hiç yaşanmamış anılar
iskemlenin altından çıkardı hiç çalmayı beceremediği mızıkasını
ve ağzına götürdü
sonra yağmur yağmaya başladı ansızın
herhangi bir şeyi ardında bırakmadığından emin olmaya çalıştı
bundan emin olmaya çalışmak, denizdeki tüm kum tanelerini temizlemeye çalışmak gibiydi
gene de çabası takdire şayandı
en azından denemişti
ve becerememişti
arkasını döndü salondaki büyük televizyona
şimdi büyük resmi görebiliyordu önündeki, çerçevenin sınırları içine alınmış olan
“biz de çerçeveler içinde yaşıyoruz, ne yazık ki
ve ne yazık ki, öldükten sonra tabutlara konuyoruz” dedi kendisinden beklenmeyecek bir ses tonuyla
oysa ne güzeldi anıları, hiç yaşamamış oldukları da dahil olmak üzere