Fikri Mülkiyet Hukuku Kapsamlı Ders Notu

FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU DERS NOTLARI

8.2.17

İnovasyon-imitasyon-imovasyon

İnovasyon yenilik yaratıcılık demektir. Bavulların altına tekerlek koyalım diyorlar. 1972de ama tutmamış. 1991de patentini alıyor bir pilot. İnovasyon diyerek çantaları tekeri geliştirmişsiniz. Sonra bunların imitasyonu yaptınız yani taklit ettiniz. İmovasyon ise adapte etmektir yani yeni bir fikir ortaya koymaktır. İmovasyonda farklılığı adapte edip sentezleyip yeni bir şeyi ortaya çıkarıyor. İnovasyon kavramı yenileşme yenileme demektir. İnovasyon yeni ve değiştirilmiş bir şeydir. Üretim olabilir, ticari iş de olabilir.

İnovasyon 2 basamaklı süreçtir:

Önce yeni ve yaratıcı fikir ortaya çıkacak

Bu fikri katma değer yaratan ürüne metoda veya hizmete dönüştürerek ticarileştirilmesi gerekir. Ticari değer bir katma değer yaratan ürün haline getirmeden fikrin önemi yoktur.

İmitasyon taklitçilik demektir. Taklitçilik kötü değildir insan konuşmayı taklit ederek öğrenir.

İmovasyon devri taklitten sonra başlar.

Nespresso kahve makinesi bavulun hikâyesi gibidir. 1000 yıldır kahve içiyoruz aslında. Bize Yemenden gelir biz de viyana bozgunundan sonra batıya tanıtmışız. Kahvenin hikayesini okumak gerekir. Her kültür kendinden bir şey katmıştır. Ama kahveler bayatlıyor. İsviçreli mühendis süt kaymağı kapsülünün içine kahve koyalım bir de bunun makinesini yapalım demiş. Ve bunun patentini almış. Kahve makinelerini herkese lisansla verdi ama kapsülleri sadece ben yapacağım dedi.

(Bu iki örnek hem patenti hem de inovasyonu anlatır.)

15.2.17

Türk patent ve marka enstitüsünün adı değişti, adı türk patent ve marka kurumu oldu.

Kanunun sistematiğinde giriş kısa tutulmuş sonra ise marka, tasarım coğrafi işaret ve patent ele alınmış. Her biri için hukuki ve cezai müeyyideleri var. Ortak bir müeyyide yoktur.

Ortak hükümler, telif ve marka hukuku şeklinde işleyeceğiz dersi.

Fikri mülkiyet hukukunun amacı nedir? Neden dünyada bu haklar korunur?

İnovasyonu teşvik etmek. Yeni bir şey geliştirsen ister marka ister tasarım ister patent olsun ben bu inovasyonunu korurum bu hakkını korurum sen de gelir elde edersin. Tasarımcı biri çizimler yapıyor. Reklam sloganı ve oradaki konsept ile ilgili çizim yapılmışsa hususiyet arz ediyorsa telife göre korunur. Ayrıca o slogan ayırt edicilik niteliği kazanıyorsa marka tescil edebilirsiniz. İnsanların o yeniliği korunacak ki siz yeniden tekrar bir şey yapmak için mücadele edeceksiniz. Üreten insanın ürettiği nesneyi koruyamazsınız ve piyasadaki ihlallere karşı müeyyide uygulamazsanız o yaratıcılığı köreltmiş olursunuz.

Rekabeti ve yatırımı teşvik etmek. İnovasyon rekabet gücü getirir. Samsun ile Apple yarışmasa bizim telefonlarımız bu kadar gelişmezdi. Sonra bu yatırıma dönüşüyor. Markanın kendisi karın doyurmaz, markanın ticarileşmesi lazım. Önce yatırım yapacaksınız. Örneğin adam yaptığı kapsüllerden zengin oldu. Bunlar birbirini tamamlayan unsurlardır.

Bilginin yayılmasını desteklemek: yatırımla birlikte know how oluşuyor. Know how ile ilgi yaygınlaşıyor.

Teknoloji transferini teşvik etmek bilginin yaygınlaşmasıyla elde edilen teknoloji transferini teşvik eder.

*Patent Pct yoluyla wipo (Avrupa atent sözleşmesine taraf olmadığı halde) ile ya da Avrupa patent ofisi ile gelir.

Fikri mülkiyet hakları: Apple’ın tek rakibi Samsung’un batarya hatası olduğu için satışlar kesildi. Rekabet çok güçlü ve çok hassas. En ufak hatayı kabul etmiyor piyasa. Teknoloji şirketleri çok hızlı yükselir ve çok hızlı düşebilir. Eskiden chat vardı, msn, Tango vardı, şimdi ise Skype, Whatsaptan ücretsiz görüntülü konuşabiliyorsunuz. Alışkanlıklarımız hızlı değişiyor. Bu teknoloji ile ya yeni bir şeyler yapıp inovasyonu getireceksin ya da yok olup gideceksin. Dönemin en iyi şirketleri şimdi mefta oldu.

Fikri mülkiyet hukuku dediğimizde iki ana sütuna ayırırız:

Esas olarak birbirinden farklı ortak noktaları az olan iki alan.

Telif hakları:

Burada kanuna atıfla anıyoruz. Fikir ve sanat eserleri kanunu. Bunun içinde ise;

eser sahibinin hakları,

bağlantılı hak sahipleri (bunlar icracı sanatçılar),

bilgisayar programları ve veri tabanları (yazılım programı buluşun bütünlüğü içinde değilse buna bilgisayar destekli buluşlar deriz bu takdirde buluşla birlikte yazılım da korunur. Soft-ware’in kendisi bizatihi patentlenemiyor. Çünkü patentlenebilseydi küçük yazılım şirketlerinin yaşama ve yeni bir şey üretme şansı yok olacaktı. Hakim durumun kötüye kullanılması veya bağlama yoluyla bağlama ile rekabet hukuku devreye girdi.)

Sınai mülkiyet hakları

Patentler

Faydalı modeller

Marka

Tasarım

Entegre devre topografyaları

Türk bilim adamları mikroçip geliştirmiş. Özellikle bazı rahatsızlıklar genetik bozukluklardan dolayı çocuk sahibi olamayan veya genetik problemli doğumlar oluyor. Anne yumurtasında öyle bir özellik var ki o zayıf noktası genetik bozukluğa sebep olabilir. İngiliz bilim adamları o yumurtayı alıp, ikinci bir kadının yumurtasından ilave edip, tüpte döllendiriyorlar. Genetik bozukluğu kaldırıp yumurtayı tamamlayıp döllenme gerçekleştirdiniz.

Mikroçiple sağlıklı spermlerin ulaşmasını sağlıksızların ise yok olmasını devam etmemesini sağlıyorlar. Böylece sağlıklı döllenmeler gerçekleştirebiliyorlar.

Coğrafi işaretler, yeni bitki çeşitleri, ticaret unvanları ile diğer ad ve işaretler ve ticari sırlar

Fikri mülkiyet hukuku tablosu için slayta bak!

Telif hukukunda üslup korunur, sonuç korunmaz. Sizden önce de sizden sonra da uludağ var. Uludağ kimsenin tekelinde değil. Ama siz Uludağ’a şiir yazarsanız o korunur. Vals sadece Viyanalıların tekelinde değil, siz de vals yapabilirsiniz. Abdülmecid’in vals bestesi var mesela. Tango İspanyolların tekelinde değil, siz de üzerine inşa edebilirsiniz. Telif hakkı kendiliğinden korunur, aleniyet kazandığı andan itibaren korunur. Ömür boyu + 70 yıl geçtikten sonra artık biz bunu istediğimiz yerde dinleyebiliriz, kimseye para ödemeyiz. Biri icra eder, onu da para ödemeden dinlersek ve o kişi de meslek birliğine üye ise o zaman para ödemek durumundayız.

Nota orkestra için hazırlanması gerekir. Mozart öleli 200 yıl oldu. İsrailli şirket notayı hazırlıyor orkestraya kiraya veriyor. Bunun karşılığında bedel alıyor. Adamlar ölmüş sanatçılar üzerinden para kazanıyor.

Patentte elde ettiğiniz sonuç korunur. 20 yıl sonra kamu malı haline gelir. Daha fazla koruyacağız demenin bir önemi yok.

Marka ayırt edici ad ve işaretlerdir. Marka sadece 10 yıl korunmaz. Burada yenileme imkanı vardır. Siz markanızı yenilediğiniz sürece süresiz olarak markanızı koruyabilirsiniz. Marka artık yenilenmezse markasını kaybedebilir. Yenileme zorunluluğu yoktur.

Tasarımda orijinallik arz eden dış görünüş korunur. Günümüzde tasarımlar çok sık yenileniyor. Arabaların tasarımları sürekli değişir. Moda etkili oluyor tasarımda. Tasarımı herkes yapabilir ama herkes tarafından tutulmayabilir, üretime geçirmek, insanların beğenisini kazanmak vs. güçtür.

Coğrafi işaretler süresiz olarak korunur. Tabiat değişmediği sürece kalacaktır.

Bitki çeşitleri için Tarım Bakanlığında tescil yapılır, türk patent kurumunda yapılmaz.

Gayrimeşru şekilde elde edilen sırlar alenileşse bile sır olmaya devam eder. Burada haksız rekabet devreye girer. Mesleki tecrübeyi aktarmak ticari sır değildir.

Fikri mülkiyet haklarının ortak özellikleri:

Soyuttur. Bir marka diyelim ki Samsung milyon da üretse bir tane de üretse hak sahibidir. Siz telefonu alarak marka sahibi olmazsınız. Samsung markalı bir cihazın sahibi olursunuz. Soyut ile somutlaştığı ürün arasında fark vardır.

Sahibine tekelci yetki verir ve mutlak haklardandır.

Eşya gibi kullanılmakla tüketilmez.

22.02.17

Bu hakkın konusu soyuttur. Ben bir milyon adet üretip sonra marka hakkımı kaybedeceğim diye bir durum söz konusu olmaz. Milyarlarca da üretseniz markayı kullanmaya devam edersiniz. Hakkın varlığı somut bir eşyaya bağlanıp elinizden kaybetme arasında fark var. Mozart kafeden kahve aldığınızda siz marka hakkını kullanamazsınız sadece sahibi marka hakkını kullanabilir. Hak sahibi olmakla üretilen malı kullanmak farklıdır.

Ne kadar kahve alırsanız alın soyutluk nedeniyle marka sahibinin hakkı tükenmeyecek. Erikli milyon kez de üretse hakkı tükenmeyecek. Fikri mülkiyet haklarının konusu soyuttur. Hak somutlaştığı eşyadan farklıdır. Sen Mac bilgisayar alarak Apple markasını almıyorsun Apple markalı bilgisayar alıyorsun. Sen erikli markalı suyu alıyorsun ama erikli markalarının varlığı ve hak sahipliği devam edecek. 1 milyon tane piyasaya sürdüm erikli suyunu. Erikli ile anlaştım markalı su aldım bu markanın mülkiyeti bende değil.

Sahibine tekelci yetki verir. (inhisarı/tekelci hak verir) tekelci yetki nedir? Erikli markasını alırsanız artık TR’de kimse erikli markasını tescil ettirip suyu tescil ettiremez. Kimse ısırılmış elmayı tescil edemez. Artık kimse HP markasını Hamdi Pınar’ın HP’si diye ben kullanacağım diyemem.

Marka adının tescil edilesi çok önemli. Çünkü mutlak haklardan bir hak bahşeder. Herkese artık yasak, kullanan hakkı ihlal etmiş olur. Sözleşme ilişkisinin varlığı şart değil ama eğer taraflar arasında sözleşme ilişkisine dayanan ihlal varsa o ihlal nisbi hak ihlali olur. Ama taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmasa bile hak ihlali söz konusuysa biz buna mutlak haklar diyoruz. O halde fikri mülkiyet hakları sahibine tekelci bir yetki verir. Artık buluşu ben gerçekleştirmiş, adıma tescil ettirmişsem dünyada hiç kimse patent alamaz. Tüm dünyada yenilik vasfı engellenmiş oluyor ama benim hakkı sadece ve sadece patentin tescil edildiği yerlerde korunuyor. Koruma ile hak sahibi olmanın sonuçları farklıdır. Benim buluşumu artık hiç kimse patent olarak alamaz çünkü yenilik vasfı kalmadı. Nerede tescil ettirirsem patent belgemi oralara PCT yoluyla ulaşır ve o ülkelerde hakkım korunur ve bir ihlal olduğu zaman mutlak hakkımdan dolayı ihlalin zararını talep edebiliyorum maddi manevi tazminat veya diğer cezai müeyyideler ile.

Tescil ve ülkesellik ilkesi:

Ama patentte markada ve diğer hususlarda ülkesellik ilkesi karşımıza çıkar. tescil ile ülkesellik ilkesi karşımıza çıkar.

Marka kendi ülkenizde tecil edildi ve korundu. Dünya çapında tanınmış bir marka değilse tescil edilmediği ülkede korunmaz. Ama tanınmış ise onu koruyan hükümler var.

Ülkesellik ilkesi o ülkenin hukukuna göre nerede tescil edilmişe orada korunur. Her devlet, fikri mülkiyeti konusunu, maddi ve şekli şartlarına getirmek  şartıyla sadece kendi ülkesinin sınırları için hak olarak tanır ve bu hakkın ülke içindeki ihlali halinde de yasal müeyyidelerin uygulanması için hukuki yolların içindeki ihlali halinde de yasal müeyyidelerin uygulanması için hukuki yolların  kullanılmasına imkan sağlar.

O halde sınai mülkiyet kanununa göre tescil edilmemiş marka hukuki koruma elde edemez. Şartları varsa haksız rekabete göre istisnai olarak korunur o da istisnaidir. Tescil edilmemiş üç boyutlu bir markanın ayırt edici nitelikte olduğunu iddia ediyorsunuz, ambalaj kutusunu dikkate alıyorsunuz. Kitkat gibi bir ürün bile üç boyutlu marka alamamışken siz sadece damla damla ilerleyen bir şekle çok rahat koruma veriyorsanız bu takdirde ülkesellik ilkesini ve tescil ilkesini ıskalıyorsunuz demektir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir marka yok. Önce tescil edilecek sonra hakkın korunması ortaya çıkacak sonra o ülkeye teşmil edecek. Bunun yolları neler?

Patentte PCT veya Avrupa patent sözleşmesi çerçevesinde gelir. Veya markada Madrid sözleşmesi, tasarımda Lahey anlaşması gelir.

Biri yurt dışından geliyor patenti var TR’ye gelmek istiyor kaç yolu var?

PCT yoluyla Wipo aracılığı ile gelir.

Avrupa patent sözleşmesi çerçevesinde Avrupa patent ofisine başvuru yapılmıştır. Oradan yine TR’ye teşmil eder. Kendi ülkesinde patent almışsa ancak bu çerçevede gelir.

Rüçhan hakkı sürelerini kaçırmışsa artık gelebilme şansı da yoktur. Patentte yenilik söz konusudur. Ben bir yerde patent tescil ettim 10 yıldır para kazanıyorum, Türkiye’de Pazar varmış TR’ye gidelim diyorlar. 15 yıldır Amerika’da tescilli patenti kullanıyoruz. TR’ye başvuru yapalım patent için koruma sağlayalım ve Trde lisans verelim. Bunu yapamazsınız artık o yenilik vasfı bitmiştir.

Avrupa patent ofisinin kuruluşu Avrupa patent sözleşmesine taraf olan ülkelerle yeknesak patent uygulaması birbirinden farklı hususlardır.

Yeknesak patent uygulaması AB Birlik Markası ile ilgili uygulamasının patentteki tezahürüdür. Ve AB kendi içinde yeknesak mahkeme sistemi ile yeknesak uygulamalarla patenti kolaylaştırmaya çalışıyor. Brilik markasında bir tescil yapılınca AB içinde doğrudan etki doğruyor. Patentte ise Avrupa patent ofisine bavur yapıyorsunuz şartları taşıyorsa hangi ülkeleri teşmil ediyorsanız o ülkelerde sonuç doğuruyor. Ki %90 oranında TR de tercih ediliyor. Ama yeknesak patent uygulaması farklı bir şey oranın hangi mahkemeleri hangi sonuçları olduğunu söylemiştik. Yeknesak patent uygulamasının tarafı TR değil hatta İtalya ve İspanya da değil.

Bununla AB patent ofisinin kurumsal yapısı, sözleşmenin tarafı ülkelerin özellikleri birbirinden farklıdır. Hatta bir türk bile önce Avrupa patent ofisine başvurur oradan TR’ye teşmil ettirebilir. TPE’deki araştırma yetkisi var ama daha ince eleyip sık dokudukları için çok sıkı denetim sonucu ret sebepleri oluşuyor. Davaya gideceksiniz bunun üzerine vs. önce ben türk Avrupa patent ofisine göndereyim diyorsunuz. Ama gönderdiğinizde bütün ülkelerde yanı anda hesap kitap yapılmıyor. Önce Avrupa patent ofisi sizin patent başvurunuzu değerlendiriyor, patent verilebilirlik şartlarını değerlendiriyor. Eğer patent şartlarını sağlarsanız rahatsınız. Rahat bir şekilde patent koruması elde edeceksiniz.

Tescil ilkesi ülkesellik ilkesi iç içedir. Bunlar olmadan sınai mülkiyet koruması elde edilemez ancak telif hakları istisnadır çünkü telif haklarında hiçbir yere tescil zorunluluk yoktur. Bakanlık bilgisayar programlarını tescil ediyorlarmış. Ama bakanlık tescil makamı değil yapsalar bile bu hukuken bir şey ifade etmez. Bakanlık bürokrasi kendi kendine iş yapıyor.

En kolay ispat notere kayıt altına alırsınız noter bu saatte böyle bir ey getirdi der imzalar mahkemeye gittiğinizde ispat kolaylığı var dersiniz. Ya da kişi kendi kendinize veya 3. Kişiye mail atarsınız. Bu şekilde ispatlamaka kolaydır. Aleniyet kaznadığında telif hukuku kendi kendiye korumaya başlar. Facebook’ta paylaşırsanız şiirinizi artık aleniyet kazanmıştır, telif hakkı da size aittir.

Gerçek hak sahipliği ilkesi var. Kim buluş yaptıysa onların adı yazar birden fazla kişi yapmışsa onlar birlikte hak sahibi olabiliyor. Bu da yerine göre iştirak veya müşterek hak sahipliği şeklinde oluyor.

Rüçhan ilkesi var. Paris sözleşmesinin temel ilkesidir. Rüçhan hakkından yararlanmak isterseniz bir patent başvurunuzu 3 yıl sonra veya 1 yıl sonra yararlanmak isterseniz artık rüçhandan yararlanamazsınız. Patent başvurunuzu hangi süre içinde başka ülkelerde tescil ettirebilirsiniz dersek o zaman rüçhan süresini dikkate alırsınız. Ama bir patent başvurunuz hangi yolla ülkenize veya 3. ülkeye götürüp koruma sağlayabilir veya tescil ettirebilirsiniz dersek o zaman PCT veya ECT gündeme gelir. Rüçhan size bir hak tanır ama o yolları açanlar uluslararası sözleşmelerdir, PCT veya ECTdir. Yoksa rüçhan hakkıyla, PCTnin ECTnin özelliğini kaybedersiniz.

Hakkın niteliğine göre hak sahipliği belli süre ile sınırlıdır. Patent 20 yıl, tasarım 25 yıl, marka 10ar yıllık periyotlarla gidiyor ama süresizdir. Marka sadece 10 yıllık bir koruma veriyor, yenilemezsen 10. Yılın sonunda hakkını kaybediyorsun ama yenilersen devamlı kullanabilirsin.

Bu haklar başkasına devredilebilir, lisans sözleşmesine konu olabilir, miras yoluyla geçebilir, rehin söz konusu olabilir.

Bu haklar kullanmakla tükenmez. Ama somut ürün üzerinde artık bu suyu satın aldıktan sonra bu su ile birlikte bu marka hakkı tükenmiştir. Bu çok önemlidir. İnsanlar hala ithalat ve ihracatın buna bağlı olduğunu rekabet hukuku için ülke içinde mi ülke dışında mı bununla bağlantılı olduğunu bilmiyorlar ve tükenmenin de ne olduğunu bilmiyorlar. Bir malı alıp satabilmeniz bayilik zinciri dışında bunlara gri Pazar kanalı diyoruz. Bu hukuki ilişki dışında 3. Bir kişi olarak satabilmeniz tükenmeye bağlı ama bunların da sınırları zaman içinde oldu. Çok iyi bir markayı ucuz malların satıldığı bir yerde satamazsınız onunla ilgili ABAD kararları var. Onun itibarını ve marka imajını zedeleyecek ortamda bulunduramazsınız.

Hatta sabit fiyat uygulaması perse rekabet ihlalidir. Alıcılar ya da müşteriler nezdindeki markanın itibarını zedeleyecek nitelikteki düşük veya yüksek fiyat uygulamasını da yasaklayacak bir sözleşme hükmünü rekabet hukukunda sabit fiyat uygulaması olarak değerlendirilmemelidir diyor hoca. Çünkü markanın itibarını koruyorsunuz. Düşünün bir bayiniz çok aşırı düşük fiyatla satıyor bunu engellemeniz lazım.

Gece kıyafeti alıyorsunuz aynı markanın ama farklı bir gece kıyafeti biri 100 tl diğeri 1000 tl hemen hemen aynı kıyafetler. En çok kar marjinin olduğu ürünler en düşük fiyatlı olan ürünlerdir. 50 kuruş yerine 1 tkye satarsam yüzde yüz kar marjinidir ama 50 tllik şeyi 100 tlye satamazsınız. Sabit fiyatı uygulamıyorsun, tavsiye edilen fiyatı uyguluyorsun düşük fiyata satıyorsun ama marka imajının da korunması gerekiyor. o nedenle fiyat oynamalarının her işletmenin işletme maliyeti veya dönemsel indirimler, kampanyalar vs. dikkate alarak farklılık olması normaldir ama aşırı şekilde açılan makas markanın itibarını zedeler.

Eğer pazarda fiyat farklılığı fazlaysa orada gri pazar kanalları devreye girer. Gri pazar kanalları fiyatın düşük olduğu yerden malı alır yüksek olduğu yerde fiyatı sürmeye çalışır. Orijinal olmak şartıyla (orijinal olmadığı sürece bir koruması olamaz) ve usulüne uygun olarak da tükenme ilkesinin sınırlarına uygun olarak (yani ülkesel bölgesel sınırlara uyarak getirilmişse) da getirilmişse kural olarak engel yoktur. Ama ülkesel denilen sistemde yurt dışına ithal edemezsiniz. Bölgesel sistemde o bölgeler dışındaki 3. Ülkeye ithal edemezsiniz. Ama uluslararası denilmişse her ülkeden ithalat ve her ülkeye ihracat o ülkenin hukukuna tabi olmak şartıyla serbesttir.

Fikri mülkiyet haklarının sahibine tanıdığı haklar:

Mali haklar

Manevi haklar: hiçbir şekilde devredilemez. Patent belgesi alırken hiç bir zaman buluşu tüzel kişilik yapmaz. Bilkent üniversitesi patent buluşu yapamaz. Sınai mülkiyet kanununda değişiklik yapıldı. Üniversitenin bizatihi kendisi mali hakların sahibi olacak. Başvuru yapıldı, patent belgesi verildi her türlü tescil işlemi tamamlandı ve size o belgeler verildi. Manevi hak sahibi olarak ne olacak? Bu buluşu yapan kim ise onun adı yer alır. Tasarımı kim yapmışsa ürünün üzerinde onun adı yazacak demek değildir. Örneğin bilgisayar üzerine tasarım sahibinin adını yazmazsınız. O tasarım belgesinde veya patent belgesinde kimin tasarım yaptığı ya da kimin buluş yaptığı belli olur.

Mali hakların sahibi olduğunun belli olması neden önemlidir? Bunlardan doğan her türlü kaynaklanan haklar ki mali haklar çerçevesinde biz buna sınai mülkiyette kullanma hakkı diyoruz.

Patentli veya markalı ürünün üretilmesi veya tasarı konulu ürünün üretilmesi

Ticari işlemlere konu edilmesi veya hakkın bizatihi ticari işlemlere konu edilmesi

İthalat ve ihraç ve fiilen kullanma dahil olmak üzere her şey bular sınai mülkiyet hak sahibine aittir.

Üniversite mensubu buluş yaptı diyelim. Hafif ama kurşun geçirmeyen kıyafetler renk değiştiren ve sizi terletmeyen çok ince kıyafet olsun. Bunun patentini aldınız. Bu durumda mali hak önemlidir.

Bilkent üniversitede X asistanı buluş yapsa da hak sahibi Bilkent üniversitesidir.

Burada manevi hak sahibi benim canım istemiyor sen bunu o ülkeye satamazsın, o malı devredemezsin diyebilir mi? Eser sahibi olmak, manevi hak sahibi olmak hiçbir zaman ürünün satışına engel olmaya yetmez.

Telif hakları

Mali haklar:

Telifte kullanma yerine faydalanma dememizin nedeni telifin özelliğinden kaynaklanır. Kitabı üretmezseniz çoğaltırsınız ama patent konusu olan malı üretirsiniz. Çoğaltmak ne demek yayınevi olarak yaymanız ya da dijital ortamda yaymanız demektir. Kitabı işlersiniz. Çok güzel bir roman yazılmış ama romanı senaryoya çevirirsiniz.

Yayma: bir film çekildi onu dijital ortamda yayıyorsunuz.

Temsil: opera sizin değildir ama siz operayı temsil edersiniz. Operayı yazan kimse ondan izin alarak temsil edebiliriniz aksi halde temsil hakkını ihlal etmiş olursunuz. İzin almanın da belli bedeli vardır o bedeli de ödemek zorundasınız.

Yayın hakkı: Eğer siz canlı yayın yapıyorsunuz onu iletmek isterseniz o da belli sınırlar içinde mümkün. Veya kahvelerde maç yayınları veriyorsunuz. Örneğin diziler oluyor

Pay alma hakkı: güzel sanatlarda istisnai bir durumdur.

Manevi haklar:

İlk kez kim alenileştirdi hak sahibi odur.

(Yayım bir şey basılıyorsa buna yayım denir mesela kitaplar yayımlanır. Yayın ise görüntünün aktarılmasıdır.)

Kim eser sahibi? Adam 300 yıl önce ölmüş artık ben hak sahibiyim diyemezsiniz. Ya da roman yazdınız başkası sizin romanınızı alıp kendi adını yazamaz. Aksi halde eser sahibinin manevi hakkını ihlal etmiş olursunuz. Noktasını virgülünü bile değiştiremezsiniz. Aslında telifte 70 yıl korunan mali haklar içindir. Manevi hakların koruma süresinde bir sınırı yok aslında. Musiki eseri yeniden besteleyebilirsiniz yeniden senaryo yazabilirsiniz ama Geothe’nin kitabına ekleme yapamazsınız.

Fikri mülkiyetin diğer haklarla ilişkisi:

Haksız rekabet fikri mülkiyet ilişkisi

Örnek: Bueno ve Nutymax

Yargıtay çocuklar bu şekle alışmıştır demişlerdir. Çocuklar için ayırt edici bitlik kazanmıştır nutymax de öyledir. Hedef kitle çocuk olduğu için çocukla kolay karıştırır. Renkler de birbirine benziyor diyor.

Fikri mülkiyet hukuku açısından 3 boyutlu markadır. Kitkat çikolatası İngitere’de 3 boyutlu marka olarak tescil edilmiştir. ABAD bu 3 boyutlu marka olmaz çikolatada sıkça değişiklikler olabilir. Bariz bir şekilde ayırt edicilik nitelik kazanmamıştır. O nedenle marka tescilini kabul etmem dedi. 3 boyutlu çikolata marka olabilir dediğimizde aklımıza kitkat gelir.

Kitkat bile alamadı tescili. Ama Yargıtay haksız rekabet dedi. Kinder bueno markadır. İsimler inanılmaz farklıdır. Kırmızılık beyazlık da görsel olarak benzer değil. Kendinizi çocuklar yerine koyun çünkü hedef kitel çocuk ama onlar da karıştırmaz. Eğer bu ayırt edici nitelik kazansaydı 3 boyutlu marka olurdu. Yargıtay burada gerçekten ayırt edici nitelik kazanıp kazanmadığını tartışıp bu davranışın iltibas teşkil edilp etmeyeceğini tartışacak ama hiçbir ayırt edici niteliği olmadığı halde ve isimler de bu kadar farklı iken haksız rekabet şeklinde değerlendirdi ve hata etti.

1.03.17

Mangill, Huwai ve IMS Health kararları önemli haksız rekabet için! Slayt 57ye bak!

!!! Bu 4 şart aranıyordu Huwai kararına kadar. Yeni ürün şartı aranmasına gerek yok denildi bu kararda. Bu nedenle hakim durumun kötüye kullanılması kabul edildi. Yani yeni ürün şartı huwai kararında aranmıyor.

Motor taşıt sektörü:

Yeni grup muafiyeti tekniği çıktı.

Yetkili tamir servisi ile bağımsız tamir servisi arasında dengeyi kurmak amaçlanır. Yedek parçalardaki fahiş fiyatları dengelemek amaçlanır. Rekabet hukukunun fikri mülkiyet hukukunun kullandığı yollar farklı olabilir. Fahiş fiyat farklını rekabet kurulu tespit ederse o zaman hakim durumun kötüye kullanılması olur.

Arabayı aldınız Mercedes’in servisi var ama şaşmazda Mercedes amblemli bir sürü yer var o yerler özel servistir. Genelde oralar daha ucuz olur yan sanayi ürünleri daha çabuk bulunur.

http://yirmisekiz.net

İlaçlarla ilgili slaytı okusan yeter! İlaçlarda en yeni karar Rekabet kurulunun verdiği bir karar var. Fikri mülkiyet hukukunda tükenme ilkesi tartışması var. İlaçların kendisine has bürokratik süresi var. Patenti bitmiş ama jenerik ilaç alacaksınız bir sürü imza süreci var. Ancak iki yıl sonra jenerik ilaç üretebiliyorsunuz. Türk eczacılar birliği ilaçların ithalat yetkisi almış. Danıştay yürütmeyi durdurma kararı veriş eczacılardan tekelci yetkiyi almak istemişler. Rekabet kurulu hakimin durumun kötüye kullanılmasıdır dedi ve yetkiyi kaldırdı.

Örneğin kanser ilaçları TRde hazırlanan ilaçlar. Eczacılar birliği kanalıyla ABnin bir şehrinden talep ediyorsunuz. Tüm ecza depoları ithalat yapabilmelidir böyle bir birliğin böyle bir yetkisi yoktur. RK bir tekeli kaldırdı ama SGK kendi ithal etmek tekel kurmak istiyor. Eğer sgk ücreti sigorta olarak karşılıyorsa sgk alacağı ilaçları o kadar pazarlık gücünüz olur ve daha ucuza alırsınız. Ama sgk tamamen serbest piyasa eliyle ilaç alacaksa o zaman yine tekel kurmuş olur.

Fikri mülkiyette uluslararası alandaki düzenlemeler çok önemlidir.

Paris sözleşmesinin temel ilkeleri:

Eşit işlem ilkesi (milli muamele)

Rüçhan hakkının tanınması

Paris sözleşmesi bu alanda en temel sözleşmedir bu iki ilkeyi getirmiştir ve hala geçerlidir.

WIPO için slayttakileri okumak yeterli!

(WIPO’nun yaz okulları var, APOnin stajları var.)

Wiponun genel merkezi Cenevre’dedir.

Dünya ticaret örgütü (WTO) ve TRIPS var.

WTOnun 3 temel ayağı vardır. Malların ve hizmetlerin alışverişi fikri mülkiyet temeli üzerine kurulmaıs sağlanmıştır.

GATT gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması

GATS

TRIPS

TRIPS

Bugünkü fikri mülkiyet hukukun alt yapısını oluşturur. İlk kez bağlantılı hakların korunmasında asgari haklar getirilmiştir.

Gümrük birliği

AB ekonomik hukukunun temel yapısı Gümrük birliğidir. Gümrük birliğinde beş temel serbesti vardır.

Malların serbest dolaşımı

Sermayenin serbest dolaşımı

İşgücünün serbest dolaşımı

Hizmetlerin serbest dolaşımı

Yerleşim yeri serbestisi

Fikri mülkiyet bunlardan biridir. Gümrük birliği ve malların serbest dolaşımı ve bunların sonucu olarak fikri mülkiyet hukuku birbirine bağlıdır.

TRD ab üyesi değil ama gümrük birliği içindedir. Yani 3. Ülkelere ortak gümrük tarifesi uygulanıyor. Yani TR kafasına göre 3. ülkelerle serbest ticaret yapamaz. Hadi Çinle serbest ticaret anlaşması yapalım diyemez. Ab yapmadığı sürece yapamayız. Aslında AB yaparsa biz de yapmak zorundayız ama 95te serbest ticaret anlaşmasına istersek katılırız demişler. Ab serbest ticaret anlaşması yaptığı ülkeyle TR iş yapmak isterse 3. Ülke ile müzakere yapıp ticaret yapabiliriz ancak.

Gümrük vergileri, eş etkili vergiler harçlar vs. yasak. Doğrudan gümrük vergisi adı altında hiçbir vergi alınmaması gerekir.

Paralel ithalata göre siz kimseden izin almadan yetkili kanallar olmadan kendiniz de bireysel olarak da ithalat yapabilirsiniz.

Ticari ve sınai mülkiyetin korunasında sınır ölçülülük sınırıdır. Paralel ithalatı engelleyen her müeyyide rekabet hukuku açısından cezalandırılır. TR de gümrük birliği içinde ve hammadde dışındaki ürünler ya markalıdır ya patentlidir. İhracat ve ithalatınız marka hakkı sahibinin münhasır hakkı sahibine aittir.

8 Mart 2017

ULUSLARARASI KORUMA

Eşit işlem ilkesi ve rüçhan hakkı burada çok önemli iki ilkedir. Paris sözleşmesi bu alandaki ilk sözleşmedir. Dünyada mülkiyet hukuku alanındaki ilk sözleşmesidir. Ortaklık ilişkisini kuran ortaklık anlaşması-Ankara Anlaşması ile Paris sözleşmesini karıştırmayın. Ankara Anlaşması serbest ticaret anlaşması değildir. Paris sözleşmesinin devamında neler vardır? 1967de WIPO kuruldu, TRIPS ise 1994 imzalandı ve 1995de yürürlüğe girdi.

Rüçhan hakkı ile ilgili hususlara bakılırsa bir sergi rüçhanı bir de başvuru rüçhanı vardır. Dünyada yaygınlaştıracaksanız, koruma sağlayacaksanız, kim önce başvurursa onun öncelik hakkı var. Bu sürenin tamamını kullanmıyorsunuz. Sergi rüçhanı olduğu andan itibaren/uluslararası sergilendirme yapıldığı andan itibaren 12 aylık süre başlıyor. Başvuru rüçhanında ise süre içinde şu belgeleri vereceksiniz ve teslim edeceksiniz der. 6 ay içindeki 3 ay içinde incelenecektir, başvuru rüçhanında ise 3 ay içinde başvurmazsanız sıkıntı olur. Sergi rüçhanında o sergi tarihinden itibaren 6 ay veya 1 yıl olarak kabul ediliyor. Milli ve milletlerarası sergilerde Paris sözleşmesine taraf olan yerlerde bunun sergilendirilmesi gerekiyor. Çok istisnai zamanda bu tür sergiler yarışma, fuar şeklinde organize edilebilir. Çünkü oradaki bir açıklama patent açısından yenilik vasfını ortadan kaldıran bir açıklama değil, rüçhan hakkından kaynaklı olarak o hakkın korunmasını sağlıyor. Rüçhan hakkı size şunu sağlar: dünyanın neresinde olursan ol patentte yenilik araştırılması yapılıyor. İster Türkiye ister Japonya’da başvurun, uzman veri tabanından böyle bir buluş var mı yok mu diye araştırır. Siz sergi rüçhanından başvuru yaptığınız takdirde başvuru tarihinden 1 gün önce olsa bile siz sergi rüçhanından yararlandığınızda onun patent başvuru reddedilecek. Çok uluslararası düşünmeyebilirsiniz belki tescil yaptırmak istemeyebilirsiniz ama sadece patent başvurusunun kabulü veya reddi rüçhan tarihinin başlamasıyla da ve hangi tarihte başladığı ile de doğru orantılı hale geliyor.

Zorunlu lisanslar özellikle patenlerde, sınai mülkiyet konusunda, karşımıza çıkıyor.

Kullanmamak yoluyla 3 yıllık süre var yani patent aldınız ve belli süre kullanmazsanız kanun size “biri lisans talep edilirse sen lisans vermek zorundasın” der.

Bağımlılık ilişkisi de var. Sizin bir buluşunuz bir başka buluşun da sizin bu patentli buluşunuz üzerine inşa edilmesi gerekiyorsa ve ancak bu şekilde buluşunuzu kullanacaksanız o zaman da zorunlu lisans almalısınız.

Zorunlu lisans alırken şartlar konusunda uyuşmazlık çıkabilir. Bu durumda mahkeme olayı çözer. Kullandın veya kullanmadın tartışması çıktığında kullanma konusunun içeriği nasıl olacak, Pazar şartlarına göre tespit yapılır, öğreti ve içtihadın görüşleri dikkate alınırken yorum yoluyla belirlemeniz gerekir.

Markada kullanmama yoluyla hak kaybı vardır. Eskiden 5 yıl süreyle kullanmadığınız takdirde iptal davası açıyordunuz, dava yoluyla bunu talep ederdiniz. Yeni düzenlemede idari yolla iptal edinme kabul edildi. Türk patent ve marka kurumu kısaca Türk Patent bunu kabul ediyor ama bunlar tekrar davaya gittiğinde karar olarak mahkemenin kararı ortaya çıkacak, mahkeme bunu iptal edebiliyor.

Tartışma: Kullanmama yoluyla marka hukukunda hakkın kaybedilmesi hususunda AYM bir karar verdi. 4 Ocak veya 6 Ocakta kullanmama yoluyla bu şekilde bir hak kaybının KHK ile düzenlenemeyeceğini ve kanunen düzenlenmesi gerektiğini söyleyip bu sınırlandırmayı iptal ettiler. İptalden sonra şöyle bir tartışma var: Marka hakkını kullanmamak halinde hak kaybı eski KHK’da vardı, yine sınai mülkiyet kanununda da var. Ama o 4 günlük süreden sonra ne olacak, bir boşluk vardır. Bu konuda biri şunu demiş: Artık AYM o tarihte bunu ortadan kaldırdığına göre ve yeni kanun da geçmişe yönelik yürürlüğe giremeyeceğine göre artık 10 ocak 2017den itibaren 5 yıllık süre yeniden başlamak zorundadır. Şu demektir: şuanda açılabilecek muhtemel davaları engelleyecek demektir, yürüyen davalarla ilgili şöyle bir ihtimal daha belirtti: 6 ocak tarihine kadar açılmış davalar mevcut kanuna göre düzenlenecek sonuçlanacak, sonuçlanmazsa bu takdirde AYM iptal ettiğine göre dava düşecek. O 4 günlük süre içinde marka hakkını kullanmama durumunda iptali söz konusu olmayacağına göre 10 ocaktan sonra yeniden 5 yıl başlayacak, 5 yıl sonra yeniden davalar açılacak demektir. Yani her şey biraz karmakarışık oldu. Teorik açıdan mümkün olmakla beraber hakimler pratikte itiraz ettiler. Böyle bir durumda her şey yeniden düzenlenecek, tüm davalar düşecek. Tescilden itibaren dediğine göre 5 yıl süreyle kullanmak eskiden de vardı, yeni kanunda da var. Bunu hiçbir şey bitmemiş gibi devam ettirmek gerekir diyen hakimler de oldu. Bu durumda yargının nasıl çözüm bulacak zaman içinde göreceğiz. Çünkü AYM’nin bu kararı ile işler karıştı. Mülkiyet hakkım ihlal ediliyor diyerek bireysel başvuru yoluyla AİHMe kadar ben devam ederim.

Zorunlu lisansın bir diğer yönü kamu yararıdır. Kamu yararında özellikle olağanüstü haller olduğunda söz konusu olabilir. Bu konuda yetkili bakanlar kuruludur. TRIPS 31/bye göre “üye ülkeler olağanüstü hallerde veya aşırı aciliyet gerektiren diğer koşullarda veya ticarî olmayan kamu yararına kullanım durumlarda hak sahibinden makul ticarî süreler ve koşullarla lisans almak için çaba göstermesi gerekmeden zorunlu lisans verilebilir”. Örnek: Hindistan-Bayer AG. Amerika 90ların sonu 2000lerin başında Afrika ile kavgalıydı. Çünkü Afrikalılar AIDS ilaçlarını kendisi üretip bu ilaçları satıyordu. Amerika da gücünü kullanıp bir ilaç fabrikasını, bir aşı fabrikasını teröristlerin silah üretim yeri diyerek bombaladı. Amerika’da 11 eylül hadisesinden sonra sağa sola mektuplar gitti, herkes korkmaya başladı, bir virüs ortaya çıktı. Buna karşı tedbir alınması konusunda karar alındı. Sadece de bu konudaki ilaçlar Bayer firmasındaydı. O da şu kadar alacaksan al yoksa satmıyorum dedi. Amerika’da bana satmak zorundasın yoksa zorunlu lisansı getiririm dedi. Sonrasında tekrar anlaşmak zorunda kaldılar. Bayer’in elindeki ilaçlar alındı. Emekli bir kimyagerin Amerika’ya bu virüsü gönderdiği ortaya çıktı. Yani bakıldığında iş Amerika’ya dayandığında, Amerika Afrika’dakilere sen nasıl benim ilaçlarımı kullanırsın deyip pompaladığı ülkelerle hiç empati yapmadan kendisine konu geldiğinde zorunlu lisansı gündeme getirdi ve Bayer de canın sağ olsun dedi verdi. Rivayet şudur ki Bayer her halükarda 3-4 yıl içinde bitecek ilaçların cüzi de olsa satarak, müthiş kar etmiş. Hatta o kimyageri Bayer firması mı ortaya çıkardı diyenler oldu. Malını satan ilaç şirketi de kazanan taraf oldu.

Rekabet hukuku nedeniyle zorunlu lisans var. Eğer bir hakim durum söz konusuysa ki ilaç konuda bir patent varsa hakim durum söz konusudur. Bu dünyada o ilacı artık başka birinin üretmesi mümkün değildir. Patent tekelci bir yetki verir ve siz hakim durumda oluyorsunuz. Eğer siz bunu kötüye kullanırsanız da hakim durumun kötüye kullanılmasıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Korene kararında??, ülkesellik ilkesi ve rekabet kanunu uygulama alanıyla ilgili bir karardır. Rekabet kanunu şunu diyordu: ihracat yasağına getirilecek yasakta rekabet kanunu uygulama alanı bulmaz. Öğretide de bunu destekleyen kişiler vardır. Rekabet kurulunun atladığı kısım: Artık uluslararası tükenme var, bir malın ithalat ve ihracatını belirleyen en temel ilke tükenme ilkesidir. Eğer rekabet hukuku açısından satış yasağı getirirseniz ve hakim durumdaysanız ve o malları Türkiye sınırları içinde kabul ederseniz bu rekabet hukuku açısından bir ihlal teşkil eder. Ben sana satmıyorum deme şansınız yoktur. Rekabet hukuku bunu ıskalamıştır. Kanunun lafzı çok açık olmamakla birlikte, gerekçesinde şunu demiştir: genel olarak biz uluslararası tükenmeyi getirdik. Artık bir ilaç şirketi Türkiye’de yerleşik bir ecza deposuna sana ihracat yapmamak şartıyla mal vermiyorum deme lüksüne sahip değildir. Ama kendisi sadece ve sadece bir yabancı şirkete sana mal vermiyorum diyebilir. O zaman zaten RKHK uygulama alanı da bulmaz.

Tükenme ilkesini Yargıtay nasıl anlıyor: Batıda 100 yıllık bir geçmişi var ama AB’de şekillendiği kararlar ilk kez 1998de veriliyor ve 99da güncel yeni bir karar-telif haklarındaki yazılım ile ilgili bir karar- var. Son 20 yılda bu konu şekillendi. Neden bu kadar ön plana çıktı: Geçmişe baktığınızda 100 yıllık bir geçmişi var ama bu tartışmalarla şu noktaya gelindi dendi ki fikri mülkiyet haklarında tükenme ilkesi kabul edildi ama bunun coğrafi sınırını nasıl tayin edeceğiz. Trips anlaşmasında bunla ilgili bir hüküm var ama hiçbir şey anlaşılmıyor. AB’nin kendi yönergeleri de vardı o şimdi değişti ama o zaman için çok önemliydi. Burada şöyle bir ifade anlaşılıyordu: Asgari düzenlemelerdir. Asgari düzenleme bölgesel tükenmeyi getirdi ve biz uluslararası düzenlemeyi kabul ederiz gibi bir anlam ortaya çıktı. 10 yıla kadar yönerge böyle yorumlandı ve bu konuda da verilmiş mahkeme kararları var ama Adalet Divanı önüne bir karar geldi:

1998 Silhouette kararı: Bulgaristan daha AB’ye üye değil, Avusturya’da modası geçen gözleri Silhouette, Bulgaristan’a satmış. Avusturya da AB’ye üye. Avusturya’daki bir gözlük şirketi sahibi ticari şirket 21000 tane gözlüğü Bulgaristan’dan alıyor, orijinal gözlükleri Avusturya’da piyasaya sürüyor. Tükenme ilkesi var ben bunu sürerim diyor. Silhouette modası geçtiği için daha ucuza satmış, ama bu şirket sizinle kendi pazarınızda yarı fiyatına rekabet ediyor. Bunun üzerine marka hakkımı ihlal ediyor diye Silhouette dava açıyor. Sonuçta orijinal gözlükleri piyasaya sunuyor. Adalet divanı diyor ki AB’nin bu yönergesi yeknesak bir uygulama getirmiştir, bu uygulamaya göre AB’de tek bir ilke kabul edilmiştir. Bu ilke bölgesel tükenme ilkesidir. Yani artık ey üye devletler veya gelecekteki üye devletler mevcut düzenleme değişmedikçe AB sınırları bir bölgesel tükenme ilkesini yeknesak olarak uygulamak zorundadır. Yani ab üye devletleri içinde malların ithalat ve ihracatları serbest, hoca buna paralel ticaret diyor, ama AB sınırları dışındaki 3. ülkelere yapılacak ithalat ve ihracat marka hakkı sahibinin inhisari yetkisindedir. Yani marka hakkı sahibi izin vermediği sürece ithalat ve ihracat yapamazsınız.

1999’da Sebago kararı çıktı. Buna göre, tükenme ilkesi sadece bu malı üretip üzerine markayı yapığınızda bu mal ile marka hakkınız tükenmiştir. Somut mal üzerinde tükenme gerçekleşmiştir. Yoksa soyut dendiğinizde “ee ne güzel kardeşim şimdi ben Pınar’ı aldım, ben bunun o marka resmini alayım, musluk suyunu doldurup satıyım. Sonuçta bir insan Pınar’ı görünce alır orijinal mi değil mi bakmaz”. Bu marka hakkına tecavüzdür. Demek ki tükenme, marka hakkı sahibi üretip, piyasaya sürdükten sonra o somut mal üzerindekini hakkını tüketmiş olur.

2001 Davidoff: Acaba açıkça yasaklanmasına zımnen izin verir miyiz? Eğer ithalat ihracat konusunda sözleşme yaparken kime mal sattıysanız perakendeci, bayiler, dağıtıcılar vb. onlarla ithalat ihracat yapamazsın kardeşim demediğimiz zaman acaba bu malların zımnen ithalat ve ihracatına izin verir miyiz noktasında Adalet Divanı hayır olmayı dedi ve o kapıyı da kapattı. Demek ki zımni izin gibi bir şey söz konusu değil.

Üç karara da bakacak olursak demek ki 1.bölgesel tükenme 2.somut mal üzerinde hak tükenir ve 3.zımni izin diye bir şey söz konusu değildir.

Peki Türkiye’de bu durum nasıl? Türkiye’de kavramı bile doğru düzgün kullanılmamaktadır. Bir insan tüketir ama hak tükenir mi ya da tüketilir mi? Hak tükenmiştir denir. Bir de gri pazar kanalı vardır. AB’de tükenme ilkesiyle beraber şu şekilde anlaşılıyor: orijinal malın ticaretini yapan ama yetkili kanallar zinciri içinde olmayan dışarıdaki kişiler olarak anlaşılıyor ve ama bu kavram AB’de ve Türk hukukunda yanlış anlaşılmaktadır. Biz gri Pazar kanalını nasıl tanımlıyoruz: şemalara bak. Yetkili kanallar dışındaki 3.kişilerdir. Biri Pınar suyu alacak ihracat veya ithalatını yapacak. Ama ben Pınarın sahibi olan şirketle hiçbir şekilde bayilik, toptancı, dağıtıcılık vb. hiçbir sözleşme yapmadan tamamıyla 3.kişi olarak alıp satıyorum. Buna gri pazar alanı denir. Amerikan hukukunda gri Pazar kanallarında orijinal olmakla beraber kalitesi, nitelikleri değiştirilmiş ürünlerin mallarıyla meşgul olan insanlara bir ölçüt verilmiştir. Oysa AB hukukunda eğer tükenmede malın orijinalliğini değiştirirseniz, önemli vasıflarını değiştirirseniz örneğin kapağı beğenmedim diye değiştirmeye çalışırsanız orijinalliğini bozarsınız. Her örnekte başkadır.

Örneğin PC’yi açıp kapatmakla orijinalliğini bozmazsınız. Ancak söz konusu su ise bozulur. AB’ye göre mal orijinal olmazsa tükenme ilkesi kapsamına girmez. Biz kendi hukukumuzda Amerika’yı değil AB’yi esas almalıyız[1]. Gri Pazar kanalı aslında yetkileri olmayan kişileri ifade eder. Bir malı bozarak ticaretini yapan kişileri ifade etmiyor veya kalitesi düşük malların ticaretini yapanları ifade etmiyor. Bunlar da yapılabilir ama AB hukuku anlamında gri Pazar kanallarında izin verildiği ölçüde şu: tükenmenin şartlarını taşıdığı ölçüde izin verilir yoksa izin verilmez. Şimdi şöyle bir şey de var: tükenme ilkesinin sınırsızlığı var mıdır yok mudur? Yoksa coğrafi sınırları elbette ki vardır: 3 tane sınır vardır. Ülkesellikte, kanunların uygulanma alanına ülkesellik ilkesi deriz. Bir devlet olmanın vasfı hakimiyet yetkisidir. Buna göre tükenme ilkesinde eğer ülkesellik ilkesi benimsenirse bir ülkenin coğrafi sınırlarını kasteder. Bölgesel denilen AB’dir ve AB üyesi ülkelerdir. Bu elbette ki değişebilir, üye çıktıkça veya ülke girdikçe.

Türkiye Gümrük Birliğinde olduğu için işler karmakarışık oluyor.

 

1.1998 Dior/Evora ve 2009 Copad/Dior: Şu tartışma oldu devamında: orijinal mallar satılacak tamam da, benim bir dağıtım sistemim var. Ben her yere kendi standımı kuruyorum. Oldukça yüksek paralar ödüyorum. Dünya’da bu imajımı korumak zorundayım. Ama sokakta, en düşük markaların ve ucuz ürünlerin olduğu mağazalarda satılırsa benim imajım zedelenecek. Marka imajı oldukça önemlidir. Yani evet bu mağazalarda orijinal olarak da satılsa da ben burada satılmasını istemiyorum diyor. Marka imajını korumak da o kadar önemlidir. O imajı yerle bir ederseniz markama zarar verirsiniz dedi ve mahkeme de bunu kabul etti.

2. 2010 Portakabin-Primakabin: İkinci el satımının tükenme ilkesi kapsamında olup olmayacağı konusunda bir tartışma söz konusudur. Kullanılmış kabin ve bölme eşyaları vardır.

3. 2010 Testers: Satılmamak şartıyla-numuneler vardır ve numunelerin tükenme (ilkesi kapsamında) olmayacağı kabul edilmiştir.

4. 2012 UsedSoft: Bu kararın 2016 versiyonu da vardır. UsedSoft, ilk kez software ile ilgili bir karar. AutoCad (Otoket) programı bir çizim programıdır daha çok mühendisler, mimarlar kullanıyor. Fiyatı 10bin dolardan başlıyor. Örneğin, 2003 ve 2010 Word arasında aşırı bariz değişiklikler bile yapılsa yine de her şekilde işimizi görür. Böyle bilgisayarda AutoCad programını eski bilgisayarlara yüklemişler. 5 yıl sonra zaten bilgisayarlar da ömrünü tamamlıyor, 5 yıl sonra bunları artık değiştirilelim daha hızlı, daha iyi, daha yeni bilgisayarlar ve buna bağlı olarak bu programları alalım demişler. PC’leri satarken 2. el toplayıcıları o eski bilgisayarlardaki AutoCad programlarını alıp kaydedip, bunları yeni bilgisayarlar için hard veri olarak bin dolara vb. satıyor. Satanlara dava açılıyor.

Tükenme ilkesinde şu vardır: Markalı malların üzerindeki marka hakkı tükenir, hizmet markasından hizmetin tükenmesi söz konusu değildir. Şu konuda bir tartışma vardır: Acaba Oracle’ın verdiği mal mıdır, hizmet midir? Oracle ben bunun üzerinde update yapıyorum ve bu bir hizmettir diyor. Ama Adalet Divanı bu bir maldır, çünkü CD ile satıyorsun, CD ile satmasan bile program olarak satıyorsun ve program karşılığında bir para alıyorsun diyor. Yargıtay da bununla ilgili geçen yıl karar verdi ve buna göre artık Software programları dediğimiz yazılım programları ayrı olarak alınıp satılabilir ve tükenme ilkesine tabidir. Eğer Adalet Divanı UsedSoft’da hayır burada tükenme ilkesi gerçekleşmez deseydi, artık Software’lerin satımı mümkün olmayacaktı. Yeni versiyonunda şu var: adam almış yüklemiş bilgisayara, ama orijinal CD’yi kaybetmiş. Lisanslı satın almış ve programı kullanıyor. Bilgisayardan 3.kişilere bu satılabilir mi? Adalet Divanı der ki bu ürün satılırken orijinal CD’sinin muhafazası şartına gerek yok. Çünkü programın orijinal olması önemlidir. Yani 2016 kararında CD’nin kaybedilmesi veya orijinal olması hiçbir zaman Software’in tükenme ilkesi açısından önemli değildir.

Türkiye’de sınai mülkiyette uluslararası tükenme deniliyor ama piyasaya sunulmasından bahsedilir. Piyasa derken Türkiye, AB sınırları veya uluslararası piyasa demiyor. Eskiden lafız çok netten, artık çok net değil bundan dolayı yorum yapılabilir. Lafzi yorum piyasadır. Tarihsel yoruma bakıldığında uluslararası tükenme deniliyor, ancak biz yine de tarihsel yorum ile bağlı değiliz. Anayasa’nın 90.maddesindeki temel hak ve özgürlüklere ilişkin anlaşmalardan biridir bu, çünkü mülkiyet hakkı ile ilgilidir bu. Türkiye için Gümrük Birliği anlaşması var ve bununla ilgili gümrük birliğini sağlayan 1/95 sayılı ortaklık konseyi kararı var. Bu nedenle Gümrük Birliği açısından Türkiye’nin bölgesel tükenme ilkesine tabi olduğunu söylüyoruz. Yargıtay’ın eski uygulamasında bir şey üretilecek, satılacak ondan sonra da uluslararası her şey serbest olacaktı.

2016daki kararda şunu diyor: cdnin orijinal olması ve kaydedilmesi softwarein tükenme ilkesi açısından önemli değildir. Yeni bir kıyafet aldığınızda etiketini yırtsanız onun orijinalliği değişmiş olur mu?

Ama şimdi değişti. TRde şu geldi. Ua tükenme deniyor ama piyasaya sunulması var. Piyasa derken TR sınırları, ab sınırları veya ua piyasa demiyor çünkü daha önce lafzı netti ama şu anki kanunda lafız net değil. lafzi yorum piyasa diyor ama coğrafi alan tayin edilmemişi. Tarihsel yoruma bakıldığında gerekçeye bakılır o da uluslararası tükenmeyi gösterir.

Any 90/5 temek hak ve özgürlükler + TRnin gümrük birliği içindeki yeri dikkate alınmalıdır.

Bu durumda hakimler dar yorumlarsa TRnin gümrük birliği sebebiyle TRnin bölgesel tükenmeye dahil olduğunu söylememiz gerekir. Biz de TR veya AB açısından geçerli kabul edilen sınırlar içinde piyasaya sunulmasından sonra tükenir diye yazdık. Bu ihtimal hala mevcut ama Yargıtay’ın eski uygulaması neydi? Önce üretilecek sonra bir tane satılacak sonrasında ise her şey serbest.

15.03.17

İstisnalar ve yeni gelişmeler

Microsoftun orijinal cdlerini kaybettiniz bilgisayara yüklediniz. Bilgisayardakini alıp cdye koyup satabilir misiniz? Orijinal cd kaydedilince lisanslı olarak kaydedildi mi o programı başka cdye kopyalayıp hardware ve softwareini ayrıştırıp tekrar satışı yapabilir mi? ABAD yapabilir dedi çünkü orijinal cdye bağımlı bir mal olmadığın söyledi esas olan uygun şekilde piyasaya sürülmesi ve onun da ithal edilebilmesi dedi. Microsoft pc programı güncellerken bir kutu veriyor o kutunun içinde seri nosu çıkıyor.

Yargıtay kararları:

Yargıtay klasik çizgisini değiştirmiyor. Yargıtay’ın tüm çıkış noktası 1991 Epson kararı hukuki nitelendirmeyi tükenme ilkesi olarak nitelendirmese de bunu anlatıyor. 2013 kararlarına kadar bu ilkeyi benimsemiştir.

Yeni kararların farklılığı şu: önce ulusal sonra ua tükenmeyi kabul ediyor. Kozmetik ürün getirmişler kılavuzu olmadan pazara sunmuşlar. TTKda iş şartlarına uymadığı için haksız rekabettir diyor. İş şartlarına uymamam ne zaman haksız rekabet teşkil eder? Birkaç çevre ve gıda mevzuatı var onun dışında Yargıtay çok uygulamıyor. Alman hukukunda ise eğer iş şartlarına uymama sizinle rakipleriniz arasında rekabet avantajı sağlıyorsa o zaman haksız rekabet teşkil eder. çevre mevzuatına uymayıp mesela arıtma tesisi kurmuyorsunuz ya da gıda mevzuatına göre hijyenik şartlarına uymuyorsunuz maliyeti yüksek diye, bunlar haksız rekabet teşkil eder, rakiplerinize göre fiyat avantajınız var.

Kozmetik de Yargıtay diyor ki tercüme maliyeti olacaktı onu basıp içine koyacaktı ek maliyet getirecekti. Kozmetikle ilgili yönetmelikte kılavuzların Türkçe olması gerekiyor deniyor. Bu nedenle buna uymayan ithalat halinde tükenmeden değil haksız rekabetten ihlal olarak değerlendiriyor. Bu da Yargıtay’ın yeni kararı.

Değerlendirme

Ülkesel olmayacak çünkü piyasaya sürülme denildiğinden dolayı TR diye bir ifade yok. Piyasaya sürülme anından itibaren hak tükenir. O halde TRde, 3. Ülke içinde ve Avrupa ekonomik alanı içinde (gb + avr ekonomik alanı oluşturuyor içinde oluşturuyor) kanunun gerekçesinde biz ua tükenmeyi getirdik diyor. Önceden ulusal tükenme kabul edilmişti sonra ua tükenme getirildi. Kanun koyucunun tercihidir bu.

Önce şöyle kabul edelim: uluslararası tükenmeyi kabul edersek en önemli sorun ispat sorunudur. İspatı nasıl aşarız? İthal ederiz onun belgelerini mahkemeye sunarız diyemeyiz, bu kadar kolay olmaz. Eğer kimden aldığınızı belgelendirseniz o kişiden bir daha mal alamayabilirsiniz. Çünkü satıcılar dünyada çok kontrollü. Mesela huwai büyük santralleri var. TR, Huwainin distribütör almak için çok ağır şartlar koydu biz ondan alamayız dediler. Hoca da o zaman Dubai’ye satıyorsa Huwai ondan al demiş. Huwai sen neden TR’den gelen satıcıya satıyorsun diye Dubai’ye hesap sorabilir endişesi var. Hoca da o zaman kimden aldığını söyleme, dubaiden al diyor.

Neyi nasıl ispat edebilecek? Barkodu okuduğunuzda o ürünün nerede üretildiğini hangi zincir içinde satıldığını vs. hemen ortaya çıkarıyorsunuz. Veya ithalat için resmi belgeler vereceksiniz ben Dubai’den santral aldım TR’de kullanacağım diyorsunuz. Türk distribütör bu sahte dedi. Sizin bunu orijinal olduğunu ortaya komanız lazım. Siz bu belgeyi Dubai’den aldığınızı ortaya koyarsanız huwai dubainin tepesine binecek sen nasıl benden izinsiz türk satıcıya mal satarsın diye kızacak. Eğer sizin satın aldığınız bayi ile üretici arasındaki ticari ilişkinin bozulacağı ve sizin ileride o malı tekrar alma ihtimalinizin ortadan kalkacağı bir durum ortaya çıkarsa bu takdirde mahkemede bunların gizli olmasını talep edebilirsiniz dosyanın karşı tarafa bildirilmemesini isteyebilirsiniz, sadece bilirkişilere gösterilmesini talep edebilirisiniz bilirkişiler isim vermeden inceler. Bunlar orijinal üründür, usulüne uygun ithal edilmiştir, gümrük birliği işlemleri vs. yapılmıştır o halde bunlar usulüne uygun talep edilmişse paralel ithalat nedeniyle hiçbir şekilde hak ihlali söz konusu olmaz der. İspat önemlidir bir defa alacağınız ürün için gizlemenize gerek yok ama devamlı alacağınız ürün için bunu yapmanız lazım.

Bir insanın ticaret sırrını öğrenmek istiyorsanız dava açın her şeylerini ortaya döküyorlar oysa bu ticari sırdır. Kimden aldığımı söylememem lazım aksi halde huwai ürünü almamı engeller.

İsviçre: Tükenme bizde tartışılırken hoca görüşünü sadece coğrafi olarak nitelendirdiler. TR’nin tercihi bilinçli bir tercihtir değildir. Bunun ekonomik politiğini aslında kanun koyucu bilmiyordu. Tükenme ilkesinin bir örneği İsviçre’dir. İsviçre hem AB ile iç içe hem de gümrük birliği sahasına dahil değil. Kendi serbest ticaret anlaşması var. Bu nedenle bölgesel tükenmede Avrupa ekonomik alanı ifadesini kullanıyor.

İsviçre’de şöyle oldu:

Marka markadır dünyada da her yerde aynıdır. İsviçre de çok marka sahibi olan bir ülke değil özel yatırım çekmek gibi bir niyetimiz de yok dedi, ben ulusal tükenmeyi kabul ediyorum. Nerede ucuz mal varsa alınsın İsviçre’ye ithal edilsin denildi. İsviçre Federal Mahkemesi ben yetkili değilim ekonomik tercih yasama organına aittir ben karar veremem dedi. Yasama organına top attı. Ülkenin yararına ne olduğunu ben tayin edemem yasama organı karar versin dedi. Ve yasama organı 2009da taslak hazırladı ve yürürlüğe girdi buna göre kural olarak ben av ekonomik alanı ve İsviçre ile kendimi bölgesel tükenmeye dahil ediyorum dedi.

Ama istisnai olarak sadece patent yetmez, patentin malın işlevsel özelliğinin karşısında önemsiz olması durumunda ua tükenmeyi kabul ediyorum dedi. Sebebi ise örneğin markalı parfüm ama patentli değil, bu parfümünün kapak kısmında özel bir açma kapama düğmesi yapmışlar ki bu patentli bir buluş olabilir. Ama burada esas olarak siz parfümü alıyorsunuz. Açma kapama düğmesini bir küçük patent konusu olabilir. Böyle bir durumda esas olan patentli ürün olması değil, onun markalı ürün olmasıdır diyor. Bu durumda ua tükenmeyi kabul ederim diyor.

İkinci bir istisna daha getirdi: eğer patentli malların devletler tarafından fiyat kontrolü yapılması halinde de ulusal tükenmeyi kabul ederim dedi. Fiyat kontrolü nedir: ilaçlardaki fiyat kontrolüdür. Eğer devletlerin fiyat kontrolü yaptığı böyle bir durum varsa ben ulusal tükenmeyi kabul ederim dedi. İlaç fiyatları TR’de ucuzdur çünkü devlet fiyat kontrolü yapıyor. Devlet ilaç firmasına “ben şu kadar fiyat için onay veririm kendini ayarla” diyor. Bu sebeple 10 milyar dolar ben ilaç üretim parası vereceğim ona göre bu havuzdan kendiniz paylaşın diyor. Bu durumda uluslararası tükenmek TR’nin işine gelir mi? bu ilaçların %80i ithal ilaçlar. Ve üreticiler gelip satıyor, burada fiyat kontrolü yaptığınız ilaçları ben satın alıp, fiyat kontrolünün olmadığı Irak’a rahatlıkla ikinci el üzerinden paralel ihracat ticareti yapıp pazarlık ediyorum çünkü fiyat ucuz. Artık Corena kararından sonra ua tükenme geldiği için bunu da engelleyemez. Ama bu neyi sağlıyor? TR’de piyasaya sürülmüş ilaçların piyasadan çekilmesini sağlıyor ve o ilaçlar başka bir piyasaya gidiyor. Bu durumda tüketici o ilaçlara erişmede sıkıntı yaşayacak. Üreticiler şunu öğrendiler nasıl olsa biz piyasaya sürersek her hâlükârda dışarıya gidecekse biz bunu piyasaya sürmeyelim, ruhsatlandır ilacı bunu ithal edelim dediler. İthal ettiğinizde fiyat yüksek oluyor. Avrupa’dan ithal ettik. O zaman sosyal güvenlik kurumu daha yüksek bir bedel ödemek durumunda kalıyor. Sonuç olarak bu iş TR’nin zararına. Bu durumda yabancı şirketlerin daha çok ithalat ağırlıklı çalışma ihtimali ortaya çıktı. Belki birkaç şirket kazanacak ama TR genel olarak kaybedecek. İthalatla geldiği için daha yüksek fiyatla gelecek bunun için de bizim bütçemizden de daha fazla para çıkacak.

Ayrıca uluslararası tükenmeyi benimsemekle bu tür yabancı şirketlerin TR’ye yatırım yapmasını da engellemiş oluyorsunuz. Bu şirket bilirse ki TR’nin potansiyeli var benim bunu piyasaya sürmem için Singapur ve çinden pahalı satmam lazım ki TRde o yatırımın da maliyetini karşılasın. Trde eğer ua tükenme yoksa ab, gümrük birliği varsa onun hesabına yapılacak. Ua tükenme varsa ben bunu TRde üretsem 100 tlye sattığım malı adam çinden 90 TL’ye alıp gelirse aynı orijinal malı, benimle fiyat rekabeti ederse yatırım yapmanın ne anlamı kalıyor, ben çinde üretmeye devam edeyim oradan ithalatı ben yaparım diyor. Böylece yatırımı engellemiş oluyorsunuz teknoloji transferini engellemiş oluyorsunuz. Böyle bir tercih TR’nin yararına mı?

TELİF HAKLARI

GEMA Almanya’daki bir meslek birliğidir. Eskiden orijinal cd alıyoruz kullanabiliriz diyorlardı. Şimdi ise para vermek konusunda tamamlar ama diyorlar ki tamam para verelim ama kime verelim. Çünkü pek çok meslek birliği çıkıyor karşısına. Eğer avm sahibi olacaksanız koruma süresi biten şarkıları tespit edin, bir icracı sanatçı bulun onu çaldırın. Bu daha ucuz olur.

Amerika’da birden çok meslek birliği var ama Amerika bunu kaldırabilecek güçte. AB’dedeki ülkelerde genelde bir tane var. GEMA ise örnek meslek birliğidir.

Telif hukuku açısından bakarsak eser korunur. Ama eserin belli şartlar taşıması gerekir. Eserin şartları nedir?

Şekli şart: kanunun öngördüğü tiplerden birinin içine girmesi gerekir. Musiki eseri, güzel sanatlar, ilim edebiyat eseri, sinema eserinden birine girmesi lazım. Grupların içeriğini belirlemek takdiri değildir.

Esasa ilişkin şart ise hususiyettir. Hususiyet varsa orada bir eser vardır. Hususiyeti her somut olayda ayrı değerlendiririz. Hususiyet bilmediğimiz kavramları icat etmiyor, bilenen kavramlarla şiir yazıyorsunuz mesela. Hususiyette bütünlük estetik ve kendini ifade tarzı var. Sanatsal değerinin yüksek olmasına gerek yok.

İnsani ilişkiler Adem ile Havva’dan beri değişmedi. Aynı duyguları yaşıyoruz ve hepimiz aynı duyguları ortaya koyarız. Bunları ya şiire dökersiniz ya besteye dökersiniz.

İzmirin kurtuluşu için bestelenmiş istiklal marşının bestesi var. O heyecan o duyguyu anlatıyor. Daha söz yazılmadan beste yazılmış. Besteci istiklal marşı yazılacak ben onu düşünerek beste yapayım demedi, Mehmet Akif de beste uydurarak söz yazmadı.

Tescil şart değil. İspat için dikkat edilmesi gerekir. TPE tescil merci değil, alenileştiği an eser hukuken korunur. Mesela bir kod yaptınız bunu notere kaydettirebilirsiniz ispat kolaylığı açısından. Ya da kendinize mail atın bu en kolay ve en ucuz ispat aracıdır.

Bir eserin eser olması için kayıt tescil tevdi yeni olup olmaması şart değil. Telif hukukunda yenilik kavramı yok. Amacı da önemli değil Zeki Üngör TRnin istiklal marşı bestesini yazıyorum diye yazmadı. Değer yargısında kalite ölçülmez o nedenle kalite de önemli değildir.

Eser şartları taşıyorsa her ikisi birden korunur çünkü her iki unsur birbirine bağlıdır.

Eserin parçaları da şartları varsa eser gibi korunur. Mesela melodinin kısa bir bölümünü dinleyen herkes ne olduğunu bilir bu bile yerine göre eser olarak korunur.

Fikrin kendisi korunmaz. Herkes kadın erkek ilişkisi savaş barış iyi kötü ilişkilerini dikkate alarak senaryo yazar, roman yazar.

Yöntem kural olarak korunuyor. Çok nadir istisnai bir karar var: İsviçre’nin Habla kararı

Tv formatı da korunur. O formatın unsurları slaytta yazıyor.

Reklam konsepti ve sloganı: alman Yargıtay’ı reklam sloganının ayırt edicilik nitelik kazanması halinde marka olarak korunabileceğini söylüyor. Ama bizim Yargıtay eğer şartları varsa daha koruyucu davranıyor. Burada daha çok sloganın marka olarak ön planda olduğunu görüyoruz ama yeni hususiyet arz eden reklam varsa o dikkate alınır.

Eserin adı alamet ve şekilleri iltibasa karşı korunur. (83.madde) bununla ilgili yargı kararları için kitaba bak.

1) İlim ve edebiyat eserleri:

Dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve bilgisayar programları ilim ve edebiyat eserleridir. Nelerin ilim edebiyat eseri olduğu slaytta yazıyor. Mimari maketler ilim ve edebiyat eseridir o proje bittiğinde işin inşaat kısmına geçilir inşaat tamamlandığında mimari eserler güzel sanatlar altında korunur.

2) Musiki eserler:

Sözlü ve sözsüz olarak korunur.

Güfte ve beste farklıdır ikisi birleşince sözlü musiki eser çıkar. Sadece güfte aslında bakarsanız bir şiirdir ve ilim ve edebiyat eseri olarak korunur. Ama o şiir zamanla bestelenir ve musiki eser olarak ortaya çıkar.

Hiçbir sözü olmayan beste yazsanız mesela o anda suyun sesini dinliyorsunuz, İzmir in kurtuluşunun heyecanını hissediyorsunuz sonra beste yaptınız. Klasik müzikler genelde besteden ibarettir. Bunlar musiki eserdir. Kullanılan enstrümanın bir önemi yok.

22.03.17

İzinsiz bir şiiri besteleyemezsiniz. Aksi halde eser sahibi haklarını ihlal etmiş olursunuz. Eğer bestelerseniz ve aleniyet kazanırsa o zaman siz telif hukukunu ihlal etmiş olursunuz. Hak ihlali sonucu ortaya çıkan beste ayrı bir eserse, sizden izinsiz kimse o besteyi kullanamaz. Bu beste benim bestem ben alır bu besteyi icra eder sana da bir şey vermem diyemez. O bestenin sahibi yine besteyi yapan kişidir.

Müziğin türünün bir önemi yok.

Aynı şekilde bu müziği başka şekillerde kullanmak da hak ihlaline neden olur mesela çok tutulan parçalar reklam müziği olarak kullanılamaz eser sahibinin iznini almadığı takdirde.

Meslek Birlikleri

Eser sahipliğindeki musiki eserlerde en büyük sorun meslek birliğidir. Söz yazdınız icracı sanatçı var veya söz beste ve icracı sanatçı var. Parçaların özelliğine göre belli mekânlarda bu parçalarınız dinlenir. Eskiden biz orijinal CD alıyoruz daha ne istiyorsun denirdi. Oysa bu cdler bireysel kullanım içindir. Ama bu Cdleri restoranda dinletiyorsanız o zaman siz tekrar umuma iletim yapıyorsunuz demektir. Bunu yapmanız için meslek birliklerine ekstra ücret ödemeniz gerekir. Benim bir kafem var bu şarkıyı çalmak istiyorum bunun bedelini ödeyeceğim dersiniz.

Bu tür meslek birliklerinin en önemli iki alternatif var:

*En başarılı örnek GEMA örneği ve

*Amerika’da da çoklu sistem var. Amerika çok büyük olduğu için farklı alternatifler zaman içinde doğmuş rekabetten kaynaklanan bir sistem oluşmuş.

Alman sisteminde ise tekli bir sistem var: GEMA. Bu GEMA şu anda en başarılı örneklerden biridir. Ücret tarifesini her sene belirler ve herkes kendi ücretini öder, restoranının büyüklüğüne göre ya da otellerde yıldız sayısına göre ücret ödeniyor. GEMA’ya para ödediğinizde istediğiniz parçayı çalabiliyorsunuz.

Musiki eserlerde esas olan şudur: eser sahibinin haklarının korunmasıdır. Bu kişiler söz ya da beste yazar icracı sanatçı da icra eder. GEMAnın yıllık 800 -900 milyon civarı para toplandığı görülüyor. Bunun başarılı olmasının sebepleri muhatabın tek olması, sistemin işleyişi, iş çevrelerinde kabul görmesi vs.dir. TRde ise tarife gerçekten anlaşılmış olsun ve tek bir muhatap olsun isteniyor. Oysa TRde bu iş para kazanmak için yürütülüyor ve kavga gürültü ile işliyor sistem. Trde iş çevreleri parayı ödemesi noktasına geldi en azından bunun farkında yani adam ben para ödemeyi kabul ediyorum diyor.

Meslek birliğine ilişkin TRde yeni tasarıda ne olacak tam belli değil. OLB (ortak lisanslama birimi) adı altında bunları toplamayı amaçlıyor yani tek bir muhatap olsun amaçlanıyor. Ama şu an ne aşamada bilmiyoruz.

İtalya’da adam bazı şarkıları seçmiş diş hekimliği muayenehanesinde İtalyan meslek birliği bana para ver diyor ama adam vermiyor. Davalık oluyor ve ABADa gidiyor. ABAD diyor ki bir hizmetin parçası olarak bir yayın söz konusu değil de tesadüfi nitelikte dinleniyorsa mesela dişiniz ağrıyor diş doktoruna gittiniz amacınız müzik dinlemek değil. ABAD burada amaç müzik dinlemek değil, hizmetin (örneğimizde diş hekimliğine ilişkin hizmetin) bir parçası da değil. Mesela restarurantta, spor salonunda ya da barda o hizmetin bir parçasıdır müzik dinletilmesi. O yüzden diş hekimliğinde çalınan şarkı için meslek birliğine para ödenmesine gerek yoktur dedi.

Başka bir kararda ise, mahkeme otel odasında dinletilen müzikler için otel odaları her kişinin mahremiyetidir dedi isteyen dinleyebilir dedi. Ama ABAD “Burası hizmetin verildiği yerdir o yüzden meslek birliğine ücret ödemek zorundasınız” dedi.

İstiklal marşı:

Bir musiki eserdir çünkü söz ve bestesi var. 2010da Almanya’da bir haber çıktı GEMA türk okullarından istiklal marşı için telif ücreti isteniyor denildi. TRde kıyamet koptu. Sonuçta yazılar yazıldı hatta buna ilişkin bir köşe yazarının ilginç bir benzetmesi de var. Adamlar sizi çözdükleri an sizin o duygusallığınızı görünce damarınıza basıyorlar.

Hükümet de bir kararname çıkardı. Bu kararnamenin 1. Maddesine göre istiklal marşı mali hakların konusunu oluşturmaz karşılığında bedel talep edilemez denildi. TC hükümetinin kanuna dayanarak çıkardığı bu kararnameyi yazan kişiler maddeyi okumadılar bile. Oysa hükümetin böyle bir kararname çıkarma yetkisi yok. İstiklal marşında bir söz ve bir beste var.

İstiklal marşı kabul edilmeden önce Osman Zeki Üngör besteyi İzmir’in kurtuluşu için yazmış kayıt altına aldırmış. Sonra Akif istiklal marşının sözlerini yazıyor.

Zeki Üngörün bestesi çok güzeli Aktif’in de şiir güzel birleştirelim demişler. Ortak musiki eser ortaya çıkmış. Bunu tespiti önemlidir. Ondan sonra Manas armonileştirilmesini yapmış Künçer de bando ile düzenlemesini yapmış böylece istiskal marşı tamamlanmış. Bunlar da eseri işledikleri için işleme hakkı sahibi olur. 4 kişi karşımızda. Bunun hukuki durumu ne olur o halde?

Akif bu şiiri bağışladı. Mali haklarını devretmiştir o zaman.

Üngör Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının başındaki kişiydi ve bunu besteye aktarırken o da bağışlamış.

Künçer ve Manas CSO’da çalışan kişiler olduğu için iş akdi çerçevesinde bu işleri yaptığı için devlet eser sahipliği mali haklarını elde etmiş oldu.

Bunları belirterek GEMA ücret alamaz demeniz yeterdi. Kavga gürültüye, duygusallığa, hükümetin kararnamesine gerek yoktu.

AYM kararı (23.03.2010): Bir müzik her yerde çalınabilir bunu takip etmek zordur. ANY mahkemesi hak arama özgürlüğünü sınırlandıramazsın dedi ve karar verdi. Bu karara bakarsınız denildi.

3) Güzel sanat eserleri

Has güzel sanat eserleri

Mimarlık eserleri

Uygulamalı sanat eserleri Doğum günü treni. 2013te davalık oluyor bunun tasarım ömrü kısa herkes taklit edilebilir. Ama buna telif derseniz ömür boyu + 70 yıl korunacak. Alman federal mahkemesi de bunu hususiyet arz ettiği için uygulamalı sanat eseri olarak karar verdi ve telif hakkını kazanırsın dedi. Doğum günü treni üretecek kişiler eser sahibinden lisans alarak parasını ödeyerek alır.

Fotoğrafik eserler ve slaytlar

İşleme eser sahibinin haklarından biridir. Mesela bir bestenin armonleştirilmesi veya kitabın tercüme edilmesi ya da romanın senaryo halinde getirilmesi gibi.

Veri tabanları

Veri tabanlarının korunması da önemlidir. Telif hukukunda veri tabanını korumak istediğinizde iki şekilde korunur:

FSEK koruması içerik değil şablon korunur.

Sui generis bir veri tabanında ise içerik korunur.

Koruma süresi 15 yıl.

Ankara şarkıları diye veri tabanı oluşturdunuz. Bütün şarkılarını topladınız. Ama bunları herkes biliyor dedi ve aldı kendi şiir sitesine koydu, bu veri tabanı ihlalidir. Ama verileri devamlı güncelliyorsunuz koruma artık her seferinde yenileniyor. Hukuk veri tabanları mesela sürekli yenileniyor.

Eser sahipliği:

*Ortak (müşterek) eser sahipliği- Müşterek eser sahipliği

*İştirak (elbirliği) halindeki eser sahipliği

Bunların ayrım nedeni eserin parçalanmasına ilişkindir. Musiki eserlerde genelde ortak eser vardır çünkü genelde söz ve beste ayrılabilir ama üç kişi aynı kitabın her tarafını birlikte işlemişse o zaman o elbirliği sahipliği olur. Sinema eserleri de iştirak halinde eser olur.

Eser sahibini hakları:

1) Manevi haklar:

Burada umuma arz yetkisi önemlidir. Bir eserin alenileştirilmesini sağlar. Bir kişinin mahreminde kaldığı sürece yani kendisi yazdı evinde sakladı bu, eser niteliği kazanmaz. Ama facebooka koyarsan, tvde okursan veya kitabını yayımlamak için anlaşırsan o zaman umuma arz yetkisini sağlamış olursun. Kimse izin almadan eser sahibini değiştiremez. Kimse şu anda goethenin eserini ondan izin almaksızın değiştiremez.

2) Mali haklar:

Çoğaltma işleme yayma hakları önemlidir. Çoğaltma bir eseri cdye kaydetmek, fotokopi çekmek veya scaner ile taramak çoğaltmaktır. Bunu dağıtmak yayma hakkını ihlal eder. Şu kitap çok pahalı dedin herkes scaner ile alsın denildi. Bunlar yayma hakkını ihlal eder.

Fotokopi makineleri nasıl çalışır? Fotokopiyi siz çekerseniz çoğaltmış olursunuz bir de satarsanız yayın hakkını ihlal etmiş olursunuz. Ama gidip self fotokopi hizmeti sağlarsanız yani herkes kendisi fotokopi çeksin ben de şurada oturayım derseniz durum farklıdır. O zaman siz telif hakkını ihlal etmezsiniz, o fotokopiyi çeken kişi ihlal etmiş olur.

Nal/suluk kitabını mutlaka oku!

29.03.17

PATENT ve FAYDALI MODEL

Patentle ilgili çok fazla değişiklikler var. Patentin konusu buluşlardır. Örneğin plastikten dübel üretilmiştir. Bunu da 68 modelde geliştirmiştir. Yine kapsül kahveler var.

Bir patentin tüm özelliklerini ve sonuçlandırılmasını görüyoruz. Kahve yeni değil ama kapsül ve yeni bir makine icat ediyorsunuz. Hem yeni hem buluş basamağını aşmış. Kapsül kahvenin aromasının değişmemesini sağlıyor. Ayrıca sanayiye de uygulanabilir. Dünyanın her tarafında kapsüllü kahve makineleri var. Dolayısıyla patent şartları:

Yeni olmalı

Buluş basamağını aşmalı

Sanayiye uygulanabilir olmalı

NOT: Telif hukukunda yayam hakkı ile ilgili olarak kiralama ve kamuya ödünç verme tükenmeye tabi değil. Ama telif dışında diyelim ki arabayı aldınız kiralama şirketiniz var. Ben kiralama şirketi için araba aldığınız zaman para ödemek zorunda değilsiniz. Ama telif için meslek birliğine para vermek zorundasınız. Kahve makinesi aldığınızda onu iş yerinizde açtığınız kafenizde kullanabilirsiniz.

İlaç patenti: ilaçtaki en büyük özellik şu: ilaçta TR’de uluslararası tükenme geldi. İlaç sektöründe TR ilaçlarla ilgili fiyatı kendisi beliriyor. İsviçre böyle zamanlarda ülkeseli tercih ediyor. Eğer sabit fiyat belirliyorsanız bu fiyatlar düşüktür. Bu nedenle de yurt dışına kaçışı çok olur. Yurt dışındakiler bize mal vermez. AB içinde olunca bunu kabul etmek zorundalar. Biz gümrük birliği içindeyiz ama uluslararası tükenmeyi kabul etmişsiz bugün ilaçlar alınacak ama Suriye’de İran’da kara borsa ile daha yüksek fiyata satılacak çünkü sigorta sistemi işlemiyor. Eğer götürebiliyorsak Rusya’ya vs. götürecek. O zaman sizin piyasanızdaki mevcut ilaç çekilmiş oluyor ve sizin ulaşabilirliğiniz azalıyor. Ama biz tükenmeyi kabul ederken bilinçsiz tercihte bulunduk bunları hiç tartışmadık. Yabancı şirketler diyecek ki piyasaya ilaç gidiyor ama bir milyon yerine bin kutu veriyor piyasaya. Geriye 900 bin kutu açıkta. O zaman ithalata yükleneceksiniz o zaman ithalata fiyatı ilacın fiyatını belirleyecek. Hatta bu ilaç şirketi bunu kullanır. TR’de ilaç yok o zaman Rusya’dan alın getirin ama o zaman ilaç bize Rusya’dan pahalı gelecek. Yine kaybeden biz olacağız.

TRde aynı zamanda kanser ilaçları var Trde ucuz dışarda çok pahalı bu nedenle dışarıdan getirilmiyor. Ama bu sefer insanlar kanser olduğunda ithalat yapmak zorundasınız. İthalatı şimdiye kadar nasıl yapardık? Türk eczacılar birliği var ve TR ona ilginç bir şekilde tekel vermiş. Rekabet kurulu bir karar verdi ve TEBin bu şekilde kullanımını hakim durumun kötüye kullanılması olarak gördü ve tekeli kaldırdı. Şimdi de SGKya verildi bu tekel. Ama daha ucuza getirecek. RK “Tekelcilik iyi değil ecza depoları olan herkese ithalat yetkisi verilmelidir böylece fiyat ve hız rekabeti gündeme gelir” demesi gerekirdi.

Ders dışı not: Karekod uygulaması ilaç şirketlerinin paralel ticareti engellemek için yaptıkları ve devleti de kandırdıkları bir uygulama. Zaten barkod var. Bir ilacın sahteliği konusunda pek çok yöntem var o şekilde ortaya koyabilirsin.

Ürün patenti dışında bir de usul patenti var. Ürün ortaya çıkaran usul için patent alınır. gözlüklerde aynı anda uzağı ve yakını gösterecek camların entegre edilmesinde usul için patent alınır.

Ürün ve usul patenti SMK’nın 82 ve devamında düzenlenir.

Yeni SMK’da artık incelemesiz patent yok sadece incelemeli patent var. İncelemeli patentte patent için buluşunuz için başvuru yapıyorsunuz sonra gerçekten patent verilebilirlik şartları araştırıyor ve o şekilde patent belgesi veriliyor. Şimdi Türk patent de bu araştırmayı yapabiliyor. Şimdiye kadar anlaşmalı olduğu patent kurumları vardı.

Tecrübe önemlidir. Türk patentin çok tecrübesi yok bu nedenle bazı sıkıntılar olabiliyor. Uygulamada biz sorun yaşamayalım diye Avrupa Patent Ofisine başvurup ve orada patent başvurusu alıp TR’ye teşmil edilebiliyor.

SMK’da ek patent, gizli patent düzenleniyor.

*Ek patent için slayttaki tanıma bak.

*Gizli patent daha çok patlayıcılar, silahlar için kullanılır yani savunma sanayi ile ilgilidir. Patent başvurusu için başvurduğunuzda tüm içeriği göstermek zorundasınız. İlan edilirse bütün ayrıntılar yazılır ve tüm karışımları veya silahın düzenini vs. Yazarsanız bunlar başkalarına ulaşmasın diye gizli patent kullanılır. Milli savunma bakanlığına haber veriliyor. böylece gizli kalıyor.

Biyoteknolojik buluş: Yeni kanunda daha dar sınırlandırılıyor. Biyolojik materyal SMK’da tanımlanmıştır. “Genetik bilgi içeren…”

Genetik araştırmaları bu konunun temeli ve Tayfun Özçelik’in önemli katkıları var. Genleri tespit etmiş ve bir hastalığın sebebini ve hangi genden kaynaklandığını tespit ederseniz gelecekte onun tedavi yolunu açıyorsunuz demektir.

Friedman da leptin hormonunun buldu.

5.04.17

Patent verilemeyecek ve buluş niteliğinde olsa bile patent verilemeyecek diye ikiye ayırıyorduk. Bunlar hiçbir şekilde buluş teşkil etmiyor örneğin keşifler, zihni faaliyetler, bilgisayar programları vs.

164.slayt!

Buluş niteliğinde olsa bile korunmayan hususlar nedir? Eski KHK ile yeni kanun arasındaki fark şu: teşhis yönteminde usul patenti olması mümkün. Buluş niteliğinde olsa bile bunlar patentlenemiyor:

Kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı buluşlar

Mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç olmak üzere bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik esas olarak biyolojik işlemler patentlenmeyecek

İnsan ve hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi yöntemler dahil tüm tedavi yöntemleri

Bizatihi robot buluş olabileceği için patentlenebilir. Cerrahi metodun kullanılması patent konusu değil ama bizatihi aletin kendisi patent konusudur. Stend ile yapılan tedavi yöntemleri patentlenemez ama stendin kendisi patentlenebilir. Yöntemlerin kendisi patent konusu değil ama bunların çözümü için yaptığınız araç gereçler patentin konusu olabilir.

Bir çiple sinirlerin birbirlerine geçişkenliğini sağlayabilirsiniz. Bu patent değil entegre devre topografyası olur.

Keşif bizatihi patent konusu olmaz. Bunun tek istisnası ilaçlardır. İlaçlarda etken maddeyi ortaya çıkarıyorsunuz bir anlamda keşfediyorsunuz ve onu üretip ilaç haline getiriyorsunuz. Ama standart anlamda keşif patent konusu olmaz.

İnsan klonlama işlemi

Genetik kimliğini değiştirme işlemleri

İnsan embriyosunun sınai veya ticari amaçlarla kullanılması

İnsan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar

Brüstle kararı (2011): önce patent veriliyor sonra itiraz üzerine mahkemede dava açılıyor ve ABAD’ın önüne gidiyor. ABAD diyor ki embriyolarla (insanın en küçük başlangıç hali) karaciğer akciğer gibi organlar yapayım vs. diyor. ABAD diyor ki eğer bu embriyo insanın olabilmesine imkan verirse o embriyonun patentlenebilmesini kabul etmem dedi. Usulden bahsediyoruz. Zaten embriyosunun kendisi bizatihi patentlenemez.

International stem cell: Döllenmemiş yumurta spermle birleşmemişse sonraki geliştirme sürecinde insan embriyosu olarak geliştirilmesi mümkün olduğunda insan embriyosu olarak kabul edilir. Aksi halde insan embriyosu olmaz ve patentlenebilir.

Patent verilebilirlik şartları:

Yenilik

Küçük bir dişli çivi gibi bir aletle iki ton gücündeki duvarları birleştirebiliyor dik bir şekilde vuruyorsunuz. Bunun patent süresi geçmiş ve yeni bir yola gitmişler. Bu defa eğik bir şekilde vuruyorsunuz ve öyle geçiriyorsunuz dişleri. Bu kişi bunu Trde üretmek istiyor. Perinin (şirketin adı) TRde de patenti var. Neyi yapabilir neyi yapamaz? Burada şu soruları sormak gerekir:

90 derecelik açıyla olanın patenti var mıydı ve süresi bitti mi?

Bu sistem yani ikinci sistemin bizatihi kendisi yenilik arz eder mi? Bunu işin uzmanı olan patent vekili bilebilir.

Burada yenilik tekniğin bilinen durumunu aşan bir buluş var. İki dişlileri yan yana getiriyor ona vurduğunda dişler birbirine geçtiğinde iki tonu sıkıştırıyor böylece kalıplar düzgün oluyor ve inşaatınız düzgün ve güçlü olur. Toplumca erişilebilir olmaması gerekir denilen slayt okundu.

Tekniğin bilinen durumların aşılması

Önce sürahi var sonra bardak var sonra kulplu bardak yapılması tekniğin bilinen durumunu aşmaz.

İnşaat kalıplarının birleştirilmesinde dişli sistemi kullanıyorsunuz. Tekniğin bilinen durumunu aştık. Burada önce 90 derece yapıyorduk sonra eğik yaptık 45 derecelik açıyla yaptık. 10 yıl süre ile davalık oldular. 90 derece ile çaktığında bu sonucu elde ediyoruz. Benim yeni sistemimle daha kolay elde ediyorum dediler 10 yıl boyunca uğraştılar ve patenti aldılar. Buluş basamağını aştığı için patent verilmiş.

Sanayiye uygulanabilir olma

Hak sahipliği: hak sahibi buluş yapan kişidir. Buluş yapan her zaman gerçek kişidir. Peki başvuru sahibi kim? ama bunun tüm mali haklarını kim devralıyor? Peri limited şirketi başvuru sahibi olarak bütün mali haklarını devralıyor. Bu kişi perinin çalışanı muhtemelen ve buluşu yapan kişi olarak o kişi gösterilir ama buluşun sahibi peridir. Gerçek kişi evinde yapmışsa buluş sahibi ve hak sahibi kendisidir. Buluş sahibi de hak sahibi de benim diyen kişi karine olarak kabul edilir ama aksi ispat edilebilir. Hiçbir tüzel kişi buluşçu olarak buluş sahibi olarak başvuramaz.

Ortak buluşlar

Birlikte buluşlar

Çifte buluş: Eski kanunda ön kullanım hakkı diyorduk. Önceki kullanımdan doğan bir hak birbirinden bağımsız habersiz ve aynı veya benzer buluş veya tasarım söz konusu ise başvuru tarihi veya rüçhan hakkı tarihinden önce buluşu ülke içinde kullanmakta olan veya kullanım için ciddi ve gerçek tedbirler almalı…. Slayt

Çalışanların buluşu konusunda: hizmet buluşu ve serbest buluşu olarak ayırıyoruz. Slayt

Üniversite mensuplarının buluşu artık kanunlaştı. Kamu hizmeti ile çalışanlar özel kanunlar saklı kalmak kaydıyla hizmet buluşu olarak kabul ediliyor. Buluştan elde edilen bir gelirden 1/3ten az olamayacağı kabul edilir. Üniversite mensuplarının buluşlarındaki 1/3 oranı nedir? SMK 121. Maddeye bak

ABDde serbest buluş var. Avrupa’da hizmet buluşu kabul ediliyor. Hizmet buluşun paylaşımı nasıl olacak? Bu konuda alman marxplank enstitüleri organize ediyor. Bu enstitü limited şirket kuruyor. Bu şirket patent başvurusu yapıyor ticarileştirmeyi yapıyor ve elde edilen geliri demiş ki 1/3 bu şirketi 1/3 marxplank enstitüsüne 1/3ü de buluş sahibi yapan kişiye verilecek denmiştir. Bu hocaya göre adaletli bir oran.

TRde artık üniversite buluşları çalışanların buluşu olarak hizmet buluşu olarak kabul ediliyor. Şu anda 121. maddeye göre üniversite çalışanlarının buluşu hizmet buluşu olarak kabul edilmiştir. Ayrıca teknoloji transferi ofisleri kuruldu her üniversite. Oysa hocaya göre TUBITAK bünyesinde toplanmalıydı.

12.04.17

Çalışanların Buluşları

Çalışanlar hizmet akdiyle devlet memuru olarak çalışanlar vs. girer. Çalışanların buluşları esas olarak hizmet buluşu olarak kabul ediliyor. 113. Madde ve devamında bu belirtilmiştir. 90lı yıllardaki herkese kendi buluşunun sahibi olması anlayışı zamanla terk edilmiş maddi külfeti kim çekiyorsa hak sahipliği de buna göre belirlenmelidir. O iş ilişkisi ile buluş ortaya çıkmışsa buluşun mali haklar da işverene ait olacak şekilde hizmet buluşu kabul edilmiştir.

Hizmet buluşunun olması serbest buluşunun olmayacağı anlamına gelmez. Eğer iş ilişkisi dışında bir buluş varsa hizmet buluşu dışında kalan buluşlar serbest buluş olarak kabul edilir. Bu sizin tamamen şahsi alanınızda gerçekleştiği için serbest buluş olur.

Bir diğer husus da hizmet buluşu olduğu takdirde, işveren bunun mali haklarına sahip olmak için buluşun hukuki sürecini takip etmek, masrafları karşılamak ve patent belgesi elde etmek yükümlülüğünde değil. İşveren isterse vazgeçebilir veya belli bir süre iradesini kullanmazsa vazgeçmiş sayılır.

Hizmet buluşu olduğunda buluşu yapanın bunu işverene bildirilme yükümlülüğü vardır.

Kanun düzenlemelerinde işçi-işveren ilişkisindeki emredici hükümler ve hakkaniyete uygun davranılma şartı var.

Serbest buluşlar:

İşveren hizmet buluşunu yazılı olarak serbest bırakmış olabilir. O andan itibaren buluş ve mali hakları size ait olur.

İşveren buluşa yönelik kısmi hak talebinde bulunursa örneğin benim tamamıyla sahiplenmek istediğim buluş değil, sadece benim işletmemde değil, diğer işletmelerde de kullan

Başvurdunuz beklediniz ama işveren 4 ay içinde cevap vermediyse bu yine serbest buluş kabul edilir. (SMK 115) eskiden süre sınırı yoktu ama yeni kanunla geldi. Eğer 4 ay içinde araştırıp cevap vermezsen buluş artık serbest buluş olarak kabul edilir.

Yükseköğretim buluşu başvuru yapmazsa serbest buluş olarak kabul edilir.

Üniversite mensuplarının buluşları: (m.121)

Öğretim elemanlarının kim olduğu slaytta yazıyor. Herhangi bir şekilde akademik unvanı olmasa bile yeterli olan kişiler öğretim görevlisi olarak atanır. Bunların buluşları genelde ilk başta serbest buluş olması yönündedir akademisyenleri buluşa teşvik etme amacıyla. Daha sonra üniversite-sanayi işbirliğine doğru dönüşüm başladı 90lı yıllarla beraber. Çünkü sanayinin yetişmiş insan gücüne ihtiyacı vardı.

Maddi imkan sağlayan vakıf üniversitelerinin artmasıyla sanayi-üniversite işbirliğinin artması ile birlikte tartışma meydana geldi. Devlet üniversitelerinde bu bir sorun değildi ama Bilkent için sıkıntıydı. Şu anda üniversitelerde yapılan buluşlar hizmet buluşu haline geldi. Artık üniversite buluşları olduğu takdirde üniversite mali haklarına sahip olacak. Buluş sahibi olarak tabi ki buluşu yapan kişinin adı geçecek ama üniversitenin adı da geçecek. Şimdi teknoloji transferi ofisleri kuruldu ama hocaya göre çok gereksiz. Her üniversite teknoloji transferi ofisi kuruldu ama bunun başındaki kişiler patentten anlamıyorlar bile. TUBİTAK veya YÖK aracılığıyla bir şirket kurulup, her üniversite kendi başına kurmasaydı daha verimli olurdu. Bir de buna bilgi lisanslama ofisleri deniyor oysa bilgi lisanslanabilir bir şey değil.

Paylaştırma (m.121/8)

Bölüşümü için her ülke farklı bir düzenleme belirleyebilir. Elde edilen geliri üçe bölelim demişler.

1/3 buluş yapana,

1/3 üniversite tüzel kişiliğine,

1/3ü de bu işleri organize eden şirkete aktaralım dediler çünkü o şirket kar amaçlı şirket değil ama masraflarının da çıkarılması lazım.

Üniversite mensuplarının buluşları bu şekilde paylaşılacak.

Tescil hükümleri:

Sınai mülkiyet haklarından bir hak bahşeder. Bu hak tekelci haklardandır ve mutlak haklardır.

Kapsamı: Bu hakların kapsamında mali ve manevi haklar vardır. Her somut olayda mali ve manevi haklar değişebilir.

Sınırları: Hakkın da kendi içinde sınırlamaları var bunlar 85/3te yer alıyor. Bizim için önemli olan koruma süresi ile sınırlaması ve ülkesellik ilkesidir. Ülkesellik ilkesi dolayısıyla tescil edilmeyen buluş o ülkede korunmaz.

Booking ne diyor? Ben internetten pazarlama yaparım %15 de komisyon alırım otellerden. Ama vergisini ödemiyor. Aynı şekilde Facebook, Twitter da vergi ödemiyor. Çifte vergilendirmenin yasaklandığı durumlar var yani TRde vergi ödersen Hollanda da ödemezsin. Ama Trde ticari faaliyet yürütüyorsan vergini ödeyeceksin. (Bu konu ülkesellik ilkesi ile bağlantı kurularak anlatıldı ama anlatılma amacını anlayamadım)

Hükümsüzlük ve sona erme sebeplerini biliyorsunuz dedi ve PCTye kadar geçti. Slaytlara bak!

19.04.17

Patentten doğan hakkın sona ermesi konusunu tekrar inceleyelim:

Bir patent verildikten önce ve verildikten sonra hükümsüzlüğü ileri sürülebilir. Geçmişse de etkisi olduğu için önemlidir. Patent verilirken ciddi bir araştırma yapılıyor aslında. Ama yine de istisnai olarak karşımıza çıkabiliyor.

Sürenin sona ermesi ile sona erer.

Vazgeçme ile yıllık ücretin ödenmemesi ile sona erer.

Hükümsüzlük halleri: hasbelkader patent verilmiş ama şartları sağlamamış ise bunu ispat ederek hükümsüz olduğunu ileri sürebilirsiniz. Bir de teknik boyutu var. Açıklamalar ve istemler var bu patent nasıl çalışıyor ve ne tür sorunlara çözüm buluyor istemler. Fizik ve makinalarla ilgili patentlerle ilgili bilgisi olmayanın uzman görüşü vermemesi gerekir. Kimyacı kimya alanında ilaç sektöründe buluşlar için görüş vermelidir. Kanun diyor ki eğer istem yeteri kadar açıklanmamışsa başvurunun ilk halinin kapsamını aşıyorsa patent sahibi patentin sahibi değilse vs. patentin çalınması, gasbı durumunda söz konusudur. Bunun gerçekten buluş sahibi olmadığı durumlarda hükümsüzlük davası açabiliyorsunuz. Ve patentin sağladığı korumanın kapsamı aşılmışsa kanunun 138. Maddesindeki hükümsüzlük davası sebebi olabilir.

Kimler bu davayı açabilir?

Patent istemi hakkına sahip olmadığı hakkında iddiası buluşu yapan veya halefleri tarafından ileri sürülebilir. Patenti ekip olarak gerçekleştirdiniz veya siz gerçekleştirdiniz ama birisi aldı götürdü çalarak patentini aldı ispat edebilirseniz siz veya sizin halefiniz dava açabilir.

Diğer hükümsüzlük davasında ise menfaati olan herkes, cumhuriyet savcıları ve ilgili kamu kuruluşları,

Kısmi hükümsüzlük: hükümsüzlük nedenleri patentin bir bölümüne ilişkinse sadece o kısım için ilgili istem veya istemler iptal edilerek kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Bu tamamen teknik bir konudur. Bir istem dediğimiz patentten neyi hedefliyorsunuz onun bir kısmının hükümsüzlüğüne karar verilebiliyor bu ayrı bir şey. Kısmi hükümsüzlük dediğimiz patentin bir bölümünün hükümsüz olması ayrıdır.

Dava süresi ve davalı:

Hükümsüzlük davası patent süresi devam ettiği sürece (20 yıl) artı hakkın sona ermesini izleyen 5 yıl içinde yani toplam 25 yıl içinde dava açabilir. 5 yıl sonra bile siz hükümsüzlük iddiası ile patent hakkının gerçekten sizin olduğunu veya hükümsüz olduğunu ortaya koyabilir, yürümekte olan davalarda mesela tazminat davalarında, lisans davalarında bunları engelleyebilirsiniz. Bu çok önemlidir.

Davalı: patent sahibi kimse, kayıtlı kişi kimse ona karşı dava açılır.

Patent sahibinin kim olduğu noktasında şu ayrım yapılmalıdır: mali hak sahibi ile buluş sahibi ayrı olabilir bu durumda her ikisine de dava açılmalıdır. Eğer bir kişi adınaysa o zaman sorun yok ama birden fazla kişi varsa ikisine de yöneltilmesi gerekir.

Davacılar:

Menfaati olan kişiler (siz de benzer bir ürün ürütüyorsunuz biri sizden sonra piyasaya girdi ve patent almış sizin üretiminizi durduracak bu durumda siz dava açabilirsiniz),

Cumhuriyet savcıları,

İlgili kamu kurum ve kuruluşları (patent ve marka kurumu olabilir, TUBİTAK olabilir vs.)

Hakkı gasp edilen kişinin kendisi veya halefi dava açabilir.

Ek patentin durumu ne olacak? Patentin hükümsüzlüğüne ilişkin karar zorunlu olarak ek patent hükümsü olması sonucunu doğurmaz. Ancak hükümsüzlük kararının tebliğinden itibaren…. (slayt 160)

Hükümsüzlüğün etkisi:

Kararın sonuçları geçmişe etkilidir. Bu nedenle de birçok sonuç doğurur. Hiç doğmamış sayılır. Eğer kötü niyetli veya ağır ihlal varsa tazmin yükümlülüğü var.

Patent sahibinin ağır ihmal veya kötüniyetli olarak hareket etmesinden zarar görenlerin tazminat talepleri saklı

Şu durumlarda hükümsüzlük geçmişe etkili sonuç doğurmaz:

Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce patentin sağladığı haklara tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar

Hükümsüzlüğüne karar verilmesinden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. Patentli bir ürün diye satın aldınız normalde 100 tllik ürünü belki 1000 tlye aldınız, patentli olduğu için. Sözleşme ifa edilmiş, taahhüt ve tasarruf işlemleri bitmiş artık o da geçmişe dönüp bunun değeri bu kadar değil, zaten patentli de değilmiş bunu demesi aslında borçlar hukuku açısından eğer kastı yoksa ayıp söz konusu olabilir. Patent belgesi verilmiş ama sonradan patentli olmadığı ortaya çıktı.

Patentli olması için başvurmuş siz gerçekten patentli olduğunu düşünüyorsunuz ama ortaya çıkıyor ki aslında patent inceleme süreci içinde dünyanın bir ucundaki patent atlanmış. Çünkü patentteki en önemli husus yeniliktir. Yeniliğin özelliği ne idi? Mutlak yenilik yani dünya çapında bu buluşun yeni olup olmadığı araştırılıyor. Ülkesellik ilkesi yenilik araştırması farklıdır. Ülkede korunabilmesi için usulüne göre başvuru yapılmış tescil belgesinin alınmış olması gerekiyor ama patentinizin dünya çapında korunması değil, patent alınabilmesi için herhangi bir ülkede yenilik taraması dünya çapında yapılır ve mutlaka yenilik aranıyor bu yüzde. Yenilik taramasının yapılması ayrı bir şey, ama bu yenilik taraması sizin patentinizin tüm dünyada korunacağı anlamına gelmez. Veya dünyanın herhangi yerinde patent almış kişi Trde 15. Yılında benim patentim var aynısını üretiyor diyemez. Bunlar birbirinden ayrı şeylerdir.

Tekrar: patent başvurusu yapıldığına yenilik araştırılması yapılır. Yenilik araştırması yapılırken sadece tr için koruma isteniyor. Ama o yenilik sadece TR’de yeni mi diye bakılmıyor, Wipo’nun veritabanı üzerinden girip oradan tarama yaparsınız tüm dünya çapında yenilik taraması yapılıyor. Farz edelim Yeni Zelanda’da, Afrika’da patent başvurusunda bulundu sizin buluşunuzdan daha önce geçerli patent tescil edilmişti, o zaman sizin buluşunuz tescil edilmez çünkü yeni değil. Amerika’da da başvuru yapıldı X kişisinin patentli başvurusunun olduğu görüldü aynı konuda. O zaman Xin yaptığı buluş yeni değil. Bu patent verilebilirlik şartları açısından geçerli. Ancak X kişisi, TRde patentini tescil ettirmiş, 3 yıl sonra Amerika’ya gidip benim patent belgem var Amerika’da üretime geçmek istiyorum diyor. Veya Amerika’dan patent koruması istiyorum diyor. Ama rüçhan hakkı süresi geçtiği için artık böyle bir koruma isteyemez. Veya Amerikan biri rüçhan hakkı süresi geçtikten sonra gelip TR’ye ben TR’den patent koruması istiyorum diyemez. Veya Wipo ile gelip ben TR’de tescil ettirmek istiyorum diyemez. Bu ülkeselliğin gereğidir. Yenilik ile ülkesellik farklıdır. Patent verilebilirlik açısından mutlak yenilik aranıyor. Ama hukuki koruma sağlamak için hangi ülkede korunmak istiyorsanız o ülkede tescil başvurusu yapmanız gerekir.

İkinci fıkranın b bendinde belirtilen sözleşme uyarınca ödenmiş bedeli hakkaniyet gereği kısmen veya tamamen iadesi ancak talep edilebilir diyor.

Patent hakkına tecavüz dediğimizde aynen kullanım yoluyla tecavüz ve eş değer kullanım yoluyla tecavüz vardır. İkisi birbirinden farklıdır. Eş değer kullanımı ayırmak çok zordur.

Bu buluşun çerçevesini bilin. Örneğin çivi 90 derece iniyor ve sıkıştırıyor böylece birkaç ton kalıpları sıkıştırıyor bunu üretmek istiyorlar. (Sanırım buna benzer başka makine üretmek istiyorlar. Hoca bu kısmı anlatamadı) Bunun teknik olarak incelenmesi gerekir. Bir mühendisin bunu çözmesi gerekir. 90 derecelik patentin süresi geçmişse veya 90 derecelik patenin kullanımı eş değer kullanım olmuyorsa ondan sonra üretime geçebilir misiniz hangi hazırlıkları yapabilirisiniz buna ilişkin menfi tespit davası açılır mı şeklinde yol gösterebilirsiniz.

PCT

Biri geldi dedi ki “Benim Japonya’da patentli buluşum var Trde bunu tescil ettirmek istiyorum” veya “Trde buluşum var bunu Japonya’da tescil ettirmek istiyorum” dedi. PCT bu işin uluslararası altyapısını oluşturuyor Wipo üzerinden dünyaya teşmil ediyorsunuz. Wipo aracılığıyla patentin verilebilirlik şartları inceleniyor ve üye ülkeler nezdinde tekrar ikinci araştırma raporu düzenlenmiyor ve patent verilebilirlik şartları varsa zaten patent belgesi size veriliyor. Bu PCT sistemidir.

PCT sisteminin nasıl olduğuna dair şema konuldu. (slayt 185)

Buluşunuz var kendi ofisinizden uluslararası otoriteye gidiyorsunuz olumlu sonuç gelirse seçtiğiniz ülkelere dağıtılıyor. 30 aylık süreci tamamlayacak şekilde bir süreç var.

PCT 2017 itibariyle 150 ülke için geçerlidir. Bu yola siz Arap ülkelerine, Çin’e, Rusya’ya patent başvurusu belgesi alıp orada hukuki koruma elde edebilirsiniz. Afrika’da bir şirket patent buluşu yapmış bunu TR’de tescil ettirmek istiyorum bunun için hangi yollar var?

PCT

Avrupa Patent Sözleşmesi: (38 ülke üye Tr de dahil) Avrupa patent sözleşmesine üye olmuş ülkeler veya üye olmasa bile bu imkandan yararlanan ülkeler Avrupa patent ofisine başvuruyor. Türk patent ofisine başvurmadan direkt Avrupa patent ofisine de başvurabilirsiniz. Şu anda türk patent kurumu ua otorite olarak kabul ediliyor. Ama şunu diyebilirsiniz “Bunlar daha genç ve inceleme süreleri uzun oluyor biz Avrupa’ya gideceğiz, TR’de kalmayacağız, o zaman Avrupa patent ofisine başvurayım” diyebilirsiniz. Üye ülkeleri de seçiyorum mesela TR, Yunanistan, Rusya’ya götürmek istediniz. Rusya’dan biri hem PCT ile hem de Avrupa patent ofisi yoluyla patentin korunmasını isteyebilir. Tr de hem PCT yoluyla tüm dünyaya gidebilir veya daha dar bir alana gitmek istiyorsa Avrupa Patent Ofisi yoluyla istediği üye ülkeye gidebilir.

Avrupa patent ofisi üzerinden 38 üye ülkenin tamamına teşmil ettiniz diyelim o ülkede patent koruması elde edersiniz. Başvuru kolaylığı sağlıyor tekrar araştırma yapılmıyor, PCTnin sanki küçültülmüş hali gibidir. APO, PCTnin sanki küçültülmüş, bölge ile sınırlandırılmış halidir. Ama Avrupa patent sözleşmesi ve yeknesak patent koruması şu demektir: yeknesak patent koruması Avrupa patent sözleşmesinin üye ülkeleri ile olan patent verilme sürecine ilişkin kolaylığın yanı sıra farklı bir sistem getiriyor. Birlik markasına yakınlaştırılan bir sistem tam aynısı değil. Burada yeknesak etkili patent verilmesi var. Avrupa patent ofisi yine yetkili ama Avrupa birliği üyesi ülkeler için yeknesak dediğimiz yani o korumayı sağlayan belirli bir mahkeme sürecini getiren ve özellikle masrafları azaltan AB içinde bir sistem. Ama AB içinde olmasına rağmen İtalya ve ispanya bu sistemin dışındalar. İtalya mahkemeler bende olsun, ispanya benim dilim resmi dilim olsun dedi istekleri kabul edilmeyince küstüler.

Üç resmi dili var: Almanca, İngilizce ve Fransızca

Patent ücreti 39.000 Euro’dan 4.725 Euro’ya kadar düşürüldü. Bu sayede ticarette patent başvurusu yaparken bu parayı hesaplamak zorundasınız. Patentin %90ı neredeyse hiç ticarileşmiyor. Patentin ticarileşmesini hesaplıyorsunuz buna göre patent başvurusu yaparsınız. Aksi halde bu kadar parayı vermek istemezsiniz.

(İlaç ve kimya sanayine ilişkin Londra’da mahkeme vardı ama bu son gelişmelerle ne olacak bilinmiyor. İngiltere resmi olarak çıkma sürecini başlattığı için. Bunlar Avrupa birliği kurumları da İngiltere’den çekilmek zorunda kalacak ama yeni bir sözleşme ile imtiyazlı ortaklık getirebilirler kurumsal iş birliğinin devamı için vs.

Mahkeme süreçleri de belirlendi yeknesaklık için. Merkezi Paris’te olan mahkeme ile başlayıp alanına göre makine sektöründe Münih’te mahkeme, Londra kimya ve ilaç sanayi ve istinaf mahkemesi de Lüksemburg mahkemesi oldu. Sadece 3 dil var, ispanya ve İtalya dahil değil, ücreti düştü. ABye üye olmamış Norveç ve İsviçre kendi korumasını sağlıyor. Tr ve diğer ülkeler durumu Avrupa yeknesak patent sistemine dahil değil. ama Avrupa patent sözleşmesine üyedir Tr veya Avrupa patent ofisi ile bize teşmil edilebiliyor. Avrupa patent ofisine yapılan başvuruların büyük kısmı aynı zamanda Tr’ye teşmil ediliyor. Almanya Fransa ve Tr en çok teşmil edilen ülkelerdir. Batılı sanayiciler açısından çok ciddi bir pazardır. Bizim için de Avrupa ciddi bir pazardır. En çok ihracat yaptığımız ülke Almanya’dır. Yeknesak patent sistemi ile Avrupa patent ofisini karıştırma!

FAYDALI MODEL

Buluş basamağını aşma şartı aranmıyor. Ama buluş konusuna katkı sağlayan teknik özellikler dikkate alınmaz diyor. Faydalı model belgesi verilmesindeki usul kanunda var.

Kapsam dışı olanlar:

Biyoteknolojik buluşlar buraya girdi. slayt 191

Koruma süresi 10 yıl.

Dönüştürme mümkün faydalı modeli patente, patenti faydalı modele dönüştürmeniz mümkün.

Faydalı modeli avantajı şu: çok hızlı sonuç alırsınız. Patent alınması 30 ay sürebiliyor. Faydalı modeli ise daha kısa zamanda alabiliyorsunuz.

Patentler ile ilgili hükümlerin uygulanabilirliği ve çifte koruma

MADDE 145- (1) Faydalı modele ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı ve faydalı modelin özelliği ile çelişmediği takdirde bu Kanunda patentler için öngörülen hükümler, faydalı modeller hakkında da uygulanır. (2) Aynı kişiye veya halefine, aynı buluş konusunda, aynı koruma kapsamıyla, birbirinden bağımsız olarak birden fazla patent veya faydalı model ya da bu belgelerin her ikisi verilmez.

3.05.2017

MARKA

SMK’da birinci kitap olarak düzenlenmiştir. Kanunda marka hukukuna ilişkin önemli değişiklikler yapılmıştır.

Avrupa yeknesak patent sistemlerinin ne olduğunu söylemiştik. Avrupa patent sistemi ile PCT ile Avrupa patent koruması farklıdır. PCT hangi ülkede bulunuyorsanız kendi ülkelerindeki patente başvurarak wipoya gönderirsiniz wipo inceleme yapar her ülkenin kendi kurumlarına yönlendirir ki bunu siz seçersiniz onlar da itiraz var mı diye bakarlar ve patent belgesini veriyorlar. Bu süre 30 aylık bir süre ortalama.

Avrupa patent sözleşmesi ise Avrupa Birliğinin bir kurumu değil. TR’de üye buraya. Toplam 38 üyedir. Ab üyesi olmayan ülkeler de taraf olabilir. Avrupa patent kurumuna başvurup TR üzerinden gönderirsiniz. Avrupa patent ofisi inceleme yapar tescil edilebilirlik şartlarına bakar ve üye ülkelere gönderir bu ülkelerden hangisine gitmesini istediğinizi siz seçersiniz ve bu şekilde patent koruması elde edersiniz.

Avrupa patent sözleşmesi ile PCT çok benzerdir.

Türk patent ofisi aynı zamanda araştırma raporu yetkisi almıştır.

Avrupa’da yeknesak patent koruması olduğunu söylemiştik. Patent konusunda ülkeler markaya göre daha hassas davranıyorlar. Koruma bir anda ülkelerden ziyade AB’nin tamamında hukuki korumayı mahkemeleri belli aşamalara getiriyorlar. Her ülkede farklı mahkeme kararı çıkıyordu bu nedenle yeknesak patent mahkemesi kabul edildi. Merkezi Paris, ilaç kimyada Londra’da makinde Münih, istinaf mahkemesi Lüksemburg. Bu sayede mahkeme sistemi inşa edilmiş oldu. Avrupa patent ofisinde 3 dil resmi dil olarak kaldı. Ücretler düştü. Hukuki korumayı güvence altına almak maliyetleri düşürmek temel amaçlarıdır.

!!! Yeknesak patent koruma sistemine Türkiye, Norveç İsviçre, İspanya ve İtalya dahil değil.

PCT yoluyla dünyadaki hemen hemen tüm ülkelere gidebilirsiniz hem Çin’e hem de Almanya’ya gidebilirsiniz. Ama sadece AB’deki bir ülkeye gitmek isterseniz o zaman sadece Avrupa patent sözleşmesi ile gidebilirsiniz.

Madrid sistemi de markalar için geçerlidir. Bu sistemde de bir markanızı wipo üzerinden uluslararası yola üye ülkelere gönderip koruma elde edebilirsiniz ve tescil ettirebilirsiniz. Markalar değiştiği takdirde adres bilgilerini wipo ile değiştirebilir.

Birlik markası ise Madrid sisteminden farklıdır. Sadece ab üye ülkeleri için koruma sağlar, tescil edilme şartı olmaksızın koruma sağlayan bir sistemdir. İspanyada Avrupa fikri mülkiyet kurumu olarak adlandırılır eskiden marka uyumlaştırma ofisi idi. İspanyanın Alicante şehrindedir.

Birlik markası her üye ülkenin marka sisteminin yanı sıra aynı anda uygulaması ve koruması olan bir sistem. Birlik markası olmasına rağmen Almanya’da Fransa’da ulusal düzeyde marka tescilleri yapılabilir. Alicante şehrinde olan Avrupa fikri mülkiyet kurumuna başvurduğunuzda tescil almışsanız tüm üye ülkelerde otomatik olarak koruma elde edersiniz. Üye ülkelerin kendi hukuk sistemi içindeki sistemleri aynı anda geçerli markalar için.

Markanın işlevleri: menşei gösterme işlevi, yatırım, reklam işlevi vs. bunu oku

Yeni SMK’da tescilli marka korunuyor. Tescilsiz marka ifadesini kullanmamak daha doğru tescilsiz ama ayırt edicilik niteliği kazandığında marka olur. Ama uygulamada tescilsiz marka deniyor. Tescilsiz marka haksız rekabet hükümlerine tabi.

Eskiden, tanınmış marka ihlali mutlak ret nedeniydi ama artık nisbi ret sebebi oldu daha doğru oldu.

İltibasa karşı koruma var. Ayı ve bezer ayrım yine var. 5. Madde mutlak ret 6. Madde ise nisbi ret sebepleri var. Birebir aynı değil ama karıştırma ihtimali varsa bu nisbi ret nedenidir. Ama çok ufak fark varsa neredeyse aynı ise o zaman mutlak ret nedeni vardır.

TR’de tanınmış olmak kaydıyla farklı mal ve hizmetler için dahi tanınmış düzeyde haksız yararlanma söz konusu olacaksa, itibari zedelenecekse veya ayırt edici niteliği zarar görecekse korumadan yararlanır. Dolayısıyla burada tanınan nisbi red sebebine ilişkin olarak Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış olması yeterli değil; Türkiye’de tanınmış bir marka olmalı. Bu da yeni kanunla gelen değişikliklerden biri.

Marka nedir? 4. Madde tanımlıyor. Sicilde gösterilebilir olması diyor kanun. Harfler sesler, sayılar vs. her türlü işaretten oluşabilir. Kanunda sayılanlarla sınırlı değildir. Mesela koku markasının da olacağı kabul ediliyor. Ya da tat markası olabilir gelecekte.

Marka olarak tescil edilebilecek işaretler nelerdir? Kişi adları, sözcükler, şekiller, deyimler (Das auto), şekiller, rakamlar, sayılar, renkle vs. ses ve melodi olabilir deniyor. Koku markalarının da olabileceği kabul ediliyor. Çizimle görüntüleme şartı değil, yeni kanunda sicilde gösterilebilir olmayı arıyoruz.

Marka türleri

Ticaret markası (Boeing)

Hizmet markaları (THY,)

Garanti markaları

Ortak markalar (Marmara birlik, Tariş)

Grup markası: Ortak markası ile grup markasını karıştırmayın. Grup markası daha çok holding veya şirketler topluluğundaki markaların üst markasıdır. Koç veya Sabancı örnek olabilir. Hakim şirketin veya holdingin kendi adına tescil edilmiş markaya grup markası deriz. Grubun içinde her şirket bu markayı kullanır hangi gruba dahil olduğunu gösterir.

Ortak markalar ikiye ayrılabilir: üyelik markaları ve her biri ile birbirinden bağımsız ama o yerin özelliklerine göre zeytin üreticiler birliği mesela Tariş var. Solingen bir şehrin adıdır ve bıçak markasıdır.

Markanın unsurları:

Esas unsur

Yardımcı unsur

Esas ve yardımcı unsurlara dikkat etmek gerekir. Esas unsur markayı benzerlerinden ayırmaya yardımcı olur. Ayırt edici nitelikte olmalıdır. Yardımcı unsurlar genelde tanımlayıcı niteliktedir. Ayçiçek yağı tereyağı gibi, su, meyve suları vs.

Mutlak ret nedenleri

5.Maddede düzenlenir. Resen dikkate alınır, bunların ileri sürülmesi için süre yok. Mutlak ret nedenleri nedir?

Marka olarak tescile elverişli olmayan işaretler

Ayırt edici niteliği olmayan işaretler

Tasviri işaretler vs.

Aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.

Örneğin:

Angel yerine Anqel yazılması,

Beymen yerine Beynem.

*Ama karıştırılabilme nedeni varsa o zaman nisbi ret nedenidir.

Malın şeklini veya mala asli değerini veren işaretler örneğin tekerliğin yuvarlak olması

Dini değerler ve semboller

Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı isimler örneğin faşizm… vs.

SMK 5te bazı özel durumlar da düzenlenmiştir. SMK 5/2 okundu. b, c, d bentleri nedir? Herhangi bir ayırt edici niteliği taşımayan işaret ama kullanım sonucu kazanmışsınız, tasviri işareti de kullanım sonucu kazanmışsanız artık reddedilemez. 5/3 yeni gelen bir hükümdür. Aynı ise TPK mutlak olarak ret nedeni olarak görüyordu artık muvafakatname almak şartıyla siz bunu tescil ettirebileceksiniz.

Nisbi ret nedenleri

Nisbi ret nedenleri 6. Maddede düzenleniyor. Resen değil itiraz üzerine dikkate alınır. Menfaati ihlal edildiğini iddia eden herkesin itirazı üzerine dikkate alınır. Karıştırılma ihtimali var. Görsel işitsel kavramsal benzerlik var mı ortalama tüketici bunları nasıl algılıyor? En önemli şey hedef kitleyi doğru tayin etmektir. Bu çok önemlidir. İltibas vardır tartışması yapılırken önce hedef kitle doğru tayin edilmelidir. Bisküvi alırken gösterdiğiniz çaba farklı daire alırken gösterdiğiniz çaba farklıdır.

Tanınmış markalar konusunda TRde artık tanınmış markalar ifadesi kullanılıyor. Paris sözleşmesine göre tanınmış markalar aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından nisbi ret statüsüne geliyor. Eskiden Paris Sözleşmesi ile tanınmış markalar aynı veya benzer mal veya hizmet ayrımı yapılmaksızın korunmaktaydı. Burada sadece aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından nisbi ret sebebi var. Ama 5. Fıkrada ise TR’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi bakımından itibar koruması söz konusu. O yüzden Paris Sözleşmesine göre tanınmış markalar bakımından itibar olmadığı söylenmekte. Ancak burada tescilden doğan haklar ve istisnaları kapsamında düşünmek gerekli.

Yeni kanundaki hüküm koruma süresi bittikten sonra 2 yıl içinde diyor kanun. m.6/8

Kötüniyetli başvuru nisbi ret nedeni.

Tescilin sağladığı haklar 7. Madde: kullanımı değişik şekilde tasvir etmek mümkün.

Aynen (Özdeş) Kullanıma Karşı Koruma

İltibasa Karşı Koruma

Tanınmış Markalarda Genişletilmiş Koruma. TR’de ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyi. Paris sözleşmesine göre Paris Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerde tanınmış olması bir şey ifade etmiyor. Bu da getirilen bir diğer yenilik!

Redbull kararı, friddranken kararına bakarsın geçmiş notlardan.

İltibasa karşı koruma

İltibasa karşı korumada en önemli husus piyasaya sürme veya sürme tehlikesinin bulunması

Hedef kitle açısından görsel, işitsel, kavramsal benzerlik olup olmadığına bakılır.

Genişletilmiş korumada itibarı koruma veyahut da istismarı önlemeye yönelik koruma söz konusu. Yeni kanunla TR’de tanınmış olmasına bakılmakta. Dünya’da tanınmış markalar genelde TR’de de tanınmış markalar oluyor. Eskiden Paris sözleşmesinin üye ülkelerinin birkaçında tanınmış markalar tanınmış marka kabul edilmekteydi.

Dürüstlük kuralı açık. Tükenme. 10 yıl süre ile yenilebilir. Vazgeçilebilir.

Burada en önemli yenilik de kullanım yükümlülüğüne ilişkin düzenlemedir. Yeni olan şey: ciddi biçimde kullanma zorunluluğu getirildi. Kullanmadığınız takdirde 5 yıl süre ile markanın iptaline karar verildi. Eskiden kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davası açılıyordu şimdi ise iptali için TPKna başvurusunuz. Marka hakkı neticede mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkını 5 yıl süre ile kullanmadığınızda iptalini istiyorsunuz bunun için de idareyi yetkilendiriyorsunuz. Bu eleştiriliyor.

Anayasa mahkemesinin kararlarına bakalım: akademisyenler ve hakimlerin kendi içlerinde bile tartışma var: 2014te karar vermiş anayasa mahkemesi. Daha önceki kararında iptal etmişti hükümsüzlük sebebiyle. Kullanmama sebebine dayanarak hükümsüzlük kararı veriyor. Anaysa mahkemesi kanunun yürürlüğe girmesinden 4 gün önce yine iptal kararı verdi siz mülkiyet hakkını KHK ile sonlandıramazsınız. Çünkü eskiden khk ile düzenleniyordu. Kanun değişiklik yapıldı o süreçte 6 Ocakta imzalanacak diye beklenirken Anayasa Mahkemesinin kararı çıktı. Zamanlama bilinçsizce diyor hocamız çünkü bu durum ortaya boşluk çıkardı. Hükümsüzlük davası devam eden davalar açısından madde kalktı otomatik olarak KHK de olsa dava düşecek. Diyelim davalar düştü. Ama başlangıçta yürüyen davaları engellemez deniyordu. Bu davalar hocaya göre düştü artık. Ancak ikinci sorun çıktı: o 4 günlük boşluk çıktı artık 5 yıllık süre hesabı nereden başlar? İlk başta hakimler çok fazla karıştırmayın diyorlardı o 4 günü saymayız, ama önceki süreyi de sonraki süreyi de dikkate alırız diyorlardı. Ama şimdi hesap kitap tamamen sıfırlandı yeni kanunla süre yeniden başlayacak diyorlar. Yeni kanunla birlikte yeniden süreler işlemeye başlayacak. Hak kaybı da söz konusu olmayacak ki hukuk devletinde bu karar daha doğru olacaktır.

Markanın hükümsüzlüğü çok basitleştirildi mutlak veya ret nedenleri varsa marka hükümsüzdür. 5 yıl kullanmazsınız hükümsüzlük kararı verilir. Menfaati olan herkes, cumhuriyet savcıları ilgili kamu kuruluşları davacı olabilir. Davalı marka sahibi olan kişi veya hukuki halefleri. Kanun dedi ki TPK olarak bu davada taraf değiliz dedi.

Mahkemenin iptali geldi yeni kanunda. İlgili herkes talep edebilir. Sicil sahibi kimse veya onun haleflerine talep edilir. TPK yetkilidir.

Hangi haller slayt

Hükümsüzlük ve iptalin sonuçları nelerdir? Başlangıçtan itibaren söz konusu. Slayt okundu.

Marka hakkına tecavüz yeniden düzenlendi. 29. Maddede tecavüz sayılan haller düzenlendi. 30. Maddede ise cezai müeyyideler düzenlendi. Patentten kaldırıldı cezai müeyyideler ama markada kaldı. TR’de iltibas ile tecavüzde cezai müeyyide var ama yetkisi olmadığı halde markayı mal üzerinden kaldırana da cezai müeyyide var. Mesela suyu aldınız, üzerindeki kağıdı kullanırken kaldırabilirsiniz. Ama bunun ticaretini yapıyorsanız tekrar satıyorsanız o zaman kaldıramazsınız çünkü yetkiniz yok. Veya bilgisayarı aldınız Apple işaretini sevmediniz kaldırıp düzleştirdiniz satışa sunduğunuz an bu da cezai müeyyide.

Dizi ve film çekilirken eğer kanunda bir zorunluluk yoksa ki artık yok çünkü ürün yerleştirmek serbest ve bundan ticari kazanç elde ediyorsanız çünkü dizi çerken ticari kazanç elde edersiniz ve araba da bu dizinin bir parçasıdır. Ama bu markanın üzeri kapatılıyor. Hocaya göre bu yapılamaz. Ürün yerleştirmede bir marka ile anlaştınız sadece BMW markalı araç kullanabilirsiniz, başkası neden benimkini kullanmıyorsun diyemez. Ama siz bir markayı kullanıyorsanız o zaman o markayı sökemezsiniz, üzerini boyayamazsınız.

Yetkili bayi değilseniz, eğer özel kullanma izni almamışsanız şaşmazda hepsi davalık olmalı. Özel servisin marka kullanma hakkı yok. Marka hakkı tekelci ve mutlak hak verdiği için kimin adına tescilliyse ona ait olur. Ahmet ustanın servisi deyip hangi markalara hizmet veriyorsa onu yazabilirsiniz. Ama gidip de Mercedes’in amblemini kullanamazsınız.

10.05.17

TASARIM

Tasarım kanun hükümleri uyarınca tescil edilmesi haline tescilli tasarım ilk kez TR’de kamuya sunulmuş olması halinde tescilsiz tasarım olarak korunur. Buradaki değişiklik ilk kez denilmesidir. Tescilsiz bile olsa bu şekildeki tasarım korunur.

Tasarımın tanımı slayt

Ürün nedir? Slayta bak

Görsel özelliği olması gerekir tasarımın. Bu nedenle iki boyutlu ambalaj, bir çizim de tasarım konusu olabilir. İlle de 3 boyutlu olmasına gerek yok. Örnek: Türk Telekom’daki çizimler iki boyutludur ama tasarım kapsamında korunur.

Telif hukuku açısından hususiyet arz ederse eser olarak tescil edilebilir. Ya da öyle bir durumdadır ki marka olarak tescil edilebilir. Zaman içinde ayırt edicilik niteliği kazanmışsa kullanım yol ile marka olarak da tescil edilebilir.

(Tasarımın sınıflandırılması geçildi.)

Yeni kanunla tescilsiz tasarımlar geldi.

3 yıllık koruma en önemli yenilik.

Bir de inceleme noktasında TPK daha ince bir inceleme yapacak.

Yedek parça ile ilgili olarak: SMK 59. Maddede. 3 yıllık korumayı getiriyoruz bakanlığa yetki veriyoruz bakanlık hangi parçanın koruma kapsamında olduğunu yönetmelikle belirleyecek. Hoca bu çözümü yanlış buluyor.

Coğrafi işaretlerde yapılan yenilik: coğrafi işaretler geleneksel ürün korunması diye bir şey getirildi. Avrupa’da daha dar yorumlanıyordu coğrafi işaretler. Geleneksel ürün ile daha geniş bir yorum getirildi. 33. Maddede “doğal ve beşeri unsurların bir araya gelmesi sonucu tarım maden el sanatları ürünlerin..” gıda tarım bunlar sadece coğrafi işaret Avrupa çok dar yorumluyor. Ama maden, el sanat ürünleri bunlar aslında geleneksel üründür. Şu an coğrafi işaret ile geleneksek ürün çok içe içe geçmiştir.

Entegre devrede bitki çeşitlerinde yeni bir şey yok.

NOT: Patentte cezai müeyyide kalktı ama markada duruyor.

Hızlı imha prosedürü: SMK 163. Madde

  1. Anladığım kadarıyla Amerika’da orijinal olmasa da tükenme ilkesi kapsamına girerken, AB’de böyle bir durum yok.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir