Medeni Usul Hukuku Yetki Kuralları Kesin Yetki Kesin Olmayan Yetki

YETKİ KURALLARI
Coğrafi olarak bir davaya hangi yer mahkemesinin bakacağını belirleyen kurallar yetki kurallarıdır. Her ilde Asliye Hukuk Mahkemesi kurulması zorunludur. Ayrıca ilçelerde de nüfus durumu, iş yoğunluğu dikkate alınarak ilçelerde de mahkeme teşkilatı kurulabilir.
Davanın görev açısından hangi mahkemede açılacağı belirlendikten sonra nerede açılacağı yetki kurallarıyla belirlenir. Yetki kuralları kamu görevine ilişkin değildir. Yetki itirazı bir ilk itirazdır. İlk itiraz yalnızca taraflar tarafından ileri sürülebilir. İlk itiraz yalnızca cevap dilekçesinde ileri sürülebilir. Cevap dilekçesi verildikten sonra yetki itirazı taraflarca ileri sürülemez, hakim tarafından da hiçbir zaman resen dikkate alınmaz.
Yetki kuralları kamu düzenine ilişkin değildir ancak istisnai olarak kanunda kamu düzenine ilişkin kesin yetki halleri öngörülmüştür bunlar dava şartıdır.
Yetki Kurallarına Göre Nerede Dava Açılmalıdır?
–Gerçek bir kişiye dava açılmak isteniyorsa kural olarak davalının yerleşim yeridir.
–Boşanma davalarında bir istisna vardır. Boşanma davaları eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılacağı gibi eşlerin son 6 ay içinde birlikte oturdukları yer mahkemesi de olabilir.

–Davalının birden fazla olduğu durumda davalıların hepsine karşı davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Genel yetki kuralı bu şekildedir ancak kanun koyucu ortak bir mahkeme belirtmiş ise orada açılır. 2 istisnası vardır.
Haksız fiil söz konusu olduğunda:
1) Haksız fiilin işlendiği yerde
2)Sonuçlarının meydana geldiği yerde
3)Sonuçlarının meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yerde
4) Davacı kendi yerleşim yerinde dava açabilir. Hepsi için birinin yerleşim yerinde dava açılması söz konusu olamaz.

Eğer dava davalılardan birini kanuni yerleşim yeri mahkemesinden uzaklaştırmak amacıyla açılmışsa bu yetki kuralı uygulanmaz. Davacı sırf davalılardan birini kendi kanuni yerleşim yeri mahkemesinden uzaklaştırmak maksadıyla bu yetkiyi kötüye kullanabilir.
Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar için dava açılabilecek 2 yer vardır. Davalının yerleşim yerinde açılabilir ve sözleşmenin sonuçlarının meydana geleceği yerde açılabilir. Bunu kötüye kullanılması durumunda tarafların itirazı üzerine mahkeme bu kişi bakımından davayı ayırarak  yetkisizlik kararı verir. (bu kişi kanuni yerleşim yerinden uzaklaştırılan kişi)

**Tüzel kişiler için dava açılacağı sırada tüzel kişinin merkezi nerede ise dava o yer mahkemesinde açılır. Şubelerin tüzel kişiliği yoktur, yapmış oldukları işlemlerden merkeze karşı sorumlulardır. Şubenin işlerinden merkeze karşı ya o işlemi yapan şubenin bulunduğu yerde dava açılır ya da merkezin bulunduğu yerde. İstisnası iflas davalarıdır. İflasa konu işlem ister merkez tarafından yapılmış olsun ister şube tarafından her zaman merkezin bulunduğu yerde ve merkeze karşı açılır.

ÖZEL YETKİ KURALLARI
Özel yetki kuralları genel yetkiyi ortadan kaldırmaz. Genel yetki kurallarına alternatif kurallardır.
** Sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda bir özel yetki kuralı vardır. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yetkili mahkeme sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesidir. Davalının yerleşim yerinde de dava açabilir. Sözleşmenin nerede ifa edileceği kararlaştırılmışsa o yer mahkemesi yetkilidir. Taraflar aksini kararlaştırmamışsa
para borcu—alacaklının yerleşim yerinde
cins borcu—borçlunun yerleşim yerinde
parça borcu—malın bulunduğu yerde ifa edilir.

YETKİ SÖZLEŞMESİ
Yetkinin kesin olmadığı hallerde tacirler ve kamu tüzel kişileri kendi aralarında ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmek üzere yetkili mahkeme kararlaştırabilirler. Tacir-tacir, tacir-kamu tüzel kişisi, kamu tüzel kişisi-kamu tüzel kişisi arasında yetki sözleşmesi yapılabilir. Bunun dışında yapılanlar geçersizdir.
Zımni Yetki Sözleşmesi:  Yetki bir ilk itirazdır, taraflar yetkisiz bir mahkemede dava açmışsa davalı mahkemenin yetkisiz olduğunu bir ilk itiraz olarak ileri sürmez ise bir daha ileri süremez, mahkemenin yetkisi kesinleşir. Zımni olarak bu yetkisiz mahkemenin davayı görmesi kabul edilir. Zımni yetki sözleşmesi yalnızca kesin yetki olmayan hallerde söz konusu olabilir zaten kesin yetki bir dava şartıdır tıpkı görev kuralları gibi.

*Yetki sözleşmesi mutlaka yazılı şekilde yapılmalıdır. Bir sözleşmenin içinde şart olarak yer alabilir, bağımsız bir sözleşme de olabilir.
*Yetki sözleşmesinin hangi uyuşmazlık bakımından yapıldığı da belli olmalıdır.
*Yetki sözleşmesinde hangi mahkeme veya mahkemelerin yetkili olduğu gösterilmelidir.
*Yetki sözleşmesi menfi(münhasır) yetki sözleşmesidir. Taraflar yetkili mahkemeyi kararlaştırınca diğer mahkemelerin yetkisi ortadan kalkar. Demek ki artık genel yetki geçerli değildir yalnızca yetki sözleşmesinde belirtilen mahkeme geçerlidir.
*Taraflar yetki sözleşmesinin müspet yetki sözleşmesi de yapabilirler. Bu durumda genel yetkiye alternatif bir mahkeme belirlenmiş olur.
*Yetki sözleşmesinin yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında yapılmasının sebebi zayıf tarafın korunması düşüncesidir.

[[Eğer eski kanun zamanında yapılmış bir yetki sözleşmesi varsa ve yeni kanun yürürlüğe girmişse bu sözleşmenin geçerliliği tartışmalı bir konudur. Eski kanunda yetki sözleşmesi tacirler ve kamu tüzel kişileri dışında da yapılabiliyordu. Bu yeni kanunda kesinlikle geçerli olmaz ancak usul kuralları yürürlüğe girdikleri anda derhal uygulanırlar diyerek davanın açılamayacağını söyleyenler vardır. Bazıları ise yapıldığı zamandaki kanun hükümleri çerçevesinde sözleşme geçerli ise hüküm ve sonuçlarını doğurmalıdır der. Tartışmalı bir konudur farklı görüşler vardır. ]]

Haksız Fiillere İlişkin Yetki Kuralları
Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi
Haksız fiilin sonuçlarının meydana geldiği yer mahkemesi
Haksız fiilin sonuçlarının meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesi
Haksız fiile maruz kalan kişinin yerleşim yeri mahkemesi    yetkilidir.
Davalı birden fazla olduğunda davalılardan birinin yerleşim yerinde hepsine karşı dava açılabilecekken haksız fiil durumunda kanun koyucu ortak bir yer belirlemiştir bu kesin bir yetkidir. Kanun haksız fiil açısından 4 mahkemeyi yetkili belirlemiştir.

HMK MADDE 7- (1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.

HMK MADDE 16- (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

*** Eğer haksız fiili birden fazla kişi değil de tek bir kişi işlerse genel kural davalının yerleşim yerinde dava açılabilir. Aynı zamanda madde 16daki yerlerde de açılabilir çünkü bu özel bir yetki kuralıdır.

Kesin Yetki
Yetki kesin yetki ve kesin olmayan yetki olarak 2ye ayrılır. Kesin olmayan yetki genel yetki ve özel yetki kurallarıdır.
Kesin yetki kuralları tıpkı görev kuralları gibi kamu düzenine ilişkindir, bir dava şartıdır. Mahkeme yetkisiz ise davanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebilir, hakim de resen dikkate almak zorundadır. Kesin yetki varsa mutlaka o belirtilen mahkemede açılmalıdır. Kesin yetkiyi ortadan kaldıracak sözleşme yapmak mümkün değildir. Zımni yetki sözleşmesi de yapılamaz.

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNUNDA KESİN YETKİ KURALLARI
1) GAYRİMENKUL HAKKINDAN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIKLARDA KESİN YETKİ
Taşınmazın aynından doğan davalardır. Bir gayrimenkul üzerinde ayni hakka veya ayni hak sahipliğinde değişiklik yapabilecek davalardır.
Gayrimenkul üzerinde mülkiyet hakkından doğan davalar: ipotek, ipotekli borç senedi, irtifa hakkı gibi durumlarda ayni hak karşımıza çıkar ve dava ayni haklara ilişkin dava olacağından yetki kuralı kesindir.
Ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar : alım, geri alım, gayrimenkul satım vaadi vb. bunlar da ayni hakka ilişkindir ve kesin yetki kuralına tabidir.
**** Taşınmaz zilyetliğine ilişkin davalar veya alıkoyma hakkına ilişkin davalar taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
****İrtifak hakkına ilişkin davalarda üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yerde açılır.
****Birden fazla gayrimenkul varsa hepsi için gayrimenkullerden birinin bulunduğu yerde dava açılabilir.
****Bir gayrimenkulün bulunduğu köy, ilçe, il sınırları değişirse fiilen bulunduğu yer ve tapu siciline kayıtlı olduğu yer farklılık arz edeceğinden fiilen nerde bulunuyorsa o yer mahkemesinde dava açılır.
Gayrimenkul hukuku kamu düzenine ilişkindir.

2)MİRAS HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIKLARDA KESİN YETKİ
MADDE 11– (1) Aşağıdaki davalarda, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir:

  1. a) Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar.
  2. b) Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar.

(2) Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.

(3) Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.

  1. maddede kesin yetki düzenlenmiştir ancak istisna olarak kesin olmayan yetki halleri ve Türkiye’nin her yerindeki mahkemelerin görevli olabileceği düzenlenmiştir.
    1. FIKRA A BENDİ : Miras hukukundan kaynaklanan davalarda kesin yetki kuralına göre kesin yetkili murisin son yerleşim yeri mahkemesidir. A bendindeki tüm hallerde kesin yetki kuralına tabidir ve murisin son yerleşim yeri mahkemesinde açılır.
    terekenin paylaşılmasına ilişkin davalar
    Yapılan paylaşım sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin davalar
    Ölüme bağlı tasarrufların iptaline ilişkin davalar
    Miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ve terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar
    A bendindeki durumları mirasçılar birbirlerine, murisin son yerleşim yerinde açarlar. 

    1. FIKRA B BENDİ: B bendinde 3. Kişilerin mirasçılara açabileceği davalar sayılmıştır. Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara açılabilecek davalardır. Tereke paylaşılmadan önce el birliği ile mülkiyet söz konusudur, mirasçılar birlikte hareket ederler.2. FIKRA : 2. Fıkra özel yetki kuralıdır. Terekede bulunan mal için açılan istihkak davası 3. Bir kişinin malının terekede bulunması durumunda açılabilir. Kesin yetki kuralına tabi değildir. Bu dava murisin son yerleşim yerinde de açılabilir, terekenin yazım ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa orada da açılabilir.

    3. FIKRA: Mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir, murisin son yerleşim yerinde de dava açılabilir.

    3) İFLAS DAVALARINDA
    İflas davalarında da kesin yetki kuralı vardır. İflas davaları borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerde açılır.( işlemi şube dahi yapsa)
    Tüzel kişiyse merkezin, gerçek kişiyse borçlunun muamele merkezinin olduğu yerde açılır.

    4)  Özel hukuk tüzel kişilerinin ( dernek, vakıf, sendika, şirket) ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

    5)SİGORTA SÖZLEŞMELERİNDE
    MADDE 15– (1) Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir.

(2) Can sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir.

(3) Bu hüküm deniz sigortalarından doğan davalarda uygulanmaz.

  1. fıkrada zarar sigortaları kesin yetki değil özel yetki kuralı öngörülmüştür.
    2. Fıkrada kesin yetki kuralı vardır.
    ————————————————————————————————————————————–Özel yetki genel yetkiye alternatiftir. Yetki sözleşmesinde alternatif yoktur. Kesin yetki diğer tüm yetki kurallarını ortadan kaldırır ve dava mutlaka o mahkemede açılır bir dava şartıdır, görev gibidir, kamu düzenine ilişkindir, davanın her aşamasında taraflarca ve hakim tarafından resen dikkate alınmak zorundadır.
    Kesin olmayan yetki ilk itirazdır. Sadece taraflar tarafından cevap dilekçesinde ileri sürülebilir. Cevap dilekçesi verildiği andan itibaren bir daha ileri sürülemez. Bu dilekçede o mahkemenin yetkisiz olduğunu iddia etmeli ve kendi kanısına göre doğru ve yetkili olan mahkemeyi belirtmelidir. Eğer yetkili mahkeme doğru şekilde gösterilemezse itirazda bulunulmamış sayılır. Mahkeme 2 şekilde karar verebilir.
    1) Yetkisizlik kararı verir.
    2) Yetki itirazını reddeder.
    Yetkisizlik kararı vermesi nihai bir karardır. Yetki itirazının reddi ise bir ara karadır ve ara kararlar tek başına kanun yoluna götürülemez. Yetkisizlik kararı kanuna aykırı olsa dahi esasla birlikte kanun yoluna götürülebilir. Yetkisizlik kararı ise nihai karar olduğundan tek başına götürülebilir.
    Eğer kanun yoluna gidilirse:
    1. İhtimal : Onama. Onama kararıyla yetkisizlik kesinleşir. 2 hafta içinde yetkili mahkemeye başvurmak gerekir. 2 hafta içinde başvurursa ilk davanın devamı niteliğinde olur, vekalet ücreti ve diğer giderler verilmez. Diğer mahkemenin usuli işlemleriyle bağlıdır ancak usul ekonomisini göz önünde bulundurarak bazı işlemleri yeniden yapması bir yarar sağlayacak ise o işlemler yeniden yapılabilir. 2 hafta içinde yetkili mahkemeye başvurulmazsa davanın devamı niteliğinde olmaz. Yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilir. Hak düşürücü süre veya zaman aşımı geçmemişse yeniden dava açılabilir.
    2. İhtimal: Bozma. Mahkemenin yetkili olduğuna karar verir. Yetkili mahkeme yetkisiz olduğunu iddia edemez. Kesin olmayan yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından kanun yolundan geçse de geçmese de mahkemenin yetki kararıyla bağlıdır.** 2. Mahkeme 1. Mahkemenin yetkisizlik kararıyla bağlı değildir eğer o da kendisini yetkisiz görüyorsa yetkisizlik kararı verebilir bu durumda olumsuz yetki uyuşmazlığı ortaya çıkar. Yetkisizlik kararı kanun yoluyla kesinleşmişse 2. Mahkeme bağlıdır.

    YARGI GÖREVLİLERİ
    Yargı görevlileri temelde 3 gruptan oluşur. Hakimler, özel hukuk açısından önem taşıyan avukatlar, ispat vasıtası olan tutanağı düzenleyen zabıt katipleri.  Savcılar, noterler elbette yargılamaya etki ederler ancak bu etki birinci elden bir yetki değildir.
    HAKİMLİK: Yargılama bağımsız ve tarafsız hakimler eliyle yürütülmelidir.
    Hakimlerin bağımsızlığı yasama organına karşı bağımsızlık, devletin diğer organlarına karşı bağımsızlığını ifade eder(yürütme ve yargının içinde o mahkeme dışındaki organlar). Basın ve medyaya karşı da bağımsız olmalılardır.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir