Thales (Tales) Kimdir?
Bilimsel düşüncenin göreli olarak en arınmış biçiminin ilkin Miletli Thales’de ortaya çıktığını görüyoruz. Thales, dar anlamıyla felsefe tarihinin başında bulunan düşünürdür. Onun için Yunan felsefesi -dolayısıyla da bu felsefeye dayanan Batı kültür çevresinin felsefesi- Thales ile başlatılır. Nitekim Aristoteles de, Metafizik‘inde sözü geçen felsefe tarihi taslağında, ilk filozof olarak Thales’i ele alır.
Thales’in doğup yetiştiği Milet şehri eski İonia kolonilerinden biridir. İonia bölgesi, M.Ö 5. yüzyıl başlangıçlarındaki Pers istilasına kadar, eski Yunan dünyasının kültürce en verimli parçalarından biri olmuştur. Parçalarından biri diyoruz, çünkü eski Yunan dünyası deyince, anayurt olan bugünkü Yunanistan ile, özellikle Ege Denizi çevresindeki, Güney İtalya ve Kuzey Afrika’daki kolonileri -yerleşme yerlerini- içine alan bir bütün anlaşılır. Yunanlıların bir kısmı M.Ö 10 ve 9. yüzyıllarda anayurttan dışarıya göçüp sözü geçen bu kolonileri kurmuşlardır. Göreceğiz ki, yalnızca Thales değil, ondan sonraki ilk düşünürler de burada yetişmişlerdir. Doğrudan doğruya milet çığrından olanlardan başka, Herakleitos, Pythagoras, Xenophanes hep bu bölgedendirler. Batı Anadolu’nun bu parçası, yalnız felsefenin değil, Yunan kültürünün birçok alanlarının ilk çiçeklendiği yerdir de. Örneğin Homeros’un kendisi de, türküleri de bu bölgede doğmuştur; Yunan heykel ve mimarisinin ilk anıtları burada oluşmuşlardır. Bu bölge en parlak çağını 6. yüzyılda yaşamış, Pers salgını ile de önemini yitirmiştir. Milet şehrinin kendisi de 494 yılında Perslerin eline geçmiştir.
Thales’in hayatı ve felsefesi üzerine bildiklerimiz hem az, hem de pek güvenilir değil. Thebai’den Ionia’ya gelmiş bir ailedenmiş. Ünlü Atinalı kanun koyucu Solon ile Lidya Kralı Kroisos’un çağdaşı. Aşağı-yukarı 625-545 yılları arasında yaşamış olduğu sanılıyor. 585 yılındaki güneş tutulmasını önceden hesaplayıp haber vermiş. Güneş tutulmasının hesaplamasında Babillilerin astronomisine herhalde pek çok şey borçlu olsa gerek. Mısır’da da bulunduğu söyleniyorsa da, pek belli değil. Yalnız Mısırlıların geometrisinden pek çok şey bildiği anlaşılıyor. Birtakım geometri teoremlerini bulmuş olduğu da söylenir. Aristoteles’den öğreniyoruz ki; Thales suyu, sıvı olanı, arkhé, yani her şeyin başı, kökü, ilkesi sayıyormuş. Onun felsefesinin özü bu imiş. Her şey sudan türer, yine suya döner. Düz bir tepsi gibi olan yer de su üstünde sonsuz Okeanos’ta yüzer.
Thales’in öğretisi, kolayca görülebileceği gibi, mythos ile büsbütün ilgisiz değil. Örneğin burada Okeanos sözü geçiyor. Yunan mitolojisinde Okeanos (Okyanus) tanrılar ile insanların babasıdır. Sonra Thales suya “tanrısal” diyormuş. Bu da mythos’un etkisini ayrıca göstermektedir. Öğretisine mythos böylesine karıştığına göre, Thales’e neden “felsefenin babası” deniyor? Onu “felsefenin babası” yapan, doğa görüşünü deneylere ve bu deneyleri düşünce ile işlemeye dayatmak istemesi, buna girişmesidir.
Thales’i ilk planda ilgilendirmiş olan konular, gökyüzü ile yeryüzündeki olaylardır. Bunlarla uğraşırken, suyu başa koyması, ilke sayması, belki de, deniz kıyısında doğup büyümesinden ileri gelmiştir. Söylendiği gibi, Mısır’a da gitmişse, Nil nehri dolayısıyla suyun önemini ayrıca orada da görüp anlamıştır. Bütün bu gözlemlerden o, suyun hem yapıcı, hem yıkıcı gücünü, denizin sonsuzluk ve tükenmezliğini vb. çıkarmış olabilir. Ama bu gözlemlere bir düşünce de temel oluyor; Doğayı açıklamak için girişilen bu en eski denemelere -soyut olarak dile getirilmiş olmasa bile- belli bir düşünce kılavuzluk etmektedir; bu da “Hiç’ten hiç birşey meydana gelmez” düşüncesidir (Aristoteles bunu haklı olarak belirtiyor). Bundan dolayı kendisi meydana gelmemiş ve yok olmayacak olan bir varlığı her şeyin ilk nedeni olarak kabul etmek gerekiyordu. Meydana gelmemiş ve yok olmayacak olan varlık da, kendi kendisiyle özdeş kalan, kalıcı olan bir ana maddedir, arkhé’dir. Thales’in göz önünde bulundurduğu da maddi bir varlık olan sudur. Suya ana madde (arkhé) deniyor, her şey kendisinden oluştuğu için. Her şey sudan, bu ana maddeden çıktığı için de, ondan kurulmuştur. Bu arkhé (ilk, temel madde) kavramını başka bir inceleme konusu olarak ele alacağız, ancak Thales’ten sonraki gelişmede yavaş yavaş aydınlanacak bir kavramdır. Thales’in öğretisi bu bakımdan henüz bir başlangıçtır, bir ilk adımdır.
Thales’in kendisi yalnız arkhé sorunu üzerinde durmuştur. Nitekim sonraları ileriye sürülecek bir soruyu, “bu ilk maddeden nasıl ve niçin birtakım şeyler meydana geliyor? Ana maddede ne oluyor, ne geçiyor ki, bundan nesnelerin çokluğu doğuyor?” sorusunu Thales’de henüz bulamıyoruz. Bunu da anlamak güç değil. Thales ile onun hemen ardından gelenlerin öğretilerine bugün hylozoizm (Yunanca hyle = madde, zoon = canlı demektir, dolayısıyla canlı madde anlayışı) deniyor. Demek ki, Miletli filozoflar doğayı açıklamalarına temel olarak canlı bir maddeyi almışlardır. Ancak bu kavramı yanlış anlamamalıdır. Thales, bu anlayışında, canlı ile cansız arasındaki karşıtlığı ortadan kaldırıp bunları daha yüksek bir birlik içinde kavratacak bir kavramı ileri sürmeye kalkmıyor. Bu karşıtlık onun için henüz bir sorun değil. Sözünü ettiği madde onun için kendiliğinden canlıdır. Bu madde kendiliğinden değişebilir, türlü biçimlere girebilir, yaratıcı bir şey bu. Thales’in “her şey tanrılarla dolu” demiş olduğunu Aristoteles’ten öğreniyoruz. Bu da şu demek; her şey canlıdır, her şey, içinde tanrısal bir yaratıcı gücü taşıyan su ile doludur. Thales bir de mıknatıs ile elektriklendirilmiş kehribarın “ruh” taşıdığını söylermiş. Mıknatıs gibi etkin olan her şey yaratıcıdır, canlıdır, ruhludur. Ancak sonraları birbirinden ayırt edilecek bu canlı ve ruhlu kavramları, ilkin özdeştiler ve başlangıçta ana maddenin değişme yeteneğini anlatmak, bundan çeşitli varlıkların nasıl meydana geldiğini açıklamak için kullanmışlardır.
2 Responses
[…] Felsefesi 1.1) Doğa Felsefesi Thales Anaximandros Anaximenes Herakleitos Xenophanes Parmenides Elea’lı Zenon Pythagoras […]
[…] filozoflardan ikincisi Anaximandros‘tur. O da Miletli. Thales‘ten bir sonraki kuşaktan. Onun öğrencisi, sonra da ardılı (halefi) olmuş. Güneş […]