Ceza Muhakemesi Hukuku 21 Eylül – 19 Ekim 2017 Ders Notu

Ceza Muhakemesi Hukuku

21 eylül 2017

Muhakeme ne demek?

Bir hukuki uyuşmazlığı çözmek için yürütülen faaliyet. Bu şekilde bir hukuki uyuşmazlığın çözülmesi için katılan organlar var. Bir mahkeme var, bilirkişi, uzman, tanık. Bu faaliyeti düzenleyen kurallar da muhakeme hukukunu oluşturuyor. Bir tür muhakeme yok. Belli bir maddi hukuk dalından kaynaklanan sorunları çözmek için ortaya çıkmış. Ceza uyuşmazlıkları cm hukuku ile. Dala göre muhakeme değişiyor. Çözülmesi gereken uyuşmazlığın özünden kaynaklanan farklı muhakemeler var. Ortak paydaları var tabi en nihayetinde devlet yargısı. Mesela usül ekonomisi ortak. Sanki boşluk varsa hmkya gidilir gibi bi anlayış var ama hayır ceza muhakemesi ve hukuk muhakemesi birbirinden çok farklı.

Ceza kanunu-ceza muhakemesi-ceza yargısı

Ceza muhakemesi hukuku ne iş yapıyor? Aslında ceza hukuku ve muhakemesi bir bütün. Devletin cezalandırma yetkisinin ortaya çıkması için birinin somut dünyaya yansıyan bir şey yapmış olması lazım. Suç işlendiğinde kanun hükmü somutlaşmış oluyor infaz aşamasına gelince ete kemiğe bürünmüş oluyor.

Suçluyu cezalandırabilmek için önce bir suç işlenmiş olmalı. Bu suçun işlenip işlenmediğine ilk bakacak olacak savcı. Ceza kanunu ihlal edilmiş mi ona bakacak önce. Sonra kim işledi buna bakacak. Sonra buna ne müeyyide uygulayacağımıza bakıyoruz. İlla ceza değil çünkü mesela güvenlik tedbiri de olabilir. (Güvenlik tedbiri koruma tedbiri farklı güvenlik tedbiri için hüküm olmalı koruma tedbiri hüküm çıkana kadar) ne zaman güvenlik tedbiri tüzel kişi, akıl hastası ve küçükler. Ve hak yoksunluklarını da güvenlik tedbiri olarak düzenliyor mesela kamuda işe girememek bir tedbir. Sonuç olarak

  1. suç var mı
  2. Kim işledi
  3. Müeyyide ne

Bunu düzenleyen kurallar ceza muhakemesi hukukunu oluşturuyor. Yani infaz muhakemeye dahil değil.  Ceza muhakemesinin amacı illa suçluyu cezalandırmak değil. Cmh devletin cezalandırma yetkisinin çerçevesini çiziyor. Devletin cezalandırma yetkisini nasıl kullanacağı itibariyle sınırlamak.  Tüm cmh mevzuatını bir arada değerlendirince bu bir ülke hukuk devleti mi değil bu konuda fikir verir. Bu şurada ortaya çıkar mesela yargılama yaparken kişinin haklarına müdahele edebilirsin ama tabi bunun da bi sınırı var bu anlamda cmhnin bireye sağladığı değerler o devletin hukuk devleti olup olmadığını gösterir. Tanıklık bilirkişilik beden muayenesi falan bunların hepsi muhakeme hukuku içinde.

Ceza muhakemesi normlarıyla ceza normlarını birbirinden ayırmak lazım. Mesela tckda muhakeme hükümleri var ya da cmkda da ceza normu niteliğinde hükümler var. Bu nedenle bu ayrımı yapmak için başvuracağımız ölçüt ne? Bu normun amacı ne ne işe yarar. Bir davranışı yasaklıyor ve yaptırımını gösteriyorsa bu ceza normu ama bundan ziyade suçun karşılığında öngörülmüş cezayı somut olarak düzenliyorsa muhakeme normu. Fark ne? zaman bakımından uygulama ve kıyas farklı. Ceza kanunuda suç ve cezada kıyas yok diğer durumlarda da fail lehine olabiliyor kıyas. Türk hukukunda kural derhal uygulama Ceza hukukunda kural zaman olarak geçmişe yürümez. Bir fiil işledin sonra yürürlüğe kanun girdi önceden suç olan şeyi suç olmaktan çıkarırsan ne olur? Ya da hırsızlık yaptı kanun çıktı hırsızlık suç olmaktan çıktı o sırada yargılanıyor. Failin lehineyse geçmişe ugulanır sonuç olarak ama aleyhe kanun da geçmişe yürümez. Bu iki fark nedeniyle bir normun ceza normu mu ceza muhakemesi normu mu olduğu fark yaratıyor.

Kamu hukuku olduğu tartışmasız.

Ceza davasının kamusal olması ne demektir?  Her zaman için davayı savcı açar. Soruşturma bazen özel organlara devredilebilir ama neticede kamu davasını açmakla yetkili olan cumhuriyet savcısı açmak ve yürütmekle. Ne yapmak zorunda değil? Verilen hükmü kanun yoluna götürmek zorunda değil.

Ceza muhakemesinin amacı: devleti bireyin temel haklarına müdahelesini içerdiğinden önemli bir alan. Bireyin peşin olarak suçlu kabul edildiği bir sistemdir bu. Birini getirdiler önünüze bu adam hırsızlık yaptı diye o adam artık senin gözünde suçlu sonradan delil bulacaksın. Akla gelen en kolay şey ne adama itiraf ettirmek e bunun en kolay yolu ne işkence.  Ama tabi bu halde kalması mümkün değil. Sonrasında ceza hukukunda masumiyet karinesi çıkıyor. Bunun sonucu ne o zaman?  Yani bu hakkında mahkumiyet kararı verilmemiş kişinin toplumca hor görülmesinin önüne geçiyor. Napıcaksın önce delil bulacaksın sonra suçlu dersin . Ama kesin hüküm olmasa bile yine de koruma amaçlı tutuklama oluyor.

Amaç suç işleyen kişinin cezalandırılmasını sağlamak aynı zamanda da suçsuzların yok yere cezalandırılmasını da engelleyen bir hukuk dalı.suçsuzları yok yere cezalandırırsan da insanların içinde bulunduğu güvcen ortamı zarar görür. En nihayetinde hedef maddi gerçeğe ulaşmak. Gerçekten bu insan bunu bu insana yapmış mı? Neden gerçeği arıyoruz.? Kimi cezalandıracağımızı bulmak için. Eğer gerçekten cezalandırılması gerekeni cezalandırmazsan ceza hukukunun hiçbir işlevine yaramaz. Hiç suç işlememiş adamı cezayla korkutamazsın ya da eğitemezsin. Ceza müeyyidesinin işlevini yerine getirebilmesi için gerçek suçlunun ortaya çıkması lazım. Yani cmhnin amacı ceza h ve ceza müeyyidelerine cevap vermek.

26.09.2017

Kimler muhakeme faaliyetinn yürütülmesine katılır? Hakim, savcı, tanık, bilirkişi vb sürece katılan herkes bu faaliyete katılır. En önemli rol hakimin. Ayrı bir alan olarak ortaya çıkmasının nedeni devletin bireyi keyfi olarak cezalandırmasının önüne geçmek için bu nedenle bu görevi yargı organına devrediyor.. Bu nedenle bir suç işlendiği iddiası ortaya atıldığında bir ihlal var mı kim ihlal etmiş ve müeyyidesi ne. Bunlar kesin hükümle tespit edildkten sonra fiilen infaz edebilir. Hiç süphesiz soyut olarak sağlanmıyor bu bazı somut teminatlat var keyfiliği bu önliyor.

Ceza normu/ ceza muhakemesi farkları

Önemli olan amaçları. Ceza normu ihlaller ne müeyyide ne onu cm normları da soyut normların uygulanmasının nasıl olacağını gösterir ama tabiki her ceza normu da illa ihlalleri ya da müeyyideleri anlatmıyor mesela suçun varlığını kasta bağlayan madde 21.

Önemli olan bu hüküm hangi amaçla düzenlenmiş.

Ceza muhakemesi hukuku bir kamu hukukudur. Cumh savcısı uyuşmazlığın tarafı değil davayı açıyor yürütüyor cumh savcısı bunu kamu adına yapıyor. Şikayete bağlı dahi olsa davayı açan savcı.

Önceden suçludan delile gidilmeye çalışıyordu bi şekilde itiraf ettir. İşkence justified edilebilir mi? Pozitif hukuk anlamında yok tabiki. Olması gerekn açısından da no.

Sonraki aşama bireyin masumiyet karinesi ortaya çıkıyor. Bu ne işe yarar? Kişiyi kendi suçsuzluğunu ispatlama yükünden kurtarmış oluyoruz. Aynı zamanda kişinin toplumda damgalanmasının önüne de geçilmiş olur. Bu anlamda en önemli düzenlemelerden biri de soruşturmanın gizliliğidir ve bunu ihlal etmek suçtur ama artık mahkeme işe el attığında aleni. İkisi de bireyin çıkarlarını korumak için. Soruşturma o suç işlenmiş mi işlenmemiş mi bunun tespiti. Dava açılmasına yetecek kadar delil var mı. Dolayısıyla henüz ortada henüz basit bir şüphe var ama dava açıldığında kişi hakkındaki isnat biraz daha ciddileşiyor bu aşamadan sonrasının aleni olması yine bireyin çıkarına onun lekelenmesinin önüne geçmiş oluyor. Mesele suçluları cezalanırmak suçsuzların cezalandırılmasını engellemek.

Neden maddi gerçeğe ulaşmak önemli ? Gerçeğe ulaşılması cezanın işlevini yerine getirilmesi açısından önemlidir. Çünkü burada cezanın ıslah etme görevi için önemli. Asıl ıslah edilmesi gereken kişinin ıslah edilmesi lazım ya da ödetme olarak düşün suçu işleyenden başkasına ödetirsen bir anlamı kalmaz.

Bu nedenle gerçeğe ulaşmadığımız takdirde cezanın işlevini yerine getirmesi mümkün değil. Meden Usülle burada ayrılıyor medeni hakimi, önüne getirilenle yetinir, ceza hakimi yetinmek zorunda değil. Ama zaten hakim her delİli araştırmaya başlarsa hakim savcı gibi işlev göremeye başlar o zaman da kişi hep suçlu çıkar.

Medeni muhakemede bir davacı davalı var ceza muhakemesinde ise sanık ve müdafii diğer tarafta da kamu adına taraf olan cumh savcısı var. Suçun mağduru kim varlık ve menfaati ihlal edilen kişi.bi bu varlık ve menfaatin sahibi var bir de aynı zamanda devlet de bu olayda mağdur. Neden? Devletin toplumsal düzeni sağlaması konusundaki menfaati her suçla ihlal edilir. Bu nedenledir ki cumh savıcıs kamu adına davayı açar ve yürütür. Bu tabi medeni muhakeme ve ceza muhakemesi arasındaki ayrım en tipik şeklini delillerle gösteriyor medeni yargılamada kanunda var neyin nasıl olacağı.

Ceza muhakemesindeyse vicdani delil sistemi/delil serbestisi. Ceza muhakemesinde hukukunda her hususun her türlü delille ispat olunması mümkündür hiçbir delilin de mutlak ispat edicilği yoktur bazen mesela mahkeme sanığın ikrarına beyanına ititbar etmeyerek devam edebilir yargılamaya. Ama mesela medeni yargıda ikrar öyle değil benim borcum var dersen hakim sana yok ayol senin borcun yokru diyrmrz medeni yargıda yeter ki bir sonuç çıksın. Ama ceza muhakemesi böyle değil bu nedenle delilere ilişkin bir sınırlama yoktur. Özel hukukta hukuki işlemle ilgili bir uyuşmazlıkta mesele iki taraf kendi arasında ileride işer yarayacak, yaptıığ faaliyeti göstermek ister sözleşme senet ama ceza muhakemesinde tam tersi adam zaten meşru olmayan bir şey yaptığından delilleri saklamaya çalışır. Ceza muhakemesinde mesele ne biz gerçeğe ulaşacağız ama bu demek değil ki biz gerçeğe ulaşmak için her şeyi yapabiliriz. Yani bu ne pahasına olursa olsun gerçeği araştrmak değil hukuk çerçevesi içinde gerçeği araştırmak çünkü suçu ortaya çıkarmak için kişiye yapılabilecek müdaheleler sınırsız olursa amaçtan saparız. Hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş olması lazım

Mesela kişinin ifadesi alınılırken tehdit cebir ya da gayrı meştu bir müdaheleden bulunuldu cmk 148de bunlar cmkda geçmiş. Kişinin İradesini sakatlayacak bir sorgu yöntemi kullanılması yasak burada da 217. Madde giriyor konuya. Hukuka aykırı elde edilmiş delille bir suçun sukutun karar veremezsin. Korumaya çalıştığın ne olursa olsun hukuka aykırı yolda elde edilen delil dikkate alınmaz. Bazı yazarlar diyor kİ burada meşru müdafaa var.. Ama burada meşru müdafaa ya da zaruret hali olmaz. yani hukuka aykırı olarak ele geçirilen deliller kesinlikle kullanılamaz. Güvenlik kameraları böyle değil belirli bir kişiyi dikkate almadığından bunlar hukuka aykırı sayılmaz.

Bazı ortak ilkeler var hem medeni hem usül muhakemesinde. Mesela bunlardan biri çabukluk. Geç gelen adalet adalet değildir. Tutuklama bir koruma tedbiridir. Muhakemeyi delilleri koruma tedbiridir. Peşinen bir kimseyi cezalandırmak ya da diğer insanları korumak değldir. Mesela bu adam kaçarsa ceza infaz edilemez bu nedenle geçici olarak adamı özgürlüğünden yoksun bırakıyorsun. Tutuklama kesinlikle bir ceza değil ya da başkalarının içi rahat etsin diye önleyici bir şey değil. Uygulama bu yönde gidiyor. Mesela trafk kazasında biri öldüyse ilk celseye kadar tutuklanabiliyor. Çabukluk? Bir suç işlendiyse

1.delillerin kaybolmasının engellemek için çabuk olmak lazım

  1. kişi suşsuzsa buna son verilmesi gerekir
  2. Kişi suçsluysa da bir an önce cezalandırmak gerekir. Bu nedenle çabukluk önemli.suçla ceza ne kadar yakın olursa cezanın önleyiciliği bu kadar önemli olur.Bu demek değil ki yargılamak için alelacele olsun demek değil. Mümkün olan en kısa sürede yargılama yani makul sürede.

İstinafın gelmesiyle kanun yolu süreci biraz daha hızlandı. Ne çok uzun ne çok kısa olmalı yargılama. Bilirkişiye neden gitmeli. Mesela bu kadar ilacı bu kadar dozda kullanmış bu aşırı doz sayılır mı diye doktora gidersin ama biri birine bi laf etmiş bunun için bilirkişiye gidiliyor bu hakaret mi diye. Hakimin hukuk bilgisiyle çözebileceği şeyler bilirkişiye gidilememeli. Yani spesifik bir uzmanlığı olmadıkça hukukçu bilirkişi olmaz. Ama uygulama böyle değil bu da süreyi uzatıyor.

Kaynaklar

Ceza hukukunda kaynak ne? Ceza hukukunun ortaya çıkış biçimi. Kanunilik ilkesi hakim genel olarak. Yönetmelikle örf adetler ceza kaynağı olmaz. Ama yorumda örf adet işe yarayabilir. Peki ceza muhakesi hukukunda kanunilik ilkesi var mıdır? Mesela yönetmelikle gözaltı süresini değiştirebilir misin ? Hayır peki neden? Aym 13 hak ve özgürlükler yalnızca kanunla sınırlandırılabileceğinden. Bu nedenle esas olarak cmkda da kanunilik var. Buna ek olarak uluslararası sözleşmeler de önemli AY m 90. Buna ek olarak anayasa 142diyor ki mahkemeler kanunla düzenlenir. Bunların hepsini birleştirince kanunilik ilkesi geçerli.

Khk ile cmh alanında bir düzenleme yapılabilir mi?  Khklarla temel haklar düzenlenemez.

Ohal khk ile bu yapılır mı? Suç ve ceza yaratılabilir mi? Bu yazın oldu ohal khk ile ceza yaratıldı. Bu olabilir mi? Ohal khk ile anayasada sayılanlara aykırı tedbirler almak mümkün AY madde 15 hariç. Aymnin önceden içtihatı bu yöndeydi ohalin sınırları içinde kalmak şartıyla ceza kanununda ceza muhakemesinde değişiklik yapabilirsin. Ama aym içtihatını değiştirdi ohal devam ettiği sürece istediğini yapara getirmiş oldu. Sadece ohalle sınırlı olacak şekilde kanunla düzenlenmesi gereken konuları zamanla ve coğrafi sınırlar içinde olabilirdi. Geleceğe etkili olarak ceza kanununda bir değişiklik uygulanmaya devam edilecek ama bu olması gereken değil. Bu nedenle khklar bizi alakadar etmiyor.

Temel haklara sınırlama içermeyen düzenleyici işlemler söz konusu olabilir bunlar meselenin idari yönünün düzenlenmesine ilişkin olabilir ve yönetmelikle düzenlenecek hususlar kanunda belirtilmiş olmalı. Mesela bilirkişi listesinin düzenlenmesine İlişkin yönetmelik çıkarılabilir diyor cmk. Temel hak ve özgürlükleri sınırlayacak yönetmelik çıkaramazsın. Tabi ki örf ve adetin de kaynak olacağını söyleyemezsin.

Anayasa da cmh için önemli bir kaynak, tutukluluk süresi, adil yargılanma, mahkemelerin bağımsızlığı bunlar hem uygulama hem de kanunun uygulanması açısından önem arz eder.

28.09.2017

Makul sürede yargılamanın bititrilmesi hem soruşturma hem kovuşturma için geçerli bu. Burada tabi gecikmemek adına yargılanan kişinin haklarını da ihlal etmemelisin amaç şu ya da bu şekilde uyuşmazlığı çözmek değil. Ceza muhakemesinde her hususun her delille ispatı mümkün bir iki istisna hariç şunu şunlu şunu bunla ispat edeceksin diye bir şey yok. Kişi ikrar etse bile hakim bunu nazara almayabilir. Beraat kararı bile verebilir.  Hakim vicdani kanaati doğrultusunda değerlendirecek. Bir gerçek araştırılması önemli. Ne pahasına olursa olsun gerçeğin araştırılması değil hukuka uygun bir şekilde gerçeğin araştırılması bu nasıl olur kişiye kendini savunma imkanı vereceksin ve  delilleri hukuka uygun olarak toplayacaksın. Mesela gayrımeşru şekilde ses kaydı alamazsın, işkence 148.madde saymış iqadeyi sakatlayacak unsurları. Esas güvence 217.madde hakim sadece hukuka uygun delillere göre karar verebilir. Tersinden ne çıkıyor hukuka aykırı delile dayanarak karar veremez. Ceza hakimi önce bu fiil bu adam tarafından işlenip işlenmediğine karar verecek. Subuta ilişkin değerlendirmesini hukuka uygun elde edilmiş delillere dayandırmak zorunda

Ay m.142 ve 13 önemli kaynaklar açısından.

Anayasa ceza muhakemesine kaynaklık edebilir mi?

Masumiyet karinesi, doğal yargıç ilkesi , adil yargılanma hakkını düzenleyen hüküm. Kişilerin özgürlüğünden ne kadar yoksun bırakılabileceği kuralları ceza muhakemesi hukukuna ilişikin

Ceza muhakemesi normlarının yorumlanması meselesi

Ceza muhakemesi açısından bir özellik arz etmiyor burada bir normun amacının tespiti açısından yorum nasıl olabilir?  Tarihsel yorum yöntemi yani adam bu düzenlemeyi neden yapmış bunu hazırlık çalışmalarından gerekçeden anlayacaksın bir de objektif amacı nazara alınabilir bir kanun hükmü yürürlüğe girdi andan itibaren koyan organın iradesinden başka bağımsız iradesine sahip olur o hükmü o günün şartlarına göre yorumlarsın. Burada yrumu yargı organı yapacak . Mesele ne kanunun lafzının dışına çıkmayacak.

Kıyas meselesi

Kıyas nedir? Ortada birbine benzeyen durum var birinin hakkında düzenleme var diğerinin yok uygun düştüğü ölçüde bunu diğerine de uyguluyorsun. Ceza hukukunda suç ve cezada kıyas yok ceza muhakemesinde kural olarak kıyas mümkün ama bu demek değil ki her şeyi kafana göre kıyasen uygulayabilirsin bunun sınırları ne bir benzerlik olacak. Anayasa saymış şunlar şunlar görevleriyle ilgili suçlarla yargılanır sen cbaşkanını saymış burda onun başdanışmanını da alabilir miyiz burada bakacağın kanun koyucunun bunları belirli sınırlı mı saymış yani istisnai yorumları genişleyici yoruma bile tabi tutamıyosun kıyas da uygulayamazsın. Kanun koyucu bunları sınırlı olarak saymış genişletemezsin. Yani bu konuda bir kıyas yasağı var istisnai hükümlerde. Ayrıca temel hakları kısıtlayan düzenlemelerin de kıyasen uygulanması mümkün değil mesela tutuklanma ya da arama. Bireyin özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeler zaten sitisnai olduğu için kıyasen uygulayamazsıjn. Pratikte çok uygulama yok ama teorikte var kıyas

Zaman bakınından uygulama meselesi

Ceza hukuku ve cm hukukunu karşılaştırırken iki fark var kıyas ve zaman bakımından uygulama. Bir kanun yayımlanırken tarih verilmemişse 45 gün sonra yürürlüğe girer. Ya da kendisi dediğinde girer. kanun ne zaman kalkar onun yerine olan kanun yürürlüğe girebilmiş olabilir. Süreli çıkarılmış kanunsa sürenin dolmasıyla olabilir ya da aymnin iptal kararıyla da olabilir. Aym iptal kararının yürürlüğünü erteleyebilir mi? Bir yıla kadar ertelenebilir o sırada düzenleme yapılabilsin diye. Kural bu. Ama bazı kanunlar yürürlükte olmalarına rağmen uygulanmayabiliyor mesela olağanüstü hal kanununun uygulanması İçin olağanüstü halin olması gerekir.

  1. derhal uygulama: bir kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren başlamış ve devam etmekte olan durumlara uygulanır.
  2. Ertelenmiş etki. İstisnai olarak düzenlenmiş olabilir örneğin anayasa mahk üyelerinin görev süreleri snırlandığında geçiş düzenlemesi yapılıyır hali hazırda üye olanları kapsamaz diye. Yoksa 3yıldan fazla olanların hemen bırakması gerekir
  3. Geçmişe uygulama: 
  4. Yürürlük ötesi uygulama: norm yürürlükte değil ama uygulanmaya devam ediyor. Mesela adam suçu işledi kanun çıktı eski kanun kalktı ama yeni düzenleme faİlin aleyhineyse eski kanun uygulanmaya devam eder. O sırada eski kanun yürürlükte değil ama onu uyguluyoruz. Mesela istinaf başlayana kadar temyizin hükümleri uygulandı

Cmhde derhal uygulama. Yani norm yürürlüğe girdiği andan itibaren o uygulanır. Bir düzenleme olmadıkça zaten kural olan derhal uygulama. Derhal uygulamanın sonucu şudur o anda hala devam etmekte olan işlemlere ve sonrakilere uygulanır ama geçmişte yapılmış bitmiş işlere etki etmez yani onların geçerliliğini etkilemez onların kesinliğini değiştirmez. Eskiden yapılan tamamlanmış işlemler hukuka aykırıdır diyemezsin. Yine kanunla buna istisna getirilmesi mümkündür istinaf ve temyizde olduğu gibi.

Derhal uygulamanın ortaya çıkaracağı durumlara bakalım. Şöyle bir sakıncası olabilir diyelim ki şikayete bağlı bir suç var bugün süresi 6 ay. 6 ay içinde şikayet etmezse artık sovuşturma kovuşturma olmaz. Hatta eski hale getirme bile olmaz. Diyelim fiil var şikayete bağlı siz kim olduğunu öğrendiniz 6 ay içinde şikayet etmeniz lazım 4. Aydasınız şikayet etmediniz ve kanun çıktı 3 ay yaptı süreyi. Artık şikayet hakkın yok. 6 aylık şikayet süresi vardı kanun 8 yaptı. Yine şikayet edemezsin çünkü altı ayın dolmasıyla hak düştü.

Asliye ceza mahkde görülen bir dava var kanun ağır cezaya girer bu suç dedi. Aşağı yetkili yüksek yetkiliyi göndermek durumunda. Geçiş düzenlemesi yapılması daha iyi olur. Bir hüküm koyuyorsun bunlar şunlar yüzünden görevsizlik veremezsin diyor. Yetkisizlik zaten belli bir aşamadan sonra verilemeyeceğinden o sorun değil. Ceza muhakemesindeki derhal uygulanmanın bu tarz sonuçlar çıkaracağı durumlarda bunun uygulanmaması gerektiğini söyleyenler var ama bunun hukuki bir dayanağı yok yapılması gereken geçiş hükümleri. AMA ÖNCEKİ DÖNEMDE YAPILMIŞ BİTMİŞ İŞLEMLER TEKRAR YAPILMAZ.

Yer yönünden uygulama

Ülkesellik kuralı türkiyede uygulanır ama bazen uluslararası istinabe ya da uluslararası sözleşmeler kaynaklı yargılama başka yerde yapılıyorsa gibi istisnalar var.

Kişi yönünden uygulanması

Türkiye cumhuriyetinin yargı yetkisine tabi olan herkese bu kurallar uygulanır sadece sanık için değil bilirkişi tanık hepsi bu muhakeme hukukuna tabiidir. Kişi yönünden sınırlar açısından yasama dokunulmazlığı. İş milletvekiline geldiğinde seçimden önce veya sonra bir suç işlediği iddia edilen milletvekili tutulamaz tutuklanamaz sorgulanamaz. Bunun dışındaki muhakame teknikler kullanılabilir. Milletvekilini meclsk kararı olmadıkça tutuklayamazsınız. Bunun iki istisnasi ağır ceza suçüstü ya da anayasa 14ün kapsamına giren soruşturulmasına milletvekili seçilmesinden önce başlanmışsa ya da dokunulmazlık kaldırılırsa meclisçe.

Milletvekili hakkında dava açılabilir mi? İddianame düzenlenebilir mi?

Bir de uluslararası hukuk kaynaklı diplomasi dokunulmalığı var konsoloslar vb..

Ceza Muhakeme ne için yapılıyor? İşlenmiş hukuka aykırı fiil var mı yok mu? Kim yaptı? Bunun cezası nedir? Bunun hepsi muhakeme. Bunları ortaya çıkarmak için. Bu muhakemenin özelliği nedir? Muhakemede farklı makam ve farklı kişinin görevler var. Amaç ne olay ne kim yapmış ne uygulanacak. Bu sonuç bir hükümle ortaya çıkıyor. Sonuçta o gerçek dediğimiz şeyi temsil eden bir hüküm var. Her ne kadar hükmü vermekle yetkili olan mahkemese de bu katılan herkesin ortaya koyduğu bir bütündür. Zaten o katılan kişiler olmasa adil bir hüküm ortaya çıkmazç neye ilişkin hüküm. Gerçekleştiği iddia edilen olayın. Diyelim a byi öldürdü. Savcı bunu öğrendi bir şüphe var bu ayı mahkum etmeye yeter mi hayır b ölmüş mü a mı öldürmüş vb… Hüküme kadar bütün muhakemenin amacı sanık lehine ya da aleyhine bu şüpheyi ortadan kaldırmak. Şüphe yenilmediği takdirde kişi hakkında mahkumiyet kararı veremezsiniz şüphe varsa verilmesi gereken karar beraattir sanık şüpheden yararlanır. Bu şüpheyi hakim tek başına yenmiyor kollektif bir faaliyet var. Fiziki katılım değil bu kişilern sürefce etki etme imkaneı olamlı. Savcı ya da suçtan zarar gören ya da sanık bu sürece katılabilmeli. Savcı yeterli delile ulaştığında İddianame düzenler hikaye düzenler bunun üstüne sanığın da kendi hikayesini anlatma imkanı olmlı bu nedenle kişilerin karşılıklı olarak düşüncelerini ortaya koyabileceği ortam lazım kişilerin bu şekişlde durumla ilgili düşüncelerini ortaya koymasına ÇELİŞME YÖNTEMİ denir.

Savcının olmaması sanığın lehine mi aleyhine m? Bu sanığın aleyhine olur iddia makamı olmayınca iddia ile karar makamı birleşir ve sanık aleyhine sonuç çıkar 2020ye kadar asliye ceza mahkemesinde savcı yok.

Bir iddia makamı var

Savunma makamı var

Yargılama makamı var. Bazı yazarlar muhakemeyle yargılamayı aynı tutuyor bazıları bu üçünün toplamı muhakemedir diyor. Muhakeme bu üç makam arasında geçiyor.

03.10.2017

Muhakeme şüphe ile başlar. Amaç şüpheyi yenmektir. işlenen suç var mı kim işlemiş mahkeme maddi gerçeğe ulaşacak bu maddi gerçeği temsil eden şey de hükümdür. bu hüküm kolektif bir hükümdür. iddia-savunma-yargılama makamları. iddia her zaman bir kimsenin cezalandırılmasına yöneliktir. suçsuzluk üzerine iddia olmaz.

Çelişme metodu: karşıt fikirlerin çarpışıp yargılama makamının bir hükme senteze ulaşması. bu iddia mahkeme huzurunda tartışılır.

maddi gerçeğe ulaşma bakımından hangi makamın daha önemli olduğu çok doğru olmasa da hükmü veren yargılama makamı olduğundan onun işlevi büyüktür.

yargılama faaliyeti: yargı fonksiyonunun temel işlevi ülkedeki uyuşmazlığı kesin hükümle çözmek. her uyuşmazlık değil hukuki nitelik kazanan uyuşmazlık

ceza muhakemesinde yargıcın yapacağı iş nedir? uyuşmazlığın konusu suçtur. suç var mı kim işlemiş. yargı organı önüne gelen, bir şekilde ulaştığı delillerle bunu çözer. kesin hüküm infaz edilebilir niteliktedir

asli uyuşmazlığın yanında tali uyuşmazlıklar da olabilir. hakimin reddi müessesesi olabilir, ihsası reyde bulunabilir veya tedbir kararı alınmalı. bunları da yine yargı makamı çözecek.

devletin keyfi biçimde bireye ceza vermesini engellemek için muhakeme var. muhakemesiz ceza olmaz. yetkili makamlar eli ile muhakeme olmadıkça kişi bir suç işlediği gerekçesiyle ceza alamaz. istisnaları var bunun mesela savcının ön ödeme teklif etmesi.

yargılama faaliyeti kovuşturma aşamasına gelme ile başlar. savcı iddianame hazırlar ve mahkeme tarafından kabul edilirse kovuşturma başlar. kovuşturma aşamasından önce soruşturma aşaması var bu adama suç isnat edilir mi deliller var mı buna bakıyoruz. yargılama faaliyeti değil bu. fakat delilleri karartma ihtimali varsa ne yapacak? soruşturma evresinin yöneticisi olarak savcı gerekçe ile sulh ceza hakimliğine başvuracak. savcı kendi karar vermiyor yargı makamının karar vermesi gerek neden? hakim teminatından yararlandırmak için şüpheliyi. savcı idari teşkilat içinde adli görevli yürütme içinde yer alan bir yapıda. uygulanacak tedbir çok ağır olduğundan kararı tarafsız 3. kişi vermeli.

yargılama ne zaman biter? kesin hükümle. infaz başlar. istisna bozma, temyiz vs. yahut infazın duraklamasına sebebiyet veren bir durum oldu. bu gibi durumlarda yargılama makamına kesin hükümden sonra da iş düşer. soruşturma sırasında da yargılama makamına iş düşebilir. tedbirlerin uygulanabilmesi açısından kanun yargıç kararı

kovuşturma evresine geçildiğinde asıl uyuşmazlığı çözmekle yükümlü olan, kesin hükmü vermeye yetkili olan mahkeme makamıdır. soruşturma evresinde bir karar verilecekse yargıçlık makamı. neden mahkeme değil? çünkü hala bir dava yok savcı hala bir dava açayım mı acaba diyor. o makamı işgal ederek yargıçlık makamınca karar verilecektir. toplu mahkeme olduğunda yargıçlık makamı mı mahkeme makamı mı? naip üyenin imzası var yani yargıçlık makamı. tek hakim olduğunda, toplu mahkeme olsaydı hepsi imzalardı dediğimiz işlemler mahkeme kararı. peki bu neden önemli? kanun yolu ile ilgili işlemlerde yargıçlık makamı kararına karşı itiraz için ayrıca düzenleme olmalı

örgütlenişi

-sulh ceza yargıçlıkları: soruşturma aşamasında kararı bunlar verir il ilçede olabilir

– kovuşturma: ilk derece-bölge adliye- yargıtay

ilk derece:-asliye ceza-ağır ceza. asliye ceza tek hakimli ağır ceza bir başkan 2 üye

bölge adliyesi kararlarının temyiz yeri yargıtay. yargıtay istinaftan önce sübuta ilişkin inceleme yapıyordu ancak şu an sadece hukuka uygunluk denetimi .

buranın ayrıntısını kitaptan oku

toplu mahkeme mi daha iyidir? müzakere halinde olduğunda birinin gözünden kaçanı öbürü halledebilir.muhakeme zaten kolektif yargılama faaliyeti de kolektif hale gelir. fiiliyatta ağır cezada başkan götürür işi üyeler çok da katılım göstermez.

yargı organı sadece önüne gelen işlere bakar.

ceza iddiası: cezalandırma yetkisinin var olup olmadığını+ ceza müeyyidesi uygulanır mı bir iddia olmalı.

kim iddiayı ortaya koyar? cumhuriyet savcısı. iddianame mahkemeye götürüldüğünde ceza davasına dönüşür ceza iddiası her zaman ceza davasına dönüşmez. misal ön ödeme durumunda davaya dönüşmeyebilir

ceza davası neden önemli? devlet keyfi cezalandırmasın+ bir başka kimse karar vermesin olayda tarafsız 3. kişi kesin karar versin

“davasız yargılama olmaz”– yargılama merciinin önüne gelmeli. aynı şekilde istisnalar saklı olmak üzere istinaf incelemesi için de talep olmalı.

davasız yargılama olmaz ilkesinin beraberinde getirdiği ilkeler var

*fiille bağlı olma ilkesi: iddianamede fiilin hukuki niteliği yazmalı. iddianamede bulunan fiilden ötürü yargılarsınız başka bir fiille ilgili karar veremez. somut fiilden başka karar veremez ancak SOMUT FİİLİN HUKUKİ DEĞERLENDİRMESİYLE BAĞLI DEĞİL

diyelim, başka bir fiil daha işlendiği ortaya çıktı mahkeme yargılama esnasında iddianamede olmayan fiile ulaşırsa suç duyurusunda bulunur. önüne bununla ilgili iddianame gelmezse yargılayamaz.

isnat maddi/hukuki olarak bütündür savunma da öyledir. dolayısıyla yukarıdaki durumda da ek savunma olmalıdır

Cumhuriyet savcısı ne zaman dava açar?

soruşturma yaptı, topladığı delillerin dava açılmasında yeterli olduğu kanısına varırsa iddianame hazırlar+dava açar. peki bu yeterlilik nasıl belirlenir? mahkum olma ihtimali beraat etme ihtimalinden fazlaysa dava açmak yükümlülüğü altında. davayı açan her zaman cumhuriyet savcısı. kimsenin dava açma yetkisi yok. devlet adına açar dolayısıyla ceza davası her zaman kamu davasıdır.

05.10.2017

Muhakeme görevini gören makamlar ne iş yapar?

İddia makamı

Savunma makamı

Yargılama makamı var. Bunların kolektif çalışması sonucu bir hüküm ortaya çıkıyor. Çelişme ilkesi uyarınca. Yargı makamı da buna göre bir senteze ulaşıyor. Bu çelişme ilkesinin hüküm açısından ne önemi var? Neden buna ihtiyacımız var? Gerçeğe ulaşmak için. Tek bir hakimin tek başına gerçeğe ulaşması mümkün değil menfaati çatışan kişiler karılıklı oalrka bunları ileri sürdükçe gerçeğe ulaşılabiliyor.

Yargılama organının görevi nedir hukuki uyuşmazlığı çözmek. Ceza yargılamasının konusu bir suç işlendiği iddiası. Yargılamanın konusu suç değildir bir suç işlendiği iddiasıdır. Bir kimsenin cezalandırılabilmesi için bir uyuşmazlığa ihtiyacımız vardır. Bunun da öncesinde savcı tarafında araştırılması gerekiyor.

Bi asli uyuşmazlık bi de tali uyuşmazlık var: bir esas yargılama faaliyeti var suç işlenmiş mi işlenmemiş mi bu asli. bi de tali uyuşmazlık var mesela hakimin reddi . Kural olarak yargılama faaliyeti nerde ortaya çıkar? Kovuşturmada. Kovuşturma da iddianamenin kabulüyle başlar ve kesin hükümle yargılama biter. İstisnai durumlar var.bazen tedbir kararı gerektiğinde soruşturma aşamasında da yargılama gerekebiliyor tabiki bu esasa ilişkin değil.

İki tür yargılama makamı olabilir

  1. yargıçlık makamı. Sovuşturma aşamasında yargıç kararı gerekirse
  2. Mahkeme makamı. kovuşturmada görevli.

Bazen kovuşturmada da yargıçlık makamı olabilir mesela naip tayini.farkı şu mahkeme makamı kurallarına karşı itiraz edemezsin ancak hükümle kanun yoluna gidilebilir. Mahkeme kararına itiraz edilebilmesi için kanunda bu sayılmış olmalı.

Bir asliye ceza mahkemesinde mahkeme kararı mı yargıçlık makamı mı nasıl anlarız? Tek yargıç var. Toplu mahkemelerde bunun. Nasıl yapıldığına bakacaksın toplu mahkemeede 3ü birden veriyorsa o zaman mahkeme kararı ama eğer ki başkan ya da naibin vereceği bi kararsa yargıçlık makamı işlemi .

Mahkemelerin örgütlenmesi

Sulh hukuk: soruşturmada bir karar alınması gerektiğinde.

Asliye ceza mahk. İlde ilçede. Esas mahkeme bu tek yargıçlı

Ağır ceza: 1 bşkan 2 üye.

Bölge adliye mahkemesi yerel mahkemelerin verdiği kararları inceliyor daire daire toplanıp 1 başkan ve 2 üye

Yargıtay var bi de bölge adliyelerinin bozma dışındaki kararlarının temyiz yeri.

Bir kimsenin cezalandırılabilmesi için mahkeme kararı lazım mahkemenin bu kararı verebilmesi için biri de bu iddiayı mahkemenİn önüne getirmeli. Savcı bir suçun işlendiğinden şüphe ediyor delilleri topluyor bunu davaya dönüştürüyor her zaman davaya dönüşmez ön ödemeyle de ortadan kalkabilir.

DAVASIZ YARGILAMA OLMAZ. Mahkeme önüne kimse bir dava getirmeden karar veremez. Bu kanun yolu için de geçerli.

Diyelim ki bi yargılama yapılıyor sanığın iddianameden gösterilenden başka fiili de işlediğini öğrendin hakim buna göre de ceza verebilir mi? Hayır onun için de açılmış bi dava olmalı. Hakim kendisi savcıya iddianame düzenle diyemez. Anca suç duyurusunda bulunur. Savcı soruşturma yapar ek iddianame hazırlar. Bu ek kısım için ayrıca savunma alınması gerekir.

Mahkeme iddianamedeki somut olayla bağlı ama bunun mahiyetiyle bağlı değil.

Savcı bir suç işlendiğinden haberdar oldu. Şurada birini öldürdüler. Savcının öncelikli görevi gerekli araştırmaları yapmak. Araştırmaları tamamladı baktı dava açmaya yeterli. Burada ölçüt mahkumiyet ihtimali beraatten fazlaysa dava açar.

Bunun sonucunda ne yapabileceğine ilişkin iki farklı sistem var kamu davasının açılamsıyla ilgili olarak:

  1. mecburilik sistemi: savcı bir fiilin işlendiğiyle ilgili oalrak yeterl şüpheye ulaştığında dava açmak mecburiyetinde
  2. Takdirilik sistemi: savcı iddia ile karşılaştığında bu davaların açılmasında bir kamu yararı olduğunu düşünmüyorsa dava açmıyor

Takdirilik sistemi her zaman içİn suistimale açık. Bizde geçerli olan kural olarak mecburilik. şüphe varsa dava açmaya yeterli dava açmak mecbıuriyetinde.

Biri istisna olarak etkin pişmanlık ya da şahsi cezasızlık sebepleri varsa (cmk 171) dava açmamaya karar verebilir. Mesela türı ceza kanunu 167.madde. Bu kapsamda sayılanlara karşı işlendiyse burada yeterli şüphe var ama ben dava açmıcam diyebilir kanun. Eğer açılmamasında fayda görüyorsa savcı açmayabilir.

Kamu davasının açılması mecburiliği sadece davayı açmak değil. Açıp giderse çelişmeyi sağlayamazsın. Davayı açmanın yanında davayı devam ettrimek gibi bir yükümlülüğü var ama ceza iddiasını devam ettirmek zorunda değil. Bunu bu şekilde açtıktan sonra sürekli sonuna kadar cezalanadırılmasını talep etmek zorunda değil yargılama sırasında savcılık sanığın beraat etmesini talep edebilir. Savcının tek derdi kişinin mahkum olması değil. Savcı uyuşmazlığın bir tarafı değil derdi kamu menfaatini korumak yani sanığın lehine olan delilleri de toplamak mecburiyetinde bununla da bağlantılı olarak suçlu olmadığına kanaat getirirse beraatini talep edebilir. Davaya devam etmek zorunda ama kanun yoluna başvurma yükümlülüğü yok. Başvuracağı zaman da hem sanık lehine hemm sanık aleyhine başvuru yapması mümkün. Kanun yoluna başvurup geri de çekebilir. Amö eğer sanık lehine başvurduysa geri çekmesi sanıın rızasına bağlı.

Savcı iddiayı araştırır iddianame düzenler davayı da takip eder. İddia makamını iki açıdan değerlendirmek mümkün. Bi kamusal iddia makamı bi de bireysel iddia makamaı. Bireysel iddia makamı itham sisteminin devamı ama artık bu iddia bireyden alındı kamusal iddia makamı olan savcıuya verdik. Burada suçu dava olarak mahkeme önüne götüren cumh savcısı. Bunun istisnaları var mesela öğr üyesinin görevi nedeniyle işlediği suç nedeniyle araştırmayı ünİversite yapar ayrıca iddianame hazırlamaz. İddia makamında sadece savcı mı var? Kamusal iddia makamı savcı, bireysel idda makamı suçtan zarar gören ya da mağdur

Savcılık

Kamu davası açma görevi cumhuriyet savcısının görevi. Esas olarak savcılık işlemleri başsavcılık adına yapılır. Her mahkemenn yanındaki başsavcılık yanındaki mahkemenin davasını takip eder ve o mahkemenin kararlarını kanun yoluna götürebilir.

Her mahkemenin olduğu yered cumh başsavcılığı var bib başsavcı bi sür de savcı var. İl merkezinde ağır cezanın yanında başsavcılık var bi de ilçedeki asliyenin yanında başsavcılık var. (İlçede ağır ceza mahkemesi yok) İldeki savcılık ilçedekinin temyiz etmediğini kanun yoluna götürebilir çünkü o ağır cezanın yanındaki başsavcılık. Ağır cezanın yanındaki başsavcılığın ilçede olana göre bir üstünlüğü var Ama mesela ilçede de ağır ceza mahk olsa ildeki ağır cezanın yanındaki başsavcılık ilçedekini kanun yoluna götüremez.

Bölge adliye mahkemelerinde de savcılık avr. Onlar yürütüyor ve bam kararlarını yargıtaya götürebiliyorlar bi de yargıtay da başsavcı var. Yargıtay cumh başsavcılığı.

(Yargıtay cumh başsavcısı yüce divanda yapılan yargılamaın savcısı). Yargıtay ilk derece mahkemesiyse orada iddia makamı. Kanun yolu olarak yargıtay başsavcısının itirazı var.

Bireysel iddia makamı

Ancak cumh savcısının yanında katılabilir. Katıldığı sürede çelişmenin bir parçası haline gelir.

Savunma makamının görevi savunmak yapmaktır. İddia nedir, savcı sanığın suçlu olduğunu iddia ediyor, savunma da sanığın suçsuz olduğunu iddia ediyor. Burada savunmanın yaptığı şey bir hak talep etmek değil, karşıdakinin bir cezalandırma hakkı olmadığını dile getirmektir. Savunma hakkı son derece önemli. Savunma hakkı şu yüzden önemli: Mesele kimsenin kanunen gerektiğinden daha fazla bir ceza almamasıdır. Kişinin suç işlediği neredeyse kesin olsa bile savunma hakkı vardır. Toplumda suç ağırlaştıkça savunma hakkının kısıtlanması yönünde bir eğilim vardır ancak bu yanlıştır. Bu durumda suç ağırlaştıkça kişinin kendini savunma hakkı da arttırılmalı çünkü kişinin karşı karşıya kaldığı itham çok ciddi ve kişi kendini savunmak zorunda.

Savunma hakkı vazgeçilmez bir haktır. Savunma hakkının gerçek anlamda varlığından bahsedebilmek için savunmaya bu hakkı kullanabileceği bazı araçlar vermek gerekir ve bu araçlar iddia makamının araçları ile eşit olması gerekir. Bu duruma silahların eşitliği ilkesi denir.

Savunma yapılabilmesi için kişinin ne ile suçlandığını bilebilmesi gerekir. Dolayısıyla isnatın öğrenilmesi çok önemlidir. Kişinin kendisi ile ilgili yürütülen soruşturma hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bazı önemli durumlarda, madde 153, soruşturmanın gizliliğini korumak amacı ile ilgili kısıtlılık kararı verilebilir. Nasıl bir karardır kısıtlılık, cumhuriyet savcısının teklifi ve hâkimin kabulü ile kısıtlılık kararı verilebilir. Bunun haricinde kişinin kendisi hakkında yapılan işlemlerde hazır bulunabilmesi gibi bazı hakları var.

Savunmayı da ikiye ayırmak mümkün: 1. Bireysel savunma sanık tarafından yapılır. Kural olarak sorgusu yapılmamış sanık hakkında hüküm verilemez. 2. Teknik savunma makamı: (kamusal savunma makamı diyen de var buna ama bizce buna kamusal demek çok doğru değil) Teknik savunma makamı müdafiidir, ceza muhakemesinde sanık avukatının teknik adı müdafiidir. İddianın yanındaki avukata da Katılanın adına ise katılan vekili denir. Böyle bir teknik savunma makamı neden var, çünkü silahlar eşit olacak, silahlar denk olacak, karşıda bir cumhuriyet savcısı oturuyor, onun hukukî bilgisi var, ancak sanığın hukukî bilgisi yok. Eğer duruşmalar müdafiisiz olsa silahların eşitliğinden bahsedemeyiz. İşte buradan hareketle bir teknik savunma makamı ortaya çıkmış olur.

Bir sanık müdafiiye suç işlediğini itiraf ederse müdafii bunu mahkemede söylemek zorunda olmadığından savunma için kamusal savunma diye bir kavramdan bahsedemeyiz.

CEZA MUHAKEMESİ SİSTEMLERİ

 

Kamu davasının açılmasındaki sistemler ile ceza muhakemesi sistemlerini karıştırmamak gerekli. Bunun ayrılmaının amacına uygun olan bu. Cezai bir uyuşmazlık varsa bunu mutlaka bir muhakeme sonucunda olması lazım bazı istisnaları var uzlaşma ve ön ödeme gibi. Muhakemeyi yürüten organlar yargılama iddia ve savunma makamları. Bir kimsenin cezalandırılması için bir muhakemenin yapılması gereklidir, muhakemesiz ceza olmaz tamam da muhakeme nasıl yürütülecek?

Muhakemeyi yürüten makamların birbiriyle ilişkisi ve bunların görevlerine göre farklı çeşitleri var. Bu makamların ilişkileri nasıl olacak? 3 sistem var: 1. İtham, 2. Tahkik, 3. İş birliği sistemi. Tam bir tahkik ya da itham sisteminden bahsedilemez, karma sistemler var ancak yine de bunlardan bahsedilecek.

 

  1. İTHAM SİSTEMİ

Suçlamak anlamına gelir. İtham sisteminin esasını suçlamakta aramak gerekir. Adından da anlaşıldığı üzere bir ithama suçlamaya dayanıyor burada ithamın özelliği ne ? muhakemenin başlayabilmesi için bir suçlamaya ihtiyacımız var cezalandırılma için birinin suçlaması ve bunu ispat etmesi gerekir. Bu sistemde biri suçlamadığı sürece bir ceza muhakemesinin yapılması mümkün değil. Burda itham burda tahkik sistemi vardır diyemezsin genellikle karmadır.itham sisteminin ilk ortaya çıkışında itham bireysel bir mesela bugün ithamı yapan savcı ama itham sisteminde bunu yapan suçun mağduru olan birey. Biri bana karşı suç işledi ben ithamda bulunuyorum. Burada zamanla bu bireysel itham teknik olarak bu faaliyeti yürüten birine devredilmiş oluyor. Doğrudan suçtan zarar görendense başkasının ithamda bulunmasına dönüştü. Zamanla bu diyalektik sistem döndü iddia tez koyuyor, savunma antitez ortaya koyuyor bi sonuca ulaşılacak. Bunun özünde yer alan kabul ne? Ceza muhakemesinin amacını? Amaç maddi gerçekliğe ulaşmak . Bu sistemin özüdnde ne var bir kişi tek başına bir şeyin gerçekliğine ulaşamaz. Menfaatlari çakışan kişilerin karşılıklı fikir ileri süremsi lazım bu nedenle ithamcıyla itham edilen arasında bi çatışma olmalı ki gerçek ortaya çıkabilsin. Böyle bir sistemde bu çatışmayı tarafsız durumda olan bir hakem çzöecek. Bunu neyle yapacak taraflarca ortaya koyulan delillere bakarak. Bu karşılıklı menfaatlere sahip kişiler muhakemede dengeli yetkilere sahip olmalı yoksa yine gerçeğe ulaşılamamış olur. Bu sistemİn en önemli özelliklerinden biri masumiyet karinesi. Hakim tarafların getirdiği delillerle ve ortaya koyduğu olaylarla bağlı resen araştrma yapma yetkisi yok. Önüne ne geldiyse o. Bu şekilde hakimin tarafsız olması sağlanmış oluyor. Bireysel savunma ve bireysel iddia arasında eşitlik işlemler açısından açıklık söz konusu oluyor. Sözlülük esastır. Yani karşılıklı ifadeler birbirine sözlü olarak dile getirilmesi esastır. Böyle bir sistem ilk bakışta güzel geliyor ama elbette ki sakıncaları olur. Ne gibi? Mağdur şikayetçi olmak istemeyebilir kişi korktğu için ya da kendisine menfaat sağlanabilir. Ya da hakim önüne getirilenlerle bağlı olduğu için maddi gerçekliğe ulaşılması zordur. 

2.TAHKİK SİSTEMİ

Araştırma soruşturma demek. Otoriter devleti ve onun enstrümanı olan baskıcı bir ceza hukukunun uzantısıdır.  İtham sisteminde çelişmeye diyalektiğe dayalı dedik, tahkikte ise tam tersi bir bakış açısı var. Bir adama fiilin ortaya çıkmasında ne kadar yetki verirsen o kadar gerçeğe ulaşılır fikrinden. Bu kişi de hakim. Yargılamayı yapan kişiye bütün bu yetkileri vereceksin ve tüm usuli işlemleri o yapacak. En önemli husus burada muhakemenin başlaması için bir ithama gerek yok, itham olmasa dahi el atabilir.   Bir kimseye gerçeğe ulaşabilmesi için bir sürü yetki verilmesi gerektiği düşüncesine dayanıyor. Hakime git kardeşim her şeyi araştır diyor. Burada bir ithamcıya ihtiyaç olmadığndan yargıç hem yargılayan hem itham eden oluyor. Burada savunma hakkından bahsetmek çok zor. Bu sistem kişinin suçlu olarak kabul edildiği br sistem. Suçluluk karinesi gibi. Bu durumda kişinin hakkında bir karar verilmeden hapsedilmesi çok yüksek ihtimal.  Bir ithamcıya gerek yok hakim bir uyuşamazlığa doğrudan el atabiliyor ortaya konulan delillerle bir bağlılığı söz konusu değil kendisi delil toplar ve bunu serbestçe değerlendirir. Hakim hem ithamcı hem karar veren konumunda olduğundan suçlanan kişinin ezildiği bir durum mevcut. Burda itham sisteminin aksine geçerli olan yazılılık ve gizlilik. Neden? Sanığın olası müdahaelesini engellemek için napıyolar en sonunda gidip sanığa diyorsun ki bu senin suçun. Sanığın hiçbir güvencesinin olmadığı bir sistem bu nedenle gerçek bir savunmadan söz etmek mümkün değil yani hakimin insafına kalmış. İşlem açık olamdığı için de sorgulanbilir bi nitelikte değil bu durumda da kişinin savunma hakkından bahsedilemez ama olumlu olarak da gerçeğin buulnmasına fayda sağlayabilir hakim tarafların getirdikleriyle bağlı olmadığı için. Ama ben hem ithamcı olup hem yargılamayı yaparsam kendi ithamımı neden yalanlayayım ki?

Bu iki sistemin de bazı zararları var bu nedenle karma sistem var

3.İŞ BİRLİĞİ SİSTEMİ

Yargı, iddia ve savunma makamlarının işbirliği. Muhakemenin elbirliğiyle yürütüldüğü sistem, her iki sistemin de olumlu sayılabilecek yönleri var diğer iki sistemden de parçalar var. Bizim muhakememizin iki evresi var soruşturma ve kovuşturma bu iki sistemden özellikler taşıyor. Soruşturmada tahkik, kovuşturmada ise itham sisteminin İzleri var. Soruştrma gizli, yazılı kovuşturma aleni, sözlü, çelişme ilkesi. Soruşturma neden gizli? Soruşturma kamuoyuna karşı gizlidir adamın hakkında bi şüphe var sadece belki dava bile açılmayacak ama sen bunu topluma açarsan suçlu damgası yiyecek. Bir başka gizlilik de hakkında soruşturma yürütülen kişiden gizlilik ama bu yok. Ama iletişim tespiti gibi gizli tedbirleri bir kenara bırakırsan kişi kendi hakkında ne isnat edileceğini bilmeli. Kişinin kendisini savunması için ortaya bir iddianame çıkmasını bekleyemezsin. Şüpheliye karşı gizlilik için 153.maddede öngörülen kısıtlama kararı verilebilir. (Deliller kararmasın,adam kaçmasın diye)bu kısıtlılık iddianamenin kabul edilmesine yani kovuşturmaya kadar mümkün. Kovuşturma aşamasına geçildiğinde ithamdan özellikler taşıdığı için bi aleniyet söz konusu artık delillerin saklanması gizlenmesi sanıktan mümkün değil, sözlülük kural, karşılıklı olarak beyanda bulunma çelişme. Soruşturma ve kovuşturmada önemli olan ithamı yapacak kişi cumh savcısı yani ithamı yapanla yargılamayı yapan farklı kişi. Dolayısıyla bir delil toplama ve davayı açma görevi savcıya ait eğer görevi yerine göre getirmezse mahkeme İade eder. Savcının yeterli delil toplamadığı halde iddianameyi iadesi neden önemli? Resen araştırma hakİmi ithamcı pozisyonuna getiriyor savcı yeterli delil toplamazsa hakim toplamak zorunda kalacak hakim toplarsa da hakim ithamcı olacak. Nedir hakimin resen araştırması? Bu demek değil ki adamı mahkum edene kadar hakiM araştırsın yani eğer yapamıyorsa beraat kararı verir çünkü suçun işlendiğini göstermesi gereken kişi savcı. Bu nedenlee tarafların ileri sürüğü delillerin tespiti açısından hakim resen davranabilir mesela müdafii bi tanık dİnletmek istedi ben olay günü ordaydım bu adam bu adamı öldürdü dedi. Burada mahkeme resen araştırma yetkisi kapsamında mahkeme o adamın gerçekten orada olup olmadığını sorgulayablir. Yani resen araştırma ortaya atılan delilin gerçekliğini sorgulamakta kullanılır. Ya da bilirkişiye resen gidebilir aksi takdirde mahkum edene kadar mahkme delil aramaya devam ederedi. Delil yoksa beraat kararı verilir.adam çıkıp ben bu adamı öldürdüm derse mahkme bunu kabul etmek zorunda değil . RESEN ARAŞTIRMA İSPAT YÜKÜNÜN MAHKEMEDE OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ, ispat edecek olan cumhuriyet savcısı.

MUHAKEME ŞARTLARI

Cumh savcısı bir suç işlendiğini öğrenirse yapması gereken bununla ilgili araştırma yapmak bu fiil işlenmiş mi kim kimler işlemiş ve sonucunda elle tutulur delile ulaşırsa dava açacak, yargılama yapılacak. Normal şartlarda dava kamu davasıdır başka koşullar gerek olmadan yürür ama bazen başka menfaatlerii gözetmek için muhakemenin başlamasını belli bir koşulun gerçekleşmesine bağlayabilir. Bu şartlar gerçekleşmedikçe bir muhakeme faaliyetinin yürütülümesi mümkün değil. Bunlar sadece muhakeme hukukuna ilişkin meseleler bu nedenle muhaaeme hukukunun zaman bakımından uygulanma kurallarna tabiidir

Olumlu ve olumsuz şartlar var. Olumlu şart gerçekleştiği takdirde muhakame işlemi yapılabilir. En tipik olumlu şart şikayet. menfi de ne olabilir aynı konuda açılmış başka dava olmamalı, kesin hüküm olmamalı.

Bazı şartlar bütün muhakeme işlemlerinin yapılmasına engel mesela şikayet. Şikayet olamdan hiçbir şey yapaamzsın ama bazıları sadece kovuşturmaya engel olur mesela sanığın akıl hastası olması.yargılamanın yapılacağı sırada akıl hastası olan kişi için yargılama yapılması mümkün değil.

Olması gereken bir muhakeme şartı olmdığında ya da gerçekleşmesi mümkün olmadığında ne olacak? Diyelim,savcı şartın olmadığını anladı ama gerçekleşmesi mümkün mesela şikayet aranıyor ama şikayet yok burada bir şey yapamaz gerçekleşmesini ya da gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesini bekleyecek. Diyelim imkansız hale geldi süre geçtiği için, burada kovuşturmaya yer olmadığına karar verecek. Şartın gerçekleşmesi hala mümkünse bekleyecek ama beklerken bir takım deliller kaybolabilir delilleri şart gerçekleştikten sonra elde etmek mümkün olmayabilir bu nedenle bunları muahfazaya alması mümkün fakat şüpheliye suç isnadı anlamına gelecek işler yapamaz tutamaz, tutuklayamaz, evini arayamaz, ifadesini alamazsınız Ama ölmek üzere olan bİri varsa onu dinleyebilir. Diyelim sourşturmada ortaya çıkmadı iddianame değerlendirilirken mahkeme bu şartın gerçekleşmediğini anlarsa iddianameyi cumh savcılığına iade etmeli. Sonra şartın gerçekleşmesini bekler ya da imkansızsa kovuşturmaya yer olmadığı karar verir. Eğer kovuşturmaya başladıktan sonra şartın gerçekleşmediği fark edilirse ya durma ya düşme kararı verilir. Durma şartın gerçekleşme ihtimali varsa, düşme şartın gerçekleşme İhtiali yoksa. Kişi hakkında derhal beraat kararı verilebilecek bi dıurum varsa düşme yerine beraat kararı verilir. Durma kararına ititraz edilebilir. Bu muhakeme şartının gerçekleşip gerçekleşmediği resen mahkemece bakılır. Bam de bakabilir. Yargıtay da düşme kararı verebilir ama durma kararı veremez bozma kararı verir istinafa gönderir..

12.10.2017

Kovuşturma neden aleni??? Mahkemeyi hukuka uygun yargılama yapmaya sevk eder. Kural kamu davasının mecburiliği: suçla ilgili yeterli delile ulaşan savcı dava açacak. Bazen kanun koyucu bu kurala istisna getirebilir bunun tipik örneği şikayettir. Bazı şartlar menfi bazıları müspet varlığı zorunlu olanlar şikayet, izin, müracaat, talep; olumsuz gaip olmayacak, akıl sağlığı olacak, aynı dava açılmamış olacak.

Bazıları tüm muahkeme işlemlerini engeller mesela şikayet ama mesela akıl hastasına dava açarsın ama yargılamaya devam edilemez.

Muhakeme şartlarının sonucu ne bu yetkili makamlar tarafından anlaşıldığında savcı neyi bekleyecek şartın gerçekleşmesini ya da gerçekleşmesinin imkansızlığını. Olmazsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verecek. Bu sürede hiç bişi yapamaz mı kaybolacak deliller varsa bir takım işlemler yapabilir ama kişiye suç isnat edilmesi anlamına gelecek işlem yapamaz bunu yapabilmesi için şartın gerçekleşmiş olması gerekiyor.

 Şikayet

Belli suçların kovuşturulması ve soruşturulması için şikayet koşulu aranır. Suçtan zarar gören kişinin şikayeti yoksa bir şey yapamaz. Neden bazen şikayet aranır? Belli bir suçta bireysel menfaat ön plana çıkıyorsa belki mağdur aleniyet kazanmasından suçun, daha çok zarar görecek bu nedenle şikayet olmadan devlet el atmaz. Şikayette kim bulunacak? Suçtan doğrudan doğruya zarar gören kişi yani mağduru. Hakaret suçunda kimin şeref varlığı ihlal edildiyse o bi de istisnai olarak hakaret suçunda mirasçıların da şikayet hakkı var. Şikayet hem yapılması hem de geri alınmasıyla sonuç doğuran bir şart.

Cumh savcısı soruşturmayı yaptı kovuşturma başladı hukuki nitelendirme değişebilir. Bi davayı cumh savcısı hırsızlıktan açar ama daha sonra mahkeme bunun güveni kötüye kulanma olduğuna karar verir. Güveni kötüye kullanma suçu şikayete bağlı. Cmk 158de bir düzenleme var. Mağdur açıkça şikayeti geri almadıkça yargılamaya devam olunur. Saçma çünkü adam zaten şikayette bulunmamış ki neyi geri alacak? Eğer bu hüküm ne zaman geçerli hukuki nitelendirmede bir değişiklik olduğunda geçerli. Ama tam tersiyse bu hükmü uygulayamazsın öyle olsaydı şikayete gerek kalmadan davalar açılırdı hep. Şikayet istisnai bir durumdur ve bir suçun şikayete bağlı olduğunu söyleyebilmek için kanunda düzenlenmeli düzenlenmemişse resen. Bazen suçun farklı halleri farklı şeylere tabi olabilir. Mesela cinsel saldırı basit şekli şikayete bağlı ama nitelikli hali vücuda organ ya da sair cisim sokulmak şekliyle gerçekleştirilmesi ise resen soruşturulur kovuşturulur. Neden? Cinsel saldırının nitelikli hali olduğunda devlet diyor ki iş artık ciddiye bindi kamusal menfaat mağdurun menfaatinin önüne geçiyor. Ne oluyor? Bu nitelikli halin evlilk birliği içinde gerçekleşmesi de şikayete bağlı. Burada mesele ne şikayet istisnai bu nedenle yazılı olmalı.

Yetkili makama şikayetçi olduğunuz sözlü ya da yazılı bildiirebilrsin. Şikayetçiyim demen şart değil şu yüzden cezalandırılmasını istiyorum demen de olur. Şikayet nereye yapılır? Kaymakamlık valilik vb.. Netice itibariyle cumh başsavcılığı dışında bi yere yapılmışsa onlar basavcılığıa bildirmeli. Bir şikayette bulunmak için faili göstermeniz gerekmez şİkayetin konusu suç teşkil eden bir olaydır faili söylemene gerek yok. Şikayet hakkını kullanacak olan mağdurdur ama ayırt etme gücü olmayan için temsilcileri şikayette bulunulabilir.

Şikayet hakkının kullanılması bir hak düşürücü süreye tabi. Fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay. Siz faili öğrenmeseniz bile şikayetçi olabilirsiniz ama hak düşürücü süre failin öğrenİlmesiyle başlar. Faili ya da fiili öğrenenene kadar süre başlamaz ama bu demek değil ki sonsuza kadar gidebilir. Bu dava zamanaşımı süresine kadar. Yani zamanaşımının dolmasına 3 ay var yeni öğrendin faili o zaman 3 ay var şikayet için.

Eski hale getirme ne bir şeyin süresini kaçırdın kusurun yoksa kanun eski hale getirmeyi kabul ediyoruz. Mazaretini ortaya koyarak asıl isteğini de yapacaksın. Şikayet süresinde bu uygulanır mı uygulanmaz mı? Uygulamada bu kabul edilmiyor. 6 aylık süre geçtikten sonra yapılacak bir şey yok gerekçe şu muhakeme işlemleri için getirilmiş bu eski hale getirme ama şikayette daha muhakemeye başlanmamış.

Şikayetin konusu fiildir ve fille ilgili şikayette bulunduktan sonra mesela iştirak halinde bi suç a ve b hakkında şikayetçiyim c d hakkıında şikayetçi değilim diyemzsin böyle bir tasarruf yetkin yok. Fiil bi kere şikayet edilmekle hepsi hakkında kovuşturma yapılır. Birden fazla mağdur varsa birinin şikayeti yeterlidir. Burada mağdurun fazla olması mağdurlar için süreyi değiştirebilir. Belki mağdurlardan biri fiili 6 ay sonra öğrenir süre onun için o zaman başlar.

Süre neden 6 ay? Daha fazla olsa adam hep merakta şikayetçi olacak mı olmayacak mı diye beklemesin.

Kişi şikayetçi oldu soruşturma kovuşturma var. Vazgeçmek ve geri almak da var. Kanun geri almayı vazgeçme adıyla düzenliyor. Vazgeçme kişini hiç şiklayetçi olmadan şikayet hakkından feragat etmesi. Bu geçerlidir. Bu vazgeçme açısından da bir sirayet söz konusu a ve byi şikayetten vazgeçtim cyi geçmesim diyemezsin. Cezai anlamda şikayetten vazgeçen kişi hukuk davası açabilir ona engel değil yani. Geri alma, kişi şikayette bulunuyor ama bu bulunduğu şikayeti geri alıyor. Kural kişi hüküm kesinleşinceye kadar şikayetİ geri alabilir. İstisnai olara kesinleşmeden sonra geri alınamsı da var. Şikayetin geri alınması vazgeçmeden farklı olarak sanığın onaylamasına bağlı, geri almak da sirayt eder 3ü hakkında şikayeti geri alıyorum diyemez. Ama bir kısmı kabul edebilir bi kısmı etmeyebilir. Soruşturma açısından geri alma için sanığın onayı aranmaz. Alenileşmemiş henüz açılmış dava yok, bu nedenle kişinin aklanmasını gerektirecek bir durum yok.

Şikayette bulunma yetkisi bazen başkasının başvurusuna da bağlı olabilir.

Mesela TALEP bazı suçların soruşturulması adalet bakanının talebine bağlı. Neden böyle bir talep var mesela normalde devlet kendi ülkesinde işlenen suçlarda dava açılır ama bazen yurtdışında işlenen suçlardan devletin kendi menfaati zarar gördüyse adalet bakanı dava açılmasını savcıdan talep eder. Şikayette savcı bağlı değil ama adalet bakanı talepte bulunduysa savcı davayı açmak zorunda. Talebin bağlı olduğu bir süre yok sadece dava zamanaşımı.

Talebin geri alınması mümkün değil neden? Bu yürütmenin yargıya müdahelesi olurdu.

Geri kalan muhakeme şarrtlarını kitaptan oku sorumlusun

17.10.2017

Normal şartlarda ceza muhakemesinde bir fiil, bir fail, bir ceza davası ve bir hüküm olur. Pek çok zaman insan filleri birbiriyle bağlantılı olabilir hem işlenirken hem de sonradan ortaya çıkan bir bağlantı olabileceği gibi hukuki sonuçlar arasında da bağlantı olabilir. Bir takım farklı uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğunda cmk bu bağlantılı uyuşmazlıkların çözülmesi için bazı yollar öneriyor.

Örneğin, İki kişi hırsızlık yaptı savcı kaç iddianame düzenleyecek? Bu bir bağlantıya örnek. Bağlantı olduğu durumlar arasında en sık karşılaşılan davaların birleşmesidir. Bu iki kişi hakkında ortak iddianame düzenlenecek. Diyelim ki 2 kişi 4 kere girdi eve. Burada zincirleme suç var 5 ayrı suç var savcı 5 ayrı iddianame mi düzenleyecek hayır aynı suç kararı kapsamında yapılmış fiiller var. Burada savcının yapması  gereken tek iddianame düzenlemek. Bunların tanık dinlemesinin sorgulamasının hepsinin ayrı ayrı yapılması çok vakit kaybı bunun önüne geçmek için savcı bağlantılı davaları birleştirerek hakimin önüne getiriyor.

CMK m.e göre bağlantı subjektif  veya objektif olabilir.

Subjektif bağlantı: iki uyuşmazlığın ortak noktası faildirç yani aynı kişinin işlediği birden fazla suç mevcuttur. Mesela a birinin evine girdi hırsızlık yaptı ve adamı öldürdü. İki uyuşmazlık var suje ortak.

Objektif bağlantı: ortada tek bir fiil var bu fiile şu veya bu şekilde iştirak eden bir çok kişi var. Uyuşmazlığın ortak noktası bu fiil. B A’nın içeri girmesine yardım ediyor A hırsızlık yapıyor adamı öldürüyor bi de C var o da bunları azmettirmiş burada hepsinin ortak noktası işlenen fiil. Yani burada birden fazla sanık var ama ceza hukuku anlamında sıfatlarının bir önemi yok.(8.madde)

Yine fiili esas almak suretiyle bir başka bağlantı türü daha var. Aynı fiilin birden fazla işleyeni değil de doğrudan o fiile iştirak etmemiş ama o fillle bağlantılı fiil işlemişse kişi, mesela delili yok etmiş ya da suçluyu kayırmış, bu da bağlantılı kabul edilir

CMK m. 11’de de ayrı bir bağlantı şekli düzenlenmiş bu da geniş bağlantı sebebiyle birleştirme. 8.madde ya subjektif ya objektif diyor ama 11. madde diyor ki bu şartlar mevcutsa ve sen bunların birlikte görülmesi daha mantıklı diye düşünüyorsan birleştirilebilir. Mesela karşılıklı hakaret ya da iki kişinin birbirine işlediği suç veya bir suçun işlendiğinin ispatı için başka bi suçun işlendiğinin ispatının gerekli olduğu haller. Burada hakime yetki verilmiş eğer hakim diyorsa ki bunların birlikte görülmesi daha faydalı olacak, o zaman bu davaları birleştirebilir. Davaların birleştirilmesi istisnai bir durum olduğundan kanun yolunda da kontrol edilir.

Tek çeşit bağlantı-karışık bağlantı

Bağlantılı uyuşmazlıkların ikisi de cezai nitelikteyse tek çeşit bağlantı mevcuttur. Mesela karşılıklı işlenen hakaret fiilleri. Ama ikisi de cezai değilse karışık bağlantı mevcuttur. Mesela bi hırsızlık iddiası var bir de o malın mirasla kazanıldığına dair iddia var. Ya da mesela mağdurun yaşına ilişkin bir uyuşmazlık varsa burada nitelikleri farklı uyuşmazlık var.

Davalar arasında bağlantı varsa ne yapıcaz?

3 farklı çözüm yolu var.

  1. uyuşmazlıklar birleştirme suretiyle çözülebilir
  2. Nisbi muhakeme yapılabilir. Normalde kendi alanına girmiyor ama önündeki uyuşmazlığı çözebilecek kadar işin içine girecek. Misel yaşla ilgili bir uyuşmazlık var önce bunu çözecek ama bu verdiği karar diğer uyuşmazlık açısından kesin hüküm değeri taşıyamacak.
  3. Bekletici sorun sayma. Birlikte görülmesi mümkün olmayan bi durum varsa bekletici sorun yapılabilir. Örneğin nisbi muhakeme yapılması mümkün değilse yetkili merciin karar vermesini bekleyecek.Misal Anayasaya aykırılık iddiasında bekletici sorun zorunlu mahkeme burada 5 ay beklicek.

Davaların Birleştirilmesi

En yaygın uygulananı birleştirme. Birleştirme normal kurala istisna. Kural uyuşmazlık sayısı kadar dava ve o kadar hüküm olması. Birleştirme söz konusu olduğunda görünüşte tek bir dava ve tek bir hüküm varmış gibi görünür ama aslında bir hüküm yok. Birden fazla hüküm verilmiş oluyor. Ama tek bir esas numarası var. Birleştimenin en önemli faydalarından biri bu yani tek işlem yapılması. Keşif, tanık dinleme, bilirkişi vb. Birleştirmezsen bunları her dava için ayrı ayrı yapmak lazım bu da zaman ve para kaybı. Bu şekilde çelişkili kararların çıkmasının önüne geçiliyor çünkü tek bir hakim bu uyuşmazlıklarla ilgili karar vermiş oluyor. Bir takım sakıncaları da var. Özellikle birleştirme doğru kullanılmadığında (örn ergenekon) dağ gibi oluyor birleştirme burada faydadan çok zarar getiriyor Eğer davaların birleşmesinde fayda yoksa, tam tersi bir etki yaratacaksa birleştirme kararı verilmemeli. Mesela süreci uzatacaksa birleştirme kararı verilmesinde fayda yoktur. Yargıtay da bunu denetler.

Davaların Birleştirilmesinin Şartları

-Davalar arasında bağlantı olmalı (m.8 Ya da 11)

-Fayda olmalı

-Birleştirme imkanı olması lazım.

Davaların birleştirilmesi ne zaman mümkün olur?

Uyuşmazlık, muhakemenin aynı evresinde ve aynı derecesinde olmalı. Yani sovuşturma ve kovuşturma evrelerindeki uyuşmazlıkları birleştiremezsin çünkü farklı evrelerdeler ya da ilk derece ve bölge mahkemesindeki davaları birleştiremezsin çünkü farklı derecedeler. Davalar aynı evrenin farklı devrelerinde ise birleştirme mümkün mü?? Mesela biri duruşma hazırlığında, biri hüküm devresinde olabilir. Kural olarak aynı evrenin farklı aşamalarında olan uyuşmazlıkların birleştirilmesi mümkün. Örneğin iki uyuşmazlıkta da kovuşturmaya geçildi, savcı dava açarken birleştirilmesini isteyerek açabilir. Bu iddianame kabul edildiğinde zaten kovuşturma aşamasına geçilmiş olacağından kovuşturma aşamasında birleşmiş olur. Hakim de birleştirmeye karar verilebilir burada önemli olan hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açmaması. Mesela bi uyuşmazlık var hüküm verilmek üzere bir sanık daha ortaya çıkarsa ne olacak? Artık bu sürede bir kanaat oluşmuş yeni gelen sanığın kendisinin suçsuzluğuna inandırması zor. Yani artık mahkemenin kafasında bir kanaat varsa burada birleştirme kararı verilmemesi gerekir.

Birleşme kararı verildikten sonra artık davaların birlikte görülmesinde bi yarar kalmadıysa davalar ayrılır. Örneğin sanıklardan biri yurt dışında haber alamıyorsun naparsın onun için ayırma kararı verip diğerleriyle ilgili karar verirsin neden çünkü artık birleşmede bir yarar yok aksine zarar var.

Birleştirme ihtiyaridir normalde ama bazen bu yasaklanabilir. Mesela icra cezadaki davalarla genel cezadaki davalar birleşemez.

Davalar Nasıl Birleştirilir? Kim iki uyuşmazlığı birleştirmeye karar verir?

Dava açılırken direk birlikte açılabilir bunun haricinde önceden açılmış olan davayla birleştirilmak üzere bir dava açılabilir veya hali hazırda ayrı ayrı açılışmış ve görülmekte olan davaların birleştirilmesi olabilir.

Birlikte dava açılması (cumh savcısının ortak iddianame düzenlediği durum). Mesela bir kişi birden fazla ceza işlemiş biri asliyenin görevinde biri ağır cezanın görevinde, savcı bunu ağır cezada açabilir. Mahkeme savcının davaları birleştirerek açmasıyla bağlı değil, ayırabilir. Farklı yerlerde yetkili savcıların yetkilerinin alanına giren davaların birlikte açılması için anlaşmaları gerekir .

Var olan davayla birleştirerek dava açılması. Açılmış bir dava var ve görülüyor savcı ek bir iddianame düzenleyerek bunu mahkemeye gönderir.

Mahkemenin davaları birleştirmesi. Bu bi talep üzerine olabileceği gibi mahkeme resen de karar verebilir.  Ayrı ayrı açılmış davalar varsa birleştirmeye yetkili olan yüksek yetkili mahkemedir. Yani ağır ceza. Aynı ağır cezanın farklı dairelerinde olabilir, burada bir uyuşma gerekir çünkü birbirlerine bir üstünlüğü yok. Yer yönünden farklı mahkemlerin yetki alanına giren bir durum varsa, mesela sincan ağır ceza ve ankara ağır ceza, bu iki uyuşmazlığn birleştirilebilmesi için de mahkemelerin uyuşması gerekir. Eğer uyuşma olmazsa bunlardan biri ya da taraflardan biri meseleyi bölge adliye mahkemesine götürebilir. Bam birleşme gerekip gerekmediğine ya da nerede birleştirilmesi gerektiğine karar verir. Bu şekilde birleştirilen davaların ayrılması da aynı usüle tabidir.

Yargıtay şu an ne yapıyor temyiz incelemesi yapıyor bazı durumlarda Yargıtayın bir dairesi de ilk derece mahkemesi olabilir. Yargıtay da en yüksek derece olduğu için o da birleştirme kararı verebiliyor gerektiğinde.

Davalar ayrıldığında, işin esasına girilmemişse yer yönünden yetkili mahkemeye gönderilir ama eğer esasa girildiyse o mahkemede görülmeye devam olunur.

Birleştirmenin sonuçları

Madde yönünden yetki ve yer yönünden yetkiye bir istisnadır mesela normalde asliye ceza mahkemesinin madde yönünen yetkisine giren bir uyuşmazlığa ağır ceza bakabiliyor. Ya da mesela Ankara ağır ceza Sincan ağır cezadaki davalar birleştirilerek yer yönünden yetki kuralına istisna getirilebilir.

Davalar, hangi mahkemede birleştirildiyse o mahkemenin yargılama usulü uygulanır. Mesela asliyede savcı yok, bu demek değil ki ağır cezada birleştiyse savcı susacak. Ağır cazanın usulü uygulanacağı için savcı var.

Görünüşte tek bir dava var ama birden fazla hüküm var. Bu nedenle bunlar kanun yoluna götürüldüğünde de birleşik şekilde görülmesi gerekir fakat bu birleşmenin görünüşte olmasının bi sonucu var. Diyelim ki birden fazla fiil ve fail var burada uyuşmalık sayısı kadar karar verileceğine göre, bu uyuşmazlıklardan birine katılan mağdur diğerleri açısından bir talepte bulunmak hakkına sahip değildir. Bunun önemi kanun yolu aşamsında ortaya çıkıyor yani kanun yoluna hepsi için ayrı ayrı başvurulabilir. Yani uyuşmazlıklardan biri için gitmeyip başkası için gidilebilr. Mesela 2 sanık temyize başvurdu 2si başvurmadı onların artık başvurma şansı yok ama ne olabilir o başvuran iki kişinin başvurusuyla karar bozuldu bu bozma sanık lehineyse başvurmamış sanıklara da sirayet eder. Kural olarak ayrı başvururlar ama lehe bozma diğer sanıklara da sirayet eder. Sirayet istinafta da mümkün.

Nisbi muhakeme

Eğer mahkeme birleştirmeyi uygun bulmadıysa nisbi muhakeme yapabilir. Mesela malı çalmaktan birini yargılıyorsun ama adam diyor ki ben mirasçıyım önce bunun çözülmesi lazım. Yani ceza mahkemesi ya hukuk mahkemesinde çözülmesi için bekleyecek ya da kendisi yetecek kadar çözecek. Cezai uyuşmalıklarla da nisbi muhakeme olabilir. Cmk 218e göre nisbi olan uyuşmazlık da davayı gören mahkemenin muhakeme usulüyle görülür. Yani özel hukuk uyuşmazlığı bile olsa deil serbestisi var, bu nedenle de zaten bu verilen karar kesin değil. Bu nedenle bazen bekletici sorun yapılması daha faydalı olabilir. Yaşla ilgili bir muhakeme yapılması gerekiyorsa onu kendi kanununa göre çözer ve bekletici sorun yapamaz. Nisbi muhakeme yapıldıktan sonra verilen karar dediğimiz gibi kesin hüküm teşkil etmez bu nedenle de sonradan bununla çelişen karar gerek başka bir ceza davasından ya da özel hukuk davasından kesin hüküm olarak çıkabilir bu durumda koşulları varsa yargılamanın yenilenmesine başurulabilir

19.10.2017

Bekletici sorun

Fiilin çözülmesi başka mahkemenin önündeki davaya bağlıysa bekleyebilir hatta hazır açılmış dava yoksa hakim süre verir git şu davayı aç diye. Bazen de bekletici sorun yapılması zorunlu mesela Anayasaya aykırılık. Karar çıkana kadar bekleyecek ve karar çıkana kadar dava zamanaşımı duracak.

YETKİ

Kural nedir? Bir mahkemenin önüne gelen bir uyuşmazlıkta Anayasadan aldığı ve Türk milleti adına kullandığı yargılama yetkisine dayanarak yargılama yapması. Bir mahkemenin yetkisini iki temel farklı açıdan ele almak mümkün. Yer itibariyle yetki yani nerede çıkan uyuşmazlıklara bakmakla yetkili bir de madde yönünden yetki yani uyuşmazlığın mahiyeti açısından böyle bir uyuşmazlığı çözmeye yetkili midir bu mahkeme. Bir mahkeme ancak kendisinin yetkisinin sınırları içinde kalan uyuşmazlıklarla ilgili karar verebilir bunun dışında vereceği karar gayrımeşru olacaktır ve bu sınırlar içerisinde yargılama yapmak da zorunludur. Tabii hakim ilkesi nedeniyle. Hakim sadece kendi işgal ettiği makama ait yargı yetkisini kullanır.

Yargı yetkisi ülke çapında çeşitli ilkelere göre dağıtılmıştır bunlar madde yönünden yetki ve yer yönünden yetki. Neden böyle bir yetki bölüşümü yapılıyor? Amaç doğru ve sağlıklı bir yargılama yapıp gerçekliğe ulaşma. Yani belli ağırlıkta olan suçlara ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılıyor. Daha fazla ve daha tecrübeli hakim var ağır cezada. Nispeten daha önemsiz davaları da tek hakim ve daha tecrübesiz hakimlerin olduğu asliye ceza mahkemesi görür. Yer yönünden düşünüldüğünde de en önemli mesele şu ki, bizim amacımız maddi gerçekliği ortaya çıkarmak bunun için delil toplamak gerekli bu nedenle en mantıklısı yargılamanın suçun işlendiği yerde yapılmasıdır.

Farklı açılardan yetkiyi ortaya koymak mümkün. Mesela ulusal yetki, madde yönünden yetki, yer yönünden yetki, kişi yönünden yetki, görev yönünden yetki(adli yargı mı ceza yargısı mı ya da iş bölümü yargıtayda hangi daire bakacak ya da ağır cezanın birden fazla dairesi varsa kim bakacak?)

Ulusal yetki

Türk mahkemesinin yargı yetkisi yoksa ankara mı bakacak erzurum mu bakacak ne önemi var. Esas olarak hangi fiillere TCK uygulanır bu TCKda düzenlenmiş. Bizim kanunumuzda ülkesellik kabul edilmiş genel olarak. (diğerleri şahsilik ilkesi, koruma ilkesi, evrensellik ilkesi) Yargılamanın yapılabilmesi için fiilin Türkiyede gerçekleşmesini arıyoruz. Fiil ne zaman Türkiyede gerçekleşmiş sayılır? Suç kısmen ya da tamamen Türkiyede gerçeklemişse ya da sonuç türkiyede ortaya çıkmışsa suç türkiyede işlenmiş sayılır ve türk mahkemeleri yetkilidir. Bazen istisnai olarak yurtdışında olan bazı olayların da türkiyede yargılanması mümkün çünkü istisnai olarak evrensellik ilkesi de kabul edilmiştir. Kim nerede işlemiş olursa olsun TCK m. 13te sayılan suçlar için yetki var. Suçun, başka bir ülkenin de yargılama yetkisine girdiği durumlarda uluslararası adalet divanında bu sorun çözülür

Madde yönünden yetki/görev

Mahkemeler arası yetki bölüşümü cmk 3vd. Görev konusundaki bölüşümün altında suçun ağırlığı var. Bir suçun sonucu ne? Hukuki sonucu bize söyleyecek, ağırlığını anlatacak şey yani ceza. Suç karşılığında öngörülmüş ceza açısında ilk derece mahkemeleri arasından kim bu davaya bakacak? Yüksek yetkili mahkeme ve ortak yüksek yetkili mahkeme lafı geçiyor kanunda. Yüksek yetkili mahkeme daha ağır suçlara bakmakta olan mahkeme yani ağır ceza asliyeden yüksek yetkili mahkeme. Ortak yüksek yetkili mahkeme ise iki mahkeme için de yüksek olan mahkeme. Bazen yetki uyuşmazlıklarını ortak yüksek yetkili mahkeme çözer bazen de yüksek yetkili mahkeme çözer.

Uyuşmazlıklar asliye ve ağır ceza mahkemeleri arasında bölüşülmüş. Bir de sulh ceza hakimlikleri var ama uyuşmazlığı çözmüyor esastan. 5235 sayılı kanuna göre asıl görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Başka bir mahkeme açıkça kanunla görevlendirilmediği sürece asliye ceza mahkemesi yetkilidir. Müebbet, ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıldan fazla cezası olanlar ağır cezada görülür. Çocuklara ilişkin kovuşturmalara da çocuk mahkemeleri ya da çocuk ağır ceza mahkemeleri bakar. Zaten askeri ceza mahkemesi de kalktı. Kanunun 14. Maddesi 10 yıl veya daha fazla cezadan bahsediyor peki bu suçun hangi halinin cezasına göre belirlenecek? Suçun ağırlaştırıcı ve hafifletici hali dikkate almadan kanunda öngörülen cezanın üst sınırına göre.

Madde yönünden yetkiyle ilgili en önemli mesele: madde yönünden yetki kamu düzenindendir. Bireyin burada bir tasarruf yetkisi yok orada 3 hakim var beni ağır cezada yargılayın diyemez. Bu şekilde göreve ilişkin mesele mahkeme tarafından resen veya talep üzerine kovuştrmanın her aşamasında nazara alınabilir. Görevsiz mahkemenin davaya bakması da mutlak bir bozma sebebidir. Her aşamada bunun nazara alınması mümkündür. Mahkeme bunu nazara aldığında mahkeme görevsiz olduğunu düşünüyorsa görevsizlik kararı vererek görevli olduğunu düşündüğü mahkemeye gönderir fakat 6.madde hükmü saklıdır. 6.madde diyor ki suçun mahiyetinin farklı olduğu anlaşıldı burada mahkeme baktı ağır cezalık bir suç yok asliyeye göndereyim DİYEMEZ. Aşağı yetkili mahkeme baktığı uyuşmazlığın yüksek yetkli mahkemenin yetkisine girdiğini görürse her aşamada yüksek mahkemeye göndermek mecvuriyetinde. Kural olarak da yüksek yetkili olan da aşağı gönderir ama kanun burada istisna getirerek diyor ki eğer duruşmada suçun hukuki niteliği değişmişse bu yüzden görevsizlik kararı verme sen buna bakmaya devam et. Mesela savcı adam öldürmeye teşebbüsten dava açtı ağır cezada iddianame kabul edildi sonradan anlaşkıldı ki burada adam öldürmeye teşebbüs değil yararlama var. Hakime diyor ki kanun bunu artık sen asliye cezaya gönderme. Asliye cezaya göre daha teminatlı olduğu için burada kabul edilmiyor görevsizlik kararı vermesi. Burada bu istisnanın uygulanması için suçun mahiyetinin değişmesi gerekiyor. Mesela en başından beri yaralama diye düzenlenmiş ama ağır cezaya gitmişse burada ağır ceza her aşamada görevsizlik kararı verebilir çünkü bu koşulu aramazsan hep ağır cezada açarlar fiili olarak kural ortadan kalkar.

Peki bu görevsizlik kararı ne zaman verilebilir? Yani iddianameyi reddedebilir mi hakim? Adam öldürmeye teşebbüsten dava açılsın diye iddianame verildi, ama mahkeme iddianameyi kabul etmedi. Ne yapacak iddianameyi geri mi gönderecek? Hayır çünkü iddianameyi kabul etmezse ortada bi dava yok ki bir dava olmadığı için de mahkemenin karar verebileceği bir durum yok onun yerine kabul edecek iddianameyi ama görevsizlik kararı verecek yani kovuşturmaya başlamadan hukuki nitelendirmenin yanlış olduğunu anlarsa hakim görevsizlik kararı verebillir. Diyelim iddianameyi kabul etti duruşma hazırlığı yaptı duruşmaya başladı sanığın sorgusunu yaptı falan anlaşıldı ki adam öldürmeye teşebbüs değil de adam yaralama var bu saatten sonra artık bakmaya devam et diyor kanun zaten fazlasına da yetkilisin. Ama aşağı yetkili her zaman yukarı göndermek zorunda .

Yargılama yapıldı sonra anlaşıldı ki ağır cezaya gitmeliydi burada hangi aşamada olursa olsun yukarı gider işlemlerden yenilenme imkanı yoksa eski işlem baz alınarak, yenilenme imkanı varsa o işlem yeniden yapılarak ağır ceza mahkemesinde görülür.

Madde yönünden yetkinin istisnaları

-Duruşmadan sonra suçun niteliğinin değişmesi

-Birleştirme

-Aşağı yetkili mahkemenin de yukarının yetkisine giren durumla ilgili yargılama yapabileceği istisnai bir durum var: Mahkemeler arasında yetki uyuşamazlığı çıktığında bunu bölge adliye mahkemesi çözecek bölge adliye mahkemesi asliye cezayı yetkili kılarsa asliyenin ben bakmam demesi mümkün değil bu şekilde merci tarafından değerlendirildiğinde eğer yaralama değil de adam öldürmeyse asliye hukuk mahkemesi davaya bakar ve adam öldürme suçundan hüküm kurabilir.

You may also like...

2 Responses

  1. Bersu dedi ki:

    Tuğrul Hoca’nın dersinden mi bu notlar? 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir