kalpten aşağı felç kalmış vücutlar
yalınlık hoş gelir insana, yalınsa eğer gördükleri
anlaması güç değildir sade şeyleri
fakat yalnızlık, hem de kalpten aşağı felç kalmış bir vücutta
dolmuşlar kalkıyor duraklardan, durmak bilmeden yol alıyorlar
yolda olmak ne fena şeydir ineceğin bir durağın yoksa
ama kaybolmak, ama bulmak yolunu, varılacak bir durak gerekir her zaman
amma bilmeden, amma bilerek, ama inmemek öyle değil, kaybolursun şeritler arasında. ve şeritler seni aralarında istemezler, ne istediğini bilmeyenler, şeritler için azaptır; taşırlar yol boyunca ama nafile, tatmin edemezler.
sadelik hoş gelir insana, sadeyse eğer anladıkları
görmesi zor değildir yalın şeyleri
fakat yalnızlık, hem de kalpten aşağı felç kalmış bir vücutta
buzlu bardaklara bira döker birahaneler, geceleri bu saatlerde
sarhoş olmak ne fena şeydir sarhoş olmaya değer bir bahanen yoksa
ama ayılmak, ama uyanmak, içilecek bir şeyler gerekir her zaman
amma istemeden, amma isteyerek, ama ayılamamak öyle değil, belli bir noktadan sonra kaybolursun şişeler arasında, daha fazla içmek mümkün olmaz, içmemek de mümkün değildir aslında. ne kadar içeceklerini bilmeyenler, birahaneler için azaptır; ne verirlerse versinler nafile; tatmin edemezler.
yalınlık hoş gelir insana, yalınsa eğer gördükleri
anlaması güç değildir sade şeyleri
fakat yalnızlık, hem de kalpten aşağı felç kalmış bir vücutta
önüne serer bütün seçenekleri yollar, seçmek mi zor, seçimsiz kalmak mı
ne fena şeydir seçenekler, neyi seçersen seç, sorumluluk omuzlarında ayrı bir yük oluverir
hele de kalpten aşağı felç kalmış vücutlar için