ceketsiz
“zamanı geriye alabilsem yaşamak isterdim her bir saniyesini yeniden” diye düşünerek açtı gözlerini uyanık olarak tam altı dakika elli dört saniyedir uzandığı yatağında. ama bu birşeylerden pişman olmadığı anlamına da gelmiyordu; pişman olduğu tek şey şişmanlığı da değildi aslında. yapmaması gereken birçok şey yapmış, karşılığını görmüş ve kendince de anlamıştı oysa. ama gene de bunları yapmasaydı belki de bugün gözlerini açamayacaktı gene aynı yatakta. kalktı, giyindi, kravatını özenle bağladı ve ceketinin sırt bölgesindeki lekeye gözleri takıldı. o leke, o günden kalmaydı. ıslak mendil aradı bir süre, sonra vazgeçip kağıt havludan iki tane kopardı ve muslukta hafifçe ıslattı. ardından ceketteki lekeyi çıkarmaya çalıştı fakat tek yapabildiği ceketin sırt bölgesini rezil etmek oldu. sonra birden vazgeçti ve her gün yaptığı gibi ceketi giyerek değil, bu sefer ceketsiz çıktı evden. ve gelecek için bir karar verdi, ceketsiz çıkacaktı artık evden.
artık pişmanlıklar yoktu