Örf ve Adet Hukukuyla Suç İhdas Etme ve Cezayı Ağırlaştırma Yasağı (Lex Scripta)
Özel hukuk alanında, pozitif hukukun yanı sıra örf ve adet hukuku da bağımsız bir hukuk kaynağı olarak kabul edilmektedir. Ceza hukuku alanında ise kişi hürriyeti bakımından ağır yaptırımlar söz konusu olduğundan, hukuki güvenlik her şeyden önce gelmektedir. Hukuki güvenlik ise yasak olanın açıkça gösterilmesine bağlı olduğundan, ceza hukukunda örf ve adetin doğrudan bir kaynak değeri yoktur. Bu nedenle örf ve adetin ceza hukukunda suç yaratma, mevcut bir suçu yürürlükten kaldırma veya cezayı ağırlaştırma niteliği bulunmamaktadır. Ancak ceza normunun yorumunda örf ve adete başvurulabilir. Kanunun özel kısmında düzenlenen bazı suçların unsurlarının (örneğin hakaret suçunda (m. 125) saldırının kişinin şeref, onur ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olup olmadığını) gerçekleşip gerçeklemediğini belirlemede örf ve adetten yararlanılabilir. Aynı şekilde ceza kanununun, örf ve adeti hukuk kaynağı olarak kabul eden bir hukuk dalına (örneğin Medeni Hukuka, Ticaret Hukukuna) yollamada bulunduğu hallerde de ceza hukuku dolaylı olarak örf ve adetten yararlanmış olur. Sözgelimi terbiye hakkından doğan disiplin yetkisinin kötüye kullanılması suçunda (m. 232/2), bu yetkinin sınırlarının aşılıp aşılmadığı medeni hukukun hükümlerinden yararlanılarak belirlenir.