Bono (Kapsamlı Özet)

BONO

Bono TTK’da tanımlanmamıştır. Ancak bononun unsurlarını düzenleyen TTK 776’da, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedel ödeme vaadi olduğu belirtilmiştir. Bononun temelinde bir borç tanıması yatmaktadır. Bono, ikili bir ilişki oluşturur. Bir kambiyo senedi olan bono, kanunen emre yazılı bir senet olsa da nama yazılı olarak düzenlenmesi de mümkündür. Fakat hamile düzenlenemez. Bononun nama yazılı olarak düzenlenebilmesi için emre yazılı olmadığının açıkça belirtilmesi gerekir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, taksitli satışlarda düzenlenecek senetlerin her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olacağını düzenlemiştir. Dolayısıyla, bir taksitin ödenmesi için düzenlenen bononun nama yazılı olmaması durumunda, kanuna aykırılık teşkil eden bu durum taraflar arasında bir kişisel defi oluşturur.

Şekil şartlarından ilki, “bono” ya da “emre yazılı senet” kelimesinin senet metninde yer almasıdır. Senet farklı bir dilde yazılmışsa o dildeki bono karşılığı kelime kullanılmadır.

Bono, belirli bir bedelin kayıtsız/koşulsuz ödeme vaadini içermelidir. Bedel senet metninde yer almalıdır. Bedel kesin bir rakam vermelidir, mutlaka Türk Lirası olması gerekmez. Yabancı para birimi üzerinden belirtildiğinde aynen ödeme kaydı olup olmadığına bakılır. Aynen ödeme kaydı yoksa borçlu/düzenleyen bir seçimlik hakka sahiptir, bedeli ülke parası veya yabancı para üzerinden ödeyebilir.

Bono bedeli hem yazı hem rakamla gösterilip iki bedel arasında fark varsa yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur. Eğer bedel yazı ya da rakamla iki kez gösterilmişse ve bedeller arasında fark varsa daha az olan bedel geçerli sayılır.

Borç vaadinde hiçbir kayıt ve koşul yer almamalıdır. Aksi takdirde bono kıymetli evrak niteliğini yitirir. Görüldüğünde ve görüldüğünden belli bir süre sonra ödenecek bonolarda faiz kaydı konabilir. Diğer vade türlerini taşıyan bonolarda faiz kaydı yazılmamış sayılır.

Bonoda vade şartı esaslı şekil şartı değildir, vade yazılmamışsa bono görüldüğünde ödenecek vadedir. Görüldüğünde ödenecek vadeli bonolar ibrazlarında ödenir. İbraz süresi düzenleme tarihinden itibaren bir yıldır. Düzenleyen bu süreyi kısaltıp uzatabilir, cirantalar sadece kısaltabilir. Bir yıl içinde ibraz edilmeyen görüldüğünde vadeli bononun hamili başvuru haklarını yitirir. Yalnız asıl borçlu olan düzenleyene zamanaşımı süresi içinde talepte bulunabilir (TTK 778). Görüldükten belli bir süre sonra ödenecek bonolarda süre görülme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Bononun bir yıl içinde ibraz edilmesi gerekir. Düzenleyen görme olgusu gerçekleştiğinde tarihi senet üzerine yazar. Eğer bu yapılmazsa tarih protesto ile belirlenir. Protesto da çekilmezse, belli süre ibraz süresinin sonunda itibaren işlemeye başlar (TTK 779). Bunlar dışında, düzenleme gününden belli bir süre sonra ve belirli bir günde vadeli bonolar da vardır. Bu dört tür vadeden başka ya da birden fazla vade içeren bonolar batıldır.

Vade olarak bir ayın başı, ortası ya da sonu saptanmışsa, ayın birinci, on beşinci ve sonuncu günü anlaşılır. “Sekiz gün” deyiminden bir hafta değil gerçek sekiz gün, “on beş” gün deyiminden on beş gün anlaşılır. Yarım ay, on beş gündür (TTK 706). Bir bono düzenleme gününden ya da görüldükten bir buçuk ay sonra ödenecekse önce tam aylar hesap edilir.

Bonoda ödeme yeri gösterilir. Ödeme yeri gösterilmemişse, bononun düzenlendiği yere bakılır, düzenleme yeri gösterilmemişse düzenleyenin adının yanında yer alan yer düzenleme yeridir. Bu da eksikse bono hükümsüzdür. Bono yerleşim yerli ya da adresli olabilir.

Bonoda lehtar gösterilmelidir. Düzenleyen emrine yazılamaz.

Senedin düzenlenme tarihi gösterilmezse bono hükümsüz olur. Düzenlenme yeri gösterilmeyen bono düzenleyenin adının yanında yazan yerde düzenlenmiş sayılır. Bu da düzenlenmemişse bono batıldır.

Düzenleyenin imzası zorunlu şekil şartıdır, yok ise bono batıldır. İmza el ile atılır. Güvenli elektronik imzanın kambiyo senetleri bakımından işlerliği yoktur. Bono birden fazla kişi tarafından düzenlenebilir. Her düzenleyen ayrı imza atar ve müteselsil sorumludur. Bono, temsilci sıfatıyla düzenlenebilir. Temsilcinin kambiyo taahhüdünden bulunma yetkisine sahip olması gerekir. Ticari temsilci bu yetkiyi haizken, ticari vekil özel yetki verilmediği takdirde kambiyo taahhüdünde bulunamaz. Temsile yetkili olmadığı halde bonoya imza koyan, bonodan bizzat sorumlu olur. Bononun ön yüzüne düzenleyen dışında atılan imza aval hükmündedir.

İsteğe Bağlı Kayıtlar

“Bedeli nakden/malen alınmıştır” kaydı: Bu kayıt düzenleyen ile lehtar arasındaki temel ilişkiye işaret eder ve düzenleyenin temel ilişki uyarınca lehtardan para ya da mal aldığını gösterir. Bu kayıt geçerlidir zira ispat soyutluğuna dokunmaz. Bu kaydın varlığına rağmen düzenleyen senedin hatır senedi olduğunu iddia edebilir fakat senetle ispat zorunluluğu doğar.

Muacceliyet kaydı: Bir bono vadesinde ödenmediği takdirde diğer bonoların muaccel olacağına ilişkin kayıttır. Bu kaydın varlığında bonolar geçerli fakat kayıt hükümsüzdür. Bonoya kanunda öngörülen vadelerden başka bir vade konamaz. Bonolardan birinin ödenmemesi halinde diğerlerinin muaccel olacağına ilişkin kayıt, bir vadedir. Bu sebeple muacceliyet kaydı geçersizdir.

Yetki kaydı: HMK 17 uyarınca, tacirler ya da kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında bir ya da birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu hüküm zayıf tarafı korumaya yönelik olup tacir olmayanların yetki sözleşmesi yapamayacağını öngörmektedir. Bu itibarla yetki kaydı geçersizdir.

Manevi tazminat ve cezai şart: Bu kayıtlar hükümsüzdür. Bunların hükümsüzlüğü, senedin geçersizliğini etkilemez.

İşleyiş

Hamil, bonoyu düzgün bir ciro zincirine dayalı olarak elinde bulunduruyorsa meşru hamildir. Hamil vadesinde senedi düzenleyene ibraz eder ve ödeme talep eder. Düzenleyen ödeme yaparsa senetten doğan hak ve borçlar ortadan kalkar. Senet ödenmediği takdirde hamil, vadeden itibaren iki iş günü içinde protesto keşide ederek kendinden önce gelen kişilere başvurma hakkı elde eder. Bono görüldüğünde vadeli ise ibraz ve protesto için iki iş günü sınırı yoktur (TTK 714). Hamil görüldüğünde vadeli bono ödenmediği takdirde derhal protesto çekebileceği gibi, bir yıllık süre içerisinde bonoyu tekrar ibraz edebilir. Hamilin başvurma hakkını kullanması durumunda, senedi ödeyen ciranta senedi teslim alır ve kendisi aynı anda başvurma hakkını kullanır. Hamil, senet ödenmediğinde protesto çekmezse veya görüldüğünde vadeli bonoyu bir yıl içinde ibraz etmezse, başvuru hakkını yitirir. Bu durumda, kendinden önce gelen borçlulara karşı herhangi bir talepte bulunamaz fakat düzenleyene başvurma hakkı düşmez, esas borçluya her zaman başvuruda bulunabilir.

Düzenleyenin bono lehtarına karşı herhangi bir sözleşmeden doğan borcu bulunmayan hallerde, söz konusu bonoya hatır bonosu denir. Lehtarın bonoyu düzenleyenden gerçek bir alacağı yoktur. Elinde hatır bonosu bulunan lehtar, düzenleyenden bu bonoya dayanarak talepte bulunursa, düzenleyen kendisine karşı hatır def’ini ileri sürerek ödemeden kaçınabilir. Fakat hatır senedi üçüncü kişiye devredilmişse düzenleyen tarafından hatır def’inin üçüncü kişiye karşı ileri sürülmesi mümkün olmaz, meğerki bu kişi borçlu zararına hareket etmiş olsun.

Tedavüle çıkarılırken unsurları tam olmayan bono, beyaz (açık) bonodur(TTK 680). TTK’da açık bonoda bulunması gereken asgari unsurlara yer verilmediği için düzenleyenin imzası bulunmak koşuluyla içeriğin tamamen boş bırakılarak beyaz bono düzenlenmesi mümkündür. Yargıtay da açık bono için asgari unsurun düzenleyenin imzası olduğunu kabul etmektedir. Açık bonoda, taraflar arasında açık bononun dayanağını oluşturan kambiyo sözleşmesinin yanı sıra bir de doldurma sözleşmesi vardır. Lehtar, bu doldurma sözleşmesinin hükümlerine göre bonoyu doldurur. Açık bononun devredilmesi ile doldurma yetkisi de devralana intikal eder. Açık bononun doldurma sözleşmesinin koşullarına aykırı doldurulması halinde, düzenleyen iddiasını yazılı delil ile kanıtlamak mecburiyetindedir. Anlaşmaya aykırı biçimde doldurulmuş olan bono, üçüncü bir kişiye devredilmiş ise düzenleyen senedin anlaşma hilafına doldurulduğu def’ini, üçüncü kişinin/hamilin senedi kötüniyetle iktisap etmiş olması ya da iktisabında ağır kusur bulunması hallerinde ileri sürebilir.

Uygulamada, bir sözleşmede karşı edimin teminatı olarak verilen bonolar görülmektedir. Bu bonolara teminat bonosu denir. Yargıtay’a göre, teminat senedi temel borç ilişkisine işaret ediyorsa, kayıtsız borç vaadi içermediği için bono kabul edilemez. Bu hükümsüzlük senet metninden anlaşılabilen, düzenleyen tarafından hamile karşı ileri sürülebilen bir mutlak def’idir. Ancak bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamıyorsa, bu halde düzenleyen senedin lehtar ile arasındaki sözleşmede karşı edimin teminatı olarak verildiğini bir kişisel defi olarak ileri sürebilir. Bazen senet üzerinde “teminat içindir” gibi kayıt olduğu da görülür. Bu kayıtlar senet üzerine konabilir ancak hem lehtar hem de üçüncü kişiler için hüküm ifade etmez. Bono geçerli bir senet olarak tedavül eder ve hak bahşeder. Bu durumda da senedin teminat senedi olduğu iddiası, kişisel def’idir ve yazılı delil zorunluluğuna tabidir.

İmzaların bağımsızlığı ilkesi, soyutluk ilkesinin bir sonucudur. Kambiyo taahhüdü temel ilişkiden bağımsız olduğu gibi, her bir taahhüt de diğerinden bağımsızdır. Bono üzerinde yer alan imzalardan birinin herhangi bir nedenler sahibini bağlamaması diğer imzaların geçerliliğine etki yapmaz. Önemli olan görünüşe göre sahibini bağlayan bir imza bulunmasıdır. (Ancak imzanın görünüşe göre dahi sahibini bağlamayacağı anlaşılırsa senet hükümsüzdür, Shakespeare gibi). Dolayısıyla ehil olmayan kişilerin imzalarının ve sahte imzaların varlığı, diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. İmzası kendini bağlamayan kişi, bunu herkese karşı hükümsüzlük def’i olarak ileri sürebilir. Geçerli imza sahipleri bono sorumluluğundan kurtulamaz (TTK 677).

Bono metni değiştirildiğinde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş kişiler, değişmiş metne; ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumludur (TTK 748). Metnin değiştirilmesi geçerli bir bono için söz konusu olur. Zorunlu şekil şartlarından birinin ortadan kalkması, değişiklik kapsamında değildir zira bu durumda senet bono olma niteliğini yitirir. Değişiklik daha çok bedel ya da vadede görülür. Bedelde değişiklik durumunda, sonraki bedelden değişiklikten sonra imza koyanlar sorumlu olacağı için, hamil değişik bedeli ancak bunlardan talep edebilir. Tarihte değişiklikte de ileri sürülecek talep ve işlemler buna göre belirlenir.

Ciro

Ciro, senedin içerdiği hakkı devretmeye yönelik irade beyanıdır. Bonoyu ciro edene, ciranta denir. İlk ciranta lehtardır. Ciro soyut bir işlemdir. Bu bakımdan ciranta ile ciro edilen arasındaki adi ilişkiden doğan def’iler, sonraki hamillere karşı – kural olarak – ileri sürülemez. Ciro, bono ya da bonoya bağlı olan alonj üzerine yapılır. Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir (TTK 648). Ciro belli şartlarla yapılmışsa batıl olmaz fakat o şartlar yazılmamış sayılır. Kısmi ciro ise batıldır. Bonoyu ödemiş olan her ciranta kendi cirosunu ve kendisinden sonra gelen borçluların cirolarını çizebilir.

Ciro vadeye kadar yapılabilir. Vadeden sonra yapılan ciro da geçerli bir cironun tüm hüküm ve sonuçlarını doğurur. Ancak ödememe protestosunun çekilmesinden ya da bu protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, alacağın temliki hükmündedir. Görüldüğünde vadeli senetlerde protesto, vadeden itibaren iki günlük süreye tabi değildir. Senet hamili senedi tekrar ibraz ederek ödeme isteyebilir, ödememe haline protesto çekerek başvuru haklarını kullanabilir. Bu imkân bir yıllık ibraz süresinin bitiminde sona erer. Bu sürede bono ibraz edilmezse, başvuru hakları düşer.

Ödememe protestosundan ya da protesto için öngörülen süreden sonra yapılan cironun alacağın temliki hükmünde olması, def’iler sistemi açısından önemlidir. Bundan böyle, devredene karşı ileri sürülebilecek def’iler devralana karşı da ileri sürülebilir ve cironun teminat işlevi ortadan kalkar.

Bono üçüncü bir kişiye ciro edilebileceği gibi, daha önce senet dolayısıyla sorumluluk altına girmiş herhangi bir kişiye de – düzenleyen, avalist ve ciranta –ciro edilebilir (TTK 681). Bono düzenleyene ciro edildiğinde, düzenleyen asıl borçlu olduğu için hak donar. Düzenleyen bonoyu tekrar tedavüle koyabilir. Bu durumda düzenleyen ciranta olarak kendinden önce gelen cirantalara başvuramaz.

Bonoyu ibraz ederek ödeme talep eden kişi, hak sahibi olduğunu düzgün ciro zinciri (müteselsil ve birbirine bağlı cirolar) ile kanıtlar. Bu da cironun hak sahipliğini teşhis işlevini gösterir. Senedi düzgün ciro zincirine dayandırarak elinde bulunduran, yetkili hamildir ve senet borçlusu ancak yetkili hamile yapacağı ödeme ile borcundan kurtulur. Bono isteği dışında hamilin elinden çıkmış ise, bonoyu ciro zincirine dayanarak elinde bulunduran hamil – bu hamil de görünüş itibariyle düzgün bir zincire dayandığından meşru hamildir – ancak iktisabında ağır kusur veya kötüniyet olduğu takdirde bonoyu geri vermekle yükümlüdür (TTK 686). Miras, birleşme gibi külli halefiyet halleri ile haciz ve iflas gibi hallerde şekli kopukluk olmasına rağmen zincirin devamlılığı kabul edilir.

Her ciranta kendinden sonra gelenlere ve hamile karşı bononun ödenmemesinden sorumludur (TTK 685). Bu, cironun teminat işlevidir. Ciranta, bononun ödenmemesinden sorumlu olmayacağını şart koşabilir. Ciranta ciro yasağı koyduğunda da, kendinden sonra gelenler sorumlu olmaz.

Beyaz ciro, devralanın isminin belirtilmediği cirodur. Beyaz cironun poliçenin arka yüzüne ya da alonj üzerine yapılması gerekir (TTK 683) (ön yüze atılan imza aval hükmündedir). Bonoyu beyaz ciroyla devralan hamil ciroyu kendi adına ya da diğer bir kişi adına doldurabilir; tam ya da beyaz ciro yapabilir.

Tahsil Cirosu

Tahsil cirosunda, ciro eden, ciro edilene bononun içerdiği alacağı kendi adına tahsil etmek yetkisini verir. Senedi tahsil cirosu ile alan senedi tahsil eder ve aldığı parayı ciro edene verir. “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten” gibi kayıtlarla yapılabilir. Bonoyu tahsil cirosu ile alan hamil, bonodan doğan tüm hakları kullanabilir (TTK 688). Bonoyu ödeme için ibraz edebilir, ödememe protestosu çekebilir, başvuru haklarını kullanabilir. Bonoyu tahsile yetkili hamil ancak tahsil cirosu yapabilir, devir ve rehin cirosu yapamaz.

Bonoyu tahsil cirosu ile alan hamile karşı, ancak cirantaya (bonoyu tahsil cirosu ile ciro eden) karşı ileri sürülebilecek tüm kişisel def’iler ileri sürülebilir. Hamile karşı mevcut olan def’iler ise kullanılamaz çünkü hamil poliçenin içerdiği alacağı ciranta adına ileri sürmekte ve tahsil ettiği meblağı cirantaya vermektedir.

Rehin cirosu

Rehin cirosu, bononun içerdiği alacak üzerine rehin hakkı tesis etmek için yapılır. Ciro, “bedeli teminattır” ya da “bedeli rehindir” gibi bir kayıtla yapılır. Bonoyu rehin cirosuyla alan hamil, bonodan doğan tüm hakları kullanabilir (TTK 689). Bonoyu rehin cirosuyla alan hamil ancak tahsil cirosu yapabilir, devir ya da rehin cirosu yapamaz.

Örneğin, D ve L arasındaki satım sözleşmesinden doğan bedel borcu için D bir bono düzenleyerek L’ye verir. L ve H arasında da bir ödünç sözleşmesi vardır. H, L’den olan alacağını güvence altına almak için L’den teminat ister. L elinde bulunan bonoyu rehin cirosu yaparak H’ye teslim eder. Böylece bononun içerdiği alacak üzerinde H lehine rehin hakkı kurulmuş olur.

Rehin cirosunda kişisel def’iler bakımından kural olarak genel ilke geçerlidir. Rehin cirosu yapana karşı mevcut olan kişisel def’iler, hamile karşı ileri sürülemez, meğerki hamil bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Ancak rehin fer’i bir hak olduğu için ve geçerli bir borç ilişkisinin varlığını geçerli kıldığı için rehinle temin edilen alacağa ilişkin def’iler (alacağın hükümsüz olması gibi) hamile karşı da ileri sürülebilir. Öte yandan, bono miktarı rehin cirosu ile güvence altına alınan alacağın miktarından fazla ise, bu fazla kısım için borçlunun hamile karşı kişisel def’ilerini ileri sürmesi ve aradaki farkı oluşturan miktarı ödememesi mümkündür.

Bononun vadesi ile rehinle güvence altına alınan alacağın vadesi birbirinden farklı olabilir. Bononun vadesi rehinle güvence altına alınan alacaktan önce geliyorsa, hamil vadesinin geldiği gün bono düzenleyene ibraz ederek ödeme ister. Senet ödenirse alacağını tahsil eder ve senedi kendisine ciro eden cirantaya geri verir. Rehin hakkı sona erer, senet bedeli alacak miktarından fazla ise fazla miktarı cirantaya geri öder. Bononun vadesi rehinle güvence altına alınan alacaktan sonra geliyorsa, hamil vadesi geldiği için kendi borçlusundan /rehin cirosu yapan cirantadan ödeme ister. Ödeme gerçekleşmezse, senedin paraya çevrilmesi yoluna başvurur. İİK hükümleri uyarınca, senet satılır. Senedi icra dairesinden alan kişi vade tarihinde düzenleyenden ödeme ister.

Rehin cirosunun teminat işlevinin olup olmadığı tartışmalıdır. Yargıtay rehin cirosu ile senedin teslimini senedin mülkiyetini intikal ettirmediği için hamilin senede dayanarak malike başvuramadığı gerekçesiyle rehin cirosunun teminat işlevini kabul etmemektedir.

Aval

Aval, bono bedelinin tamamen ya da kısmen güvence altına alan bir kambiyo taahhüdüdür (TTK 700). Avalist bu taahhüt ile kambiyo ilişkisine dâhil olur. Aval üçüncü bir kişi tarafından verilebileceği gibi, senet dolayısıyla sorumluluk altına girmiş bir kimse tarafından da verilebilir. Avalist lehine de aval verilebilir. Aval şerhi, bono ya da alonj üzerine yazılır. Bononun ön yüzünde düzenleyen dışında yer alan her imza aval şerhi sayılır (TTK 701) (arka yüzünde yer alan açıklamasız imza beyaz ciro olarak kabul edilir). Avalin kimin lehine verdiği açıklanmalıdır, aksi takdirde aval düzenleyen lehine verilmiş sayılır. Aval kayıtsız ve şartsız olmalıdır, eğer kayıt ve şart içeriyor ise bu kayıtlar yazılmamış sayılır. İstisnası, aval verenin borcun bir kısmından sorumlu olacağını öngörmesidir.

Avalist kimin lehine aval vermiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur. Bu nedenle, ancak lehine aval verdiği kişiye başvurma hakkı doğduğu zaman avaliste de başvurma hakkı doğar. Bu sebeple aval verene başvurabilmek için lehine aval verdiği kişiye başvuru hakkının doğumu için kanunen gerekli işlemlerin (protesto gibi) yerine getirilmesi gerekir. Avalist asıl borçlu lehine aval vermişse, protesto çekilmesine gerek kalmaksızın zamanaşımı süresi içinde avaliste başvurulabilir. Avalist, sorumluluğu doğduğu anda hamile karşı senet dolayısıyla sorumluluk altına giren diğer kişilerle beraber müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olur. Senet bedelini ödemesi halinde, aval verdiği kişiye ve ona karşı sorumlu olanlara karşı senetten doğan haklara sahip olur.

Aval, soyut bir kambiyo taahhüdüdür. Avalin geçerliliği aval ile güvence altına alınan kambiyo taahhüdünün geçerliliğine bağlı değildir. Avalist, lehine aval verdiği kişiler ait kişisel def’ileri hamile karşı ileri süremez. Ancak hamile karşı sahip olduğu kişisel def’iler varsa bunları ileri sürebilir.

Aval ve kefaletin farkları şöyle özetlenebilir: i) Kefalet yazılı şekle tabidir, aval bono üzerine yazılır. ii) Kefalet bağımlı bir ilişkidir, aval ise bağımsız bir taahhüttür. iii) Kefilin sorumluluğu fer’idir, avalist ise bağımsız olarak aval verdiği kişi gibi sorumludur. iv) Kefil borçluya ait tüm def’ileri alacaklıya karşı ileri sürmek zorundadır, avalist ise aval verdiği kişinin def’ilerini hamile karşı ileri süremez.

İbraz

Borçlar genel hükümlere göre, para borçları götürülecek borçtur. Buna karşın bir para borcu içeren bono, kanunen aranılacak borç içerir. Borçlar hukukuna ilişkin kural, kıymetli evrakta tersine çevrilmiştir. Bu sebeple, bononun hamili tarafından asıl borçluya ibrazı, ödeme için ilk basamağı oluşturur.

Ödeme için ibrazın kanunun kendisine bağladığı sonuçları doğurabilmesi için usulüne uygun olarak yapılması gerekir. İbraz, senede zilyet olan hamil veya onun yetkili temsilcisi tarafından yapılır. Borçlu senedi elinde bulunduranın meşru hamil olup olmadığını ciro zincirine bakarak inceler. Eğer bono nama yazılı düzenlenmişse, hamilin hak sahipliği düzgün temlik beyanları uyarınca tespit edilir. Senedin ödenmemesi durumunda, ödememe protestosu yetkili hamil tarafından çekilir.

İbrazın asıl borçluya karşı yapılması gerekir. Bonoda asıl borçlu düzenleyendir. Başvuru borçlularına ibraz değil, ihbar yapılabilir. Birden fazla düzenleyen varsa, ibrazın hepsine yapılması gerekir. Düzenleyen tüzel kişi ise organ veya üyelerine yapılır. Adresli veya yerleşim yerli bir bono düzenlenerek ödeyecek üçüncü kişi gösterilmişse, ibrazın ona da yapılması gerekir. Bu kişiye yapılan ibraz sonuçsuz kalmışsa, hamil protesto çekerek başvuru haklarını kullanabilir.

Asıl borçluya bononun aslı ibraz edilir. Bonoda nüsha söz konusu değildir. Ödeme, ancak senedin teslimi karşılığında yapılır. Senedin aslının ibraz edilmediği durumda borçlu ödemekten kaçınmalıdır, aksi takdirde ikinci defa ödeme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Senedin iptali söz konusuysa, mahkeme kararına dayanarak ödeme talebinde bulunulabilir.

İbraz borçluya senedin gösterilmesidir. Bu eylemin borçlunun senedin unsurlarını incelemesine ve hak sahipliğini belirlemesine imkân tanır nitelikte olması gerekir.

Bono borçlunun ticaret yerinde, şayet ticaret yeri yoksa konutunda ibraz edilir (TTK 755). İbraz yeri, ödeme yeridir. Ödeme yeri kural olarak senette açıkça yazar. Yazılmamış ise düzenleyenin adının yerinde gösterilen yer ödeme yeri ve düzenleyenin yerleşim yeri olarak kabul edilir. Yerleşim yerli ve adresli bonoda, ibraz bu gösterilen yerlerde yapılır.

Görüldüğünde vadeli bono düzenleme tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeme için ibraz edilmelidir. Düzenleyen bononun belli bir günden önce ibraz edilemeyeceğini öngörmüşse, ibraz süresi o tarihten itibaren başlar. Diğer tür vadeli bonolarda, ibraz ödeme gününde veya onu takip eden iki iş günü içerisinde yapılır. Ödeme günü ve vade günü kural olarak aynı tarih olmakla beraber, vadenin tatil gününe denk gelmesi durumunda ödeme günü, tatili takip eden ilk iş gününe uzar (TTK 752). Bu takdirde, ibraz süresinin başlangıcı olarak bu tarih esas alınır. İbraz için öngörülen süreler, hak düşürücü sürelerdir. Bu kanuni sürelerin yasada öngörülen haller dışında, uzatılması ya da kısaltılması mümkün değildir. Görüldüğünde vadeli bonoda ödeme için ibraz süresi düzenleyen tarafından uzatılıp kısaltılabilir, ciranta tarafından yalnız kısaltılabilir (TTK 704).

Ödeme, kısmi ya da tam ödeme ile sonuçlanabilir. Bu durumda, kambiyo senedinden doğan borç, ödeme oranında son bulur. İbraz üzerine ödememe durumunda, borçlu ödemediği oranda temerrüde düşer. Temerrüde düşen borçlu için borç artık götürülecek borçtur. Ödeme için ibraz, ödememe protestosunun ön koşuludur. Hamil, başvuru haklarını – protestodan muafiyet kaydı öngörülmemişse – protesto çekmek kaydıyla kullanabilir. Senedi ibraz etmeden protesto çektiği takdirde, protesto başvuru açısından bir hukuki etkiye sahip olmaz. Bu protestoyu çeken noter de haksız fiil hükümleri çerçevesinde sorumlu olur.

Hamil bonoyu süresi içinde ibraz etmediği takdirde, alacaklı temerrüdüne düşmüş olur (TTK 708). Bu durumda, asıl borçlu veya lehine aval veren, bono bedelinin bankaya tevdi edebilir (TTK 712). Kambiyo senetlerinde düzenlenen tevdi hakkı, borçlar hukukundaki tevdi hakkının bir görünümüdür. Bu sebeple kambiyo senetlerindeki tevdi hakkı yorumlanırken borçlar hukuku da göz önüne alınmalıdır. TTK 712 tevdi yerini bir banka olarak belirlemiştir. Bankaya tevdi durumunda, genel hükümlerde öngörülen mahkeme kararına ihtiyaç yoktur. Fakat TTK hükmü, genel hükümleri bertaraf etmez. Hamil temerrüde düşerse, borçlu mahkemeye başvurarak bono bedelini hâkimin tayin edeceği yere tevdi etmek suretiyle borçtan kurtulabilir. Zaten uygulamada bankaya para yatırabilmek için hak sahibinin adı ve soyadının gösterilmesi gerekmektedir. Oysa kambiyo senedi tedavül ettiği için borçlunun hak sahibini bilmesi mümkün olmaz. Bu sebeple mahkemeye başvuru daha isabetli bir yoldur.

Tevdi, hamile ödeme ile aynı sonucu doğurur. Tevdi, bir yüküm olmaktan ziyade borçlu lehine getirilen bir imkân, bir haktır. Nitekim genel hükümlerde “tevdi hakkından” söz edilir. Bu sebeple tevdi etmeyen borçlunun temerrüdü söz konusu olmamalıdır. Ancak Yargıtay’ın aksi yönde kararlar bulunmaktadır. Yargıtay tevdi etmeyen borçlunun temerrüt faizinden sorumlu olacağına karar vermiştir. Ancak Yargıtay’ın tevdii bir yükümlülük olarak değerlendiren bu yaklaşımı isabetli değildir.

Bonoyu süresi içinde ibraz etmeyen hamil, müracaat haklarını kaybeder. Asıl borçlu ve onun avalistine başvurabilir. Asıl borçlu, zamanaşımı süresi içinde sorumlu kalmaya devam eder. Bu süre içinde hamil ödeme talep edebileceği gibi, kambiyo senetlerine özgü takip yollarına da başvurabilir.

Ödeme

Ödeme, kural olarak bonoda yer alan bedelin nakden ifasıdır. Nakdi ifa mutlak bir zorunluluk değildir. Ödeme, mahsuben veya hesaben de yapılabilir. Asıl borçlunun senedi ödemesi, kambiyo senedinden doğan borcu tüm sorumlular bakımından sona erdirir. Başvuru borçlulardan biri tarafında yapılan ödeme, asıl borçlunun ödemesiyle aynı etkiyi doğurmaz, ödeyenden sonra gelenle borçtan kurtulur. Ancak asıl borçlu dâhil olmak üzere diğerleri sorumlu olmaya devam eder.

Bonoya bağlı borç, vadenin gelmesiyle muaccel olur. Hamil ödemeyi ancak vadede isteyebilir. Senedin vadesinden önce ibrazında, asıl borçlu senetten anlaşılan mutlak bir def’i olan vadenin gelmediği def’ini ileri sürebilir. Bu sebeple, asıl borçlu senet bedelini vadeden önce ödemek zorunda değildir.

Senet bedelini vadesinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödeyen borçlu, borcundan kurtulur. Vadede başvuru durumunda, borçlunun maddeten hak sahibi olup olmadığını araştırma yükümlülüğü yoktur, ibraz edenin şeklen meşru hamil olup olmadığını araştırması yeterlidir. Borçlu, cirantalarının imzalarının geçerliliğini de araştırmak zorunda değildir.

Borçlu, bononun aslının teslimi karşılığında ödemekle yükümlüdür. Ayrıca, senet kendisine teslim edilirken senede ibra şerhi yazılmasını isteyebilir. Bononun telim edilmemesi ya da ibra şerhi yazmaktan kaçınılması durumunda, borcu da ödemekten kaçınabilir. Bu durumda, borçlu temerrüdünden söz edilemez. Teslim edilmeme durumunda ödeme yapan borçlu, riski üstlenmiş olur. Bunun yerine riski hamiline ait olmak üzere bono bedelini bankaya tevdi edebilir (TTK 712).

Vadede tam ödeme halinde uygulamada senet yırtılmakta veya üzerine çizgi çekilmektedir. Kambiyo senedinin borçlunun elinde bulunması, bedelin ödendiğine karine teşkil eder. Bu karinenin aksini ispat yükü, hamilin üzerindedir. Senet hamilin elinde bulunduğu sürece, borç ödenmemiş sayılır. Aksini ispat yükü, senet borçlusunun üzerindedir ve bunu ancak senetle ispatlayabilir.

Asıl borçlu, aval veren veya araya giren kişi, bonoyu kısmen ödemek isteyebilir. Hamil, borçlar hükümlerinin aksine, bu kişilerin kısmi ödemesini reddedemez (TTK 709). Kısmi ödemenin reddi durumunda alacaklı temerrüdü söz konusu olur. Hamil, ödenen kısım oranında başvuru haklarını yitirir. Senet bedelinin kısmen ödenmesi hali, senet teslimi karşılığında ödemenin istisnasıdır. Kısmi ödemede bulunan, ödemenin senet üzerine yazılmasını ve makbuz verilmesini isteyebilir. Kısmi ödemede, senedin borçluya iadesi söz konusu değildir zira alacak isteminde münhasıran senedin ibrazı asıldır. Kısmi ödemenin senede yazılmasının önemi burada ortaya çıkar; başvuru borçluları daha sonra senedin tamamı üzerinden takibe maruz kalmaz. Kısmi ödeme durumunda borç, hem asıl borçlu açısından hem başvuru borçluları açısından kısmi ödeme oranında düşer. Kısmi ödeme veya kısmi ödemenin reddi halinde, hamil ancak ödenmeyen kısım için protesto çekerek başvuru haklarını kullanabilir.

Borçlu bono bedelini vadeden önce ödemek isteyebilir. Fakat hamil bedeli vadeden önce kabul etmeye zorlanamaz, reddettiğinde alacaklı temerrüdüne düşmüş olmaz. (TTK 710). Vadeden önce ödemede, borçlu ile hamil arasında bir vekâlet ilişkisi meydana gelir. Senedi vadeden önce ödeme riskini borçlu üstlenir. Borçlu, ancak ödemeyi maddi anlamda hak sahibine yaptığı takdirde borçtan kurtulur. Bu sebeple borçlu hem şekli hem maddi hak sahipliğini inceleme yükümü altındadır. Maddi hukuk bakımından hak sahibi olmayan – bu kişi şeklen hak sahibi olsa dahi – birine ödeme yapması durumunda, ikinci defa ödeme riskini taşır.

Yabancı para üzerinden düzenlenen kambiyo senedinde aynen ödeme kaydı yoksa borçlu seçim hakkına sahiptir; bedeli Türk Lirası veya yabancı para üzerinden ödeyebilir. Borçlu ödemede gecikirse seçim hakkı hamile geçer; bedeli vade günündeki veya ödeme günündeki rayice göre Türk parası üzerinden isteyebilir ya da borçlar hükümlerine göre aynen ödeme talep edebilir (TTK 711). Eğer senet aynen ödeme kaydı içeriyorsa, borçlu bedeli yabancı para ile ödemek zorundadır.

Müracaat

Bono bedeli kısmen veya tamamen ödenmediğinde, hamil maddi ve şekli koşulları yerine getirdiği takdirde, kendinden önce gelen kişilere başvuru hakkı kazanır (TTK 757). Başvurma hakkı senede bağlıdır, iptal halinde mahkeme kararı ile başvurma imkânı yoktur. Başvuru hakkı, bono ilişkisine çeşitli sıfatlarla imza koyarak sorumlu olan asıl borçlu dışındaki kişileri kapsar. Sorumluluk zincirine dâhil olan herkes – ciranta, avalist, araya giren, düzenleyen – bononun ödenmemesinden müteselsil sorumludur (TTK 724).

Kambiyo ilişkisinde asıl borçlu ve onla aynı statüde olanlar, hamile – veya ona ödeme yapan borçlulara – birincil nitelikte sorumludur. Hamil öncelikle asıl borçluya bonoyu ödeme için ibraz eder, ödenmemesi halinde protesto gibi başkaca bir koşula bağlı olmaksızın zamanaşımı süresi içinde dava veya kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurabilir (TTK 749). Asıl borçlunun ödemesi, tüm imza sahiplerinin kambiyo senedinden doğan borçları sona erdirir.

Başvuru borçluları, bonoda asıl borçlular dışında kalan kişilerdir. Senet asıl borçlulara ibraz edildikten sonra, ödememe olgusunun protestoyla tespitini takiben bu kişilere başvurulabilir. Bu sebeple, başvuru borçlularının sorumluluğu, ikincil niteliktedir. Başvuru hakkının doğmasıyla, başvuru borçlularına sıra gözetilmeksizin başvurulabilir. Hamil, sorumluluk zincirinde yer alanlardan birine başvuru üzerine bedeli tamamen ya da kısmen tahsil edemediği takdirde, tahsil etmediği oranda bu kişiden önce veya sonra gelenlere başvurabilir. Ödeyen başvuru borçlusundan sonra gelen imza sahiplerinin borcu, başvurma hakkı kapsamında bir borçlu tarafından yapılan ödeme oranında sona erer. Sorumluluğa binaen başvurma hakkı, aşağıdan yukarıya doğru kullanılır. Yani ödeyen başvuru borçlusu, kendinden önce gelenlere karşı başvurma hakkını kullanabilir (TTK 724).

Başvuru süreleri hak düşürücü sürelerdir.

Ciranta sorumsuzluk kaydı koyabilir. Bu kayıt, cironun teminat işlevini ortadan kaldırır ve ciranta senedin ödenmemesinden sorumlu olmaz. Cirantanın ciro yasağı kaydı koyması durumunda ise, ciranta senet sonradan kendine ciro edilenlere karşı sorumlu olmaz, ancak ciro ettiği kişiye karşı sorumlu olmaya devam eder (TTK 685).

Ödememe

Hamilin başvuru hakkının kullanabilmesinin ilk şartı (maddi şart) ödememedir. Ödememe esas olarak vadede ortaya çıkmakla beraber, bazı hallerde vadede önce bedelin ödenmeyeceği sabit olabilir. Şayet düzenleyen iflas etmiş veya ödemelerini tatil etmiş ya da aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmışsa, hamil vadeyi beklemeden başvuru borçlularına başvurabilir. İcra takibinin semeresiz kalması, aciz vesikası ile ispatlanır. İflas hali ise tacirlere özgüdür ve mahkeme kararı ile sabit olur. Ödemelerin tatil edilmesi, bu hallere nazaran daha sübjektiftir ve başvuru sebebi olabilmesi için süreklilik göstermesi ve ciddi olması gerekir. Bu olgunun ispatı hamilin üzerindedir.

Protesto

Protesto çekilmesi, başvuru hakkının şekli şartıdır. Hamilin ödememe durumunda protesto ile bunu belgelememesi, başvuru haklarını yitirmesine sebep olur. Hamil mücbir sebep, senede protestodan muafiyet kaydı konulması ve düzenleyenin iflası hallerinde protesto çekmeye gerek kalmaksızın başvuru haklarını kullanabilir. Düzenleyen ödemelerini tatil etmiş veya aleyhinde yapılan icra takibi semeresiz kalmışsa, başvurma hakkını ancak protestodan sonra kullanabilir. Bu hallerde protestoyu vadeden önce de çekebilir.

Kural olarak ödememe protestosu, ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde çekilir. Görüldüğünde vadeli bonoda ise düzenlenmesinden itibaren bir yıllık süre içinde protesto çekilmelidir. Protesto süreleri mücbir sebep halinde uzar. Mücbir sebep vadenin gelmesinden itibaren otuz günden fazla sürecek olursa, protesto mecburiyeti ortadan kalkar. Mücbir sebep bu süreden önce ortadan kalkarsa, hamil gecikmesizin ibrazda bulunmalı ve protesto çekmelidir (TTK 731). Protesto süreleri hak düşürücü sürelerdir.

b) İçindekiler

MADDE 716- (1) Protesto;

a) Protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kişilerin adlarını veya ticaret unvanlarını,

b) Kendisine protesto çekilen kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği hâlde, taahhüdünü ifa etmemiş, kendisi bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş olduğuna ilişkin bir şerhi,

c) Sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve

d) Protestoyu düzenleyen noterin imzasını, içerir.

Protestodan muafiyet kaydı, hamili protesto çekmekten kurtarır. Ancak bu kayıt, bononun zamanında ibraz edildiği hususundaki ispat yükünü ters çevirir, ibraz olgusunu ispat hamilin üzerinde olur. Bu kaydı düzenleyen koyarsa, tüm borçlular için hüküm ifade eder. Protestodan muafiyet kaydına rağmen hamil protesto çekerse, masrafları kendine ait olur. Muafiyet kaydı düzenleyen dışındaki bir borçlu tarafından konmuşsa, yalnız kaydı yazan kişi bakımından hüküm ifade eder. Bu kayda rağmen protesto çekmesi durumunda, hamil protesto masraflarını kaydı koyan dâhil tüm sorumlulardan talep edebilir (TTK 722).

İhbar

Başvuru hakkının kullanılmasına ilişkin kanun bir düzen şartı öngörmüştür. İhbar, bonoda ödememe durumunun ve protestonun başvuru borçlularına hazırlık yapmaları amacıyla bildirilmesidir. Örneğin bir başvuru borçlusu, bono bedeline ek komisyon gibi ilave unsurlara engel olmak amacıyla bedeli ihbar üzerine kendisine sıra gelmeden ödeyebilir. Hamil, ödememe durumunu protestodan itibaren – protestodan muafiyet kaydı varsa ibraz gününden itibaren – dört iş günü içinde kendi cirantasına bildirmelidir (TTK 723). Her ciranta aldığı ihbarı, bunu aldığı iki iş günü içinde önceki ihbarları yapanların ismiyle beraber kendi cirantasına ihbar eder. Aval veren kişilere de ayrıca bildirim yapılır.

İhbar noter marifetiyle yapılır. İhbarın yapılmaması, başvurma hakkının kaybı sonucunu doğurmaz. Ancak ihbar yapmayan, ihmalinden dolayı doğan zarardan bono bedelini aşmamak kaydıyla sorumlu olur.

Hamilin Başvurma Hakkının Kapsamı

MADDE 725- (1) Hamil başvurma yoluyla;

a) Poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi,

b) Vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi,

c) Protestonun ve hamil tarafından tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve

d) Poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir.

(2) Başvurma hakkı vadenin gelmesinden önce kullanılırsa, poliçe bedelinden bir iskonto yapılır. Bu iskonto başvurma tarihinde hamilin yerleşim yerinde geçerli olan resmî iskonto oranına göre hesap edilir.

Faiz kaydı, görüldüğünde ve görüldüğünden belli bir süre sonra ödenecek bonolarda konabilir. Faiz düzenlenme gününde itibaren işler, vadeye kadar hesaplanır.

Başvurma hakkının vadeden önce kullanıldığı hallerde, bedelden iskonto yapılır. İskontoda, ödeme tarihi ile vade arasındaki zaman dilimi ve resmi iskonto oranı esas alınır.

Temerrüt faizi, vadeden itibaren ödemenin yapıldığı tarihe kadar işlenir ve bedelin ödenmeyen kısmı ile öngörülmüşse faizlerin toplamı üzerinden işletilir. Temerrüt faizi, sözleşmede kararlaştırılmasa dahi kanuni oran üzerinden tespit edilir. Faiz Kanunu ayrıca ticari işlerde temerrüt faizinin avans faiz oranı üzerinden istenebileceğini düzenlemiştir.

Hamil, başvuru masraflarını da (protesto, ihbar gibi) talep edebilir. Bu masrafların istenebilmesi, gerekli olmalarına bağlıdır. Örneğin muafiyet kaydına rağmen protesto çekmesi durumunda, hamil protesto masrafını talep edemez.

Hamil başvurduğu borçludan bedelin binde üçünü aşmayacak şekilde komisyon talep edebilir. Komisyon, münhasıran senet bedeli üzerinden hesaplanır, diğer giderler hesaplamada dikkate alınmaz.

Ödeyen Başvuru Borçlusunun Başvuru Kapsamı

2. Ödeyen kişinin hakkı

MADDE 726- (1) Poliçe bedelini ödemiş olan kişi kendisinden önce gelen borçlulardan;

a) Ödemiş olduğu tutarın tamamını,

b) Ödeme tarihinden itibaren bu tutarın faizini,

c) Yaptığı giderleri ve

d) Poliçe bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir.

Hamile ödediği tutarın tamamını talep edebilir.

Ödeme yaptığı tarihten itibaren ödediği meblağın toplamı üzerinden temerrüt faizi isteyebilir. Temerrüt faizi işletilen toplam tutar içinde, hamile ödenen temerrüt faizi de vardır. Bu, temerrüt faizine temerrüt faizi ödeme yasağının istisnalarından biridir.

Başvuru masraflarını (ihbar gibi)  ve komisyon ücretini isteyebilir.

Hamil ve ödeyen başvuru borçlusu başvurma hakkını, kendinden önce sorumluluk zincirine dâhil olan ve sorumsuzluk şartı koymayan başvuru borçlularına, senedi ibraz etmek suretiyle kullanabilir. Senet bedelini ödeyen ciranta, kendi cirosunu ve kendinden sonra gelenlerin cirolarını çizebilir. Bu güvenlik amaçlı bir önlemdir, zorunluluk arz etmez.

Başvurma hakkının kullanılması konusunda Yargıtay, eskiden geriye ciro görüşünü kabul etmekteydi. Oysa ciro, ancak tedavül eden bir kambiyo senedi için yapılabilir. Başvuru aşamasına gelmiş bir senet artık tedavül etmeyeceği için ciro yapılamaz.

Bonoya bağlı başvurma hakkı olan herkes, bu hakkını kendinden önceki borçlulardan biri üzerine çekeceği retret denen bir poliçe ile kullanabilir (TTK 729). Retret, üzerine çekilen kimsenin yerleşim yerinde ve görüldüğünde ödenmek üzere çekilebilir.

Araya Girerek Ödeme

Araya girerek ödeme, başvuru hakkı doğduğunda gündeme gelen, senet bedelinin karşılanmasına yönelik, gerçekte başvuru borçluları lehinde kabul edilmiş bir düzenlemedir (TTK 738). Hamilin başvurma hakkını kullandığı herhangi bir aşamada bonoda imzası bulunlar (düzenleyen, ciranta veya aval veren) lehine araya girerek ödeme yapılabilir. Böylece ödenecek bedele eklenen komisyon, faiz gibi kalemlerin önüne geçilmiş olur. Bir kimse için araya girilmişse, hamil ödeyecek kişiye senedi ibraz etmeli ve ödemeden kaçınması halinde protesto çekmelidir.

Hamil, araya girme ödemesini kabul etmek zorundadır. Ödemenin en geç, ödeme gününü takip eden ikinci iş günü yapılması gerekir. Süresi içinde yapılan araya girme teklifini reddeden hamil, borçtan kurtarılacak kişiye karşı başvuru hakkını kaybeder.

Araya girerek ödemede bulunan kişi, kambiyo senedinden doğan hakları iktisap eder.

Nüsha ve Suret

Bonoda nüsha olmaz. Suret, bononun aslının kopyasıdır. Tedavülü sağlar. Surette senet aslının kimde bulunduğunun gösterilmesi gerekir. Ciro ve aval taahhüdüne konu olabilir. Düzenleyen suret ibrazında ödeme yapamaz, ödeme yapmak için senedin aslını ister. Bunun için suret hamili, senedin aslını elinde tutan kişiden talep eder.

Zamanaşımı

I – Süreler

MADDE 749- (1) Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

(2) Hamilin, cirantalarla düzenleyene karşı ileri süreceği istemler, süresinde çekilen protesto tarihinden veya senette “gidersiz iade olunacaktır” kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

(3) Bir cirantanın başka cirantalarla düzenleyen aleyhine ileri süreceği istemler, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.

II – Kesilme

1. Sebepleri

MADDE 750- (1) Zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesilir.

2. Hükümleri

MADDE 751- (1) Zamanaşımını kesen işlem, kimin hakkında meydana gelmişse ancak ona karşı hüküm ifade eder.

(2) Zamanaşımı kesilince, süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar.

Sebepsiz Zenginleşme

MADDE 732- (1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.

(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.

(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.

(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.

Emre Yazılı Ödeme Vaadi

MADDE 830- (1) Senet metninde bono olarak gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak düzenlenmiş olan ve bonoda aranılan diğer unsurları da içeren ödeme vaatleri, bono hükmündedir. Ancak, emre yazılı olarak düzenlenmiş olan ödeme vaatleri hakkında, araya girerek ödemeye ilişkin hükümler uygulanmaz.

(2) İcra ve İflas Kanununun, çekler, poliçeler ve emre yazılı senetlerden bonoların takibine ilişkin hükümleri, emre yazılı olarak düzenlenmiş bulunan ödeme vaatlerine uygulanmaz.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir