Ahmet Önel – Uçmak Özgürlüktür
UÇMAK ÖZGÜRLÜKTÜR
(HEZARFEN AHMET ÇELEBİ)
YAZAN:
AHMET ÖNEL
Sahne 1/
oyun
OYUNCULAR OYUN SANDIKLARINI ÇEKEREK GİRERLER
Oyun giriş şarkısı:
BİRLİKTEYİZ BU ÇOK GÜZEL
BİR OYUNLA BİRLİKTEYİZ
KAH HAYALİZ KAH GERÇEĞİZ
BİR ZAMANI DÜŞLESEK Mİ
ÖYKÜMÜZE BAŞLASAK MI
BİR MASAL VAR MASAL DEĞİL
ANLATMASI KOLAY DEĞİL
ŞAKASI VAR ALAY DEĞİL
GÖNÜLLERİ HOŞLASAK MI
BİR YERİNDEN BAŞLASAK MI
GEÇMİŞE BAK ÖĞREN GÜNÜ
HAZİNEDİR SİLME DÜNÜ
SOR SORGULA GÖRDÜĞÜNÜ
NAKIŞ NAKIŞ İŞLESEK Mİ
ŞU OYUNA BAŞLASAK MI
EĞLENCEDEN UZAK DURMA
ÖĞRENMEYİ EKSİK ETME
ÇOĞALMADAN BURDAN GİTME
HAK EDENİ TAŞLASAK MI
ŞU ÖYKÜYE BAŞLASAK MI
BİR ŞENLİĞİ İZLER GİBİ
BİR GERÇEĞİ GÖZLER GİBİ
BOZUK DÜZEN SAZLAR GİBİ
YALAN SÖZÜ BOŞLASAK MI
ÖYKÜMÜZE BAŞLASAK MI
ÖYKÜMÜZE BAŞLASAK MI
(şarkı bitiminde öne çıkarlar)
1. OY. Sonunda geldik işte… Söz verdiğimiz saatte, dahası
dakikada karşınızdayız…
2. OY. İnsanoğlu dediğin sözünde durmalı değil mi arkadaşlar. Şimdi hiç
unutmam bir zamanlar….
3. OY. (DÜRTER) Şşşt! Sözünde durmak kadar, söz etmek de önemli…
Kantarın topuzunu kaçırma hemen.
2. OY. Özür dilerim. Konuşmayı pek severim, bilirsin..
3.OY.Neyse! Sadede gelelim ve başlayalım öykümüze..Eh, bunca yolu
boşa gelmedik, bunca yükü boşa taşımadık elbette.. Yoksa yalnızca
yolculuk yaptığımızı mı sandınız?
1.OY.Yolculuğa çıkmıyoruz.. ama size yolculuğa çıkan birinin
öyküsünü anlatacağız…
3.OY.Ancak öyküsünü anlatacağımız kişi, öyle ülkeler ya da kentler
arasında dolanmıyor arkadaşlar. Onun rehberi aklı!
2.OY.Öyleyse çok haklı!
1.Oy. (DÜRTER) Bizim öykü kahramanımız aklını kurcalayan soruların
peşine düşüyor arkadaşlar.. Biliyorsunuz, böylelerine meraklı derler.
Meraklı olmak güzel değil mi ?
2.OY.Olmaz mı? Örneğin ben..Çok meraklıyım..Sözü nereye getireceğimizi
çok merak ediyorum..
1.OY.Acele etmezsen sözü orAya da getireceğiz elbette..
3.OY.Gördüğümüz, tanık olduğumuz her şey içinde bir de soru
barındırmıyor mu sizce? Söyleyin bakalım, bir çiçek neden kokar?
Çimen neden yeşildir? Bulutlar nereden gelir nereye giderler..Balık nasıl
yüzer, kuş nasıl uçar? (BEKLER) Evet evet! Bakın bu son soru
önemli..Kuş nasıl uçar?
4. OY. Bizim öykü kahramanımız da bu sorunun yanıtını merak
etmiş arkadaşlar.. Kuş nasıl uçar diye düşünmüş taşınmış..Dahası
kuş uçabildiğine göre insanoğlu da uçar, çünkü insanoğlunun aklı
kuşun aklından daha güçlü, daha keskindir demiş ve kolları
sıvayıp uçmaya kalkışmış..
1. OY. (GÜLER) Evet…Bu sohbeti burada noktalayıp öyküye geçsek iyi olacak..
2. OY. Yoksa salondaki arkadaşları uçurup kaçıracaksınız, ona göre!
4. OY. Haydi öyleyse başlayalım… Açalım sandıkları ve kuralım oyun mekanımızı..
(MÜZİK EŞLİĞİNDE SANDIK BOŞALTILIR; KUKLALAR TANITILARAK ÇIKARILACAK VE MEKAN OLUŞTURULACAKTIR/ AÇIŞ MÜZİĞİ BU TANITIM BÖLÜMÜNDE DEĞERLENDİRİLEBİLİR)
- OY. (ÇIĞIRTKAN KUKLASINI ÇIKARIR) Bu kuklanın adı Çığırtkan, arkadaşlar.. Laf aramızda kendisi biraz dalgacı, biraz da uykucudur…
- OY. Desene onu benim oynamam gerekecek…
3. OY. Gördüğünüz gibi davuluyla, birazdan duyacağınız kulak tırmalayıcı sesiyle hayli ilginç bir kukla..Bir dakika..Yerinde duramıyor bu..Sanırım söyleyeceği bir şeyler var…Ona kulak vermeye ne dersiniz peki?
(ÇIĞITKAN)
Güm güm de güm güm..
Hey hey de hey hey!
Kulak verin Çığırtkana..
Gitmesin diyeceklerim yabana..
Ahmet Çelebi’dir adı..
Uçmaktır maksadı..
(OYUNCULAR HEZARFEN KUKLASINI ÇIKARIRLAR)
Cambaz Ahmet bu Salı Galata kulesinden atlayacak..
Marifeti yamandır…Atlayıp havada kalacak..
Söyler Ahmet, Haliç’i uçar, aşıp geçerim..
Üsküdar’a konar, bir yorgunluk kahvesi içerim..
İzlemesi bedava..toplaşın ey insanlar
Anlatırsınız ilerde..kuş adam var idi bir zamanlar..
Güm güm de güm güm..
Hey hey de hey hey…
- Oy. Duydunuz mu siz de? Olacak şey mi bu? Adamın biri çıkmış ortalığa..Uçacağım da uçacağım aman diye tutturmuş..
- OY. Belki de aklı bir karış havadadır.. Kim bilir belki de kafası su dolu kovadadır..
- OY. Uçmaya kalkışan kahramanımızın adı Hezarfen Ahmet Çelebi. Kendisi bir bilim adamıdır, yoksa sıradan bir canbaz mı sandınız onu?
- OY. Zaten, Hezarfen dediklerine göre bilim adamı olduğu belli…Eh, adı
üstünde Hezarfen demek, bin fen, yani bin bilim demek… Neyse, biz
öyküyü sürdürelim..
1. OY. Sözün kısası, Çığırtkan ortalıkta dolanır da duymayan kalır mı? Ya duyanlar konuşmadan dururlar mı?
2.OY. Tabii canım! Hiç unutmam..Bir keresinde de..
3.OY. (DÜRTER) Gelin şimdi de zamanın insanlarına kulak verelim.. Hezarfen’in yapacaklarıyla ilgili neler düşünür, neler söylerler, dinleyip öğrenelim…
4. OY. İşte Galata Meydanı! Meydanın hemen ardında tüm görkemiyle Galata Kulesi… Koca kenti kuşbakışı görmek isteyenlerin tıknefes çıktıkları koca kule..
- OY. Aşağısı ise her zamanki gibi kalabalık… Hezarfen’i çoktan çekiştirmeye başlamışlar bile..
- OY. Öyleyse gelin olanı biteni, söyleneni edeni yakından izleyelim…
- OY. Neler olup bittiğini yakından görelim..
Sahne 2/
(Meydan)
Kuklalar/
Saka
Simitçi
Yaşlı Adam
Bohçacı Kadın
Genç Kız
Sarhoş
Hırsız
Zaptiye
SAKA. Su var..Buz gibi su..Dişlere keman çaldırmazsa para yok..
SİMİTÇİ. Saka kardeş…Çığırtkan’ı duydun mu? Adamın bir kuş gibi
uçacakmış..
SAKA. Duymaz mıyım? Salıya büyük iş var bize..Meydan adam almaz..Biz de
iyi satış yaparız..
SİMİTÇİ. Aklın fikrin satışta. Adamı merak etmez misin?
SAKA. Nesini edeyim canım! Paşa gönlü uçmak istemiş..Eh, yolu açık olsun..
KADIN. Ay ay..Ayağıma kara sular indi..Şurdan bana bir bardak su ver
Saka efendi..
SAKA. Hemen vereyim bohçacı abla.. Bana sorarsan bu kadar yürüyüp
yorulmana gerek yok..
KADIN. O da ne demeye geliyor şimdi?
SAKA. Sen de şu Hezarfen efendi gibi, gideceğin yere uçuver canım.
KADIN. A üstüme iyilik sağlık..Elin delisiyle beni bir kefeye mi koyuyorsun?
Hezarfen’in Evi
Hezarfen, kanatları onarıyor.. Elinde tutkal tenekesi…
HEZARFEN. Başaracaksın Ahmet! Olacak bu iş! Kuş gibi uçacaksın… Sen
uçacaksın, seni gören herkesin de aklı başından uçacak. İnsanoğlu
başarırmış diyecekler…Başarırmış..Yeter ki bir yol istesin! İşin öncesi
istemede, sonrası çalışmak. Yılmadan, usanmadan çalışmak , araştırmak. Aklın,
bilimin başaramayacağı bir şey var mı? Yok! Yol gösteren, ışık veren başka
ustalarım oldukça işim daha kolay… Evet, şimdi hesapları bir kez daha gözden
geçirmeli..Ardından şu dev kanatlara bir kat daha tutkal sür bakalım Ahmet
Efendi.. Sür ki, kanatların Boğaz’ın sert rüzgarına karşı durabilsin..
Kuledibi (Curcuna devamla…)
YAŞLI. Of! Bu ne sıcak hava yahu..Şöyle bir soluklanayım..
SİMİTÇİ. Babalık..Hezarfen’i duydun mu?
YAŞLI. Ne diyorsun, duymuyorum!
SAKA. Babalığı zorlama. Kulaklar iflas etmiş.. Hezarfen’i nerden duysun!
SİMİTÇİ. Sen öyle san. Babalık işine gelenleri duyanlardan…
KIZ. Ay! İmdat..Hırsız var…Çantam çalındı dostlar..
KADIN. Yakalayın..Hırsızı gördüm..Tutun şunu.. Kaçıyor..
ZAPTİYE. Kaçıyorsa sorun yok.. Uçarsa o zaman korkacaksın..Gel bakalım
eli uzun. Yine iş başındasın demek!
HIRSIZ. Yapma ağabey! Ben vatandaşın iyiliğine çalışıyorum..
ZAPTİYE. O da ne demeye geliyor şimdi?
HIRSIZ. Çığırtkan’ı duydun.. Adamın biri uçacakmış. Milletin cüzdanı uçmasın,
yerinde dursun diye tek tek kontrol ediyordum..
ZAPTİYE. Ben seni karakolda bir kontrol edeyim en iyisi. Bakalım uçmakta mısın,
uçurtmakta mısın?
Hezarfen Ev (devamla…)
ARKADA LEONARDO’NUN ÇİZİMLERİ BULUNMAKTADIR; KANATLARLA BİR
SÜRE OYNAR; ONLARI LEONARDO’NUN ÇİZİMLERİYLE KARŞILAŞTIRIR.
.
HEZARFEN. İşte büyük Usta Leonardo’nun çizimleri. Ah, insanı nasıl da
cesaretlendiriyor. Duydum seni Leonardo Usta.. Yaptıklarını ettiklerini öğrendim..
Bana yalnız olmadığımı hatırlattın; sağ olasın! Bu çizimler, insanı gökyüzüyle
yarışmaya çalışan bu devasa çizimler bana güç veriyor..Yalnız değilsin Hezarfen!
Yalnız değilsin!
BİR KELEBEK, HEZARFEN’İN KANATLARINA KONAR; KELEBEKLE BİRLİKTE
KANATTAKİ IŞIK GÜÇLENİR) Şu kelebeğe de bakın hele!. Onların da kanadı
var, onun için de uçabiliyorlar. (KELEBEĞİ ELİNE ALIR; ÇİZİMLERE YAKLAŞIR)
Sevgili kelebek, önümüzdeki Salı da ben de uçacağım. Tıpkı senin gibi. Leonardo
çizimleri yaptı, ama ben, Hezarfen Ahmet Çelebi bu kanatlarla havada kalmayı
başaracağım!. (KELEBEĞİ SERBEST BIRAKIR)
Kuledibi (devamla…._kullanılmayabilir)
SARHOŞ. Heyt! Açılın..Karada kaplan..denizde aslan..
SİMİTÇİ. Babalık…Sen Hezarfen’den önce uçmuşsun anlaşılan..
SARHOŞ. Uçmak için Galata Kulesi’ne ne gerek..Bir büyük şişe, bir de yarım
börek..Hooop! Buluttasın imanım..
KIZ. Ay! Şu cambazın Salı günü uçacağı doğru mu bey amca?
YAŞLI. Ah ah.. Dünya değişiyor hanım kızım. İnsanoğlu kuşa özendiyse orda
durmayacaksın demektir..Tekinsiz oldu dünya..
BOHÇACI. Kim inanır canım! Adamcağız ekmek parası kazanacak zahir!
KIZ. Ya düşer bir yerini kırarsa..
YAŞLI. Bırak kızım bırak..Kırılacağı varsa kırılır. Yeter ki kalpler kırılmasın!
Sahne 3/
( Hezarfen’in Evi)
AYŞE. (KAPIDAN BAŞINI UZATIR ) Dayı… Girebilir miyim?
AHMET. Sevgili yeğenim..Küçük Ayşe. Gel..Yaklaş yanıma!
AYŞE. (KANATLARA YAKLAŞIR) Bunlar ne kadar güzel böyle!
AHMET. Bu gördüklerin kanat Ayşe. Kısmet olursa bunlarla uçacağım..
AYŞE. Uçmak mı? Kuşlar gibi mi yani?
AHMET. Neden olmasın? Kuşların kanatları varsa biz insanların da aklı var..
AYŞE. Akıl uçmaya yeter mi peki?
AHMET. Denemeden nasıl bilebilirim! Çabam da bu işte Ayşe. İnsanoğlunun aklı
kuşun kanadının aynısını yaptırabilir. Gerisi ise denemeye kalmış..
AYŞE. (EL ÇIRPAR) Dayım uçacak..Dayım kuş gibi uçacak!
AHMET. Sabırsızlık gösterme Ayşe. Kanatları yapmakla iş bitmiyor..
AYŞE. Anladım! Bir de kuyruk yapacaksın.
AHMET. (GÜLER) İlahi çocuk. Kuyruk yapmayacağım tabii ki. Ama ince hesaplar,
kağıt üstünde çalışmalar yapmam gerek..
AYŞE. Yoksa bütün bu kağıtlar..
AHMET. Şunları görüyor musun? Uçmayı akıl eden ademoğlu yalnızca ben değilim
Ayşe.. Batı’da, yani Avrupa’da da uçmayı düşleyenler olmuş..
AYŞE. (ÇİZİMLERE BAKAR) Şu kanatlar..Ne kadar güzel!
AHMET. Hem de çok güzel. Çünkü bunu çizen bir düşünce adamı olduğu kadar
aynı zamanda bir ressam.. Adı da Leonardo da Vinci!
AYŞE. Leonardo da Vinci demek!
AHMET. Evet..Bu kanat tasarımları da onun. Kendi kanatlarımı yaparken bu
çizimlerden de yararlandım Ayşe! Şimdi sana küçük bir sır vereyim,
ister misin?
AYŞE. İsterim..Çok isterim.
AHMET. Bilimin, düşüncenin sınırı, ayrı ülkesi yoktur Ayşe. Tıpkı uçan bir kuşun
ülkeler aşması, sınırlar geçmesi gibi..
AYŞE. Anladım sanırım. Sen ve Leonardo… aynı ülkenin, bilim ülkesinin
yurttaşlarısınız!
AHMET. Ne kadar güzel söyledin böyle.
AYŞE. Dayımın yeğeniyim ne de olsa.. Belki günün birinde ben de uçmayı
deneyebilirim..
AHMET. Dedim ya, çok sabırsızsın. Hele biraz bekle de, dayının uçup
uçamayacağını bir gör bakalım!
MUSTAFA. (GİRER) Oh! Dayı yeğen eğleniyorsunuz bakalım!
AHMET. Mustafa, sevgili kardeşim..sen miydin..Gel, yanımıza gel..
MUSTAFA. Ne yazık ki ben eğlencenize katılamayacağım ağabey.
AHMET. Senin canın sıkılmış yine!
MUSTAFA. Bütün şehir senden söz ediyor ağabey. Şu yapacağın cambazlık..
AHMET. Mustafa! Ben cambaz değil, bir bilim eriyim!
MUSTAFA. İşin o yanını bilemem..Ama Salı sabahı Galata kulesinin altında
toplanacak bütün insanlar cambaz seyredeceğini düşünüyor..
AYŞE. Dayım uçacak..Kuş gibi uçacak.
AHMET. Ayşe..bizi biraz yalnız bırakır mısın? Daha sonra yine gelirsin olur mu?
AYŞE. Tamam dayı. Ben de şimdilik sokakta uçurtma uçururum.. (ÇIKAR)
MUSTAFA. Ağabey! Ayşe’den farkın yok bana soracak olursan. Şu iş.. fena
olacak..Söylemedi deme sakın!
AHMET. İşte yine başladın!
MUSTAFA . Ağabey..Çılgınlık bu! Kendini kuleden aşağıya atacaksın..
AHMET. Atmayacağım Mustafa. Uçacağım!
MUSTAFA. Ya yere çakılırsan?
AHMET. Eh! Hesapta bir yanlışlık yapmışım demektir ki, işte o zaman
bana kızarsın.
MUSTAFA. İşin eğlencesindesin!
AHMET. Bilimin heyecanı insanı eğlendirir Mustafa. Keşke sen de
biraz ilgilenseydin!
MUSTAFA . Ben halimden memnunum. Tek sıkıntım..
AHMET. Tek sıkıntın benim Mustafa. Biliyorum bunu.
MUSTAFA. Padişahın kolcuları seni rahat bırakmayacak, göreceksin.
Hem Hükümdarımız Murad Hüdavendigar da bu gösteriyle yakından
ilgileniyormuş duyduğuma göre..
AHMET. Ne güzel! Demek padişah efendimiz benden, yani bilimden yana..
MUSTAFA. Bundan emin olma..
AHMET. Ben yine de böyle düşünmek isterim Mustafa..Tut bakayım şu kanadın
ucundan. Sırtıma bir kez daha geçireyim..
MUSTAFA. (UZAKLAŞIR) Onlara dokunmamaya yeminliyim.
AHMET. Eh! Ne yapalım, bu günkü çalışmayı da yalnız yapacağım demektir.
Hep söylerler..Bilim adamı başarıya ulaşana kadar her zaman
yalnızdır..Ama salıya uçacak ve ummadığın kadar kalabalık olacağım
Mustafa. Göreceksin! Şimdi bana izin ver Mustafa. Yorgunum.
Bir parça uyuyup dinlenmeliyim…
MUSTAFA ÇIKAR; HEZARFEN UZANIR;
KARARMA;GECE
HEZARFEN’İN KANATLARINDAN BİRİ GÖLGE SAHNESİ OLARAK
DEĞERLENDİRİLECEKTİR. YÜKSELEN DUMANLARIN ARASINDAN,
DÖNEN BİR DÜNYA FİGÜRÜ VE ÜSTÜNDE AHMET’İN UÇMAKTA OLAN
KÜÇÜK TASVİRİ BELİRECEKTİR. SAHNEYE KISIK
SESLE “MOZART” MÜZİĞİ EŞLİK EDER. (BU ÖZEL ÇALIŞMA MEHTER
MÜZİĞİYLE DEVAM ETMEKTEDİR) GALİLEO’NUN BÜYÜK TASVİRİ
GÖLGE SAHNEDE ÖNE ÇIKAR)
GALİLEO. Ahmet…Beni duyuyor musun? Ben Galileo! Senin gibi bir bilim adamıyım
ben de. Ah! Bağnazlık, tutuculuk bilimin her zaman düşmanı oldu Ahmet.
Senin gibi ben de zorluklar yaşadım. Dünya dönüyor dediğimde ortalık
ayağa kalktı.. Neredeyse başımı gövdemden alacaklardı Ahmet!
Söylediklerime kimse inanmadı. Bilim adamı her zaman yalnızdır..Bu
yüzden her zaman da cesur olmalıdır Hezarfen Efendi. Başaracaksın
Ahmet. Mutlaka başaracaksın.. Sakın yılma.. Umudunu yitirme ve devam
et! Görüyorsun işte.. Hem dünya dönüyor..hem de sen uçuyorsun..
Uçuyorsun Hezarfen!
(GALİLEO KAYBOLUR; AHMET VE DÜNYA FİGÜRÜ YENİDEN
HAREKETLENİR . MOZART MÜZİĞİ GEÇMEYLE YERİNİ MEHTER
MÜZİĞİNE BIRAKIR)
Sahne 4/
(Saray Balkonu)
Murad Hüdavendigar
Sefer Ağa
Mehter Müziği. Mehteran geçişini tamamlar. yavaş yavaş sahneyi doldurur.
(Reji için bir düşünce: Mehterin, klasik iki ileri bir geri esprisi burada yavaş ilerleme ve hızlı gerileme göstergesi olarak kullanılabilir.. Bu sahnede iki ileri bir geri giderek sahneyi kateden mehteran, finalde, aktarılan düşünceyi de vurgulamak için, iki geri bir ileri –ters yandan girişle- gösterilebilir)
Sahnenin solundan sağına doğru yürürler. Sultan Murat ve Vezir Sefer Ağa
oyun alırlar.
MURAT. Sefer Ağa. Ardımda mısın?
SEFER. Evet sultanım. Her zamanki gibi yanınızdayım.
MURAT. Mehteran çok başarılı ve disiplinli görünüyor. Halkı da iyi eğlendirmiştir,
buradan izledim.Onlara hemen ödül veresin.
SEFER. Baş üstüne sultanım.
MURAT. Bu arada, bu kalabalığı fırsat bilip yeni emirlerimi, yasaklarımı halkıma
duyurdun mu, Sefer Ağa?
SEFER. Duyurdum elbette. Sultanım tasa etmesin!
MURAT. Ya sarhoşlar, içki içenler?
SEFER. İçemezler Sultanım. Buyruğunuzla hepsinin gözü korkmuştur.
MURAT. İçen olursa zindanı boylayacak..Demiş misindir?
SEFER. Demişimdir Sultanım. Ayrıca Çığırtkanlar, tellallar salıp duyurmuşumdur.
MURAT. Ya şu Cambaz ne demeye geliyor Sefer Ağa?
SEFER. Efendimiz..yani ben…
MURAT. Lafı gevelemeyesin Sefer Ağa. Kimdir bu Hezarfen Ahmet dedikleri?
SEFER. Şayet ağızlarına bir katre içki koyarlarsa..
MURAT. (SİNİRLİ) Sefer Ağa! Hezarfen Ahmet’i soruyorum sana. Bana maval
okuma. Ne yapmaktadır bu Ahmet?
SEFER. Bir çeşit hokkabazlık, sihir gibi bir şey, sultanım.
MURAT. Sihirbaz mı? Sihirbazların gösteri yapmasını yasaklıyorum.
SEFER. Haklısınız, sultanım. Sihirbazlık yasaklansın, sultanım. Ancak şu Hezarfen
dedikleri biraz farklı sultanım. Sihirbaz değil de…cambaz! Hah! Frenkler’in
deyişiyle akrobat sanırım, kendisini Galata’dan aşağıya atacakmış.
MURAT. Aşağıya atacak demek! Yani bir çılgın..bir deli. Dahası bir serseri! Sana
serserileri zindana atmanı söylemiştim Sefer Ağa.. Kendini bilmezler hala
sokakta nasıl dolaşırlar, Sefer Ağa?
SEFER. Kızmayın sultanım. İcabına bakarım..Hemen!
MURAT. Şu adamın da icabına bakıla Sefer Ağa!
SEFER. Aslına bakarsanız sultanım, o bir serseri, kendini bilmez değil. Kendisinin
bilimle uğraştığı söyleniyor. Halk onu “bin ilimli” anlamında Hezarfen Çelebi
diye çağırıyor..
MURAT. Bilim adamı mı? Hiç bilim adamı kendini kuleden aşağı atar mı? Bu işte bir
bit yeniği var Sefer Ağa!
SEFER. Onun muradı başkadır sultanım. Söylediğine göre, kendisini Galata
Kulesi’nin tepesinden bırakacak, havada kalacak ve ayrıca boğazın
üstünden uçarak karşıya geçecekmiş..
MURAT. Ne diyorsun sen? Nasıl uçarmış bu adam?
SEFER. Kanatlarıyla sultanım. Uçmak için özel kanatlar yaptırmış.. Yani öyle
diyorlar..Bilimsel hesaplamalar yardımıyla..
MURAT. Bırak şimdi bilimsel hesapları! İzni var mıdır?
SEFER. İzin mi? Ne için sultanım?
MURAT. Uçmak için izin almış mıdır, Sefer Ağa? Ne zamandan beridir, izinsiz
insanlar kendisini kuleden aşağıya bırakırlar bu ülkede?
SEFER. Fakat sultanım, biz cambazlardan izin kağıdı sormayız. Ne de olsa onlar
ahaliyi eğlendirirler..Hoşça vakit geçirtirler..
MURAT. İyi de onun cambaz değil, de bir bilim adamı olduğunu söyleyen sen
değil misin?
SEFER. Benim…
MURAT. Dinle beni Sefer Ağa. Bu adam tehlikelidir.. Uçmaya yeltenmektedir.
Ee? Günün birinde ülkede herkes uçmaya kalkışırsa ne olacak? Kim
önünü alacak bu çılgınlığın ? Uçmaya kalkan biri tehlikelidir Sefer
Ağa! Ne yapacağı, edeceği belli mi olur? Ya sarayın surlarını geçerse?
Ya Hünkar Murad’ın görkemine gölge düşürürse? Padişahtan yüce
adem olur mu? Uçmak gerekirse bu ülkede padişah uçar Sefer Ağa!
Bu adamı izle, Sefer Ağa. Yaptığı hiç hoşuma gitmiyor. Hem de
hiç hoşuma gitmiyor!
SEFER .Evet, Sultanım. Haklısınız, Sultanım.
MURAT.Tez tellallar çıkarasın! Murad Hüdavendigar’ın uçmayı yasakladığı dört bir
yana duyurulsun! Uçmaksa yalnızca padişaha haktır! Cümle aleme duyur,
uçmak yasaktır! (ÇIKAR)
SEFER. (YALNIZ) Uçmak yasaktır! İyi de ahali bu gösteriyi beklemekte! Şimdi biz
Hezarfen’i yasaklarsak asıl o zaman kıyamet kopmaz mı? Millet, koca
padişah bir cambazdan korktu gösteriye izin vermedi demez mi? İş başa
düşüyor Sefer Ağa! Şu cambazın gösterisini yapması için onu ikna edesin!
Nasıl olsa Çelebi işin altından kalkamaz…Kuleden atlayıp yere çakılır..Her
şey yoluna girer…Haydi bakalım. Hiddetini çekmeden şu işi hallediver Sefer!
(ÇIKAR)
Sahne 5/
(OYUNCULARIN KONUŞMASI SIRASINDA PADİŞAH VE VEZİR, ARKADA GÖLGE OLARAK GÖSTERİLEBİLİR)
1. OY. Gördünüz mü arkadaşlar? İşler karışıyor…Padişah uçmak yasak diyor,
veziri ise onu bu düşüncesinden vazgeçirmeye çalışıyor…
4.OY. Bu arada bizim Hezarfen de tüm gayretiyle çalışmalarına devam ediyor.
- OY. Sonunda Sefer Ağa, tellallar meydana inip de uçmak yasaktır diye
fermanı okumadan padişahı ikna etmeyi başarıyor…
2. OY. (ÇIĞIRTKAN’I YÜKLENİR) Uçmak yasaktır!
1.OY. (DURDURUR) Hayır..Hayır…Bu sahnede değil..Şimdilik tellal çıkarmaya
gerek kalmadı..
- OY. Sahi mi? Ben ise bütün bir gece bu sahneye çalışmıştım..
- OY. Eh..Biraz daha bekleyeceksin anlaşılan.. (DEVAM EDER) Murad
Hüdavendigar da bir seferlik olsun bu gösteriye izin veriyor..
4.OY. Eh, diyor Padişah…Denesin şu Ahmet Çelebi dedikleri denesin bakalım
ne olacak… Kim iddia edebilir ki kuş gibi uçmayı başaracak? Atlasın
kuleden görsün gününü.., alsın bakalım boyunun ölçüsünü..
2. OY. (DAVULLA) Atlasın kuleden görsün gününü.. Alsın bakalım boyunun
ölçüsünü..
- OY. ( 2.Yİ DURDURUR) Sıran gelmedi.. (DEVAMLA) Eh, bütün bunlardan
sonra kimse bir daha uçmaya kalkışmaz…şu saltanat gününde kimse
padişahın canını sıkmaz…
3.OY. (2. Yİ DÜRTEREK) Evet! Şimdi çığırtkanlar meydanda dolaşsın..Duyana
da duymayana da ulaşsın!
ÇIĞIRTKAN:
Güm güm de güm güm..
Hey hey de hey hey!
Günlerden Salı..Büyük gün!
Hezarfen Ahmet Çelebi bu gün uçacak..
Galata’dan kendini bırakacak…
Üsküdar’a konacak..
Halk için bir eğlence…
Ahmet için bir deney bilim adına…
Toplanın ey ahali…
Siz yine de olanları eğlence belleyin..
Olanı biteni iyi izleyin!
Sahne 6 /
(Galata Meydanı)
Karakter kuklalar/
Denizci
Bohçacı Kadın
Hırsız
Saka
Simitçi
Yaşlı adam
Genç Kız
Mehteran
Mehteran’ın gösterisinden kısa bir bölüm izleriz. Ardından curcuna.
Kukla karakterler, bir ağızdan konuşmaktalar..
SİMİTÇİ. Haydi taze simit… Dişlere keman çaldırmazsa para yok!
SAKA. Simitçi? Sıcak başına vurdu herhalde… Simitler gevrek diyeceksin…Dişlere
keman çaldıran benim soğuk su efendi! (BAĞIRIR) Buz gibi su… Dişlere
keman çaldırmazsa mangırın cepte kalsın..
KADIN. Ayol..Saka olacak mendebur. Yılışmasana.. Su mu satacaksın, beni mi
yıkayacaksın belli değil..
SAKA. Kızma be abla. Elim değmişken bir de kese atayım istersen.
KADIN. Üstüme iyilik sağlık ayol. Cambaz izlemeye geldik, maskara olduk vallahi..
KIZ. Hanım abla. Cambaz Galata Kulesi’nden bugün atlayacak, öyle mi?
KADIN. Öyle diyorlar ama sen gözünle görmeden fazla inanma.
DENİZCİ. İyi günler hanımlar. Ben gördüğünüz gibi denizciyim..Denizlerde geçer
ömrüm..Ama bu gün havalarda uçan birini görmeye geldim..
KADIN. (AÇILAN KARAGÖZ PERDESİNİ GÖSTERİR) Oh oh! Burada eğlencenin
hası varmış civanım..Şimdi de Karagöz oynayacak..
DENİZCİ. Efendim.. Küçükken ben de pek ala Karagöz oynatırdım, lakin..
SAKA. Birader, gevezeliği kes de şu eğlenceyi seyredelim, ne dersin!
(HAYAL PERDESİ)
HACİVAT .Aman aman.. Karagöz’üm nerdesin? Şu curcunaya bakılacak olursa, tam
bulunman gereken yerdesin..
KARAGÖZ. Geldim Hacivat.. Bensiz eğlence, kambersiz düğün olmaz..Ne varmış
burda, söyle bakalım…
HACİVAT. Efendim, Hezarfen denilen şahsı muhterem Galata kulesinden atlayıp
uçacakmış..
KARAGÖZ. Ben şimdi ona bir çimdik basarım, lahzada uyuduğu uykudan uyanır..
HACİVAT. Yani sizce Ahmet Çelebi uçamaz mı Karagözüm?
KARAGÖZ. Yahu sen ne diyorsun Hacivat! Ben uçmaktan söz etmiyorum ki..
Uçmasına uçar da şu dağın taşın binaya kestiği Şehri İstanbul’da boş
yer bulup nereye konacak, ben onu merak ediyorum..
HACİVAT. Ah Karagöz.. Efendim, sürçü lisan eyledikse affola!
KARAGÖZ. Affolmasa da şu Hacivat tokadımla mahfola! (VURUR, ÇIKARLAR)
AHMET. (YALNIZ) Zamanıdır Ahmet! Deneyeceksin. Bu cüretli kulunu utandırma
Tanrım. İnancımı tam, bilgimi kusursuz kıldım. Gayreti de unutmadım.Üfle
sıcak nefesinle kol altlarıma. Kuş misali havada tut beni… Bilimin aşkı
insanın çabasıyla buluşsun. Galile’nin, Leonardo’nun, velhasıl aklını ilime
irfana vermiş her kulun gücü toplansın bende. Toplansın ki, yarın yine
övgüyle gönençle ansınlar beni. Hezarfen’in gayretiyle insan aklı uçmanın
da hakkından geldi desinler… Tanrım! Utandırma bu kulunu. Balmumuyla
güçlendirdiğim, bilgiyle donattığım kanatlarımı havada tut, toprağa gömme!
AYŞE. (GİRER) Dayı! Atlıyor musun sahiden?
AHMET. Ayşe! Burada ne arıyorsun? Aşağıda olmalıydın..
AYŞE. Kendine boşluğa bırakacağın bu an yanında olmak istedim dayı. Sana güç
vermek istedim..
AHMET. Ayşe! Merak etme…Gücüm tamdır. Bilimle inançla donattım ben gücümü.
AYŞE. Öyleyse…öyleyse uçacaksın dayı.
AHMET. Bana inanman ne güzel!
AYŞE. Dahası..senden sonra ben de uçacağım dayı… Arkadaşım Ali de, Meryem de
uçacak.Herkes seni bekliyor.
AHMET. Sizi utandırmayacağım Ayşe.. Evet! Şimdi benim için dua et! ZAMANIDIR!
Kuledibi
SİMİTÇİ. Taze çıktı fırından. Simit yiyen yok mu?
YAŞLI: Ver bakalım delikanlı. Ama simidin taze olsun..
SİMİTÇİ. En az senin kadar tazedir beybaba. Merak etme.
KADIN. Tiridi çıkmış adama neler söylüyor..
DENİZCİ. Aslında ben duydum da inanmadım…Yani şu cambazın uçacağına..
KIZ. . Ah! Keşke uçsa..Şöyle denizin üstünden süzülürken beni de alıp götürse..
SAKA. Ya denizin ortasında cup diye bırakırsa? O zaman görürsün gününü..
YAŞLI. Efendim..Evropa ilimde fende pek ilerlemiş diyorlar. Onlar bu uçma işini
cambazlara değil, işin uzmanlarına bırakıyorlar..
DENİZCİ. Avrupayı bilirim babalık..Pek uygar bir yerdir..Hatta hırsızları bile
gelişmiştir..Örneğin arabanı mı uçurdular, yerine bir velespit bırakmayı
ihmal etmezler..
YAŞLI. Bir de elektriği bulmuşlar diyorlar.. Albay elektrik diye biri bulmuş, öyle mi?
DENİZCİ. Öyle babalık Hatta o sayın albayı daha sonra elektriği buldu diye
generalliğe terfi ettirmişlerdir..
ZAPTİYE.Gördün mü ya! Elin gavuru nelerle uğraşıyor. Biz de burda uçacağım diye
tutturan elin sahtecisiyle uğraşıyoruz. Neyse ki biz varız da halkın
güvenliği sağlanıyor..Amanın..Cüzdanım.. Cüzdanım uçmuş…
KADIN. Aman! Bir de zaptiye olacak… Duvara raptiye bile olamaz vallahi..
KIZ. Durun ayol…Şimdi de kantocu çıkacak galiba..
SİMİTÇİ. Oh oh! Ne şenlik be! Karagözler..kantocular..Her gün birisi atlamalı ki
bu kuleden..
DENİZCİ. Efendim, susarsanız kantocu hanım ne söylüyor, onu dinleyeceğiz..
(PERDEDE KANTOCU
ŞARKI:
Babacığım ben pek büyüdüm..
Uçasım geldi cancağızım..
Alemleri gezsem, dünyayı görsem
Kaçasım geldi cancağızım…
Bildim gençleri, ihtiyarları
Gördüm hem bambaşka diyarları
Şu beni sıkboğaz eden taş duvarları
Aşasım geldi cancağızım…
(KANTOCU ÇEKİLİR)
SAKA. Bakın bakın! Kule’nin balkonuna bakın..
YAŞLI. Cambaz bu muymuş? Kıytırık bir adam bu yahu! Ben de şöyle Zaloğlu
Rüstem gibi birini bekliyordum..
DENİZCİ. Babalık! O adam cambaz değil Hezarfen! Yani bir bilim adamı..
ZAPTİYE. Susun da adamı izleyelim yahu!
KIZ. Ay! Yazık! Biz yine de aramızda para toplayalım..Adam kendini aşağı
atmasın!
MEHTERAN’IN SESİ YÜKSELİR…
Sahne 7 /
Kule
HEZARFEN KULEDEN ATLAR!
MÜZİK EŞLİĞİNDE, KANATLARINI SÜZEREK UÇMAYA BAŞLAR
OYUNCULAR HEYECANLA İZLEMEKTEDİRLER)
1. OY. Hezarfen kendini boşluğa bıraktı… Kanatlarını şöyle bir iki çırpındı ve
havada dengede kalmayı başardı… O an gövdesi iri bir kuşa benziyordu.
3. OY. Galata meydanında toplananlar bu büyüleyici manzara karşısında bir an
için nefeslerini tuttular. Kadınlar gözlerini yumdu..Erkekler la havle
çektiler ve öylece beklediler.
- OY. (KISIK SESLE) Benim sıram gelmedi mi?
- OY. (TERSLER) Şşşt! Oyunun en heyecanlı yerindeyiz.. (DEVAMLA..)
Beklenenin aksine Hezarfen yere çakılmadı. Gümüş rengi kubbelerin,
gökyüzüne doğru uzanan minarelerin tepesinden süzülerek Haliç’in
üstüne doğru uçmaya başladı.
1.OY. Boğazın sakin ve huzurlu kuşları, martılar, karabataklar, leylekler
aralarına birdenbire karışan bu davetsiz misafiri biraz merak, biraz da
şaşkınlıkla izliyorlardı.
3.OY. Hezarfen güçlü rüzgarı da arkasına alarak Haliç’i geçti… Üsküdar’a ulaştı
ve Doğancılar Meydanı’ndaki büyük caminin önüne sessizce indi…Koca
şehirdeki o bir ağızdan tutulmakta olan derin soluk gökyüzüne bırakıldı.
Herkes rahatlamıştı. Bilim hakkını vermiş, insanoğlu bir büyük sınavdan
daha yüz akıyla çıkmıştı… Herkes rahatlamıştı dedik ya, bu doğru değildi
elbet!
2.OY. Ben rahatlamadım örneğin..Sıram ne zaman gelecek benim?
DİĞERLERİ ONU SUSTURUP ÇIKARLARKEN…
Sahne 8 /
Saray Balkonu
MURAT. Benim gördüğümü sen de görmekte misindir Sefer Ağa!
SEFER. Gördüm Sultanım.
MURAT. Bu nasıl iş? Cambaz uçup karşıya geçmiştir. Bu nasıl bir hünerdir?
SEFER. Ah! Bu işi ben de anlamamışım Sultanım. Boynum kıldan incedir..
MURAT. Sözüne güvendim, elin uğursuzuna izin verdim Sefer Ağa! Bir çulsuz çıkmış
Koca Murad Hüdavendigar’a oyun etmiştir…Yoksa bu adam bir büyücü
müdür!
SEFER. Söylemiştim Hünkarım! Hezarfen’dir demiştim. Bilim adamıdır ve..
MURAT. (HİDDETLİ) Yeter! Senin martavallarını daha fazla dinleyecek değilim
Sefer Ağa. Bu adamı tez zamanda huzuruma getiresiniz..
SEFER. Emredersiniz Sultanım. Hiddet buyurmayınız..
MURAT. Büyücü, cambaz, bilim adamı..Her ne olursa olsun..Kimse Murad’ın
kudretinden daha güçlü değildir Sefer Ağa. Kimse Padişahın
gösteremeyeceği bir hünere soyunamaz.. Murad uçmuyorsa kimse
uçamaz… Bu adamı tez getir ve uçmayı da tez yasakla! Anladın mı beni?
(ÇIKAR)
SEFER. Anladım Sultanım. Elbette anladım. Of! Ucuz kurtuldum. Az daha
başımdan oluyordum… Ama nerden bilebilirdim..Şu adamın gerçekten
havada kalabileceğini, dahası uçabileceğini kim söylerdi ki? (BAĞIRIR)
Kolcular! Tez karşıya geçesiniz. Şu Hezarfen denilen adamı derdest edip
buraya getiresiniz..Hemen!
1.Oy. (DEVAMLA) …demeye kalmadan, kolcular karşıya geçtikleri gibi, bir
sandala bindirip huzura getirmişler Hezarfen’i.
3.OY. Ahmet başarısından dolayı hem şaşkın, hem mutlu.. Padişah’tan yana da
umutlu.. Öyle ya, koca Padişah da izlemiş uçmasını.. Güç verir,
çalışmalarına destek çıkar, onunla gurur diye düşünüyor…
4.OY. Görelim işin aslı nedir, bir bilim adamının sonu nicedir!
Sahne 9 /
Saray Balkonu
(MURAT AYAKTA, SEFER AĞA, KOLCULAR…. HEZARFEN EL PENÇE DİVAN
DURUR, EĞİLİR ETEK ÖPÜP KALKAR)
MURAT. (SAKİN BİR SESLE) Hünerini izledim Ahmet Çelebi.
Başarılıydın..Kutlarım seni.
AHMET. Allah Padişah efendimize zeval vermesin.
MURAT. Söyle bakalım…Bu işi nasıl başardın Ahmet Efendi?
AHMET. İnsan aklına güvendim Padişahım. Gördüğünüz fennin, bilimin zaferidir..
İnsanoğlu dilerse kuş gibi uçabilir..
MURAT. Kuş gibi uçabilir demek! Duydun değil mi Sefer Ağa! Fermanın hem
zamanı, hem zeminidir!
SEFER. Duydum Hünkarım!
MURAT. (KESE ATAR) Al bakalım şu keseyi. İçindeki altınlar hünerin içindir Ahmet!
Halkımı eğlendirdin..
AHMET. Ama ben..
SEFER. Ses etme Ahmet! Padişah sana ihsan buyurmuştur. Almamazlık etme.
Sesini de fazla yükseltme..
MURAT. Çalışmalarını rahatlıkla sürdürmen için seni Cezayir’e gönderiyorum Ahmet
Çelebi. Orda bol bol araştırır, bilime yararlı olursun..
AHMET. Cezayir mi? Ama Hünkarım..
SEFER. Ses etme dedim Ahmet. Hünkarın dediğine karşı mı geleceksin! Hem
Cezayir de ilimizdir.. iyi bileceksin!
AHMET. Anlamışım Hünkarım. Emir başım üstüme.
MURAT. Evet. Şimdi başka işlere bakma zamanıdır.. Haydi şansın bol olsun Çelebi!
(MURAT ÇIKAR)
SEFER. (HEZARFEN’E YAKLAŞIR) Aştın Ahmet…Haliç’i aştın ancak demem şu ki,
çizmeyi de aştın! Bilmem bunun farkında mısın? Yarından tezi yok bu şehri
terk ediyorsun. Buyruk böyle! İnan senin gibi hüzün doluyum…Ancak takdir
edersin ki ben de emir kuluyum! (ÇIKAR)
Sahne !0
- OY. (2.YE) Evet…Şimdi tam zamanı…Sıran geldi sonunda…
- 0y. (SEVİNÇLE, ÇIĞIRTKAN KUKLASINI YÜKLENİR) Yaşasın…
(ÇIĞIRTKAN OLARAK)
Güm güm de güm güm..
Hey hey de hey hey!
Padişahımız efendimizin buyruğudur
……….
Ne ki kuş olup uçmak
Mutlak yasaklanmıştır!
Kim ki kuşluğa özene
Kanat takıp uçmağa yeltene..
Bir dahi düşüne!
Güm be de güm güm..
Hey hey de hey hey..
Toprağa basarak yürü ey adem!
Yürümek güzel şey!
3. OY. Yürümek güzel şey! Kimse kötü demedi ki! Hezarfen’in
bir dileği, yürümekten bir fazlasını istemekti…
4.OY. İnsan doğayı aşsın, ona meydan okusun istedi. Bilim doğanın
gizlerini çözmek değil midir? Ne ki önce bilimin önüne set çeken gücün,
yasağın gizini çözmek gerekiyor.
1.OY. Fenden bilimden korkanlar, ilerlemekten, yol almaktan korkarlar aslında…
Onlar İster ki, insan olduğu yerde kalsın, kendisine verilenle yetinsin!
3.OY. (TAKLİT) Yol gösteren aklımızdır, dilimizdir…
2.OY. Cezayir’e git Çelebi..Orası da ilimizdir!
(GÖLGE/ FAYTON HAREKET EDER.
AYŞE BU SAHNEYE PERDE ÖNÜNDE EŞLİK EDECEKTİR)
AYŞE. Sen yenilmedin dayı. Sen başardın..Seni durdurmak isteyenler..asıl
onlar yenildi. Asıl onlar yenildi!
Sahne 12 /
(Kule Önü)
Curcuna
Saka
Simitçi
Kadın
Denizci
Zaptiye
Yaşlı
SAKA. Haydi sucu geldi..Yok mu su içen?
SİMİTÇİ. Haydi simitçi geldi..Taze gevrek..İşler kesat Saka kardeş.. Kimse
para harcamıyor..
SAKA. En iyisi sen gel benden su iç..Ben de senden bir simit alıp geveleyeyim..
DENİZCİ. Af edersiniz… Şu cambaz bu gün mü uçacaktı acaba?
KADIN. Aman aman…Geç kaldın Denizci! Cambazı dün uçurdular..
DENİZCİ. Uçurdular da ne demek? Kendisi uçmayacak mıydı?
YAŞLI. Hangi zamanda yaşıyoruz evlat? Uçacağım deyip uçmaya kalkışanın
alnını karışlarım ben..
ZAPTİYE. Hey! Konuştuklarınıza dikkat edin yoksa..
YAŞLI. Yoksa sen de beni mi uçuracaksın Kolcu efendi? Uçacak bir yarım canım
kalmış zaten.
DENİZCİ. Peki şu cambaza ne oldu, bari onu anlatın..
KIZ. Ay ben anlatayım. Adam hop dedi kuleden atladı..
SİMİTÇİ. Derken yerle yeksan oldu..Burun ütü çakıldı seninki..
KIZ. Ayol adam bal gibi uçtu vallahi..
KADIN. Atma kız! Bence senin gönlün uçuyor..
YAŞLI. Ah Evropa. Bu günkü gazetede okudum.. Yazılanlara göre,
atomu bulmuşlar..
ZAPTİYE. Atom mu? O da neymiş?
YAŞLI. Atom bir maddenin en küçük parçasına verilen addır kolcu efendi..
ZAPTİYE. Vay! Demek devlet kapısında bize verdikleri maaşın bir adı da
atommuş da haberimiz yokmuş…
DENİZCİ. Benim duyduğuma göre, yine Evropa’da gökyüzüne uçan bir makine
yapmışlar..
KIZ. Ay..Sahi mi? Ne romantik!
DENİZCİ. Evet..Roket adını verdikleri bu cihaz mehtaba kadar çıkıyormuş..
KADIN. Aman! Ben de bir şey sandım..Ayol biz yıllardır sandallara binip her
gece mehtaba çıkmıyor muyuz?
MEHTERAN’IN MÜZİĞİ YÜKSELİR
MEHTERAN SAHNE TERSİNDEN GİREBİLİR. BU SAHNE KULLANILIRSA FİNAL MÜZİĞİ ÖNCESİNDE –oyuncular aracılığıyla_ BİR YORUM EKLEMEK MÜMKÜN
1. Oy.. (ÖNE ÇIKAR) Evet…Her öyküde olduğu gibi, bu öykünün de sonuna
geldik arkadaşlar. Hezarfen’i Cezayir’e gönderdik..Düpedüz sindirdik ve
öyküyü bitirdik..
3. OY. Ama insanoğlunun uçma öyküsü orada noktalandı mı arkadaşlar?
Dışarı çıkınca gökyüzüne başınızı kaldırın ve uçaklara bakın.
4. OY. Günümüzde yıldızlarla yarışıyor insanoğlu… Her birimize
olağan, dahası sıradan gelen bu gelişmelerin nasıl bir bedel ödediğini
gördünüz. Bilimin bizlere armağan ettiği her olgunun, her buluşun
arkasında insanın verdiği savaşım var arkadaşlar; bunu hiç
unutmayalım.
2. OY. (ÇIĞIRTKAN) Uçmak yasaktır!
!. OY. GÜLEREK) Sen hala orada mısın? Oyun çoktan bitti sevgili arkadaşım…
İnsanoğlu şimdi gönlünce uçuyor, dolaşıyor gökyüzünde.. Sen de bu
güne ayak uydursan iyi olacak…
3.OY. Hezarfen Cezayir çöllerinde kaybolup gidiyor ama bu gün öyküsüyle
aramızda…Direnciyle, bilime olan inancıyla hemen yanı başımızda.
Onu seviyoruz bu yüzden.
4.OY. Çünkü o bize uçma düşüncesini armağan edenlerden. Hezarfen çekip
gitti ama bizlere Ayşeleri, Alileri, Meryemleri bıraktı arkasında..O
Onlar şimdi aramızda.. Bizlerle birlikteler…Onlar merak etmeyi
sürdürecek, araştıracak, bulacak, uçacak ve bilimin ışığını yaşatacaklar.
HEPSİ. Tıpkı yüzyıllar öncesinde yaşayan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin yaptığı
gibi!
OYUNUN DEKORU GÖLGE PERDEYE DÖNÜŞECEKTİR. OYUNCULAR PERDEYE, İNSANIN UÇMA TARİHİNİ ÖRNEKLEYEN OBJELERİ YERLEŞTİRMEYE BAŞLARLAR…PLANÖR, BALON, DÖRT KANATLI UÇAKLAR, ZEPLİN, MODERN UÇAKLAR….
Final şarkısı
…………………………………………………..
.