şizoFreni

herkes nasıl bir yanlışın içinde olduğumuzu biliyordu

ama kimse herhangi birşey demiyordu

hatırlıyor musun o geceyi?

deniz kıyısındaki tek şeritli ama çift yönlü yolda

son süratta gittiğimizi ters yönden

sırılsıklam sarhoştuk ve ben seni

göremiyordum sağ ön koltuktan

saçların dalgalıydı o gün

belki hiç görmemiştim dalgalarını

ama biliyordum

belki de değildir, öyle anımsıyorumdur

 

 

sanki ben yaşamadım bu anıları

bir başkası yaşadı

ben yaşasam böyle olmazdı

gibi geliyor bazen

bazenlerim bazen her zaman oluveriyor

bu histen nasıl kurtulacağımı bilemiyorum

 

 

gene fransızca bir şarkı çalıyordu

sen anlıyordun, keşke ben de anlasaydım

gerçi anlamaya da çok gerek yoktu ama

sonra bir anda çarptık

denizin taşlara çarptığı gibi

biz de çarptık

taşlara

deniz olmasak da

 

 

nasıl olduğunu anlamadım

yere çok yakındık, çok hızlıydık

bir anda çarptık

ya da çarpıldık bilmiyorum

neyin gerçek neyin hayal olduğunu anımsayamıyorum

şu an bile

 

bir defasında da boğuluyorduk hatırlıyor musun

çok fazla açılmışız

okyanusun ortasında yapayalnız

insan çok romantik bir an hayal ediyor

OKYANUSUN ORTASINDA BAŞ BAŞA

ama öyle olmuyormuş, değil mi? 🙂

sen can havline kapıldın

ben de sana ayak uydurdum

ya da belki tam tersi oldu

dürüst olabiliyor muyum bilmiyorum

 

 

gerçi dürüstlükten bahsedecek son insan benim sanırım

dürüst olabiliyor muyum diyorsam

olamıyorumdur

olmayan anılar resmediyorum

sonra da sanki bu anıları ben yaşamadım gibi geliyor

diyorum

ya da sana öyle geliyor

somut bir delili yok mu bunun?

 

 

bilebilecek birisi var mı acaba

yukarıdaki gibi mesela

ya da aşağıdaki?

var mıdır? yok mudur?

kutuma gitmek istiyorum ilah bey

ya da bayan

 

 

çok uzun zaman oldu gerçekten konuşmayalı

ruhlarımızı konuşturmayalı

bir süredir yalnızca uzaktan anlaşıyoruz

sen de farkında mısın bilmiyorum

yalnız sevişiyoruz bayaadır

seviştiklerimizi de inkar ediyoruz, en çok da sen

sonra cigaradan bir nefes daha çekiyoruz

ve susuyoruz usulca

 

 

hatırlıyor musun beni hala

onu bile bilmiyorum

ama beni unutmuş olma ihtimalin

çılgınca korkutuyor

bu yaşadıklarımın -bana bile yaşadığım gibi gelmeyen yaşadıklarımın-

inkarı demek oluyor çünkü

ve ben iki tür insanı sevmem

yalancıları

ve

inkar edenleri

 

 

hayır bu bir aşk değildi

 

 

 

 

pek de iyi bir insan değilim

görüyorsun değil mi?

 

 

 

o gece o gökyüzüne beraber daldık

ve sen çırılçıplaktın,

tamam çırılçıplak olmasan da

yakındın,

hatırlıyorsun değil mi?

ve ben sana deli divane aşık olmuştum

yıldızlardan kıskanıyordum seni

güneşten sakınıyordum

yalnızca geceleri gökyüzüne dalardık bu yüzden

 

 

zaman akışında seyrederken

ben de seni seyrederdim

beyaz şezlongların tepesinde

hatırlıyor musun?

ben de pek hatırlamıyorum, dert etme

ama görüntüler var aklımda

 

 

 

tahta ve solgun masanın üzerinde duran ve benim ısrarla toplamadığım

beş nefesi hatırlıyor musun? kutu kutu nefesler masanın üzerinde bıraktık

saat sabahın beşiydi belki, belki de değildi, belki de hiç yaşanmadı

artık aklımla realite birbirine karıştı

fazlasıyla bir dizeyi tek nefeste okudum sana

etkilenmiş görünüyordun ya da bana öyle geldi o anın heyecanıyla

 

 

sonra karşıma geçip de kızdığın anı görmeliydin

gözlerinin içinde beni sevdiğini gördüm

ama ses edemedim

haklıydın çünkü, olağanca haklıydın

sonra seninle en yakın viski barını aramıştık ormanın ortasında

bunu da hatırlamıyor olamazsın?

olamazsın değil mi? bunlar benim hayalim değil, değil mi?

 

 

 

hangisi rüya hangisi gerçek bilemiyorum

umarım rüyadır

umarım rüyadır

umarım halüsinasyon değildir

umarım rüyadır

umarım rüyadır

umarım gerçektir

 

 

hatırlıyorsun değil mi?

neden ses vermiyorsun?

o yaz nasıl eğlendiğimizi sen de hatırlıyorsun değil mi?

okyanusun ortasında kalmıştık ve kimse bizi kurtarmaya gelmemişti

hatırlıyorsun değil mi hayatta kalmak için tuzlu suyu nasıl genzimizden akıttığımızı?

evet ben de hatırlıyorum, çok güzel günlerdi

çok güzel ölmüştük

 

 

 

biz ölmüştük o okyanusun ortasında

hatırlıyorsun değil mi?

 

 

 

çiçeklere seviştiğimizi ilan ettim ertesi günü (özellikle begonvillere)

BİZ ONUNLA SEVİŞTİK dedim

benim için ulaşılamaz bir yerdeydin ve ben ulaşmıştım

hayal gibiydi anlıyor musun

sen de hatırlıyorsun değil mi?

evet ben de hatırlıyorum

ölüm gibi sevişmek de bir çeşit yok olmaktır demiştin bana o gün

o yüzden seviştiğimiz gün öldüm ben

öldüm

 

 

tanıştığımız günün akşamında

o parktaki o salıncakta

nasıl sallandığımızı hatırlıyorsun ama değil mi?

saatlerce

hiç durmadan

sallandık

salındık

ve sallandık

sallandık

ve o duvarların üzerinden atladık

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir