Borçlar Hukuku Ayıplı İfa ( Ayıba Karşı Tekeffül )
AYIPLI İFA ( AYIBA KARŞI TEKEFFÜL)
Ayıp dediğimizde sözleşme konusu şeyin borçlu tarafından vaat edilen veya dürüstlük kuralı gereğince o şeyden beklenmesi haklı görülen maddi hukuki veya ekonomik özellikleri taşımaması anlayacağız.
ayıbın kaynağı ya vaat edilen özeliklerin olmaması ya da olması gereken lüzumlu vasıflarda eksikliktir.
Maddi Ayıp: Fiziki özelliklerde eksiklik. Örn sandalyenin ayağı yok
Ekonomik Ayıp: Sözleşme konusu şeyden beklenen verimin sağlanamaması.
Hukuki Ayıp: Sözleşme konusu şeyden amacına uygun şekilde yararlanmamızı engelleyecek kamu hukukundan kaynaklı olan sınırlamalardır. Örneğin bir araziyi satıcıdan 10 katlı bina dikmek için aldık fakat hukuken o araziye 10 katlı bina dikemiyoruz.
Bu üçü ayıbın tarzını ifade eder.
TBK 219-Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Yani kusursuz sorumluluk söz konusudur tıpkı zaptta olduğu gibi.
** Eksik ifa kısmi temerrüt sonucunu doğurur. Buna karşılık bazen eksik ifa kısmi temerrütle sınırlı kalmaz ve ayıp olarak ortaya çıkar. Miktarda eksiklik nitelik eksikliğini de getiriyorsa ayıplı ifa olur. 3 metre perde aldık ancak 2metre çıktı. Bu durumda kısmi ifa olamaz eksik 1 metreyi getirse bile o 3metre perde olmaz.
** Ayıplı ifayı borç konusu şeyden farklı bir şeyin teslimi olan yanlış ifa(aliyud ifa) ile karıştırmamak gerekir. Yanlış ifa durumunda ayıp değil temerrüt söz konusu olur eğer ifa mümkün değilse de imkansızlık olur. Parça borçlarında yanlış ifa hemen belli olur. Cins borçlarında örneğin 100 kg baldo pirinç almak istedik 100 kg Osmancık pirinci geldi. Bu yanlış şeyin teslimi de olabilir, vasıf eksikliği de olabilir. Eğer yanlış ifa başka şeyin teslimi diyorsak temerrüt hükümlerine, vasıf eksikliği diyordak ayıba karşı tekeffül hükümlerine gidilir.
Örneğin kırmızı masa istedik siyah geldi bu daha çok yanlış ifa gibidir. Rengi solmuşsa, başka bir renge boyamışsa ayıplı ifaya daha çok uygundur.
AYIBA KARŞI TEKEFFÜLÜN ŞARTLARI
MADDİ ŞARTLAR
1) Hukukun ayıp saydığı bir durum bulunmalı. Bu ayıp maddi, hukuki, ekonomik olabilir. Vaat edilen vasıflarda eksiklik veya lüzumlu vasıflarda eksiklik olabilir.
Vaat edilen vasıflarda eksiklik : Satıcı alıcıya satış konusu şeyin bazı özelliklere sahip olduğunu veya olumsuz bazı özelliklerden arınmış olduğu yönünde tek taraflı şekle tabi olmayan bir bildiride bulunmuşsa bu vasıf bildirimidir. Satıcı alıcıya bir bilgi aktarımı, bir tasavvur açıklamasında bulunmuştur. Satıcının bilgisi olsun veya olmasın ayıba karşı tekeffül kanun gereği kendiliğinden ortaya çıkar.
** Ayıba karşı tekeffül en geç alıcıya hasarın intikal ettiği ana kadar olan eksiklikleri ifade eder. Sözleşme sonrasına sarkan bir ayıp borcu yoktur. Sorumluluğu teslimden sonraya uzatmak istiyorsan garanti sözleşmesi denilen sürekli bir sözleşme olan sürekli bir edim taahhüdü içeren sözleşme ile yapabiliriz. Garanti sözleşmesine dayanıklılık taahhüdü de denir.
Garanti Sözleşmesi: Garanti sözleşmesi malın dayanıklılığını garanti eder. Ayıba karşı tekeffül alıcıya teslim edilinceye kadar o şeyin bir eksiği olmadığını sağlam olduğunu kanun gereği üstlenildiğini ifsde eder. Garanti sözleşmesi borçlar kanununda yer almaz.
Garanti sözleşmesi ayrı bir sözleşmedir kanundan doğmaz. Süresini şartlarını sözleşmeye göre belirleriz.Ayıba karşı tekeffülde kanun bütün hususları belirlemiştir.
** Vasıf bildirimi dediğimizde bildirimin ayıp sorumluluğu doğurabilmesi için ciddi olması gerekir. Dikkat çekmek için abartılı yapılan reklamlar buna dahil değildir.
Lüzumlu Vasıflar Dolayısıyla Tekeffül: Vaat edilmiş olmasa bile dürüstlük kuralı gereğince o şeyden beklenmesi hâklı görülen özellikler lüzumlu vasıftır. Satıcının sorumluluğu ise lüzumlu vasıflar dolayısıyla ayıba karşı tekeffül borcudur.
— kullanım amacı bakımından değeri her sözleşme için ayrı özel bir yorum getiren bir durumdur. İneği süt için alıyorsak kaç lt süt verdiğine bakarız. Kurbanlık için alıyorsak ne kadar süt verdiğini önemsemeyiz.
—Eğer kullanım amacı bakımından değeri deyince bir sonuca ulaşamıyorsak ticari doğruluğun ortaya koyduğu kullanım amacına göre bunu belirlememiz gerekir. Objektif olarak beklemekte haklı bulunacağı bir husus olmalıdır.
Kanunda “ Kullanım amacı bakımından değerinin ortadan kalkması “ diyor. Yani o şeyin artık ayıp sebebiyle işe yaramaz hale gelmesini kast ediyor veya önemli ölçüde azalması gerekiyor. Bu yalnızca lüzumlu vasıflarda geçerli. Vaat edilen vasıflarda önemli bir husus olsa da olmasa da satıcı sorumlu. Lüzumlu vasıflarda ayıbın önemli olması gerekir. Eğer alıcı o ayıbı bilse idi sözleşmeyi kurmayacak veya o bedelle değil daha düşük bir bedelle kuracak idi ise bu ayıp önemli ayıptır.
Cins satışlarında vasıf özel olarak belirtilmişse vaat edilen vasıftır. Lüzumlu vasfı orta kalitede olmasıdır.
Şart 2) Ayıbın en geç alıcıya o şeyin intikal etmiş olduğu anda mevcut olması gerekir. Hasar alıcıya geçtikten sonra oluşan eksiklikler bozulmalar ayıba karşı tekeffül sonucunu doğurmaz. Hasar teslimle intikal ediyordu.
Hasarın intikali dediğimizde sözleşme kurulduktan sonra ifasına kadar geçen süreye ilişkin eksilmeler bozulmalardı. Hasar en geç teslim anında ortaya çıkmış olmalıdır.
Sözleşme kurulduktan ifa anına kadar geçen süredeki bozulmaya hasar mı ayıp mı diyeceğiz?
Yeni kanunda böyle bir sorunla karşı karşıya kaldık. Kesin bir çözümü olmamakla beraber tamamen telef olmuşsa hasar diyoruz. Hasar deyince daha çok karşı edim problemini anlıyoruz. Bize teslim edilen şey eksik veya bozuksa ayıptan sorumluluk gündeme gelir.
Şart 3) Alıcının ayıbı bilmemesi gerekir. Alıcı o şeyin ayıbını bilerek alıyor olabilir 2durum karşımıza çıkar.
—- Aşikar ayıp söz konusuysa ayıplı olduğu çok açık anlaşılıyor ise direk olarak görebiliyorsak aşikar ayıp vardır. Örneğin defolu ürün satan mağazalar var. Tüketici kanununda defonun belge üzerinde belirtilmesi gerektiği yazar. Alıcı o ayıbı bilmesi gerekiyor ise dikkat ve özen yükümlülüğüne dayanarak objektif olarak bilmesi gerekiyorsa bilmediğini iddia edemez.
Şart 4) Ayıptan doğan sorumluluk sözleşme ile kaldırılmamış olmalıdır. Bu zaptta da söz konusuydu. TBK bunun sınırını çizmiştir. Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Kasıt, hile, ağır kusur durumlarında bu sözleşme hükümsüzdür.
2) ŞEKLİ ŞARTLAR
Zaptta olduğu gibi bu maddi şartlar gerçekleşip alıcı lehine bir takım haklar sürmek söz konusu olduğunda alıcının yerine getirmesi gereken bazı külfetler vardır.
Madde 223: Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Yani alıcı satılanı teslim aldıktan sonra ona göz atacak muayene edecektir. Süre işe göre değişir. Tüketim malları için bu süre çok kısadır(örn yoğurt) Muayene bazen uzman bir kişiye göstermek gerekebilir örn. Antika vazo. Kimi zaman ambalajı açıp bakmak vs.
Eğer muayene sonucu bir ayıp tespit edilirse uygun bir sürede satıcıya bildirilmeli. Bu AYIP İHBARIdır. Tek taraflı şekle tabi olmayan bir bilgi açıklamasıdır. Ayıbın somutlaştırılması, anlatılması gerekir.
Süre dürüstlük kurallarına göre makul bir süre olmalıdır. Hayvan satışlarında bu süre 9gündür.
TBK 224-Hayvan satışında satıcının sorumlu olacağı süre yazılı olarak belirlenmemiş ve ayıp da hayvanın gebeliğine ilişkin değilse satıcı, ancak ayıbın devrin yapıldığı veya alıcının devralmada temerrüdünün gerçekleştiği günden başlayarak dokuz gün içinde kendisine bildirilmesi ve ayrıca, hayvanın bilirkişilerce gözden geçirilmesinin aynı süre içinde yetkili makamdan istenmesi hâlinde sorumlu olur.
Ayıp olduğu düşünülüyorsa uzman kişiye muayene ettirilmelidir. Satıcı kural olarak sorumsuzdur.
Hayvan satışlarında satıcı yazılı olarak üstlenmedikçe veya kusuru olmadıkça ayıptan sorumlu olmaz.
Muayene ve ihbar külfetlerinin yerine getirilmemesinin ortaya çıkardığı sonuçlar nelerdir?
TBK 223: Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.
Böylece satıcının sorumluluğu ortadan kalkar.
TBK 225: Ağır kusurlu satıcı satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen dahi olsa kurtulamaz.
Yani satıcının hileli davrandığı durumlar ve kasıt olmasa bile en ufak bir özeni göstermiş olsa idi görebileceği nitelikteki ayıplar ağır kusurdur. Satıcı sorumludur ancak ispat önemlidir.
***Ayıba karşı tekeffülden doğan haklar zaman aşımı süresine tabidir. Yıllar sonra götürüp ayıplı mal diyemeyiz.
GİZLİ AYIP : İlk olağan muayene sonrası ortaya çıkmayan ayıplardır. Bunlar vardır ancak sonradan ortaya çıkarlar. Evi 0 aldık 6 ay sonra banyo tavanı su akıttı. Sözlük aldık 1ay sonra fark ettik ki M harfi yok Bunlar gizli ayıptır alıcının muayene külfeti yoktur. Açık ayıplar muayene külfeti olan ayıplardır.
Aşikar ayıpla karıştırmamalıyız!!! Aşikar ayıpta satıcının sorumluluğu yok biz kabullenerek alıyoruz.
Açık ayıp örneğin pudra aldık eve geldik aynası kırık. Muayene külfeti bunlar için şarttır. Ticaret kanunu aşikar ayıp için 2gün öngörmüştür. BK göre aşikar ayıpta sorumluluk yoktur. Ticaret kanunu gizli ayıbı düzenlememiştir bk hükümlerine bakılır. Buna göre gizli ayıpta muayene külfeti yoktur ancak ayıp ortaya çıkar çıkmaz satıcıya bildirim derhal yapılmalıdır.
TBK 226-Başka yerden gönderilen satılanın ayıplı olduğunu ileri süren alıcı, bulunduğu yerde satıcının temsilcisi yoksa, satılanın korunması için gerekli önlemleri geçici olarak almakla yükümlüdür. Alıcı, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü satılanın korunması için gerekli önlemleri almaksızın onu satıcıya geri gönderemez.
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.
Satılanın kısa zamanda bozulma tehlikesi varsa, alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığıyla sattırmaya yetkili, hatta satıcının yararı gerektiriyorsa sattırmakla yükümlüdür. Alıcı, durumu satıcıya en kısa zamanda bildirmezse, bundan doğan zarardan sorumlu olur.
Uygulama şartı: Ortada bir mesafe satımı bulunmalıdır. Adi mesafe satışı söz konusudur. Bazı durumlarda götürme borcu da olabilir.
İkinci şart: Teslim yerinde satıcının temsilcisinin de bulunmaması gerekir.
Bu durumda alıcıya yüklenmiş bazı yükümlülükler vardır. Alıcı kendi hakimiyetine giren o şeyi korumakla yükümlüdür. Dürüstlük kuralı gereği satıcının korunmayı hak eden bir menfaati vardır. Satıcının hakkını koruyacağız ki kendi hakkımızı isteyebilelim. İhlali tazminat borcu doğurabilir.
Bu koruma güvenli bir yerde depolamak, kırılmayacak şekilde saklamak vs. Koruma durumundan en kısa sürede satıcı haberdar edilmelidir. Uygun tedbirler alınmışsa geri gönderebilir.
Ayıplı şey elimize gelince onu ifa olarak kabul edemeyeceksek gecikmeksizin usulüne göre objektif şekilde tespit ettireceğiz. Mahkeme kanalıyla bilirkişi vasıtasıyla tespit yapılır. Bu bir külfettir. Bunu yaptırmazsa ileriye sürdüğü ayıbın satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğu ispatı alıcıya geçer.
—Satılan bozulmaya elverişliyle alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığıyla sattırmaya yetkili hatta satıcının yararı gerekiyorsa sattırmakla yükümlüdür. Eğer o şey bozuk geliyorsa mahkeme aracılığıyla tespit yaptırıyoruz örneğin 1 kamyon bozuk domates geldi. Ancak 1 kamyon portakal geldi domates yerine henüz taze fakat ihtiyacımızı karşılamıyor o zaman sattırmamız bir yükümlülük haline geldi. Eğer bu durumla aliyud (yanlış) ifa dersek temerrüde ilişkin hükümlere gideriz. Vasıfta eksiklik dersek ayıplı ifaya ilişkin hükümlere gideriz.
Eğer alıcı satışı gerçekleştirmiyor o şeyler telef oluyor ise alıcı tazminatla yükümlü olur.
Alıcı bu durumu en kısa zamanda satıcıya bildirmezse zarardan sorumlu olur.
AYIBA KARŞI TEKEFFÜLÜN SONUÇLARI
Alıcının seçimlik hakları vardır. Bu hakları kullanmasının tek şartı maddi ve şekli şartların gerçekleşmesidir.(Satıcının ağır kusuru istisnaidir.)
Bu hakların kullanılması için satıcının kusuru gerekmez. Satıcı alıcıya malın ayıpsız bir benzerini vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Satıcının böyle bir karşı yenilik doğuran hakkı vardır. Ancak bu parça borçları için geçerli değildir.
Dönme: Dönme feshin aksine geçmişe etkili bir durumdur. Henüz ifa edilmemiş olan edimlerin artık ifa edilmemesi, ifa edilmesinin talep edilmemesi, ifa edilen edimlerin geri alınmasıdır. Dönmede menfi zararın tazmini söz konusudur ancak bu temerrütte. Ayıplı ifa durumunda TBK 229- Satış sözleşmesinden dönen alıcı satılanı ondan elde ettikleriyle birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Ayıplı malı da aynen ifa etmelidir. Eğer o şey aynen iade edilemiyor ise telef olmuşsa veya ağır zarara uğramışsa TBK 228 e bakıyoruz.
Alıcıya ayıplı olarak devredilmiş olan satılanın ayıptan, beklenmedik halden, mücbir sebepten yok olması veya ağır zarara uğraması alıcının sözleşmeden dönme hakkını engellemez. Alıcı elinde kalanları verir.
Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebepten yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.
Yani alıcının kusuruyla olmuşsa dönme hakkı kullanılamıyor sadece satış bedelinde indirim yapılabiliyor.
Alıcı semereleri de iade etmelidir. Eğer hakkaniyete göre gerekiyorsa kullanım bedeli iade edilebilir.
***Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hakim satılanın onarılmasını veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Bu dönmeye getirilen bir sınırlamadır.
Birden fazla mal alınmışsa ve biri ayıplı çıkmışsa dönme hakkı yalnızca o ayıplı olan için kullanılır. Eğer mal birliği şeklindeyse ve fiyatını öngöremiyorsak ayıplı şeyi iade edip indirim alabiliriz ancak ayıplı kısım ayrılamıyorsa dönme satılanın tamamını kapsar örn. Koltuk takımı. Bu durum satıcıya zarar verecek şekilde de kullanılamaz. Tencere bende kalsın kapağı sende kalsın denemez onun menfaati zedelenir.
Satılanın aslından dönme eklentilerinden de dönmeyi kapsar. Eklentilerinden sönme satılandan dönülmesini kapsamaz.
ALICI SATICIDAN NELERİ İSTEYECEK
1) Ödemiş olduğu satış bedelinin faiziyle geri verilmesini
2) Zaptta olduğu gibi yargılama giderleri ile satılan için yaptığı giderleri. Üçüncü bir kişinin ayıp sebebiyle alıcıya açmış olduğu dava varsa onun giderlerini öder.
Satılan için yaptığı giderler ise zorunlu masraflar, yararlı masraflar, lüks masraflar dahildir.
3) Ayıplı maldan doğan zararın giderilmesini ister. Satıcı kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.
Bu üç halde satıcının kusursuz sorumluluğu vardır. Diğer zararlar için ise satıcının kusuru aranır, bunlar dolaylı zararlardır.
Ayıplı ifada yalnızca menfi zarar müspet zarar değil aynı zamanda bütünlük menfaatlerine gelen zararlar da korunur. Bütünlük menfaati dediğimiz mülkiyet ve şahıs varlığı değerleridir.
XXXXXXXX Elektrikli alet aldık bozuktu evde yangın çıktı. Hasta hayvan aldık diğer hayvanlar hastalandı.
Bunlar zapttaki gibi menfi ve müspet zarardan farklıdır. Bu zararlar ayıbı takip eden zararlardır.
ZARARLAR ÖZET:
Menfi zararın fiili kalemi doğrudan zararlardır ve satıcının kusursuz sorumluluğu vardır. Dolaylı zararlar kar mahkumiyeti ve kaçırılan fırsatlardır.
Ayıbın doğrudan sebep olduğu illiyet bağının yakın olduğu zararlar doğrudan zarardır. İlliyet bağının uzadığı ancak kesilmediği ayıp dolayısıyla çıkan zararlar dolaylı zararlardır ve kusur karinesi dikkate alınır.
Satılanı alıkoyup ayıp oranında bedel isteme: Eski kanun döneminde mutlak yöntem kabul edilmişti. Artık satış konusu şeyin ayıpsız, objektif piyasa değerinin, ayıplı objektif piyasa değerine oranı ne ise aynı oranda satış bedelinde indirim yapılması gerekir. Bu nispi yöntemdir.
Ayıpsız objektif değer/Ayıplı objektif değer=Satış bedeli/ indirimli fiyat
*** Satış değerindeki eksiklik satış değerine çok yakın ise alıcı ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesi haklarını kullanabilir.
! Dönme hakkı hakkın kötüye kullanılmasını hatırlatacak küçük ayıplar için kullanılmıyordu. Bu durumda da bedel indirimine bir sınırlama getirilmiş bedel çok düşükse sözleşmeden dönme veya ayıpsız benzerle değiştirilmesi kullanılabilir diyor. Örn 100 tlik mal 5tl ye düşecekse dön veya ayıpsız benzeriyle değiştir.
Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme: Bu da alıcının bir hakkıdır .
İmkan varsa satılanın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesi: İmkan varsa ayıpsız benzeriyle değiştirilebilir. Parça satışlarında da dürüstlük kuralına uygun bir şekilde ayıpsız benzeriyle değiştirilebilir.
seçimlik haklar bunlardır 4 adet. Dönme, ayıpsız benzerle değiştirme, ayıp oranında bedel isteme, satılanın ücretsiz onarılmasını isteme
**** Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcının kusuru olmalıdır. Zamanaşımı süresi geçmemiş olmalıdır( genel hükümlerdeki 10 yıl)
Dönmedeki tazminat ayıba karşı tekeffüldeki kısa zamanaşımına tabidir. Satıcının alıcıya devrinden itibaren 2yıl sonra zamanaşımına uğrar. Satıcı daha uzun bir süre üstlenebilir. Gizli ayıplarda ağır kusurlu ayıplarda bu zamanaşımı kullanılmaz.
Bu sürelerin başlangıcı teslimdir.
–Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı bu sürenin geçmesiyle ortadan kalkmaz.
Açıklaması: Alıcı bu iki yıllık zamanaşımı süresi içinde kalmak kaydıyla bir ayıp ihbarında bulunacak. Alıcı henüz satış bedelini ödememişse bir defi hakkı vardır. Sen ayıbı gidermedikçe ben bedeli ödemiyorum diyebilir. Bu durumda zamanaşımı bulunmaz alıcı defi ni kullanabilir.
Ya hocam, her şey tamam da, alıcı dava açtığı durumda malın ayıplı olduğunu alıcı mı ispat etmeli yoksa, ayıpsız olduğunu satıcı mı ispat etmeli ?
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.