Cevaba Cevap Dilekçesi ve İkinci Cevap Dilekçesi

Davacı dava dilekçesi ile iddiasını ileri sürer ve mahkemeden kendi lehine karar verilmesi talebinde bulunur; davalı da cevap dilekçesi ile savunmasını yapar ve davacının davasının (iddiasının) reddini ister.

Kanun, taraflara birer dilekçe daha verme olanağı tanımaktadır (m. 136). Bu dilekçeler, m. 136’da “tarafların ikinci dilekçeleri” şeklinde belirtmiştir.

1) Cevaba Cevap Dilekçesi
Davacı, davalının dava dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinin (m. 126-131) kendisine tebliğinden iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesi verebilir (m. 136/1).

Davacının cevaba cevap dilekçesi hakkında, dava ve cevap dilekçelerine ilişkin hükümler (m. 118-122; 126-131), niteliğine aykırı düşmediği sürece kıyasen uygulanır (m. 136/2).

Durum ve koşullara göre cevaba cevap dilekçesinin iki haftalık süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkansız olduğu durumlarda, bir defaya özgü ve bir ayı geçmemek üzere mahkemece davacıya ek süre verilebilir. Ancak bunun için, davacının aynı iki haftalık süre içinde mahkemeye başvurmuş olması şarttır (m. 136/1; 127). İki haftalık cevaba cevap süresi (veya hakim tarafından verilen ek süre) geçtikten sonra verilen cevaba cevap dilekçesi, davayı genişletme ve değiştirme olur, ancak davalının açık onayı veya ıslahı üzerine mahkemece kabul edilebilir (m. 141).

Davacı, cevaba cevap dilekçesi ile, davalının cevap dilekçesinde bildirdiği savunma sebeplerine (vakıalara, def’ilere ve itirazlara) cevap verir.

Davacı, cevaba cevap dilekçesinde, daha önce vermiş bulunduğu dava dilekçesindeki iddiaları ile bağlı değildir; iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi olmaksızın, dava dilekçesindeki iddialarını serbestçe değiştirip genişletebilir (m. 141/1). Yani cevaba cevap dilekçesinde; talep sonucunu arttırabilir, değiştirebilir, yeni vakıalar ileri sürülebilir vb.

Buna karşılık davacı, cevaba cevap dilekçesini verdikten sonra veya bunun için öngörülen iki haftalık süre geçtikten sonra, cevaba cevap dilekçesinde bildirilmesi gereken ve fakat bildirilmemiş olan hususları ileri süremez; yani, cevaba cevap dilekçesindeki iddiasını genişletemez, değiştiremez. Başka bir deyişle iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı, bu cevaba cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. İddianın en geç bu aşamaya kadar teksif edilmesi gerekir.

Cevaba cevap dilekçesi, dava ve cevap dilekçesine benzer şekilde düzenlenir; davacı, cevaba cevap dilekçesinde sözü edilen ve elinde bulunan belgelerini, cevaba cevap dilekçesine ekli olarak mahkemeye vermek zorundadır (m. 136; 119; 129).

Cevaba cevap dilekçesi, derhal davalıya tebliğ edilir.

İddianın Genişletilmesi ve Değiştirilmesi Yasağı
Davacının cevaba cevap dilekçesi vermesinden sonra, davacı bakımından iddiayı genişletmesi ve değiştirmesi yasağı başlar. Bu çerçevede davacı, davalının rızası olmaksızın iddiasını genişletemez veya değiştiremez (m. 141). Uygulamada bunu iddiayı genişletme ve değiştirme yasağı denilir.

HMK 141/1’e göre; davacı, davalının cevap dilekçesine (m. 126) karşı verdiği cevaba cevap dilekçesinde (m. 136), dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını serbestçe genişletebilir veya değiştirebilir (m. 141/1/c/1); cevaba cevap dilekçesinde yapılan genişletme veya değiştirme, yasak kapsamına girmez. Yani dilekçeler aşamasında yasak söz konusu değildir; ancak, ikişer dilekçeden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, yasak kapsamındadır.

Ancak, ön inceleme aşamasında da, davalı mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına gelmezse, davacı, davalının muvafakatine gerek kalmaksızın, iddiasını serbestçe genişletebilir ve değiştirebilir (m. 141/1/c/2); bu istisnai durumda da yasaktan bahsedilemez.

O halde, iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı, davanın başlangıcındaki dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra başlar (m. 141/1/c/3). Davalının cevap dilekçesine süresi içinde cevap vermeyen davacı için, cevaba cevap süresinin dolması ile, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı başlar.

Ayrıca, açılmış bulunan belirsiz alacak davasında, alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı ile karşılaşmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir (m. 107/2).

Basit yargılama usulünde iddianın genişletilmesi ve dğeiştirilmesi yasağının başlangıcı, m. 141’den farklı olarak, davanın açıldığı (m. 118; m. 322) andır (m. 319).

İddiayı Genişletme veya Değiştirme Sayılan Haller
Talep sonucunun ve dava sebebinin genişletilmesi veya değiştirilmesi m. 141 anlamında iddiayı genişletme veya değiştirmedir. Buna göre, konuyu ikiye ayırarak incelemek gerekir;
1) Talep sonucunu genişletmek veya değiştirmek
Davacı, davalının rızası olmaksızın talep sonucunu genişletemez; davalı taraf açık muvafakat ederse genişletebilir (m. 141/2).
Dava konusunun arttırılması, talep sonucunu genişletmektedir. Dava dilekçesinde yer alan talep sonucuna, sonradan yeni bir talebin eklenmesi halinde de, talep sonucu genişletilmiş olur.
Davacı, davalının açık muvafakati olmaksızın talep sonucunu değiştiremez; davalı açıkça razı olursa değiştirebilir (m. 141/2).
Mahkemenin talep edilenden başka bir şeye de hüküm vermesinin caiz olduğu hallerde davacının talep sonucunu değiştirmesi, m. 141 anlamında yasak bir dava değiştirme olarak nitelendirilmez. Çünkü, bu hallerde hakim, davacının değiştirme hakkında bir talebi olmasa bile, kendiliğinden talep edilenden başka bir şeye hüküm verebilmektedir. Örneğin boşanma yerine ayrılığa karar verilmesi gibi (TMK m. 170/3).

2) Dava Sebebini Genişletmek veya Değiştirmek
Dava sebebi davanın ve talep sonucunun dayandırıldığı vakıalar olduğu için, dava sebebinin değiştirilmesi de, m. 141 anlamında bir dava değiştirme olur.
Davacının, dava dilekçesinde bildirdiği hukuki sebepleri sonradan değiştirmesi m. 141 anlamında bir dava değiştirme değildir. 
O halde, davacı, dava dilekçesinde göstermiş olduğu hukuki sebebi (vakıalar aynı kalmak koşulu ile) sonradan değiştirir veya genişletirse, bununla sadece hakime görevini yapmada yardım etmiş olur; yoksa, bununla davasını değiştirmiş veya genişletmiş olmaz. Bu nedenle, davacı, dava dilekçesindeki hukuki sebepleri değiştirebilmek veya genişletebilmek için davalının iznini almak zorunda değildir. Yani, bu halde davanın değiştirilmesi yasağı (m. 141) uygulanmaz.

Buna karşılık, davacının, dava dilekçesinde bildirmiş olduğu vakıaları sonradan değiştirmesi, m. 141 anlamında bir dava değiştirmedir.

İddiayı Genişletme veya Değiştirme Yasağının İstisnaları
Burada, davayı değiştirmenin yasak olduğu hallerde, dava değiştirmenin nasıl mümkün olduğu inceleme konusu yapılacaktır. Davayı değiştirme yasağının istisnaları da m. 141/2 hükmünde belirtilmiştir; davalının açık muvafakat, ıslah ve davalının mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına gelmemesi.

1) Davalının açık muvafakatı: Davayı değiştirmenin yasak olduğunu gördüğümüz hallerde, davalı buna muvafakat ederse, davacı davayı değiştirebilir veya genişletebilir (m. 141).
2) Islah:
Davalı, davanın değiştirilmesine muvafakat etmezse davacı, davalsını ıslah ederek (m. 176 vd.) davayı değiştirebilir (m. 141/2). Örneğin, davacı, ıslah yolu ile dava konusunu arttırabilir.
3) Davalının mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına gelmemesi: Kanun koyucu, ön inceleme duruşmasına tarafların katılımını sağlamak, özellikle hakimin tahkikat için yol haritasını sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek için bir anlamda ödül-ceza düzenlemesi yapmıştır.

Davalı, davayı değiştirmeye açık muvafakat ederse veya dava ıslah edilirse, mahkeme, davayı değiştirilmiş (veya genişletilmiş) olarak (yani, yeni şekli ile) inceleyip karara bağlar.

İddiayı Genişletme veya Değiştirmenin Yasak Olmadığı Haller
Şimdi inceleyeceğimiz hallerde, davanın değiştirilebilmesi için, davalının rızasına veya ıslah yoluna başvurmaya gerek yoktur;
1) Talep edilenden başka bir şeye de hüküm verilebilen haller
2) Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalar
3) Dava açılmasından sonra doğan olaylar
4) Belirsiz alacak davası bakımından kabul edilen özel durum
5) Tarafta iradi değişiklik[1]

İddiayı Genişletme veya Değiştirme Sayılmayan Haller
*Hukuki sebeplerin değiştirilmesi, iddiayı değiştirme değildir.
*Talep sonucunun daraltılması m. 141 anlamında iddiayı değiştirme sayılmaz.
*Asıl vakıaya zımnen dahil olan vakıaların ileri sürülmesi, dava sebebinin genişletilmesi sayılmaz.*Davacının sonradan ileri sürdüğü vakıa, dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların delili niteliğinde ise, bu halde de dava sebebinin gerekçesinde dayanılan vakıayı hükümden düşürmemekte, aksine onu ispata yaramaktadır. O halde, bu husus delili olduğu vakıadan ayrı olarak davaya dayanak teşkil edemez ve bu nedenle de davanın sebebi sayılamaz.

2) İkinci Cevap Dilekçesi

Davalı, davacının verdiği cevaba cevap dilekçesinin (m. 136/1) kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde bu dilekçeye cevap verebilir.
Kanun (m. 136/1), davalının vereceği bu dilekçeye ikinci cevap dilekçesi (düplik) demektedir.
Dava ve cevap dilekçelerine ilişkin hükümler, davalının ikinci cevap dilekçesi hakkında da kıyasen uygulanır (m. 136/2).
Durum ve koşullara göre ikinci cevap dilekçesinin iki haftalık süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkansız olduğu durumlarda, bir defaya özgü olmak ve bir ayı geçmemek üzere, mahkemece davalıya ek süre verilebilir. Ancak bunun için, davalının aynı iki haftalık süre içinde mahkemeye başvurmuş olması şarttır (m. 136/1; 127).
İki haftalık ikinci cevap dilekçesi süresi (veya hakim tarafından verilen ek süre) geçtikten sonra verilen ikinci cevap dilekçesi, savunmayı genişletme ve değiştirme olur, ancak, davacının açık muvafakati veya ıslah üzerine mahkemece kabul edilebilir (m. 141).
Davalı, ikinci cevap dilekçesi ile, davacının cevaba cevap dilekçesinde bildirdiği, yeni, değiştirilmiş veya genişletilmiş iddia sebeplerine cevap verir. Örneğin, davacı cevaba cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuş ise, davalı ikinci cevap dilekçesi ile zamanaşımının kesildiğini ve bunu (zamanaşımı kesilmesini) haklı gösteren vakıaları bildirebilir.

Davalı, ikinci cevap dilekçesinde, daha önce vermiş bulunduğu cevap dilekçesindeki savunmaları ile bağlı değildir; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi olmaksızın, cevap dilekçesindeki savunmalarını serbestçe değiştirip genişletebilir (m. 141/1). Yani, davalı ikinci cevap dilekçesinde, savunma sebeplerini değiştirebilir; yeni vakıalar ileri sürebilir vb. Ancak, daha önce ileri sürmediği (yeni) ilk itirazda bulunamaz (m. 117/1; 131).

İkinci cevap dilekçesi, dava ve cevap dilekçesine benzer şekilde düzenlenir; davalı, ikinci cevap dilekçesinde sözü edilen ve elinde bulunan belgelerini, cevaba cevap dilekçesine ekli olarak mahkemeye vermek zorundadır (m. 136; 119; 129).

İkinci cevap dilekçesi, derhal davacıya tebliğ edilir.

İkinci cevap dilekçesinin verilmesi ile davanın dilekçeler aşaması sona erer; bundan sonra ön inceleme (m. 137) yapılır.

Davalı ikinci cevap dilekçesini süresi içinde vermemişse, davalı, sadece davacının cevaba cevap dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olmadığını ispat için delil göstermekle yetinebilir. Bu durumda davalı, davayı inkarının karşı delilini göstermek bahanesiyle yeni vakıalar (örneğin zamanaşımı) ileri sürerse, savunmasını genişletmiş olur; bu ise, kural olarak yasaktır (m. 141).

Savunmayı Genişletme ve Değiştirme Yasağı
İkinci cevap dilekçesi verilmesinin en önemli sonucu, davalının, davanın bu aşamasından sonra, savunmasını genişletmesinin ve değiştirmesinin yasak olmasıdır. Bu çerçevede davalı, davacının açık izni olmaksızın savunmasını genişletemez veya değiştiremez (m. 141). Uygulamada buna savunmayı genişletme ve değiştirme yasağı denilir.

HMK m. 141/1, yasağın başlangıcını ikinci cevap dilekçesinin verilmesi olarak belirlemiştir. Ancak kanun istisnai olarak, ön inceleme aşamasının tamamlanması ile yasağın başlamasının mümkün olduğunu da düzenlemiştir (m. 140). Buna göre;
Davalı, davacının cevaba cevap dilekçesine karşı verdiği ikinci cevap dilekçesinde (m. 136), cevap dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalarını serbestçe genişletebilir veya değiştirebilir (m. 141/1/c/1); ikinci cevap dilekçesinde yapılan genişletme veya değiştirme, yasak kapsamına girmez. Yani, karşılıklı ikişer dilekçeden oluşan dilekçeler aşamasında yasak söz konusu değildir; ancak, ikişer dilekçeden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, sınırlama ve yasak kapsamında kabul edilir.

Dilekçeler aşamasından sonraki ön inceleme (m. 137 vd.) aşamasında da, davacı mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına (m. 140) gelmezse, davalı, davacının iznine gerek kalmaksızın, savunmasını serbestçe genişletebilir ve değiştirebilir (m. 141/1/c/2); bu istisnai durumda da yasaktan bahsedilemez.

O halde, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı, davanın başlangıcındaki dilekçeler aşamasından sonra (m. 141/1/c/3) başlar.

Basit yargılama usulünde savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının başlangıcı, m. 141’den farklı olarak, cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesinden (m. 126; 322) itibaren başlar (m. 319).

Savunmayı Genişletme Sayılan Haller
1) Def’iler: Davalı, cevap dilekçesinde bildirmediği def’ileri sonra ileri sürerse, bununla savunmasını genişletmiş olur.

2) Vakıaların Genişletilmesi veya Değiştirilmesi Savunmayı Genişletmedir: Hakim, davalının cevap dilekçesinde bildirdiği vakıalar ile bağlı olup, davalının cevap dilekçesinde veya ikinci cevap dilekçesinde bildirmediği vakıaları kendiliğinden gözetemez (m. 25/1). Bu nedenle, davalının, cevap dilekçesinde veya ikinci cevap dilekçesinde savunmasını dayandırdığı vakıaların genişletmesi veya değiştirmesi, savunmayı genişletmedir.

3) İtirazların İleri Sürülmesi ve Savunmayı Genişletme: Dava dosyasından anlaşılabilen itiraz sebeplerinin cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra ileri sürülmesi m. 141 anlamında savunmayı genişletme değildir. Çünkü hakim, dava dosyasından anlaşılan itiraz sebeplerini kendiliğinden gözetmekle yükümlüdür. Buna karşılık, davacının dilekçelerinden anlaşılamayan itiraz sebepleri, davalı tarafından süresi içinde verilmiş olan cevap dilekçelerinde bildirilmemiş ise, bu itiraz sebeplerinin sonradan ileri sürülmesi savunmayı genişletme yasağına (m. 141) tabidir.

Savunmayı Genişletme Yasağının İstisnaları
Burada savnumayı genişletmenin yasak olduğu hallerde, savunmayı genişletmenin nasıl mümkün olduğu inceleme konusu yapılacaktır. Savunmayı genişletme yasağının istisnaları da, aynı hükümde (m. 141’de) belirtilmiştir. Buna göre davacının açık izni ve ıslah ile davacının mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına gelmemesi halinde davalı, savunmasını genişletebilir.

1) Davacının açık muvafakati
2) Islah
3) Davacının mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına gelmemesi

Davacı savunmayı genişletmeye muvafakat verir; davalı savunmasını ıslah eder veya davacı mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına katılmazsa, davalı savunmayı genişletebilir ve mahkeme, davalının savunmasını genişletilmiş şekli ile inceleyip karara bağlar.

Savunmayı Genişletmenin Yasak Olmadığı Haller
Bu hallerde, savunmayı genişletebilmek için, davacının açık muvafakatine veya ıslah yoluna başvurmaya gerek yoktur.
1) Mahkemenin kendiliğinden incelemesi gereken hususlar
2) Sonradan doğan savunma sebeplerinin ileri sürülmesi

Savunmayı Genişletme ve Değiştirme Sayılmayan Durumlar
Aşağıdaki haller, m. 141 anlamında savunmayı genişletme ve değiştirme sayılmaz; bu nedenle, davalının açık izni gerekmez.
1) Hukuki sebepler: Davalının, cevap veya ikinci cevap dilekçesinde bildirdiği hukuki sebepleri sonradan değiştirmesi veya genişletmesi, m. 141 anlamında (yasak olan) bir savunmayı genişletme değildir.
2) Savunmaya zımnen dahil olan vakıalar:
Cevap veya ikinci cevap dilekçesinde belirtilen vakıalara zımnen dahil olan vakıaların sonradan ileri sürülmesi de, savunmayı genişletme sayılmaz.
3) Cevap veya ikinci cevap dilekçesindeki vakıaların delil niteliğindeki vakıaların ileri sürülmesi:
Davalının sonradan ileri sürdüğü husus, cevap veya ikinci cevap dilekçesinde bildirdiği vakıaların delili niteliğinde ise, bu halde savunmayı genişletmeden söz edilemez.

Yukarıda incelenmiş olan savunmayı genişletme yasağı ve istisnaları, süresinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı hakkında da uygulanır. Bu konuda, süresinde cevap dilekçesi veren davalı ile vermeyen davalı arasında bir fark yoktur.
Süresinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalının sonradan bir def’i veya vakıa ileri sürmesi, savunmayı genişletme yasağına tabidir.


[1] Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder (m. 124).

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir