dördüncü günün şafağı
içimdeki yalnızlığın bitmek bilmeyen gürültüsü içinde
beni yıktılar, bu harabeler içerisinde
tek çarem duvarlar
konuşun duvarlar, susmayın
beyaz sıvayla örtülmüş acılar
konuşun susmayın
yüzünde var acılar
kaşlarının ardına gizlenen
gözlerinin altı dolmuş oluk oluk
akmayı bekleyen yaşlarla
yüzleşmeyi bekleyen yüzler var
konuşmayı bekleyen ağızlar
süzülmeyi bekleyen yaşlar var
akması akmamasından yeğ midir
bilinmez nehirler boyu
ölüm korkusu gibi bir sessizlik
ardından birkaç tuş ve müzik
kim korkar sessizlikten ?!
siyaha bulanmış parmaklarda
ölümün sesi sanki bu çınlayan
merdiven çıkmaya takati kalmamış bu bacaklara
kim neyi destek etsin
kim neyi niye sorgulasın da baksın
bitmiş bir sigara gibi bizatihi
yazıklar, geçmişler olsun
bırak gitsin içinden her şeyi
üç günlük dünyada
dördüncü gününün şafağındasın