Suç, Ceza ve Güvenlik Tedbiri Kavramları

Suç, ceza ve güvenlik tedbirleri, modern ceza hukukunun temel kavramları olmasına rağmen, bu kavramlara ilişkin tanımlara genelde kanunlarda yer verilmez. Nitekim birçok ülkenin ceza kanununda olduğu gibi, Türk ceza kanunlarında da suçun genel bir tanımına yer verilmemiştir. Ancak suçun ne anlama geldiğinin kanunlarda tanımlanmaması bir eksiklik değildir. Ceza hukuku için önemli olan, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin bir gereği olarak, suç sayılan fiillerin (örneğin kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, hırsızlık, yağma gibi) kanunda açık bir şekilde tanımlanmış ve yaptırımının gösterilmiş olmasıdır.

Suç kavramı şekli ve maddi anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanabilir. Suç, şekli anlamda, hukuk düzeni tarafından ceza ve/veya güvenlik tedbiri ile karşılanan bir insan davranışı (haksızlık) olarak ifade edilebilir. Bu anlamda suçu, mevcut kanunlar tarafından suç olarak gösterilen fiiller şeklinde tanımlamak da mümkündür. Ancak böyle bir tanımlama suç kavramının maddi içeriği hakkında pek bir şey ifade etmez. Bir başka deyişle, suçun şekli anlamda tanımı suçun hangi maddi şartlar altında cezalandırılabileceğini, yani hangi davranış şekillerinin kanun koyucu tarafından cezalandırılması gerektiğini belirtmez. Yukarıda belirtildiği gibi ceza hukukunun amacı, hukuksal değerleri korumaktır. Tüm ceza hükümleri bir ya da birden çok hukuksal değerin korunması amacını güder. Dolayısıyla suç, toplumda hakim olan hukuksal değerlere tecavüz teşkil eden fiillerdir. Bir hukuksal değerle ilişkili olmayan suç olamaz. Hukuksal değerlerin ihlali, bir başkasının hukuken korunan özgürlük alanına somut bir tecavüzü ifade eder.

Diğer taraftan Anayasa bireylerin genel hareket özgürlüğünü güvenceye kavuşturduğu için ceza hukukunun emir ve yasakları, ancak insanların toplum içinde birlikte yaşamalarını sağlamak bakımından devletin en ağıt yaptırımı olan ceza yoluyla hukuki korumayı zorunlu gördüğünde düzenlenebilecektir. Bununla birlikte, bizzat doğrudan doğruya toplumun korunması söz konusu olmadığında, iradi olarak icra edilen her haksızlık da her zaman cezalandırılmaz, bilakis hukuk düzeni çoğu defa yaptırım olarak başka reaksiyon araçlarını kullanır ya da bir reaksiyondan tümüyle vazgeçebilir.

Suç teşkil eden fiiller, kanunda suç olarak tanımlanmadan önce de esasen haksızlık olarak vardırlar. Bu nedenle suç, bir haksızlık olarak, medeni hukuk ya da kamu hukukuna aykırı harekette bulunmaktan nitelik (qualitativ) itibariyle farklı değildir. Suç, diğer haksızlıklardan yalnızca nicelik (quantitativ) itibariyle farklıdır. Suç, cezaya layık haksızlıktır. Bu ifadeden, cezanın toplumsal düzeni saldırılardan yeterince korumak için son araç olması gerektiği hususu ortaya çıkmaktadır (cezaya muhtaçlık). Bununla birlikte cezaya muhtaçlık, fiilin cezaya liyakatini de gerektirir. Dolayısıyla yalnızca cezalandırmaya layık ve cezalandırmaya muhtaç hukuksal değerlere ilişkin olan haksızlıklar suç olarak tanımlanabilir. Ancak cezaya liyakat ayrı bir suç unsuru olmayıp, yalnızca cezalandırılabilirliğin gerçek temelini nitelendirir.

Şekli ve maddi suç kavramı arasındaki ayrım önemlidir. Çünkü her ikisi de tümüyle farklı fonksiyonlar icra etmektedir. Şekli suç kavramı, cezalandırılabilirliğin alanının somut bir şekilde genişletilmesine işaret etmekte ve bu nedenle ceza kanununun güvence fonksiyonu bakımından önem taşımaktadır. Buna karşılık maddi suç kavramı, ceza hukukunda yasaklanması gerekenler hususunda toplumun düşüncesini ifade eder ve bunun için de önemli bir suç politikası aracıdır. Suçun şekli ve maddi anlamından birisini esas almak, suçun özellikle hukuka aykırılık unsuruna verilece kanlamla da yakından ilintilidir. Biz suçun maddi anlamının suç teorisine ilişkin izahlarda esas alınmasına taraftarız.

Bu açıklamalardan sonra genel olarak suçu, insanların toplum içinde birlikte yaşamalarının temini, toplumsal düzenin devamı için korunması gereken hukuki değerleri ihlal eden belli insan davranışları (tipik haksızlıklar) olarak tanımlamak mümkündür.

Her haksızlık gibi, suç teşkil eden haksızlığın da bir yaptırımı vardır. Bir suç sebebiyle hükmedilebilecek yaptırım ceza olabileceği gibi, güvenlik tedbiri de olabilir. Ceza, önemli hukuki değerlerin ihlalinin karşılığını oluşturan ve gerçekleştiren haksızlığın toplum tarafından tasvip edilmediğini gösteren yaptırımı oluşturmaktadır. Cezanın amacı kişinin işlediği suçla ihlal ettiği, geçerliliğini tanımadığı hukuki değerlerin şuuruna varmasını, toplumsal değerlerle yeniden barışmasını ve böylece yeniden sosyalleşmesini sağlamaktadır. Güvenlik tedbirleri ise esas itibariyle toplumu tehlikeli suçlulara karşı korumak amacıyla uygulanan yaptırımları ifade etmektedir. Güvenlik tedbirlerinin uygulanması bakımından haksızlığın gerçekleştirilmiş olması yeterlidir.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir