Kayboluş ve Bilgelik
Hayatın hızlı akışı arasında kaybolmuş, köklerimizden koparılmış, daima sona doğru sürüklenip baştan başlamaya mecbur bırakılmış, bilinmeyen gizemli güçlerin kurbanı fakat aynı zamanda da gönüllü köleleri olmuş olan bizler, rahatlığın eski bir efsane ve eski bir güvence, çocukça bir hayal olduğunu düşünen bizler var olmanın gerginliğini, her dokudaki yeni bir şeyin dehşetini dünyanın dört bir yanında hissetmişizdir. Geçirdiğimiz yılların her saati, dünyanın kaderiyle ilişkiliydi. Zaman ve tarih kendilerinden öte hiçbir şey bilmiyorken bizler, onları kendi küçük hayatlarımızın çok ötesinde iyi veya kötü bir şekilde yaşadık. Bu yüzden ırkımızın en önemsiz üyesi dahil her birimiz, bugün gerçeklik hakkında atalarımızın en bilgesinden bile bin kat fazla bilgiye sahibiz. Fakat hiçbir şey bize bedava verilmedi; her şeyin ücretini eksiksiz bir şekilde ödedik.