İcra ve İflas Hukuku Pratik Çalışma 3

İcra ve İflas Hukuku Dersi Pratik Çalışma 3

OLAY

İzmir’de oturan A, Ankara’da oturan tacir B’ye 5.000 TL. değerindeki saatini satmış yazılı bir satış sözleşmesiyle satmıştır. Bu sözleşmede, ortaya çıkacak uyuşmazlıklar için Konya Mahkemeleri ile İcra ve İflâs dairelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır. B, bu borcunu vadesinde ödememiştir.

SORULAR

  1. Tacir B’ye karşı iflâs yolu ile takip yapmayı düşünen A, bu sırada B’nin mallarını kardeşine devretmeye çalıştığını öğrenmiştir.
  2. A’ya hangi yola başvurmasını tavsiye edersiniz?

Ihtiyati haciz yoluna başvurması gerekir. Ihtiyati haciz için şartlar nedir? Kural olarak; öncelikle vadesi gelmiş ve rehni temin edilmemiş bir alacak olduğunun ispatı gerekir. Ancak alacaklı, borçlunun mal kaçırdığını veya yerlerşim yerinin bulunmadığını iddia ediyorsa bu durumda vadesi gelmemiş bir borç için de ihtiyati haciz istenebilir. Mal kaçırıldığına dair şüphe açısından yaklaşık ispat aranabilir. Somut olayda da kardeşine devretmeye çalışıyor dolayısıyla vadesi gelmemiş borç için de ihtiyati haciz istenebilir.

  1. İhtiyati haciz kararını alan A, kararın icrası için hangi sürede, ne gibi işlemler yapmalıdır?

Alacaklı lehine bir ihtiyati haciz kararı alındı. Alacaklı, 10 gün içinde ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesine gider ve kararın icrasını ister. Kararın icrası  malın hazedilmesi.

  1. İhtiyati haciz kararının icrası üzerine A, ihtiyati haczin tamamlanması için hangi sürede, ne gibi işlemler yapmalıdır?

Ya iflas yoluyla takip yapılır ya da dava açılır. Süresi 7 gün. Eğer haciz sırasında alacaklı orada bulunuyorsa haciz tarihinden, eğer orada bulunmuyorsa haczin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde bir dava açması lazım. Ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra alacaklı 10 gün içinde kararın icrasını istemez ya da kararın icrası üzerine 7 gün içinde davayı açmazsa ihtiyati haciz kendiliğinden kalkar.

  1. A, B hakkında genel iflâs yolu ile takip yapmıştır.
  2. Bu takiple ilgili bulunan icra dairesi, iflâs dairesi ve ticaret mahkemesi neresi veya nereleridir? Neden?

Yetki sözleşmesinin geçerliliği bakımından alacaklının tacir olup olmaması önemli, tacir değilse geçerli olmaz. A, tacirse yetki sözleşmesi geçerlidir ve Konya icra dairesi iflas takibi bakımından yetkilidir. Iflas takibi yapılırken yetkili icra dairesi kararlaştırılabiliyor fakat o takip süresince dava açılacak mahkeme kararlaştırılamıyor. Her halükarda borçlunun muamele merkezi iflas davası bakımından kesin yetkili olur. İflas dairesi bakımından yetki kuralı var mı? Kanundan anlaşılan; yetkili ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki iflas dairesinin yetkili olduğu ve bunun aksine yetki sözleşmesi yapılamayacağıdır. Sonuç itibariyle; icra dairesi açısından yetki sözlşemesi yapılması mümkündür. Yetki sözleşmesi geçerliyse Konya icra dairesi yetkili olur. Ayrıca borçlunun muamele merkezindeki icra daireleri de yetkili olur. Ancak icra dairesinde yapılan iflas takibi sonucunda iflas davası açılmışsa, iflas davası açısından borçlunun muamele merkezi kesin yetkilidir. Her halükarda Ankara’da iflas davası açılması gerekir. Iflas dairesi açısından da iflas kararı veren yer mahkemesindeki iflas dairesi yetkilidir ve buna ilişkin yetki sözleşmesi yapılamaz.

  1. B, halen kullanmakta bulunduğu araba üzerinde A lehine rehin tesis etmiş olsaydı, bu durumda A iflâs yolu ile takip yapabilir miydi? Neden?

Eğer rehinle temin edilmiş alacak varsa bu alacağın sahibi öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurmak zorundadır. Bunun istisnası; kambiyo senedine özgü haciz veya iflas yolu. Burada bir kambiyo senedinden bahsedilmediği için rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurulması gerekir.

  1. Bir an için takip talebinde A’nın iflâs istemediğini ve buna rağmen icra dairesinin tacir olması sebebiyle B’ye iflâs ödeme emri gönderdiğini düşünelim. Bu durumda B’ye ne yapmasını tavsiye ederdiniz?

Iflas talebi açık bir şekilde istenmelidir. Eğer iflas talebi açık değilse iflas ödeme emri gönderilmemesi gerekir. Burada yapılmaması gereken bir şey yapıldığına göre şikayet yoluna başvurulması gerekir. Kanuna aykırılık.

  1. B, kendine gönderilen iflâs ödeme emrine “noter senedinin sahte olduğu” gerekçesiyle itiraz etmek istemektedir.
  2. B, bu itirazını hangi süre içerisinde, nereye, nasıl yapacaktır? İtirazın etkisi ne olacaktır?

Bu bir borca itirazdır. Iflasta da borca itiraz var. 7 gün içinde icra dairesinde ileri sürülür. Takibe etkisi ne olur? Kanun; takip durur diyor. Takibin durması iflas davası açısından bir engel mi? Hayır. Dolayısıyla takibin durmasının iflas açısından bir etkisi yok. İtiraz edilse de edilmese de borç ödenmediği takdirde iflas davası açılabilir. Alacaklı yapılan bu itirazı nasıl kaldırabilir? Iflas takibinde yapılan itiraz ile takibin durmasının pratikte bir önemi yok çünkü süresi içinde iflas davası zaten açılabiliyor. Iflas takibinde ayrıca bir itirazın kaldırılması yolu yok. Bu itirazı inceleyecek olan her halükarda iflas davasına bakan asliye ticaret mahkemesi olacaktır. Iflas davası açıldığında ilk olarak mahkeme yapılan itirazın haklı olup olmadığına bakar. Borçlunun itirazı yerindeyse mahkeme iflas davasını reddeder. Eğer itiraz haklı görülmezse itiraz kaldırılır ve iflas davası görülmeye devam eder. Neticede borç ödenmezse de iflas kararı verilir.

  1. B, iflâs davasına karşı verdiği cevap dilekçesinde, saati kendisine henüz teslim edilmediğini ve bu nedenle kendisinin de herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürebilir mi? Neden?

Ödeme emrine itirazda senedin sahte olduğunu söylemişti. Borçlu bu itirazıyla bağlı mıdır? Iflas davası genel mahkemelerde görülen bir dava olduğu için borçlu ödeme emrinde ileri sürdüğü itiraz sebepleriyle bağlı değildir.

  1. Eğer B, ödeme emrine itiraz etmemiş olsaydı bu soruya vereceğiniz cevap değişir miydi

Eğer borçlu iflas takibi sırasında ödeme emrine hiç itiraz etmediyse borcu kabul etmiş sayılır. Dolayısıyla iflas davası genel mahkemede görülse bile bu kabulle bağlıdır. Borçlu iflas davasında, borcu ödediğini ileri sürebilir ya da takas ileri sürebilir. Ancak borcun hiç var olmadığını ileri süremez.

  1. A’nin B’ye karşı yapmış olduğu iflâs takibi sonucunda B hakkında, 4.5.2017 tarihinde iflâs kararı verilmiştir.
  2. B, bu karara karşı kanun yoluna başvurabilir mi? Başvurabilirse bu durum, iflâs işlemlerini nasıl etkiler? Nasıl?

10 gün içerisinde istinaf yoluna başvurabilir. Kanun yoluna başvurulması iflas takibini nasıl etkiler? Iflas kararının sonuç doğurması için kesinleşmesi gerekmez. Iflas kararı verildiği anda iflas sonucu doğar. Bu karara karşı kanun yoluna gidilebilir. Kanun yoluna gidilirse bu kesinleşmeye engel olacağı için kesinleşmeden evvel de 2. alacaklılar toplantısı ve dolayısıyla malların satışı yapılamaz. Ancak 1. alacaklılar toplantısı yapılabilir, iflas idaresi oluşturulabilir, sıra cetveli düzenlenebilir, tasfiyenin şekline karar verilebilir fakat 2. alacaklılar toplantısı yapılamaz.

  1. D, 7.5.2017 tarihinde müflis B’ye 7.000 TL.’lik borcunu ödemiştir. Bu ödeme geçerli midir? Çeşitli ihtimallere göre açıklayınız.

D, iflas kararından sonra B’ye 7bin TL’lik borç ödemiştir. Kural: M. 192 – İflasın açılmasından sonra müflis hiçbir ödeme kabul edemez. Müflisin iflas ettikten sonra ödeme kabul etmemesi lazım. Müflise ödemede bulunan kimse müflisin alacaklılarına karşı ancak masaya giren para veya kıymet nispetinde borcundan kurtulur. Yani bu ödeme bir şekilde iflas masasına girdiyse, müflis bunu kendi iradesiyle iflas masasına verdiyse verdiği ölçüde müflisin borçlusu (olayda D) borcundan kurtulur. Ör; 7bin TL’lik ödeme yapıldı. Müflis bunun 3500 TL’sini masaya verdi. Bu durumda D’nin hala iflas masasına karşı 3500 TL’lik borcu kalır. Iflasla beraber müflisin bütün alacak ve borçları iflas masasına geçtiği için artık bu 3500 TL’lik borcu da iflas masası takip ve tahsil eder. Sonuçta B’nin kural olarak ödeme kabul etmemesi gerekir. Istisnasi bir hüküm var; M. 192/son cümle – İflasın ilanından evvel müflise ödemede bulunan borçlu iflastan haberi yoksa borcundan kurtulur. Normalde iflas bakımından iyi niyet sonuç doğurmaz. Ancak burada ödeme bakımından kanun iyi niyetin korunduğu bir hal öngörmüş. Iflasın ilanından önce alacaklısının (müflisin) iflas ettiğini bilmeyen 3. kişi alacaklısına ödeme yaparsa borcundan kurtulur. İflasın ilanından sonra hiçbir şekilde iyi niyet korunmaz.

  1. 9. 5. 2017 tarihinde E, B’ye 12.000 TL bir hafta sonra ödenmek üzere borç vermiş ve bu alacağını vadesinde tahsil edememiştir. E, bu alacağını iflâs masasına yazdırabilir mi?

Iflas tarihinden sonra doğmuş bir alacak. Iflas masası, iflas tarihi itibariyle müflisin hak ve borçlarını devralır. Iflas tarihinden sonra ortaya çıkan bir alacak veya borç iflas masasına girmez, iflas masasından istenemez. Burada verilen borç iflas tarihinden sonra olduğu için bu iflas masasından istenemez ancak kendisi takip yapabilir. Kural olarak müflise karşı takip yapılamaz ama bu kuralla kastedilen iflas sırasında var olan borç ve alacaklar için takip yapılamayacağıdır. Burada iflas kararından sonra çıkan bir alacak olduğu için kendisi doğrudan borçluyu hasım göstererek takip yapabilir.

  1. E, 8.12.2016 tarihinde B hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatmıştır. Bu takibin akibeti ne olur?

Iflas kararı ile bütün takip ve davalar durur. Iflas masasına ilişkin takip ve davalar durur. Rehinli olmasının bir önemi var mı, her halükarda iflas alacaklısı tasfiyeyi beklemek zorunda mı? Rehin alacaklısının özel bir durumu söz konusu. M. 185 – Üzerinde rehin bulunan mallar rehin sahibi alacaklının rüçhan hakkı mahfuz kalmak suretiyle masaya girer ve iflas idaresi tarafından en yakın ve münasip zamanda paraya çevrilip muhafaza ve satış masrafları çıkarıldıktan sonra rehinli alacaklıya hakkı verilir. Burada mümkün olan en kısa zamanda dendiği için 2. alacaklılar toplantısı ve buna ilişkin satış kararı verilmesi rehin konusu mallar açısından geçerli değil. Rehin hakkı sahibi, 2. alacaklılar toplantısının yapılmasını beklemeden rehinli malın satışını isteyip oradan alacağını alabilir. Ancak rehin konusu mal alacağı karşılamaya yetmediyse geri kalan kısım için iflas tasfiyesinin sonunu beklemek zorundadır. Dolayısıyla buradaki rüçhan hakkı rehin kapsamında olan teminatla sınırlıdır. Onun haricindeki kısım için tasfiyenin sonunun beklenmesi gerekiyor.

  1. E, B hakkındaki rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe 10.5.2017’de başlamış olsaydı 4’üncü soruya verdiğiniz cevap değişir miydi? Neden?

Normalde iflas kararından önce doğmuş borç ve alacaklar için yeni bir takip başlatılamaz. Bu alacak iflas masasına yazdırılmalıdır. M. 185 – Ancak, rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde iflâstan sonra da masaya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Rehin alacaklısının alacağı iflas tarihinden önce doğmuşsa iflas kararından sonra da rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Burada takibin başlatılması açısından iflas kararının bir engelleyici durumu yok. Yani rehinli alacaklıya yine bir imtiyaz tanınmış.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir