m.612) resmen tasfiye edilmişse, MK. m. 558 (TMK. m. 618/I) gereği sorumlu olan kişiler ancak tereke alacaklılarının tasfiye ile karşılanamayan alacak miktarları için takip edilebilirler. Mirasçı- ların sorumluluğu için terekenin önce resmen tasfiye edilmesi aranır. Miras- çılardan sadece bir kısmı mirası reddetmiş ise, TMK. m. 618/I’in taliliği daha da ortaya çıkar. Bu durumda, tereke alacaklarının önce mirası kabul eden mirasçılara başvurması ve ancak onlardan elde edemedikleri miktarlar için TMK. m. 618 uyarınca mirası reddedenleri takip etmeleri gerekir25. Mirası reddeden ancak muristen iadeye tabi bağışlama almışlarsa bunun geri verme mükellefiyetinin sınırları, kural olarak alınmış olan bağışlama miktarı ile sınırlıdır. Mirasbırakandan kanunda belirtilen şekilde bağışlama alan ve mirası reddeden birden fazla mirasçı varsa, fakat bu mesuliyet her birinin almış olduğu bağışlama miktarını geçemez26. Mirası reddeden kişinin bu geri verme mükellefiyetini Kanunumuz iki halde hafifletmiştir. Ancak TMK. m. 618/II’de düzenlendiğine göre, olağan eğitim ve öğretim giderleriyle adet üzere verilen çeyiz iadeden istisna tutulmuştur27. Ayrıca yine aynı maddenin üçüncü fıkrasında, reddeden mirasçının sorumlu olacağı miktar yönünden de sınırlama getirilmiştir. Madde metnine göre, kötü niyetli mirasçı, geri vermek zorunda olduğu kazandırmanın tam değeri ile sorumlu olurken; iyiniyetli mirasçı sadece sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, yani talep anında kazandırma veya gelirinden elinde ne kalmışsa onu iade ile mükelleftir.
Ayrıca eğer bir olayda TMK. m. 618’in şartları varsa iptal için dava açmaya gerek yoktur. Ancak miras reddedilmiş sayılır28.
C. Mirastan Feragat Durumunda Murisin Borçlarından Sorumluluk Mirasçı muris ile yapacağı feragat sözleşmesi ile, müstakbel ve muhtemel mirasçı, mirasbırakana karşı ileride doğacak olan miras hakkından mirasbırakan ile yapacağı sözleşme ile vazgeçer29. Mirasın mirasçıya intikalinden önce gelecekteki muhtemel miras hakkına ilişkin bekleme durumundan vazgeçme dar anlamda feragattir. Burada feragat eden miras hakkını değil mirasçılık sıfatını kaybetmektedir. Bu durum ölüme bağlı tasarruf çeşitlerinden biri olarak miras sözleşmesi şeklinde karşımıza çıkar.Yapılan sözleşmeye de mirastan feragat sözleşmesi denir (TMK. m. 528). Burada mirasçının vazgeçtiği hak miras hakkı değil; bilakis, beklenen bir haktır30. Mirastan feragat, mirasçı ile muris arasında gerçekleşir. Mirastan feragat sözleşmesi, miras hakkından vazgeçen mahfuz hisseli mirasçı açısından ölüme bağlı bir tasarruf olmayıp bilakis sağlararası bir hukuki muameledir. Ancak feragat sözleşmesi, mirasbırakan açısından bir ölüme bağlı tasarruftur31. Bu durum, 11.02.1959 tarih ve 16/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtilmiştir. Buna göre, “ Kanunumuza göre, mirastan feragat mukavelesi, miras sözleşmesinin bir nev’idir. Bu itibarla mirastan feragat mukavelesinin bütün miras mukaveleleri gibi resmi vasiyetname şeklinde yapılması icap eder. Bunun sonucu olarak mirastan feragat mukavelesi, hariçten düzenlenip noterden onaylama şeklinde yapılmaz. Resmi senet düzenleme şeklinde yapılması gerekir” kararı ile açıklığa kavuşmuştur 32. Mirastan feragat sözleş- mesi hem kendi niteliği hem de İçtihadı Birleştirme Kararı gereği, mirastan feragat sözleşmesi vasiyetname şeklinde yapılamaz. Mirastan feragat sözleşmesinde, ölüme bağlı tasarrufta bulunan mirasbı- rakan olduğu için, bu onun açısından bütün ölüme bağlı tasarruflarda olduğu gibi şahsa sıkı sıkıya bağlı bir haktır33. Bundan dolayı, muris feragat sözleşmesini bizzat temsilci kullanmadan yapmak zorundadır. Ancak mirasçı herhangi bir tasarrufta bulunmadığı için temsilci aracılığı ile sözleşme yapabilir34. Mirastan feragat sözleşmesi ile ileride doğacak haklarından tam feragat eden mirasçı, murisin borçlarından sorumlu olmaz. Çünkü, kendisi muris öldüğünde miras paylaşımı için çağırılmaz. Artık kendisinin külli halefiyet sıfatı da bulunmamaktadır. Kısmî feragatta ise, mirastan daha az pay almakla, ya da saklı payın korunmasından yoksun olmakla beraber, mirasçılık sıfatı devam ettiği için diğer mirasçılıkla birlikte murisin borçlarından şahsî ve müteselsilen sorumluluğu devam eder. Feragat eden mirasçının murisin borçlarından sorumluluğu için feragat sözleşmesinin ivazlı veya ivazsız olmasının önemi yoktur. Ancak ivazlı feragatta, feragat eden feragat ettiği kısmın karşılığını muris hayatta iken almıştır. Kendisi feragat etmemiş olsaydı, aldığı bedel terekede kalmış olacaktı ve murisin alacaklılarının elde edeceği bedeli engellemiştir. Muris ile yapı- lan feragat sözleşmesi sonrası hem bedel almak hem de borçlardan sorumlu olmama murisin alacaklıları aleyhinedir. Bu durumu öngören kanun koyucu, TMK. m. 530’da gerekli hallerin varlığı halinde ivazlı feragat edenin miras- çının borçlarından sorumlu olabileceği halleri üç madde şeklinde düzenlemiştir. Bunlar; a) Miras açıldığında terekenin borçlarını karşılayamaması. Terekenin borca batık olması şart olmayıp, borçların bir şekilde terekeden karşılanamaması yeterlidir. b) Mirasbırakanın alacaklılarının kısmen veya tamamen diğer mirasçılar tarafından tatmin edilememiş olmaları durumunda, alacaklı ancak ödenmeyen kısım için ivazlı feragat edene başvurabilir. Burada ivazlı feragat edenin sorumluluğu ikincil derecedir. Feragat eden, alacaklıların diğer mirasçılara başvurup da alacaklarını elde edememeleri halinde sorumlu olur. c) Feragat eden, ölümden ancak beş yıl öncesine kadar elde ettiği ivazdan, talep anında zenginleştiği oranda sorumludur. Buradan anla- şıldığı üzere, TMK. m. 530’da hem sorumluluğun tali olmasının yanı sıra, hem de sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Buradaki sınır, zamana ilişkindir. Feragat eden ancak, ölümden önceki son beşyıl içinde aldığı ivaz ile sorumludur. İvazı daha evvel almışsa, sorumlu olmaz. İkinci sınır, miktar yönündedir. Feragat eden son beş yıl içinde almış olduğu ivazdan sadece talep anında zenginleştiği oranda ödeme yükümü altındadır. Ancak, zenginleşme yoksa, ivazlı feragat edenin sorumluluğu da olmaz. Çünkü sorumluluk zenginleşme oranındadır.
D. Mal Vasiyetinde, Vasiyet Alacaklılarının Murisin Borçlarından Sorumluluğu Vasiyet alacaklıları, doğrudan tereke üzerinde hak sahibi olamazlar, dolayısıyla da külli halefiyet hükmü vasiyet alacaklıları için geçerli olmaz. Mirasçı olmayan vasiyet alacaklısı, tereke üzerinde tam hak sahibi olmayıp, vasiyet borçlusuna karşı ileri sürebileceği bir şahsi hak kazanır. TMK. m. 601’de bu hususu açıkça belirtilmiştir36. Vasiyet alacaklısı kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki hakka ancak bu malın vasiyet borçlusu tarafından usulüne uygun olarak kendisine devri ile kazanır37. Ayrıca, vasiyet alacaklısı, TBK. m. 139 vd hükümleri çerçevesinde şartlar gerçekleşince vasiyet borç- lusunun kendisinden olan alacağı ile takas yoluyla vasiyet alacağını ortadan kaldırmasına itiraz edemez. Atanmış mirasçıların, murisin borçlarından dolayı sorumlu olmamaları, atanmış mirasçıları murisin alacaklılarının haklarından sonra geleceği TMK. m. 603/I’de düzenlenmiştir. Burada, öncelik terekeden murisin alacaklılarına gerekli ödemelerin yapılması sonra eğer artan bir değer olursa o da atanmış mirasçılara ödenir. Ancak atanmış mirasçıların hakları, mirasçıların şahsi alacaklılarından önce gelir.
III. Mirasçılar, Kime Karşı ve Niçin Sorumludurlar? A. Genel Olarak Türk Medeni Kanunu’nun 599 hükmüne göre, “ Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kendiliğinden kazanırlar” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde de belirtildiği üzere, mirasbırakanın ölmü ile mirasa konu tüm malvarlığı hiçbir işlem, talep ya da süre gerekmeksizin bir bütün halinde mirasçılara geçer. Sadece yasal mirasçılar değil atanmış mirasçılar da mirası bu şekilde kendiliğinden elde ederler38. Ancak her mirasçı paylaşıma kadar tereke üzerinde payları olmaksızın maliktirler. Terekenin kazanımı sadece yasal ve atanmış mirasçılar için geçerlidir. Vasiyet alacaklıları bu kuralın dışındadırlar39. Bunun yanısıra ikinci fıkrada, “ Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere…” hükmüne de yer verilmiştir. Burada adı geçen kanundan dolayı istisnai haller, bir borcun mirastan kaynaklanıp kaynaklanmadığı veya murisin ölümü ile borcun da sona erip ermediğinin miras hukukuna göre araştırılmasıdır40. Ayrıca kanuni istisnalar arasında, murisin kendi mirasçısı- na borcunun olduğu durumlarda, borçlu ve alacaklı sıfatlarının birleşmesinden dolayı mirasçının bu alacağının sona erdiği, mirasçıların özel durumları kastedilmiştir41. Mirasçılar, murisin kendi şahsiyetine veya fiiline dayanan iş hukuku ve vekalet sözleşmesi gibi kişisel borçlarından sorumlu değillerdir, bilakis murisin diğer borçlarından dolayı sorumlulukları söz konusudur42. Mirasçıların, murisin borçlarından sorumlulukları mirasın paylaşılmasından önce ve sonra müteselsil sorumluluk halleri olarak iki farklı kategoride sorumluluğu söz konusudur. Mirasçıların sorumluluğu TMK. m. 641/I anlamında müteselsildir. Mirasçıların sorumluluğu kanundan doğmaktadır. TMK. m. 599’da belirtilen mirasbırakanın ölümü ile mirasın bir bütün olarak mirasçıların herhangi bir rızaları aranmadan geçme kuralı olan külli halefiyet, TMK. m. 641’de düzenlenen sorumluluğun dayanağını oluşturmaktadır43.
B. Mirasın Paylaşılmasından Evvel Mirasçıların Tereke Borçlarından Müteselsil Sorumluluğu Türk Medeni Kanunu’nun 641/I’e göre, “mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar” kuralı getirilmiştir. Kanunun ifadesinde, müteveffanın borçları denilmeyip tereke borçlarından söz edilmiştir. Tereke borç- ları kavramı, müteveffanın borçları kavramından daha geniştir. Çünkü tereke borçları sadece mirasbırakandan intikal eden borçları değil, mirasçılara karşı ileri sürülebilecek her türlü borcu ifade eder. Bundan dolayıdır ki, mirasçılar sadece, külli halefiyet gereği intikal eden borçlardan değil, terekeye karşı ileri sürülebilcek miras hukuku kaynaklı her türlü borçtan müteselsilen sorumlu olurlar. Burada terekenin borçlarının kaynağı önemli değildir. Sözkonusu borçlar, sözleşmeden, haksız fiilden44 veya sebepsiz zenginleşmeden doğabilir. Mirasçıların, murisin borcu olmamasına rağmen sorumlu oldukları borç- ların ilki TMK. m. 641/II’de belirtilmiş olanlardır45. Buna göre, “ Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu yüzden terekenin borç ödeme acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır” . Bu tür borçlar, mirasbırakanın borçları gibi terekenin paylaşılmasından evvel ödenir. Ancak burada zikredilen borcun ödenilebilmesini kanun, bazı sınırlara tabi tutmuştur. Sözkonusu sınır, ödeme sonucu terekenin aciz haline düşmemesidir. Eğer tereke adı geçen ödemeler için acz haline düşecekse, bu tazminat hiç veya tam olarak ödenmeyecektir. Ayrıca TMK. m. 641/II’de belirtilen tazminat sadece çocuklar ve torunlar için ödenir. Dayısının yanında kalan ve gelirini ya da emeğini dayısına özgü- leyen bir yeğenin böyle bir talebi söz konusu olamaz46. Mirasçıların, mirasın paylaşılmasından evvel müteselsilen sorumlu olacakları bir diğer hal ise, TMK. m. 507’de öngörülen cenaze masrafları, terekenin mühürlenmesi ve yazım giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık bakım giderleri de, tereke borcu olduklarından mütesselsilen sorumludurlar.
Mirasçıların tereke borçlarından mirasın paylaşılmasından evvel sorumlulukları miras ortaklığı devam ettikçe vardır. Mirasçıların müteselsil sorumlulukları, mirasın kabulü ile başlar, paylaşımdan beş yıl sonra da sona erer47. Burada geçerli olan külli halefiyettir. Bu ilkeye göre, mirasçılar murisin borç ilişkilerine hiç bilgileri olmamasına rağmen taraf olurlar. Murisin alacaklıları, mirasçılar terekeden elbirliğine göre sorumlu olmalarına rağmen, bu mirasçılardan diledikleri birinden muristen olan bütün alacaklarını talep edebilirler. Borcun istenildiği mirasçı, alacaklıya borcun tamamını ödemekle yü- kümlüdür. Mirasçı, benim payımı alacağın aşıyor kalanını da diğer mirasç- lardan talep et diyemez48. Çünü mirasçılardan her biri borcun tamamından şahsen ve müteselsilen sorumludurlar49. Alacaklı mutlaka bir mirasçıdan alacağını talep etmek zorunda değildir. Alacaklı diğer mirasçılara da alaca- ğın belli bir kısmı için başvurabilir.
12 Ekim 2017
Mirasçı atama-tayini: murisin miras bırakanın terekesinin tamamını veya bölünmemiş bir kısmını bir kişiye bırakması halinde buna mirasçı atama işlemi denir.
Vasiyet atama ise murisin mal varlığının bir kısmını bir kişiye tayin etmesi söz konusudur. Nesne vasiyeti, hak vasiyeti, mesela intifa hakları ya da sükna hakları bu haklardan birileridir, ibra vasiyeti ise muris kendisine borcu olan mirasçısını borçtan kurtarır, muris bir kişiyi vasiyet alacaklısı tayin eder ona da bir alt vasiyet tayin eder bu işe alt vasiyet denir. Alt vasiyet alacalısı da borcun kendisine ifasını talep edebilir. Tedarik vasiyet.
Ön vasiyet: önce terekeden çıkarılacak o şey sonra mirasçılar kalanını paylaşacak.
Ön vasiyet alacağı- art vasiyet alacağı: muris belirli bir mal varlığı değerinin önce A nın sonra B nin alacağını kararlaştırmışsa burada bir ön vasiyet sonra art vasiyet söz konusu olur.
Sigorta sözleşmesi: bu yapıldığında sigortayı yaptıran kişi sigorta primlerini ödemekle yükümlüdür. Lehter olarak sağlığında Sağlarası bir işlerle o kişiyi lehter olarak göstermişse o kişi terekeye dahil olmaz. Çünkü sağdırlar o an ondan isteyebilir. Sigorta alacağımı D ye vasi ediyorum dediyse mesela o da ölüme bağlı tasarruftur. Muris terekenin bir kısmını da vasiyet edebilir. Seçimlik vasiyet: muris birden fazla neşen ya da hakkı vasiyete eder ve vasiyet alacaklısına seçimlik bir hak bırakır.
Yükleme mükellefiyeti, bu halde muris belirli bir mirasçı veya vasiyet alacaklısından belli bir edimde bulunmasını talep eder, edimin ifası istenebilir ama borçlu bunu rızasıyla yerine getirmiyorsa ifa davası açılabilir, ya aynen ifa mümkündür bunu cebri icrayla sağlayabilirsiniz ya da öyle kalır.
Koşul, ölüme bağlı tasarruflar koşula bağlanabilir. Evlenme tapuya teslim koşula bağlanmaz, yani mesela şu mal rejimini kabul ederse evleneceğim olamaz. Ama bunların dışında her şey olabilir mesela 1 çocuğum olursa veya kızım evlenirse. Kişilik haklarına aykırı bir koşul olursa sonuç tartışmalı olur. Erteleyici ya da bozucu şart olabilir.
İkâmeli tasarruflar, borç ifa edilmediğinde yerine tazminat ifa olur. İkiye ayrılır, adi ikam ve fevkalade ikame. Adi ikame birden fazla dereceli olabilir. Muris A yı mrasçı atadı A herhangi bir nedenle mirasçı olmazsa b olacak ya da b de olamadı c olacak. Bu böyle 1 2 3 4 olabilir. Erken ölebilir mirasçı bu sebeple döngü ilerler ancak ilerinden sadece biri vasiyet alacaklısı. Fevkalade ikame de ise iki derecek tek vardır önce A vasiyet alacaklısı olacak sonra B. Mesela A ya bırakıyorum ama torunum 18 yaşına geldiğinde ona verilecek der.
Mirastan ıskat= mirasçılıktan çıkarma: Murisin ölüme bağlı bir tasarrufu ile saklı pay mirasçısını mirastan ıskat etmesidir. Mirastan ıskat sadece vasiyetname ile gerçekleştirilebilen işlemlerdendir.
Temyiz memuru atanması, terekeyi yönetmek ile atanan kişidir.
Vasiyeti yürütüm görevlisi de sadece vasiyetname ile gerçekleştirilir.
Mirasçılılar murisin paylaştırma kuralarına bağlıdırlar tek istisnası oy birliğidir.
Murisin denkleştirmeden bağışıklık emri de ölüme bağlı tasarruflar arasındadır, ama muris sağlar arında da denkleştirme emri verebileceği gibi denkleştirmeden muafiyet emri de verebilir.
Dönme: bir tasarrufundan tamamen veya kısmen dönebilir. Ölümünden sonra sonuç doğurmak üzere. Mesela ön mirasçıyı kesin bir mirasçı yapmış olabilir.
iradi mirasçılık,
ölüme bağlı tasarruflarda temsil yoktur, ve muris öleme bağlı tasarruf iradesin açıklarken tamamen özgür olmalıdır.
Resmi vasiyetname de ise az çok gizlik söz konusudur, iki tanıktan başka kimse vasiyetin içeriğini öğrenemez. Murisin okum ayazma bilip bilememi ayrıca bir istisnai faktördür yazıyı onun için yazacak kişi içeriği öğrenecektir.
Ölüme bağlı tasarruflardan şekli olanlar vasiyetname ve miras sözleşmesi.
Maddi anlamda olanlar ise …. Bahsettiklerimizdir.
Ölüme bağlı tasarrufların yorumunda yasal karinelerden tamamen yararlanacağız,
Murisin hiçbir biçimde dillendirmediği bir ifade onun iradesi olarak kabul edilemez.
Yasal mirasçılık ve iradi mirasçılık bağdaşabilir aynı olayda bulunabilirler ayrıca muris yasal mirasçısını ayrıyeten iradi mirasçısı olarak atayabilir.
Yasal mirasçı: kanun hükmü gereği mirasçı olan kişidir.
İradi mirasçı: murisin iradesi ile mirasçı olan kişidir.
Saklı pay mirasçı: Kanunen mirasının belli bir oranı üzerinde murisin iradesine rağmen muhakkak hak sahibi olabilen mirasçıdır.
Madde 514-Mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılarına kalır.
Madde 516-Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır
Muris öldüğünde eşi hayatta ve alst soyu yok, ana baba kendinden önce ölmüş iki vardır, 3. Bir kişiyi muris terekesinin 1/5 i için mirasçı atar. Önce 5/5 ten 1/5 i ayırıp kalan kısmı yani 4/5 i yarın eşin olacak diğer yarısını ise iki kardeş eşit olarak paylaşacaklar.
İradi mirasçılık dışında yasal mirasçılık payını da istemiş mi istememiş mi?
Yasal mirasçılar iradi mirasçılar da atandığında sık sık yorum yapılır.
17 Ekim 2017
Saklı pay mirasçısı yoksa muris bütün mirası 3. Kişiye verebilir.
Ölüme bağlı tasarruflarda ehliyet: Ölüme bağlı tasarruflarda temsile izin yoktur, ancak muris mümkün olduğu kadar erken yaşta ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. 15 yaşından itibaren bunu düzenleyebilir.
Vasiyet düzenlemede ehliyet: Ayırt etme gücü ve 15 yaş şartı aranır. Baskılara karşı koyabilecek irade gücüne muris sahip olmalıdır.
Ayırt etme gücünün varlığı düzenlendiği ana göre belirlenmelidir. Geçmişe dönük tespit edileceği için zordur, vasiyetname metninden anlaşılabilir, ya da vasiyetname dışı olgulara başvurulabilir. Mesela neredeydi, kimlerle beraberdi.
Ayırt etme gücü hukuki bir kavramdır, bunun varlığı karineten kabul edilir. Kişi akıl hastası ancak somut olayda akla uygun davranmışsa ayırt etme gücü vardır. Hem somut olayda akla uygun davranmamışsa hem de kanunda sayılan haller varsa (akıl hastalığı, sarhoşluk) ayırt etme gücü yoktur.
Miras sözleşmesinde ehliyet: Ayırt etme gücü, erginlik vet kısıtlı olamama koşulları aranır, yani kişi tam ehliyetli olmalıdır.
Karşı tarafın ehliyeti için genel kurallar aranır, karşı taraf karşılıksız bir iktisapta bulunuyorsa yasal temsilcisinin rızası aranmaz.
Kişi sınırlı ehliyetsiz ise, karşılıksız kazandırmada bulunuyorsa yasal temsilcisinin rızası ve sulh mahkemesi ile asliye mahkemesinin izni aranır.
Sınırlı ehliyetliler, (EVLİ KİŞİLER VET KENDİLERİNE YASAL DANIŞMAN ATANAN KİŞİLER) kendi başına miras sözleşmesi yapabilirler, eğer sağlararası edim vaadinde bulunuluyorsa yasal danışmanın rızası aranır.
Ehliyet yokluğunun sonuçları: Ehliyet yokluğu murisin ölümünden sonra ispatlanmışsa ölüme bağlı tasarrufun iptali için dava açılmalıdır.
Muris ölümünden önce,
-Vasiyetname için muris her zaman yeni vasiyetname yapabilir. Eğer muris bu vasiyetnamesinden dönmezse bundan zarar gören kişiler, ölümden sonra bu vasiyetnamenin iptali için dava açabilirler.
-Miras sözleşmesi için taraflar her vakit geçersizliği ileri sürebilirler. Dava açmadan tek yanlı ileri sürülürse bildirimler karşı tarafa iletilmelidir ve karşı tarafın haberi olmalıdır. Bu yapılmazsa miras sözleşmesinin iptali için dava açılır.
Ölüme bağlı tasarruflar irade açıklamalarıdır. Bunlar kanunlarda ön görülen nedenlerle geçersiz hale getirilebilir. Vasiyetnameler ya da miras miras sözleşmeleri söz konusu olduğunda saik hataları sınırsız olarak göze alınır. Esaslı hata zorunluluğu aranmaz.
İki halde murisin ölüme bağlı tasarrufta bulunma iradesinin yok olduğu sayılır: Fiziksel zorlama (elini tutup imzalatmak gibi), irade ile açılanan beyan sırasında uyuşmazlık olması.
Hata: İlli olması koşuluyla her hata esaslı olup olmadığına bakılmaksızın iptal nedenidir. Beyan hatası olabilir, (kişide hata, neşnede hata)
Saik hatası olabilir, esaslı olmasa da hesaba katılır.
Ölüme bağlı tasarrufun iptali mümkündür.
Hile: Ölüme bağlı tasarruftan yararlanan kişiden ya da 3. Kişiden kaynaklanabilir. Kişi başkası tarafından yanıltılmaktadır.
Tehdit: Ölüme bağlı tasarruf iptal edilebilir. Haklı olması gerekmez. Murisin korkusu gereksiz olsa bile ölüme bağlı tasarruf iptal edilebilir. Korkutmadan yararlanan kişi 3. Kişi de olabilir.
Muris hayatta vet vasiyetname söz konusu ise muris her zaman bundan dönebilir. Muris miras sözleşmesinden, irade sakatlığını keşfettiği ya da korkunun ortadan kalktığı andan itibaren 1 yıl içinde dönebilir.
Tmk 503– Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak gerekir
Tmk 504-Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır. Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.
1 yıl hak düşürücü süredir. Miras sözleşmesinden dönme şekle tabii değildir, ANCAK karşı tarafa mutlaka bildirilmelidir. Bildirmezse hüküm ve sonuç doğurmaz. Muris önce ölmüşse ilgililer ölüme bağlı tasarrufun geçersizliğini göstermek için dava açabilirler. Her ilgili dava açabilir. İlk halde iptal davasına gerek yoktur.
-Muris 1 yıllık süresini geçirmişse geçersiz olan hukuki işlemi geçerli hale gelir, bundan sonra iptal davası söz konusu olamaz.
-Açık yanılgı halinde ilgililer bunu kendiliğinden düzeltebilir ya da aralarında anlaşmışlarsa hakim karar verir. Murisin niyeti saptanabiliyorsa düzeltme yapılabilir.
Tasarruf özgürlüğü: Ölüme bağlı tasarruflarda tasarruf özgürlüğü esastır. Mal mülk murise aittir, ölümünden sonra dilediği gibi tasarruf edebilmelidir. Ahlaka, kişilik haklarına, kanunun emredici hükümlerine, hukuka aykırı olmamalıdır. Bu özgürlük saklı paylarla sınırlıdır. Somut olayda saklı paylı en az 1 mirasçı bulunmalıdır. Aksi halde tasarruf özgürlüğü tamdır.
Yasa koyucu belirli kişilere mirastan terekeden pay verilmesi düşüncesini kabul etmiştir. Saklı pay kurumu düzenlenmiştir. Aksi halde bu kişiler devlete yük olacaktır.
Saklı paylı mirasçıların sayısı sınırlıdır. Sadece yasal mirasçılar saklı paya sahiptir. Saklı paylar yasal miras paylarına göre belirlenir. Ya miras payının tümü ya da miras payını belli oranı saklı payı oluşturur.
TMK Madde 506– Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
1. Altsoy için yasal miras payının yarısı,
2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
Kanunumuza göre, saklı paylı mirasçılar birinci zümrede miras bırakanın altsoyu ( birinci zümrenin tamamı) yani çocuklar, torunlar, torun çocuklarıdır. İkinci zümrede ölenin ana ve babası saklı pay sahibidirler. Buna karşılık, kardeşlerin, kardeş çocuklarının saklı payları yoktur. Üçüncü zümrede saklı paylı mirasçı yoktur. Kanunumuz bunların dışında sağ kalan eşe de saklı pay tanımıştır.
Saklı paylı mirasçılar altsoy ( çocuklar, torunlar, torun çocukları..), anne, baba ve sağ kalan eştir.
Altsoyun saklı pay oranı yasal miras payının 1/2’sidir.
Anne ve babanın saklı pay oranı yasal miras payının 1/4’üdür.
Sağ kalan eş altsoy ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının tamamı saklı payıdır.
Sağ kalan eş anne ve baba ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının tamamı saklı payıdır.
Sağ kalan eş tek başına veya büyük anne ve büyük babalar ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının 3/4’ü saklı payıdır.
Saklı paylar ve tasarruf oranı terekenin net değeri üzerinden hesaplanır. Bu nedenle bu oranların hesabında aşağıdaki değerler tereke aktifinden çıkarılır.
- Tereke borçları
- Cenaze masrafları
- Tedbir masrafları
- Miras bırakan ile birlikte yaşayanların 3 aylık geçim gideri
Saklı paylı mirasçının saklı payını ne şekilde elde ettiği önemli değildir. İlla yasal mirasçı olarak ele geçirmesi gerekmez. Muris ona vasiyet alacaklısı olarak saklı payını bırakmışsa tenkis davası açamaz. Aynı şekilde sağlar arası kazandırmayla saklı pay verilmişse tenkis davası açılamaz.
Saklı pay mirasçı illa kendisinin mirasçı kılınmasını talep edemez, muris saklı payını vermişse (vasiyet alacağı ya da sağlar arası kazandırma ile) diğer kısmı vermemişse ve mirastan uzaklaştırırsa o kişi mirasçı sıfatını taşımaz.
Saklı pay elde edememişse mirasçılık sıfatının kendisine tanınmasını isteyebilir, tenkis davası açabilir. Murisin ölümünden önce saklı paylı mirasçı saklı payından miras sözleşmesi ile feragat edebilir. Murisle yapacağı bir sözleşme olmalıdır. Murisin ölümünden sonra kişi tek başına bu hakkından feragat edebilir. Alacaklılardan mal kaçırma söz konusu ise alacaklıları onun yerine dava açabilir. Çünkü tenkise tabi mal varlığı ve borcu vardır.
Saklı paylı mirasçıyı muris saklı paydan kural olarak yoksun bırakamaz, iki istisnası vardır.
Mirastan ıskat nedenlerinden biri gerçekleşmişse ve muris bunu ölüme bağlı tasarrufta ön görmüşse saklı paylı mirasçı tenkis davası açamaz.
- Cezalandırıcı ıskat: saklı paylı mirasçı saklı payla bağdaşmayan bir fiil işlemişse muris onu cezalandırabilir. Af burada da uygulanmalıdır.
- Koruyucu ıskat: Saklı paylı mirasçı borca batıktır. Mal varlığı alacakların yarısı oranında acizidir. Iskat edilemez ise bütün mal varlığı alacaklılara geçecektir. Bu nedenle saklı payın yarısından ıskat edilir, diğer yarısı da alacaklılara geçer.
Denkleştirme: Amaç eşitliğin sağlanmasıdır. Murisin ölüme bağlı tasarrufu mümkündür. Muris emredebilir ya da muaf tutabilir. Konusu sağlar arası tasarruflardır. Denkleştirme yükümlüleri yasal mirasçılardır. İradi mirasçılıkta da denkleştirme kabul edilir. Dava hakkı denkleştirme alacaklılarındadır. Taksim davası açılır. Hiçbir hak düşürücü sürre ve zamanaşımı söz konusu değildir. En geç paylaştırma anında olmalıdır. Hesaplama anı taksim anıdır. Denkleştirme isteminden feragat edilebilir. İlgili hüküm olmasa da feragat edilebilir. Kural olarak tenkisten önce gelir, ve murisin iradesi ön plandadır.
Tenkis: Amaç saklı payın korunmasıdır. Murisin ölüme bağlı tasarrufu mümkün değildir. Konusu hem sağlar arası tasarruflar hem de ölüme bağlı tasarruflardır. Önce ölüme bağlı tasarruflar, sonra sağlar arası tasarruflar tenkise tabii tutularak saklı pay bulunur. Tenkise yasal mirasçılar, iradi mirasçılar ve 3ç kişiler dahildir. Saklı payı ihlal edilenler tenkis davası açabilirler. Zamanaşımı süresi 1- 10 yıldır. Hesaplanma anı ölüm anıdır. Sağlar arası kazandırma için geri verme yükümü vardır. Ölüme bağlı tasarruflar için tenkis işlemi taksim anı bakımından yenilik doğuran bir haktır. Tenkis işleminden feragat edilebilir, kişi hakkını isteyemez. Muris saklı payı ihlal etmişse tenkis istemi gündeme gelir, ve denkleştirmeden sonra olur.
- Gayrisafi tereke
- Safi mal varlığından tereke borçlarının ve murisin borçlarının çıkarılması
- Denkleştirme değerlerinin eklenmesi
- Tenkise tabii kazandırmaların eklenmesi
19 ekim 2017
Muris öldüğünde eşi hayatta yoktur, alt soyu da yoktur, ana baba kolundan anne hayatta baba ise muristen önce ölmüştür. Ananın babanın muris dışında iki çocuğu daha vardır, yani murisin iki kardeşi vardır. Bu olayda yasal miraçıları ve saklı paylarını belirleyiniz.
Önce hep sağ kalan eşten başla ama yok, alt soy da yok ana baba ½ olarak eşit olarak paylaşır. Halefiyet ilkesiyle çocuklar ¼ olarak alır. Ana baba kolunda saklı pay oranı ¼ tür.
Ymp : yasal miras payı
A ymp : 1/2
B ymp: 1/2
C ymp: 1/4
D ymp : 1/4
1/2 x 1/4= 1/8 A nın saklı payı .
C İLE d NİN SAKLI PAYLARI YOK.
Tereke Toplamı- Saklı Pay toplamı: 7/8 ( 8/8 – 1/8)
A B
C Muris D
Murisin ölümünde hayatta değilse mirasçı olamaz, dolaysıyla saklı pay mirasçısı da olamaz. Saklı payını almadan ölecek olursa kendi alt soyuna geçer.
Kardeşleri saklı paylı mirasçısı değildir.
Örn: Muris öldüğünde eşi hayattadır. Alt soyları yoktur. Ana babasından biri muristen önce ölmüştür diğeri ise hayattadır. Murisin anası ve babasının kendisi dışında iki lat soyu vardır. Olayda yasal mars payı saklı payı ve tasarruf oranını bulun.
Eş 1/2
A: Hayatta olanın yasal miras payı ¼ ana babadan, A: saklı payı ¼ x ¼ = 1/16
B: ¼ B: ¼ x ¼ =1/16
C: 1/8
D: 1/8
½ + 1/16 = 9/16
T.O = 1- 9/16 = 7/16
Iskat: Saklı paydan yasa gereği mahrumiyet yoksunluk söz konusu olmaz, olsa dahi murisin bir ıskat tasarımıyla mirasçılıktan çıkarılması gerekir, muris böyle bit tasarrufta bulunmadıysa mirasçı yoksunluk sebbei işlese dahi mirasçılıktan çıkarılamaz.
Koruyucu ıskat: saklı paylı borca batıktır, kendisine verildiği takdirde saklı payın tamamı alacaklıya geçecektir, yasa koyucu koruyucu ıskat müessesesini düzenlemiştir.
Cezalandırıcı ıskat: Ceza hukukundan da yararlanıyoruz. Kabahatler buraya asla dahil edilemez. Ağır bir suç var olması için eylemin kasten gerçekleştirilmiş olması gerekir. Dolaylı-olası kastta buraya dahilidir. Failin ille de asli fail olması gerekmez. Fer –i fail olabileceği gibi azmettirici de olabilir. Eylemin ille de tamamlanmış olması da gerekmez. Girişim de teşebbüste yeterlidir. İstemiş kastetmiş ama başarılı olamamıştır. Faili hakkında hiç takibat yapılmamış olsa ahi böyle bir fiil işlediyse cezai ıskat yapılır. Eylemin suçun ağır olması gerekir. Kasten işlenen tüm suçlar buraya dahildir mal varlığına karşı işlenen suçlarda aileyi etkiliyorsa yine buraya dahilidir. Veya murisin kişilik haklarını ağır biçimde ihlal etmiş yine buraya dahildir. Murisin eylemden sarsışmış olması önemlidir, babasına karşı yapılmış bir hakarette buna dahil olabilir.
Evlilik birliğinden kaynaklanan tüm ödevler (sadakat…. ), soy bağından kaynaklanan ödevler, saklı paylı mirasçının davranışı hukuka aykırı olmalıdır. O halde murisin arzuların aykırı olması yeterli değildir. Ayrıca ahlaka aykırı olması da yeterli değildir.
TMK 578
2. Mirastan yoksunluk
a. Sebepleri
Madde 578- Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler: 1. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler, 2. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler, 3. Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler, 4. Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar. Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar.
b. Altsoya etkisi
Madde 579- Mirastan yoksunluk, yalnız yoksun olanı etkiler. Mirastan yoksun olanın altsoyu, mirasbırakandan önce ölen kimsenin altsoyu gibi mirasçı olur.
Iskat tasarrufunda ille de ıskattan söz etmesi gerekmez, bu sonucu doğuran her işlem bunu gösterir. Mesela tüm mal varlığımı devlete bırakıyorum, haliyle saklı paylı mirasçılarda olmaz. Kişi dilerse dava açabilir, muris sebep gösterecek bunu somut olarak söyleyecek. Delillerle.
- Iskat edilen mirasçı, mirasçı olmaz. Yasal düzenlemeden o sonuç çıkıyor ki ıskate dilen saklı paylı mirasçının ilke olarak tasarruf oranını arttırır. Ama ikili bir ayrım yapmamız gerekiyor. Muris ıskat ettiği saklı paylı mirasçının saklı payı üzerinde tasarruf etmemişse sanki ıskat edilen saklı paylı mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi işlem yaparız ve onun saklı payı murisin diğer yasal mirasçıların intikal eder.
Muris saklı paylının saklı payı üzerinde tasarruf etmiş ise her halde ıskat edilen mirasçının alt soyu var ise sanki miras bırakandan önce ölmüş gibi kendi saklı paylarını elde ederler. Tenkis davası açabilirler.
Iskata itiraz: Iskat tasarrufu sakat olsa dahi kendiliğinde geçersiz hale gelmez. İki yoldan ıskata itiraz edilebilir, genel nedenlerden biri varsa mesel irade sakatlığı yol olan iptal davası açılır. İptal davası kabul edilirse ıskat tasarrufu hükümden düşer, saklı paylı mirasçı tüm saklı payını elde eder. Mirastan ıskat tasarrufunda mirastan uzaklaştırma asıl amaç saklı payının dışında kalan kısım için uzaklaştırmaktır. İkinci yol ise tenkis davasıdır. Buraya tenkis def i yi de sokuşturmak gerekir. Saklı paylı mirasçı defi yoluyla tenkisi ileri sürebilir, defiler rçin süre yoktur ama defiler bir korunma aracıdır, saldırıya geçemezsiniz.
Dava ıskattan yararlanan kişilere kaşı açılır. İtiraz üzerine ispat yükü karşı taraf ait olur, ıskat edilen kişi doğrudan ispat yükü altında değildir, karşı taraf ıskat nedenini ispat yükü altındadır.
Iskat edilen mirasçı itiraz etmiyor diyelim borçları var böylece diğer yasal mirasçılar ıskattan yararlansın istiyor. Alacaklılar bu halde ona ait olan tenkis davasını açabilirler.
Koruyucu ıskat koşulları :
- Sadece alt soy hakkında mümkündür. Cezalandırıcı ise her saklı pay mirasçısı için.
- Bu alt soy borca batık olmalıdır, ve borca batık olduğu da resmen sabit olmalıdır. Şai olması yeterli değildir. Resmi belge ararız, aciz belgesi. Muris öldüğü anda bu belge en az saklı paylı mirasçının yasal miras payının yarısını temsil etmesi gerekir, bu koşullarda muris onu en fazla o kişiyi saklı payının yarısından ıskat edebilir, diğer yarıyı onun doğmuş ve doğacak alt soyuna bırakmalıdır.
IV. Borç ödemeden aciz sebebiyle mirasçılıktan çıkarma
Madde 513-Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır. Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.