Çek (Kapsamlı Özet)

ÇEK

TTK çek hükümleri İsviçre’den alınmıştır. İsviçre hukukuna Cenevre Yeknesak kuralları kaynaklık ettiğinden bugün TTK çek hükümleri Kıta Avrupa’sıyla paralellik arz etmektedir. Ancak çek uygulaması zamanla Türk hukukuna özgü bazı sorunları beraberinde getirdiğinden, çeke özel birtakım özel kanunlar çıkarılmış; nihayet 2009 yılında ayrı bir Çek Kanunu yürürlüğe girmiştir. Çek Kanunu 1/2 uyarınca, kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. Dolayısıyla Çek Kanunu, TTK hükümlerini yürürlükten kaldırmamıştır, aralarında genel hüküm – özel hüküm ilişkisi vardır. Ayrıca, çek, poliçe gibi havale ilişkisine dayandığından kanunda pek çok konuda poliçe hükümlerine atıf yapılmıştır.

Hukuki yapısı itibariyle çek, poliçeye benzemektedir; çekin temelinde de bir havale ilişkisi yatmaktadır. Bu üçlü ilişkide çeki düzenleyen, çekle işleyen hesabın bulunduğu muhatap bankaya hamil kişiye bedeli ödeme yetkisi verirken, hamile de bedeli tahsil yetkisi vermektedir. Poliçeyle arasındaki farklar şunlardır: I) Çekte muhatap daima bir bankadır. II) Poliçenin aksine çekte kabul yoktur. III) Çek nama yazılı düzenlenebileceği gibi hamiline yazılı olarak da düzenlenebilir. IV) Çekte teknik olarak vade yoktur, ne var ki Çek Kanunu tarafından öngörülen ileri tarihli çek uygulamasıyla bu sistem büyük ölçüde değiştirilmiştir. V) Poliçe ve bononun vadesinde ödenmemesi yalnızca hukuki sonuçlar doğururken, karşılıksız çek adli para cezası yaptırımına bağlanmıştır.

Çekin Düzenlenmesi

Çek düzenleyecek kişinin muhatap nezdinde bir karşılığı olmalı ve muhatap ile aralarında bu karşılık üzerinde tasarruf yapabileceğine ilişkin bir çek anlaşması olmalıdır. Karşılığın çekin ödenmek üzere muhataba ibraz edildiği anda mevcut olması gerekli ve yeterlidir. Çek Kanunu, çek anlaşmasının yazılı yapılmasını zorunlu olarak öngörmüştür. Çek anlaşması, her iki tarafa borç yükleyen sui generis bir akittir ve uygun düştüğü ölçüde vekâlet akdi hükümlerine tabidir. Karşılığın veya çek anlaşmasının var olmaması, çekin geçersizliği sonucunu doğurmaz. Ancak bugün çek anlaşmasının mevcut olmaması yalnızca teknik bir olasılıktır, bankalar çek defterini önceden düzenleyip müşterilerine vermektedir.

TTK 780, çekin asgari unsurlarını düzenler. (Uygulamada çekin şekil eksikliği nedeniyle geçersiz olma ihtimali çok düşüktür zira yukarıda belirtildiği gibi çek defteri banka tarafından hazırlanmaktadır.)

“çek” kelimesinin senet metninde bulunması gerekmektedir.

Belirli bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havale kaydı içermelidir. Bedel ancak belirli bir miktar para olabilir. Bu meblağ Türk parası olabileceği gibi, yabancı para cinsinden de gösterilebilir (bkz: 32 sayılı Karar). Bedel hem yazı hem rakam ile gösterilmiş ve aralarında fark varsa yazı ile gösterilen bedel esas alınır. Her ikisi de yazı veya rakamla gösterildiği halde aralarında fark varsa düşük olan bedel esas alınır.

Türkiye’de ödenecek çeklerde muhatap ancak bir banka olabilir.

Ödeme yeri, özellikle ibraz sürelerinin belirlenmesi açısından önem taşır. TTK’ya göre ödeme yerinin gösterilmediği durumda, muhatabın ticaret unvanının yanında yazan yer, ödeme yeri olarak kabul edilir. Bu tür bir kayıt da yoksa çekin muhatap bankanın merkezinin bulunduğu yerde ödeneceği hükme bağlanmıştır. Ancak Türk uygulamasında banka tarafından düzenlenen çeklerde, çekle işleyen hesabın bulunduğu şubenin adı yazmaktadır. Bu sebeple hükmün bir önemi kalmamıştır.

Düzenleme tarihi, ibraz sürelerinin belirlenmesi açısından önem taşır. Bir çekin geçerli olabilmesi için düzenleme tarihi içermesi zorunludur. Gösterilen düzenleme tarihinin hem belirli hem mümkün olması gerekir. Takvimde bulunmayan günler düzenleme tarihi olarak gösterilmişse, Yargıtay, şubat ayı dâhil 31 gün çekmeyen aylar açısından çekin düzenleme tarihini ayın son günü kabul etmektedir (31 Şubat 2019 gibi). Ancak hiçbir ayda bulunmayan bir tarihi taşıyan çek geçersizdir (32 Şubat 2019 gibi).

Çek üzerinde birden fazla düzenleme tarihi bulunması durumunda, Yargıtay ileri tarihli olanı vade olarak nitelendirmekte ve vadeye ilişkin bu kaydı geçersiz sayarak eski tarihi düzenleme tarihi olarak kabul etmektedir.

Çekte düzenleme tarihinin gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmesi mümkündür (ileri tarihli çek).

Düzenleme yerinin açıkça gösterilmemesi halinde, kanun koyucu düzenleyenin adının yanında yazan yeri düzenleme yeri olarak kabul etmiştir. Bu da yoksa veya iki farklı yer düzenleme yeri olarak gösterilmişse, çekin geçersizliği sonucu doğar. Düzenleme yeri olarak belli bir mülki birimin gösterilmiş olması yeterlidir. Yargıtay, düzenleme yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilir olması koşuluyla kısaltılabileceğini kabul etmiştir (İst.). Bununla birlikte birden çok yer adını çağrıştıran kısaltmalar çekin geçersizliğine yol açar (Ant.). İbraz sürelerini uzatmak amacıyla, düzenleme yerini de gerçeğe aykırı düzenlemek mümkündür.

Çekin düzenleyenin imzasını taşıması şarttır. Kambiyo senetlerindeki taahhütlere ilişkin tüm imzalar elle atılmak mecburiyetindedir. Çek düzenleyebilmek için sözleşmeyle borçlanma ehliyetine sahip olmak gerekir.  Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını vekil/temsilci tayin edemez. Gerçek kişinin vekili/temsilcisi olarak çek düzenlenmesi halinde, bu çekten doğan hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine ait olur (ÇK 5/3).

Kanun koyucu muhatap bankaları, çek hesabı açtırmak isteyen kişinin ekonomik ve sosyal durumunu araştırmakla ve bunu yaparken gerekli basiret ve özeni göstermekle yükümlü tutmuştur (ÇK 2/1). Banka çek hesabı açılmasını talep eden kişinin hakkında çek hesabı açma yasağı bulmadığı ile ilgili yazılı beyanname talep etmek zorundadır (ÇK 2/3).

Bankanın verdiği seri numarası da çeke konur.

Çek alacaklıları, ellerinde bulunan çek ile çek hesabı sahibine ve bu çeki düzenleyene ilişkin verilere karekod aracılığıyla erişim sağlayabilirler (TTK 780/2). Karekod ile düzenleyenin “karşılıksızdır” işlemi gören ve hala ödenmemiş çeklerinin sayısı ve tutarı, çek hesabı sahibi hakkında çek düzenleme yasağının bulunup bulunmadığı, çek yaprağı ile ilgili tedbir yasağı bulunup bulunmadığı bilgilerine ulaşılabilir. Lehine karekodlu çek düzenlenen lehtar, teslim aldığı çeki risk merkezi sistemine kaydeder. Bu tarihten itibaren tüzel kişinin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı sahibi tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz (ÇK 3/10).

TTK’da düzenlenen şekil şartları dışında, Çek Kanunu da birtakım çekte birtakım unsurların bulunacağını öngörmüştür. Bunlara vergi kimlik numarası örnek verilebilir (ÇK 2/6).

Şekle ilişkin unsurların eksikliği, bu unsur hangi kanunda düzenlendiyse ona göre sonuç doğurur. TTK’da düzenlenen unsurların yokluğu halinde, senet çek olma niteliğini yitirir (istisnalar saklı olmak üzere, TTK 781). Yabancı çeklerde seri numarası ve karekodun bulunmaması çekin geçerliliğini etkilemez. Bu unsurlardan ödeme ve düzenleme yeri alternatifli zorunlu unsurlarken, diğer unsurlar alternatifi olmayan zorunlu unsurlardır. Çek Kanununda düzenlenen unsurların eksikliği, TTK’daki şartları taşıması halinde çekin geçerliliğini etkilemez. Bu unsurlar denetimi kolaylaştırmak amacıyla öngörülen unsurlardır.

Bono ve poliçeden farklı olarak çek hamiline yazılabilir. Adi ortaklık lehtar olarak yazılmışsa, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, bu çek hamiline yazılmış sayılır. Çeke aynen ödeme kaydı konabilir. Kanunda çizgili çek ve mahsup çeki kayıtlarının da konabileceği öngörülmüştür (bkz: ödemede özellikli haller başlığı). Protestodan muafiyet kaydı koymak da mümkündür fakat bankalar tarafından “karşılıksızdır” işlemi ile ibraz ve ödememe tespiti yapıldığından kullanışlı bir kayıt değildir.

İsteğe Bağlı Kayıtlar

Çekin hangi hesaptan ödeneceğine ilişkin olarak muhataba verilen bir talimat niteliğini taşıyan provizyon kaydı ile ödenmek için ibrazı takiben durumun düzenleyene ihbar edilmesinden sonra çekin ödenmesi talimatını içeren ihbar kaydı, düzenleyen ve muhatap arasındaki ilişkiye ilişkin kayıtlardandır.

Çekle ilgili çıkacak uyuşmazlıkların çözümü için belirli mahkemelerin yetkili kılınmasını konu alan kayıt yetki kaydıdır. Bu kaydın geçerliliği, HMK 17’de görülen şartları taşıyıp taşımamasına bağlıdır. Uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözüleceğine ilişkin tahkim kaydı da konabilir.

Temel borç ilişkisi açısından düzenleyenin lehtardan karşı edimi aldığını ispata yarayan bedel kaydı da konabilir. Ancak uygulamada matbu çek yaprakları kullanıldığı için bu tür kayıtlara ender rastlanır.

Düzenleyen ve hamil arasındaki ilişkiye yönelik olarak teminat kayıtlarına sık rastlanmaktadır. Bu çekin mevcut veya muhtemel bir borcun teminatını oluşturmak amacıyla düzenlendiğini gösterir. Bu kayıt asıl borç ilişkisi ile bağlantı kurmaması kaydıyla yalnız taraflar arasında hüküm ifade eder, senedi devralanlar açısından yazılmamış sayılır. Ancak soyutluk ilkesini etkileyecek biçimde çekin hangi borcun teminatı olduğunun gösterilmesi durumunda, çek geçerliliğini yitirir.

Muhatap banka ve hamil arasındaki ilişkiye ilişkin kayıtlar da vardır. Sorulduğu esnada çek karşılığının mevcut olduğuna ilişkin kayıt, vize kaydıdır. Bu kayıt hamil açısından koruyucu bir anlam taşımamaktadır. Teyitli/bloke çek ve garanti çeki ise hamili korumaya yönelik kayıtlardır (bkz: ödemede özellikli haller başlığı).

Yasak Kayıtlar

Çek üzerine yazılan kabul kaydı, yazılmamış sayılır. Aval kaydı konabilir fakat muhatap banka tarafından konan aval kaydı yazılmamış sayılır. Ayrıca muhatabın cirosu da batıldır. TTK sistemine göre, çeke vade kaydı konamaz. Aynı şekilde, herhangi bir faiz şartı yazılmamış sayışır. Düzenleyenin sorumsuzluk kaydı da hüküm doğurmaz. Bu kayıtların varlığı, çekin geçerliliğine zarar vermez.

Çekte belirli bir bedelin ödenmesine ilişkin havale kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Eğer çekin ödenmesi bir şarta bağlanmışsa, bu, çekin geçersizliğine yol açar.

Çekte suret düzenlenemez. Nüsha düzenlenmesine ise, hamiline yazılı olmayan yabancı ülke ile ilgili çeklerde izin verilmiştir (TTK 813).

Çekin Tedavülü

TTK sistemine göre çek, ödeme aracıdır. Bu sebeple kabul yasağı öngörülmüş ve çekin ibrazında ödeneceği düzenlenmiştir. Çek için faiz ve vade yasağı da öngörüldüğünden, amacın çekin uzun süre tedavül etmeden hemen ödenmesi olduğu söylenebilir.

Bununlar birlikte Çek Kanunu, çekin üzerinde yazılı olan düzenleme tarihine üstünlük tanımıştır. Bu düzenlemenin çekin tedavülünü teşvik ettiği söylenebilir.

TTK çekte her ne kadar vadeye izin vermeyip çekin görüldüğünde ödeneceği hükmüne yer verse de, ileri tarihli çek uygulaması oldukça yaygındır. Uygulama kanun koyucu tarafından da kabul edilmiş ve Çek Kanununda çekin ileri tarihli olarak da düzenlenebileceği öngörülmüştür. İleri tarihli bir çek, kural olarak, düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edilebilir. Banka bu durumda karşılık varsa ödeme yapar. Karşılığın olmaması halinde ise, hukuki ve cezai sorumluluk hükümlerine başvurulamaz. Düzenleyen hakkında takip başlatılabilmesi için düzenleme tarihinin beklenmesi gerekir. Ancak kanun 31.12.2020’ye kadar ayrıksı bir dönem öngörmüş ve çekin düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edilemeyeceği hükme bağlanmıştır (ÇK 3/8 ve geçici 3/5).

Çek nama, emre ve hamiline yazılı olarak düzenlenebilir ve türüne göre öngörülen devir hükümlerine tabi olur. Emre yazılı çek ciro + zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilir. Çekte rehin cirosu yapılamaz. Bu da çekin yalnız ödeme aracı olarak öngörülmesine bir işarettir. Muhatap bankaya ciro edilen çek, makbuz haline gelir (TTK 789).  Çekin ibraz süresinin sona ermesinden veya ödememe durumunun tespitinden sonra yapılan ciro, alacağın devri hükmündedir (TTK 793).

Ek olarak, hamiline yazılı bir çekte yapılan ciro, senedin niteliğini değiştirerek onu emre yazılı hale getirmez. Öte yandan, bu ciroyu yapan ciranta, başvurmaya ilişkin hükümlere göre sorumlu olur (TTK 791).

Ödeme için İbraz

Çekin ödeme yerinde muhataba ibrazı gerekir. Bu yer senette gösterilmemişse, muhatap bankanın ticaret unvanı yanında gösterilen terde senedin ibrazı mümkündür (TTK 781/2) Böyle bir açıklık mevcut değilse, muhatabın iş merkezinin bulunduğu yerde ibraz edilir.

Çek, düzenleyenin hesabının bulunduğu şubeye ibraz edilebileceği gibi, muhatap bankanın bir başka şubesine de ibraz edilebilir (ÇK 3/1). Çekin çek hesabının tutulduğu şubeden başka bir şubeye ibrazı halinde, kanunen geçerli bir ibraz söz konusudur; diğer bir deyişle, ödeme için yapılan ibrazın tüm hukuki neticeleri doğar.

Çek bir takas odasına da ibraz olunabilir. Takas odasına ibraz, ödeme için ibraz yerine geçer (TTK 798). Bu sistemin kuruluş ve işleyişi Merkez Bankası tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir (ÇK 8/2). Yönetmelik esasları uyarınca, takas odası aracılığıyla çek fiziken ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görür (ÇK 8/3). Takas odası aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için kısmi ödeme yapılamaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak takas odası aracılığıyla ibraz edilen çekin hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde, muhatap banka hesaptaki kısmi karşılık tutarını hamil lehinde on beş gün süreyle bloke eder (ÇK 8/4).

İbraz Süreleri

İbraz süreleri, hak düşürücü sürelerdir. Bir çek düzenlendiği yerde ödenecekse 10 günlük bir ibraz süresi vardır. Yargıtay kararlarına göre, “yer” kavramında, il sınırlarının esas alınması gerekir. Çek düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse, ibraz süresi 1 aydır. Eğer düzenleme yeri ile ödeme yeri ayrı kıtalarda ise, çek 3 ay içinde muhataba ibraz edilmelidir (TTK 796). Bu sürelerin başlangıç tarihi, çekte düzenleme tarihi olarak gösterilen gündür. İbraz süresi hesaplanırken, düzenleme tarihi sayılmaz, ertesi günden itibaren hesap yapılır (TTK 817).

Çekin süresi içinde ibrazına pek çok hukuki sonuç bağlanmıştır. Çek ibraz süresi içinde ibraz edilmediği takdirde, hamil düzenleyene ve cirantalara karşı başvuru hakkını kaybeder. Çekin ödenmemesi halinde, başvuru borçlularına başvuru ibraz süresi içinde protesto çekilmesiyle – veya buna muadil işlemin tamamlanmasıyla – mümkündür. Çekten cayma ancak ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade eder. Bloke çeklerde, bankanın blokaj mecburiyeti ibraz süresiyle sınırlıdır.

Süresi içinde yapılan ibraz ile çek alacağı muaccel hale gelir. Karşılığın varlığına rağmen ödemeyen banka, çek anlaşmasına göre, düzenleyene karşı temerrüde düşer ve tazminatla mükellef olur. Bu durumda ödeme yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (ÇK 7/5).

Muhatabın Ödeme Yükümlülüğü

Çek görüldüğünde ödenir. Kural olarak ibraz süresi içinde ibraz edilen çek bu sürede ödenir. İstisnaları vardır. İlk olarak, çekten cayılmamışsa, ibraz müddeti geçtiği halde bankanın ödeme yapması mümkündür. İkinci olarak ise, düzenleme günü olarak gösterilen tarihten önce ibraz olunan çek, – ayrıksı dönemden sonra – karşılığı varsa ibraz gününde ödenir, yani ibraz süresi henüz işlemeye başlamadan ödeme vuku bulur (TTK 795)

Karşılığı bulunan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde, ödenir (ÇK 3/1). Hamille arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığı halde, kendisine süresinde ibraz edilen çek dolayısıyla ödeme bulunmak mecburiyetindedir. Dolayısıyla, muhatap banka, kanundan doğan bir borç altındadır. Ancak hamilin muhatap bankayı kambiyo senetlerine ilişkin özel takip yoluyla takibine imkân yoktur.

Çekle işleyen hesabın bulunduğu şubeye ibraz üzerine karşılık varsa çek ödenir. İbraz üzerine, bankanın bazı hususları araştırması kanuni bir mecburiyettir. Bankalar bu görevi yerine getirirken, bu işlemlerin gerektirdiği basiret ve itinayı göstermekle yükümlüdür (ÇK 2). Banka; çekin geçerlilik şartlarını taşıyıp taşımadığını, ibraz süresi içinde ibraz edilip edilmediğini, imzanın düzenleyene ait olup olmadığın vs. kontrol eder. Muhatap bankanın başka bir şubesine yapılan ibrazda, çek hesabın bulunduğu şubeye karşılığın ve ödeme engellerinin sorulması suretiyle ödenir.

Karşılığın kısmen veya tamamen bulunmadığı durumlarda, kanun bankalar için bir asgari ödeme yükümlülüğü getirmiştir.

MADDE 3- (3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;

a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,

1) Çek bedeli 1600 Türk Lirası veya üzerinde ise 1600 Türk Lirası,

2) Çek bedeli 1600 Türk Lirasının altında ise çek bedelini,

b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,

1) Çek bedeli 1600Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı 1600 Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,

2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak 1600 Türk Lirasını, ödemekle yükümlüdür.

Çek bedelinin ibraz süresi içinde muhatap tarafından ödenmesiyle bütün borçlular bakımında kambiyo ilişkisi sona erer. Bu andan sonra artık cirantalar, avalistler ve düzenleyen için herhangi bir ödeme borcu söz konusu olamaz. Bedeli ödenen çek, bankada makbuz olarak kalır, düzenleyene iadesi söz konusu değildir.

Kısmen Ödeme

Karşılığın kısmen varlığı halinde, bu miktar ödenir (ÇK 3/3). Aksi takdirde muhatap hakkında cezai müeyyide uygulanır. Ayrıca, muhatap banka, çek bedeli 1600 TL veya altındaysa, çek bedelini aşmamak koşuluyla kısmi karşılığı 1600 TL’ye tamamlayacak miktarı; çek bedeli 1600 TL’nin üzerinde ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak 1600 TL’yi ödemekle yükümlüdür (yukarıda ÇK 3/3/b).

Kısmi ödeme halinde, çekin onaylı fotokopisi hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle başvuru borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabilir. Kısmi ödemeyi reddeden alacaklı hamil, temerrüde düşer ve reddettiği miktar oranında başvuru hakkını kaybeder. Kısmı ödemeyi kabul etmemek, ibrazı geçersiz kılmaz.

Karşılığı Olmayan Çekin Ödenmesi

Karşılığı bulunmayan bir çekin banka tarafından ödenmesi mümkündür. Bu ödeme geçerlidir, senedi düzenleyen yönünden karşılıksız çeke ilişkin hukuki ve cezai sorumluluk hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Banka karşılıksız çeki ister ibraz süresi içinde, ister ibraz süresi geçtikten sonra ödesin, zararının karşılanması için düzenleyene başvurabilir. Bu başvuru genel hükümlere dayanılarak yapılır.

Tahrif Edilmiş veya Sahte Çekin Ödenmesi

Muhatap banka, ibraz edilen çekin sahte veya tahrif edilmiş olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Zira böyle bir çekin ödenmesinden dolayı sorumluluk muhatabın üzerindedir. Sahtelik, düzenleyene izafe edilen imzanın gerçekte ona ait olmamasıdır. Tahrifat ise, çek üzerindeki irade bayanlarının ilgililerin rızası olmadan değiştirilmesidir. Bu iki olasılıkta çeki ödeyen banka, düzenleyenin uğrayacağı zararı tazminle yükümlüdür. Bu sorumluluk objektif bir sorumluluktur, muhatap banka kusuru bulunmasa dahi bu zarara katlanmak zorundadır. Ancak bu sahtelik veya tahrifatta düzenleyenin bir kusuru varsa (örneğin çek defterinin iyi saklanmaması), muhatabın sorumluluğu düzenleyenin kusuru ölçüsünde kalkar. Birlikte kusur gereğince zarar paylaştırılır (TTK 812).

Cayma

Çekten cayma, temelinde bir havale ilişkisi yatan çekte, düzenleyenin muhataba verdiği havale talimatını geri almasıdır. Cayma ancak ibraz süresi geçtikten sonra yapılabilir. İbraz süresi içinde yapılan cayma beyanı muhatap için bağlayıcı olmaz. İbraz süresi geçmesine rağmen, i) çekin ibrazının mücbir sebep yüzünden mümkün olmaması ve ii) muhatap nezdindeki karşılığın devredilmiş olması hallerinde düzenleyen çekten cayamaz. Cayma için bir diğer şart, ibraz süresinde çekin ödenmek üzere muhataba ibraz edilmemiş olmasıdır. Bu şartlarla cayma beyanı karşı tarafa ulaştığında hüküm ifade eder. İbraz süresinin dolması beklenmeden yapılan cayma beyanı, ancak sürenin sonunda sonuç doğurur. Çekten cayıldığında, muhatap bedeli ödemez.

İbraz süresi geçmesine rağmen çekten cayılmamışsa, kanun koyucu muhataba çek bedelini ödeyip ödememe konusunda bir çekimlik hak tanımıştır. Muhatap isterse çek bedelini öder, bu durumda düzenleyene karşı sorumlu olmaz; isterse ödemez, bu durumda da hamile karşı bir sorumluluğu doğmaz.

Ödemede Özellikli Haller/Özel Çek Türleri

Çekin ön yüzüne birbirine paralel iki çizgi çizilmesi durumunda çizgili çek vardır. Çizgiler hem düzenleyen hem hamil tarafından çekilebilir. İki çizgi arasına bir işaret konmaz veya sadece banka ibaresine yer verilirse, genel çizgili çekten bahsedilir; belirli bir bankanın ticaret unvanı yazıldığında ise özel çizgili çekten söz edilir. Gene çizgili çek özel çizgi çeke dönüştürülebilir, tersi ise mümkün değildir (TTK 803). Çizgili çek ancak bir bankaya (özel çizgili çekte sadece gösterilen bankaya) veya kendi müşterisine ödenebilir. Böylece bankanın işlem yapabileceği kişiler sınırlanmış ve ödemenin güvenli bir şekilde yapılması sağlanmış olur. Bu hükümlere aykırı hareket eden banka çek bedelini aşmamak kaydıyla, düzenleyen veya hak sahibinin uğrayacağı zarardan sorumludur (TTK 804).

Çek ilke olarak nakden ödenir. Bununla birlikte çekin ön yüzüne “hesaba geçirilecektir” kaydı konarak nakden ödenmesi yasaklanabilir. Üzerinde böyle bir kayıt bulunan çek/mahsup çeki, muhatap tarafından alacak kaydı veya takas ile ya da kayden ödenebilir. Muhatap tarafından düşülecek bu kayıtla ödeme yerine geçer. Bu hükümlere aykırı hareket eden banka, doğacak zarardan sorumlu olur (TTK 805).

Çekin üzerine “teyit edilmiştir/bloke edilmiştir” kaydı konabilir. Bu şerh düzenleyenin talebi üzerine ve çek henüz lehtara teslim edilmeden yazılır. Bu kayıt sayesinde, çek bedeli hamil lehine bloke edilir ve düzenleyenin bu meblağ üzerinde tasarrufta bulunmasının önüne geçilir. Teyitli çekte, muhatabın ödeme yükümlülüğü, ibraz süresi ile sınırlıdır. Çek üzerine konan bloke kaydına aykırı hareket eden muhatabın hamile karşı sorumluluğu doğar.

Garantili çeklerde ise muhatap banka, belirli bir miktara kadar olan çeklerin bedellerini karşılık şartı aramaksızın ödeme taahhüdünde bulunmaktadır. Muhatabın bu ödeme taahhüdü, kambiyo taahhüdü olarak kabul edilemez. Bizzat kanun koyucu, muhatap bankalar açısından, karşılığın kısmen ya da tamamen bulunmaması halinde belirli bir miktarla sınırlı olarak çek bedelini ödeme yükümlülüğü getirmiştir (ÇK 3/3). Bu sebeple muhatap bankanın belli bir miktarı ödemeyi garanti etmesinde bir sakınca yoktur. Garantili çeklerde muhatap bankanın ödeme taahhüdü, düzenleyen ile muhatap arasındaki garanti sözleşmesinden kaynaklanır. Bu sözleşme, çek hamiline talep yetkisi veren üçüncü kişi yararına bir sözleşmedir. Garanti sözleşmesi kapsamında karşılıksız çek bedelini ödeyen banka, ödediği miktarı düzenleyenden talep eder.

Banka çekinde, hem düzenleyen hem muhatap bir bankadır. Bu tür çeklerin ödenmeme olasılığı çok düşük olduğundan banka çeki, uygulamada güvenilir kabul edilir. Düzenleyen ve muhatabın aynı banka olduğu banka çekinin hukuki niteliği tartışmalıdır. Banka çekinin çek olma özelliğini koruduğu kabul edilmelidir. Banka çekinde bankanın sorumluluğu muhatap sıfatıyla değil, düzenleyen sıfatıyladır. Dolayısıyla banka, kanunda yasaklandığı gibi, muhatap olarak kambiyo taahhüdü altına girmez. Banka çeki ödenmediğinde, hamil başvuru hakları kapsamında düzenleyen olarak bankaya başvurabilir. Ayrıca kanundaki açık poliçe atfı, çekte düzenleyen ve muhatabın aynı kişi olmasına imkân vermektedir. Bu sebeple pozitif hukuk bakımından da banka çeki, çek olarak geçerlidir.

Ödememe

Ödememenin tespiti için kanun koyucu protestonun yanı sıra, protestoya eşdeğer iki ayrı imkân daha tanımıştır: muhatabın çekin ödenmediğine ilişkin yazılı beyanı ve takas odasının ödenmediğine ilişkin yazılı beyanı (TTK 808). Her üç ihtimalde de, hem çekin ibraz edildiği hem de ödenmemenin tespit edildiği tarihin yazılı beyanda yer alması gerekir. “karşılıksızdır” işlemini yapmayan banka hakkında cezai sorumluluk doğar (bkz: karşılıksız çek başlığı) Bu tespit işlemlerinin yapılmaması durumunda hamil, başvuru haklarını kaybeder.

Karşılıksız Çek

İbraz edilen çek karşılığın mevcut olmaması halinde “karşılıksızdır” işlemine tabi tutulur (ÇK 3/6). Hamilin ödenmeyen çeki imzalamaktan kaçınması halinde, bu işlem yapılmaz (ÇK 3/4). Tüm bu işlemlerden sonra çek hamile iade edilir. Kısmen veya tamamen ödenmeyen çekin üzerine ödenmeme sebebinin ve ibraz tarihinin yazılması hususları, muhatap bankaya yüklenmiş bir görevdir; yerine getirilmemesi halinde, banka görevlisinin cezai sorumluluğu doğar (ÇK 7/4).

Üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin – ki bu ayrıksı dönemden sonra mümkündür – karşılığının kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde bu çekle ilgili hukuki takip yapılamaz. Hukuki takip için çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre ibraz süresi içinde ibraz edilmesi ve “karşılıksızdır” işlemine tabi tutulması gerekir (ÇK 3/8).

Karşılıksız bir çekten söz edebilmek için öncelikle şekil şartları tam bir çekin mevcudiyeti gerekir. İkinci olarak çek, ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmiş olmalıdır. Bu ibraz anında, muhatap bankada çekle işleyen hesapta karşılık kısmen veya tamamen bulunmamalıdır. Son olarak, bunun banka tarafından çek üzerine yazılması gerekir.

Karşılıksız çek durumunda kanun cezai sorumluluk öngörülmüştür. Çek hakkında “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebep olan kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak bin beş yüz güme kadar adli para cezasına hükmolunur. Mahkeme ayrıca çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmeder. Bu yasak gerçek ve tüzel kişi ile tüzel kişi adına çek düzenleyen kişi hakkında uygulanır. Hakkında çek düzenleme yasağı kararı verilenler yasaklılıkları süresince sermaye şirketleri yönetim organlarında görev alamaz. Çek yasağının tebliği ile hakkında yasak kararı verilen kişi, elindeki tüm çek yapraklarını bankaya iade etmekle yükümlü olur (ÇK 5/6). Adli para cezasının ödenmemesi durumunda, bu ceza doğrudan hapis cezasına çevrilir. Hakkında çek düzenleme yasağı olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi de hapis cezasıyla cezalandırılır (ÇK 7/7).

Karşılıksız çek durumunda hukuki sorumluluk da doğar. Başvuru hakları bu kapsamdadır (ayrıca aşağıda TTK 783/3).

Başvurma hakkı

Çekte düzenleyenin ödememe halinde sorumlu olmayacağına ilişkin kayıt koyması mümkün değildir. Süresinde ibraz edilmesine rağmen karşılığın bulunmaması nedeniyle ödenmeyen çeklerden dolayı hamilin başvuru hakkı vardır. Başvuru borçluları müteselsil sorumludur. Karşılıksız çeki ödeyen başvuru borçlusu da kendinden önceki kişilere kambiyo senetleri hukuku çerçevesinde başvurabilir (TTK 724).

Başvurma hakkının kullanılabilmesi için hem ibrazın süresi içinde yapılması, hem de bu süre içinde çekin ödenmediğinin tespit ettirilmesi gerekmektedir. Tespitin bu ibraz süreleri içinde yapılması kural olmakla beraber, ibrazın sürenin son gününde yapılması durumunda, kanun koyucu, tespitin ibrazı izleyen ilk iş günü içerisinde yapılabileceğini öngörmüştür (TTK 809). İbraz ve tespitin mücbir sebep nedeniyle gerçekleştirilememesi halinde ibraz süreleri uzar. Eğer mücbir sebep on beş günden fazla sürerse, artık ibrazın ve ödememenin tespitine gerek kalmaksızın başvuru hakları kullanılabilir (TTK 811). Bu şartlara uygun hareket etmeyen hamil başvuru hakkını kaybeder.

III – Başvurma hakkının kapsamı

MADDE 810- (1) Hamil, başvurma yolu ile

a) Çekin ödenmemiş olan bedelini,

b) İbraz gününden itibaren bu tutarın faizini,

c) Protestonun veya buna denk olan belirlemenin ve gönderilen ihbarnamelerin giderleri ile diğer giderleri ve

d) Çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini, isteyebilir.

MADDE 783 – (3) Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde onunu ödemekle yükümlü olduktan başka, hamilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin eder.

Muhatap nezdinde kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde onunu ödemekle yükümlüdür ve hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmin eder. Bu tazminat için düzenleyenin kusurunun aranmasına gerek yoktur.

2. Ödeyen kişinin hakkı

MADDE 726- (1) Poliçe bedelini ödemiş olan kişi kendisinden önce gelen borçlulardan;

a) Ödemiş olduğu tutarın tamamını,

b) Ödeme tarihinden itibaren bu tutarın faizini,

c) Yaptığı giderleri ve

d) Poliçe bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini, isteyebilir.

Zamanaşımı

MADDE 814- (1) Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Sebepsiz Zenginleşme

MADDE 732- (1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.

(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.

(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.

(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.

Başvuru hakkını kaybeden hamil, sebepsiz zenginleşmeye dayanabileceği gibi temel borç ilişkisine de başvurabilir. Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zamanaşımı süresi de geçirilmişse, hamilin başka yolu da yoktur.

Karşılığın devri

MADDE 733- (1) Düzenleyen hakkında iflasın açılmasıyla beraber, poliçe karşılığının veya düzenleyenin muhatap hesabına alacak olarak geçirdiği diğer paraların geri verilmesi hususunda düzenleyenin muhataba karşı poliçe ilişkisinden başka bir hukuki ilişkiden kaynaklanan istem hakkı poliçe hamiline geçmiş olur.

(2) Düzenleyen, karşılık ilişkisinden dolayı haiz olduğu haklarını devrettiğini poliçede beyan ettiği takdirde, bu haklar, poliçe hamili kim ise ona ait olur.

(3) Muhatap, iflasın açıldığı ilan edildikten veya kendisine devir durumu ihbar edildikten sonra yalnız poliçenin iadesi karşılığında usulü dairesinde hakkını ispat eden hamile karşı ödemede bulunabilir.

Karşılığın iradi ve kanuni olarak devredildiği bu iki durumda, hamil ibraz süreleri ile sınırlı olmaksızın karşılığı, alacağın zamanaşımı süresi içinde talep edebilir. Bu devir hakkında alacağın devrine ilişkin genel hükümler uygulanır. Muhatap düzenleyene karşı sahip olduğu tüm kişisel def’ileri hamile karşı da ileri sürebilir.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir