kabuslar
aklım dağınık,
zihnim karışık,
hayal meyal görüyorum seni rüyamda,
sen misin, değil misin, emin değilim,
yüzün dönük değil ki bana,
trenler geçiyor istasyondan ardına bakmadan,
istasyon değil mi burası da, durmuyorlar.
sonra sen raylara atlıyorsun önce,
bu istasyonda durmak için hiç yavaşlamayacak olan trenlerin geçeceği raylara,
bağırıyorum, koşuyorum sana doğru, üstünde sarı bir elbise var,
elbisenden tanıyorum seni, sensin.
o sırada bir tren daha geliyor uzaktan,
düdüğünü öttürerek,
yakarıyorum, belki sana, belki de tanrıya,
tam çarpacakken sana,
uyanıyorum.
gözlerimi açıyorum, neyse ki rüyaydı, diyorum.
sonra tekrar gözlerimi kapattığımda tekrardan oynuyor bütün sahneler,
tamamen aynı hem de.
bu böyle sekiz kez yaşandı üst üste, hiç soluk vermeden,
dün gece.
aklım dağınık,
zihnim karışık,
hayal meyal görüyorum seni karşımda, karşımdaki duvarda asılı fotoğrafında.
sen misin, değil misin, emin değilim, sen olmalısın.