Ten’e Mektuplar 3
gecenin köründe bir ses işitiyorum
beni uyanmaya meylediyor
“sonsuzluktan öte” diye fısıldıyor
işitiyorum fakat anlayamıyorum
yansımalarla dolu bütün görüntüler
görüntülerin içinde kendimi buluyorum
kendimin içindeyse seni
keşfediyorum, tekrar ve tekrar
yazıyorum bütün bunları uyandığımda
sana haber vermeden hem de
fakat uyandığımda bulamıyorum
ne seni ne de o naif sesi ne de yazdıklarımı
yatağımın hiçbir köşesinde
sebebini anlayamıyorum
anlamlandıramıyorum
gördüğüm, hissettiğim veya işittiğim
hiçbir şeyi
anonim caz edebiyatı yapmaya gerek var mı
krem rengindeki sigara paketinde
teker teker tüttürülmek için var olmuşlar
üzerinde düşünmek için değil
durmadan akıp giden çizgiler
yolu gösteriyor gibi
sana doğru yürüdüğümü hissediyorum
fakat her seferinde sonuna gelmeden çizgiler bükülüyor
ve elbet yanlış yola sapıyorum
rüyalar gibi gerçekler de kandırır mı insanı
olmayan şeylerin olduğunu zanneder misin
kimi zamanlar
nefessizlikten terden boğularak uyanılan geceler
veya tam aksine
nefes almak için yürünen saat 03’ler
bir anda çalan besame mucholar
şevket abi ve eşsiz notaları
aslında ne anlatmak ister
gecenin bu saatinde
havuçların en derininde hem de
ve pembe görünümlü turuncu kadehlerde